bugün

(bkz: kudüs e bir nefes gerek) adlı şiiriyle tanıştıktan sonra, yazdığı hiçbir şiiri ve hiçbir yazıyı okumalara doyamadığımı farkettiğim; sahici ve samimi aşk adamı. savaşçı ruhlu güzel insan. şair,yazar.
Adını yüzyıla bırakabilecek potansiyelde bir yazar.
Dem tutarken çıkmazlara beyaz umutlarım,
ey ruhumun rabbi;
El sür gök kubbeme, secde etsin kanatlarım…

dizelerinin sahibidir kendileri.
"ben hayvani duygularımın iyi giyimli haliyim…" diye de bir sözü vardır örneğin. özeldir.

Ve her şair, her yazar kolay kolay işleyemez insanın zihnine böylesi. Kimileri birilerinin omuzuna basarak şair olur, okumayın bu "imge kısırı" hırsızları. Kimileri de hiç duyulmamış imgeler doğurur her kalemi eline aldığında kağıtlarına. Çok az insan var bu tarz, kıymeti bilinmeli.
Ben de yazıyorum ve bugüne kadar şu aptal egom çok az kez okuduklarım karşısında duruldu ve çok az yazara böylesi övgüler sunabildim.

Abartı falan değil bu adam cidden iyi.
Zırhımızdan sadece müzik sızacak unutma. Sen unuttukların için savaşacaksın
ben sevemediklerim için.

Ayrı çarşaflarda sızmalıyız geceye lütfen;
beni unutmanı hiç istemiyorum...

Burak Dikoğlu
Burak Dikoğlu, Burak abi, Yedinci yeninin kurucularındandır. Samimidir, içtendir. Sevmediği adam varsa bunu direk belli eder. Kudüse bir nefes gerek şiiri, son 10 yılın en iyi şiirlerindendir. Lumeira'ya yazdığı şiirler ve sözlerin okunması lazımdır. Efsanevi punk grubu Joy Division'un hüzün dolu hikayesini anlatan control filmini, aşırı derecede sever. iyidir iyi, kendisini ve kalemini geliştirmeye devam ederse, iyi bir yerlere gelecek. Pahalı kitabını kusursuz olması için, hep erteliyor.

Öpüyorum süt köpüğüm her gece uyumadan önce rüzgarları öpüyorum
saçlarına dokunma ihtimali olan boşluğa meltemleri öpüyorum
ruhumu kör eden gözlerinin içindeki o güneşe tövbeler olsun
senin saçlarından başka cennete meyl edersem
dilim lal adına, dudağım muhtaç olsun tadına..

Ahh Lumiéra
benim tatlı süt köpüğüm.

Burak Dikoğlu

şikayet etme;
ancak bu bir mucizedir

saçına şiir doğar bu mevsimde;
imlası yakamda, el değmemiş,
tahayyül edilen esaret, bir teline secde etmektir...

artık gülümse lumiera;
kimin sebep olduğu umrumda değil.

Burak Dikoğlu
"Ben sana gökyüzünü vermeseydim, sen böyle kanatlanıp gitmezdin..."

Burak Dikoğlu.
"merhametin zehir çekirdekleri ve şehvetin büyülü tozlarının kıyasıya yarıştığı ve sloganlarca masum çocuğun ölümünü gördüm bu zavallı çağda. hastalıkların marketlendiği,yalnızlığın hiç hissedilmediği bir bilim çağı. nereye gittiğini bilmediği aminlerine güvenen diyen dört buçuk milyar tragedyaya ayrı ayrı şükürler olsun. kolay yazılmıyor gerçeğin duası. tam ortasında kalmak istiyorum bu hayatın ne bir adım yukarı ne bir adım. ne yalvarmak ne şükretmek tek istediğim daha fazla gerçek. büyüttüğüm bunca şiir bunca methiye vicdanıma yük oldu. sihrinden gizeminden esrarından vazgeçtiğim bunca sevdadan bunca yanılgıdan bunca beyhude uçurumdan sonra o güzel saçlarından sonra bir leylak bir çiçek kokusunda ömrüme ömür kattığım hayatımın tam ortasında bir roman yazmaya karar verdiğim daktilomun başındayım. konuya hakim olmak gibi bir derdim vardı atlattım. ne bir becayiş ne bir dizgi aklım olması gerektiği yerde,kalbim parmak ucunda atıyor. annemi ve aklımı kaybetmek üzereyim. artık hiç bir şey olması gerektiği gibi olmayacak. karşısında paranın,kas gücünün,ihanetin,alışkanlığın,zayıflığın,sığınmanın,kariyerin-etiketin,şehvetin,merhametin duramayacağı şey her neyse."