bugün

tarihteki kahramanları övmek yerine kendisi de bir kahraman olmak istiyordur artık.
hemen hemen her insanın içinde barındırdığı istektir. bazılarında daha azdır bu istek. değişimi istemeyen ya da zaruri ölçüde destekleyenlere sosyolojide muhafaza eden, koruyan anlamına gelen muhafazakar denir. *
bükemediğin bileği kıracaksın mantığıyla yola koyulduğunda bir şeyler muhakkak değişecektir. az hata çok başarı, çok hata başarısızlıktır. değiştirmesi gereken şey nedir, önce bunu bulmalıdır kişi. ardından bunu nasıl yapabileceğinin hesaplarını.. aceleci olunmamalıdır, her şey beklenmedik bir anda, hem de aniden boka sarabilir.
önce türkçe öğrenmekle olabilecektir anca. zira bir şeyleri değiştirmek mümkündür fakat birşey de ne oluyor ?
hayatında eksik veya yanlış birşeyler olduğunu düşündüğünde hissettiğin duygu.gerçekten güçlü bir istekse ve mantıklı yollara dayanıyorsa hayatında dönüm noktaları yaratabilir.
bir şeyleri değiştiremiyorsan bir şeyleri değiştirme isteğini değiştirmek zorunda kalırsın.
Okulumu, arkadaşlarımı onu geç dünyamı değiştirmek istiyorum. Bazen öyle şeyler geliyor ki önünüze sadece 1 kişi yada yaşadığınız bir olay tüm iyilikleri yılların anılarını dostlarınızı sevgilerinizi gülüşlerinizi siliyor.
genelde bayanlara gelen istektir, saçları başları neyse de, sıra bize geldimi boka sarar.

bişeyleri değiştirmeyi isterler fakat değişimi bizim üstümüze yıkarlar.

bunu başarabilirlerse bir de böbürlenirler;

--spoiler--
ay imamın bu değişimi tamamen benim eserim. resmen başka bir adam yarattım ondan.
--spoiler--

vay amk, sanki alkolü o bıraktı, kumarı o bıraktı, sigarayı o bıraktı
o çekti onca sıkıntıyı...

tabi bunlar farazi örnekler.

bu kadar değişimi hayatımda ki en sağlam kadın bile yapamadı da, anamdan 30 sene sonra dünyaya gelmiş bir kız çocuğu mu yapacak?

behzat amirim gibi cevap vermek gerekirse, siktir la!
bir seyleri degistirme istegi, hep vardir insanin içinde ama, degistiremiyorsan kendin degismeyi dene! cümlesi daha dogrudur! çünkü her sey insanin içinden baslar, kendini degistire biliyorsan ve buna gücün varsa, bir seyleri degistirme ve basarma gücün de var demektir.
Sonunda siz ve sikko yaşamınızla bir başınıza kalakalışınız ve motive edici heveslerin minimalize edilişiyle vazgeçilecek istektir.
Zihniniz parçaları birleştirir ve bütünler oluşmaya başlar. Sonuca varılan nokta pes etmekten öte, replika bir hikaye oluşturup daha öncekilerin paralelinde bir ilerleyiş sunar. Değer yargınız ve farklı olduğunuza dair sunulan algılar iç benliğinizin ürünü olmaktan ötede bir pratik değildir. Gittikçe daha küçük meselelerin çözüm adamı olma yolunda hayatınızı idame ettirme seçeneği kalır. Düşünmek yorucu, adımın uzunluğu değil hangi tahtaya basacağı daha önemliydi oysa.
Mesela aşırı duygusallığımı değiştirsem hayat daha yaşanılır bi yer olabilirdi. Herkesin acısını üzüntüsünü duymakran yoruldum tükendim. Hele ki bu kadar hiçe sayılırken..
istediğin sürece değiştiremediğin gerçeğini değiştirmiyor. Harekete geçmek lazım cancağzım.
belli bir yaşa kadar herkeste görülür, zira o yaşlarda insanda yersiz bir özgüven olur. her şeyin en iyisini hak ettiğini, bunu da elde edebilecek güce sahip olduğunu düşünür.

ama zamanla törpüleniyor, olgunlaşıyor, yavaş yavaş gerçek dünyayla tanışıyor insan.

bunu aşamayanlar ise mükemmeliyetçilik hastalığına yakalanıyor.

hem kendini hem de çevresindekileri mahvediyor. hiçbir zaman mutlu olamıyor ve mutlu da edemiyor.

kısacası zehir saçıyor.

ne demiş mevlana;

Yüzde ısrar etme, doksan da olur
insan dediğinde noksan da olur
Sakın büyüklenme, elde neler var
Bir ben varım deme yoksan da olur
Hatasız dost arayan dosttan da olur
sistemi değiştirmemiz gerekiyor ! insanlar 5 gün çalışmanın karşılığını 2 güne sığdırılmamalı ! ömrünün sonuna kadar çalışıp güzel olmayan bir eve ve arabaya sahip oluyoruz. peki ya ne uğruna ! şimdi ise sistemi yönetenler oturdukları yerden bizim emeğimizden geçiniyorlar ! bu mesajı tüm dünyaya yayın !