bugün

bursa öğrenciye uygun bi kent değildir.hayalkırıklığıdır,fiyaskodur.hayat pahalıdır.evler aşırı derece pahalıdır ve paranız olsa bile zor ev bulursunuz,özellikle erkek öğrencilere fazla ev yoktur.ulaşım zordur,üniversite şehirden çok uzaktadır eğer üniversiteye yakın bi yerde ev tutarsanız hayattan koparsınız,asosyalleşirsiniz.Bursa büyükşehir olmasına rağmen gezilecek yeri çok azdır.Merkezi kasaba meydanı kadar küçüktür.Bursaya gelir gelmez herkesten heykeli duyarsınız,hemen gider ve hayal kırıklığına uğrarsınız.Gençlerin takılabileceği fazla yer yoktur,özellikle rock müzik dinleyen öğrencilerin takılabileceği 2 bar vardır sadece fakat şehir tikky/club tarzı mekanlar boldur.
Sanat hayatı iyidir.Devlet tiyatrosunun güzel oyunları mevcuttur.sergiler,festivaller sıkça düzenlenir.Tayyare kültür merkezi tam bir sanat merkezidir.Ayrıca açıkhava konserleri düzenlenmektedir.
Ayrıca alışveriş merkezleri boldur.Açıkçası zengin,tikky öğrencilerin tercih edebileceği bir şehirdir.
Bursa tam bir osmanlı şehridir.dolu tarihi hamam ve cami vardır.
bir şehrin insanlarla çekilebilir hale geleceğinin kanıtı.
merak edilen bir olgudur....eğlenceli olduğu düşünülmektedir
(bkz: bursa) da öğrenci olmak güzeldir.tayyare kültür merkezi ne en az bir kere uğramış olmak,kış sezonunda okulla da olsa bir kez uludağ a çıkmak,teleferiğe binmek,zafer plaza da sinemaya gitmek,burç pasajın dan dönem başında okul kitaplarını temin etmek,altıparmak ta volta atmak,seyahatlerinin çoğunda bursarayı tercih etmek,ulu camide cuma namazı kılmanın tadına varmış olmak,istanbul gibi boğaza sahip bir kentten geldiysen deniz kokusunu özlemek ama herşeye rağmen anılar hatırına bursayı sevmektir.**
özellikle ankara'dan ya da genel olarak düzenli şehirlerden gelenler için kabustur. şehir düzensizdir. bi yere gitmeye kalktığınızda ne zaman varacağınızı ancak allah bilir. ayrıca ucuz-pahalı kavramı pek yoktur. sadece pahalı vardır.

bunun dışında büyük bir şehirde yaşamanın avantajları da vardır.(tabii ki parası olana)
sinemalar, alış-veriş merkezleri, gece hayatı bir çok şehirle karşılaştırılamayacak kadar iyidir.

ve son olarak devlet tiyatrosuna sahip bir şehirdir. bu özellik itina ile değerlendirilmelidir.
kazara erken kalktığınızda açık hiçbir yer bulamamak.
erkeklerinin hatırı sayılır bölümünün yakışıklı olması dolayısıyla bayan arkadaşların pek fazla şikayetçi olmayacağı durum..
meslek dalıdır.
otobüs biletlerinin 2 lira* olduğu bu kentte öğrenci olmak zordur. kızları güzeldir, daha ne olsun.
başlı başına bir bilim dalıdır. *
görükle kampüsünde okuyan öğrenciler için görükle'den ev tutup evden kampüse, kampüsten eve git gel yapılacak bir maraton sürecidir.
zordur. otobüsler iğrenç bir durumdadır. ulaşım berbattır. hele heykelden görükleye gidiyorsanız. ama herşeye rağmen bursada okumak güzeldir. okul bittikten sonra kıymeti anlaşılır. **
genelde ilk sene okula yakın diye düşünülerek görüklede bir yurt veya ev tutma girişiminde bulunularak okul- görükle arası seferler başlar. eğer 2. sene gibi şehre taşınılmazsa 4 ila 6 sene arası görüklede yaşanılır sonrada paşa paşa aile yanına dönülür.
(bkz: görükle)
iki açıdan da bakılması gereken durumdur. yine de büyük olarak sayılabilecek, herşeyiyle, nüfusuyla da, kozmopolit yapısıyla da, her yapıya, dine, dile, ırka uyan insan yapısıyla da, sanayisiyle de, ekonomisiyle de, kendisini türkiye'de kabul ettirmiş bir şehirde okumanın, orta yollu bir şehirde okumaktan farklı yanları olacağı gibi, öncelikle kişinin böyle bir şehre kendisini ayarlaması gerekir...

yukarıdaki paragrafta olduğu gibi, her ne kadar kişi, bir istanbul, izmir ya da ankara'da okumuyor olsa bile, yine aynı şekilde, van'da, elazığ'da ya da diyarbakır'da okumadığına göre, istanbul'un arka bahçesi olarak görülen, ama hiç de öyle olmayan büyük bir şehirde okumak o'na göre de şartları da yanında bırakıverir; öğrencinin kucağına... işte bu sıkıntılardan birisi de, hem iletişim hem ulaşım hem de öğrencinin para potansiyeli olduğunu düşünen kişilerin var olmasıdır bursa'da... öncelikli olarak iletişim sorunu vardır; çünkü her ne kadar farklı düşünceler olsa da, bursa'nın genel yapısı, yerlileri ve de macır alt yapısı itibariyle, pek esnek düşünemeyen, öğrenci adamın halinden anlamayan ya da anlayamayan kişilerden oluşur... bu kişilerin de kalkıp da, öğrencinin halini anlaması, düşüncesini özümsemeye yanaşması pek işten değildir.
ulaşım olayı da kepazelik boyutlarına varabilecek derecede çıldırtır yeri geldi mi insanı. yeşil otobüsleri mi dersiniz, sabahları erken kalksanız bile, üniversiteye ulaşırken seçtiğiniz şaklabanlıkları mı dersiniz, ulaşım için verilen paralar aylık olarak hesaplandı mı, ortaya çıkan fahiş fiyatı mı dersiniz... hepsi öğrenci'nin delirmesi için birbirinden farklı; yine alt dallara kadar açılabilecek farklı potansiyelleri de içerisinde bulundurabilen bir olgudur ulaşım problemi bursa'da...
aynı şekilde, öğrencinin ''yolunacak kaz'' olarak görülmesi problemi, hemen hemen her üniversite şehri ya da içerisinde en azından bir adet büyük bir üniversite barındıran şehirler de olduğu gibi bursa'da da tabii ki bir problemdir. bu olay da kendisini daha çok, ''kiralık ev'' olayında gösterir. ev sahibi, ''nasıl olsa öğrenci değil mi mına koyim, zike zike öder'' felfesini düstur edinmesi, tek taraflı düşünmesi, yeri geldiğinde kendi çoluğu çocuğunun da, bu taraklarda bezinin olabileceğini aklına getirmemesi, bursa'da da, kendisini ön plana çıkarabilen bir olgudur...

bu gibi kimine göre ufak, kimine göre oldukça büyük olayların yanında, bursa'nın gerçektende kendisine has potansiyelinin içinde, değerlendiril mi, oldukça eğlenceli bir görüntü vardır. kişi kendisini bildi mi, herhangi bir yere gitmeden de, herhangi birşey yemeyip de, içmeden de kendisini eğlendirebilecek olaylara duhul edebilir. örneğin debinizde, evde makarna yapacak kadar para vardır, bukart'ınız doludur. binersiniz 48 numaraya, istikamet ise heykel'dir. inersiniz heykel'de, hava soğukta olsa, pişirse de, bol bol mekan görebileceğiniz için gezecek yeriniz az değildir. setbaşı, yeşil türbe tarafına yapılacak bir yaya gezinti dahi, o heykel'in kokusunu çekebilmek, insanlarla yüz yüze gelebilmek, her ne kadar sadece camekanlara bakabilmekle ibaret olan, mağazaların vitrinlerine bakmak, setbaşı'nda vakit geçirmek, eğer öğlen vakti ise, kütüphane'ye girip de gazete okumak, dergilere göz atmak, kitapları karıştırmak; akşam oldu mu, güneşin batışını, setbaşı'nda, ünlü cadde'de karşılamak ayrı bir haz verir insana. zamanını doldurmasını bilene bursa'nın sadece, heykel'i bile yeter de artar bile; cebinizde para olmasa bile. eğer bir yerlere gidip de, ''sinema seyrederim, yemek yerim, birşeyler içerim'' demeye kalkarsanız, bursa'nın mekanları da az değildir...

kısacası artısı da vardır, eksisi de vardır; her nasıl birçok belki de herşeyin böyle olduğu gibi. hele hele mezun olduktan sonra ise, anlaşarak ayrılmış ama, yeniden biraraya gelmeyi isteyen, yüzde sıcak bir tebessüm bırakmış sevgililer gibidir; öğrenci ile bursa...
eğer bursalıysanız süper bir durumdur.. eve gelince yemeğiniz hazırdır, odanız temizdir, arkanızı toparlayan birileri vardır.. oh..
iilginçtir,hoştur,gariptir,bu mudur dedirtir?
-yavrucum büyüyünce ne olacaksın?
+bursada öğrenci olacam!!
-ne?
+Ne bileyim ben, life goes on ...
48 her binenle akraba olmanızı sağlar, zira bir otobüsde en fazla kaç kişi taşınır rekoru bu araç ile denenmektedir.
otobüs şöferleri sayesinde kürtçeyi rahatlıkla öğrenebilirsiniz..
bursa'da okuma durumu. zengin olmayı gerektirir. yine de görükle'de biraz şanslı olunabilir.
vallahi de zordur ekonomi uzmanlığı gerektirir.
Ömründen ömür çalar.
bursaya bir girişim vardı

ay bi de çıkışımı görecektin.

tarzı esprilere maruz kalmaktır.
güncel Önemli Başlıklar