bugün

yunus emre'yi, batılı bir aydın kafası ile ilk değerlendiren kişidir. ne yaptı? şiirlerini kendince sıralayarak yunus'a bir yaşam kurdu: bu yaşam içinde yunus, önce inanmayan, bunalımlar geçiren biri iken, yavaş yavaş dinginliğe ve inancaya erer. batılıca bir ele alıştı bu; çünkü eski ozanlarımız için yaşam-şiir koşutluğu hiçbir zaman düşünülmemişti. düşünülemezdi de; neden derseniz, şiir, ozanın kişiliğindeki değişimlere uyarak gelişen bir sanat olarak görülmezdi, olmuş bitmiş bir dünyanın işçisi idi ozan. bu dünya içinde 'değişme'nin bir yeri olamazdı. yeni platoncu anlayışa göre, yaratan ve yaratılan birdi, bir bütündü. tanrı'da gelişme düşünülemeyeceği inancı, elbet onun bütün parçaları için de geçerli idi. işte bu geleneği yıkıyordu burhan toprak ve böylece yunus'u günümüze getirmiş oluyordu.
burhan toprak..

necip fazıl'ın yakın arkadaşı.. öl ve ol, öl ve ol diye diye gönül sayhalarıyla yitip gitmiş necip fazıl'ın deyimiyle..

felsefe, felsefe.. hep sorular, cevabı olmayan sorular.. bana kesin bilgi lazım o halde.. öl ve ol, öl ve ol..

fevzi çakmak'ın damadıymış, şaşırmıştım..

tırnaklarıyla ruhu kanatan düşünceler bunlar..

burhan toprak, necip fazıl.. insanı akılla anlayamamanın delirmesinde yaşamlar..

bir dağın yamacında, bir ağaç gölgesinde otursam, oluverse.. öl ve ol.. fakat söylemekle olmuyor.. kendini boşluğa bırakmak, zor!..