bugün
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey8
- akp seçmeni16
- sözlük kızlarının ayakkabıları14
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması10
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı10
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler12
- arda güler10
- karınıza range rover alır mısınız18
- ekşi sözlük9
- şu anda çalan şarkı9
- icardi1905 silik olsun kampanyası20
- susmayan durmayan israile gemi ticareti10
- icardi190510
- ali erbaş11
- anın görüntüsü17
- bülent uygun15
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır10
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu21
- güzel kızların size abi demeye başlaması12
- sözlük yazarlarının pankekleri14
- çirkin erkeği yakışıklı gösterecek şeyler10
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü23
- ismail kartal12
- sivasspor'a verilen penaltı27
- sinemaların batma aşamasına gelmesi22
- patiswiss17
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı14
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi19
- 22 nisan 2024 sivasspor fenerbahçe maçı31
- trollerin karışması8
- fenerbahçe12
- yoga eğitmeni uzun boylu motorcu şamatacı erkek9
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı8
- profesyonel fotoğraf makinası tavsiyeleri10
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi13
- inmesi binmesinden daha zor olan şeyler14
- stanleywhite10
- junkman8
- siklememenin getirdiği huzur9
- galatasaray9
- bakire misin diye soran erkek12
- xdearm8
- johnny bellington13
- icardi1905'in adam gibi adam olması15
- binali yıldırım'ın servet15
- mersinden kıbrısa yüzmek12
küçük iskender'in romantik, açık, direkt bir anlatıma sahip olan şiiridir. çok naiftir..
Bir Sonbahar Casusu
Üstü kapalı kalple belgelendi ruh..
Bir atın gözyaşlarında sabahlar zehir;
şehzadenin cibinliğindeki sure kanama,
sarayda bir leylak örümcek öldürdü ferman.
seslenişleriydi dünyanın son tahta aynası;
doğrudan yüzüne çıkıldı gecenin,
ve berduş bir bıçaktan feyz aldı zulüm,
açtım göğsümü dar suyun ilk kavmine,
dizginlerime asıldı su
su, mahmuz vurdu celbime;
şehzadeyle çınarı sevişir bulur mu ölüm
uzayın gömüldüğü peygamber yangınlarında..
kendi gölgesini dansa kaldıran bir sonbahardı
çakmak çakmak yağmura dudak büken bir orkide
ıslak kente at üstünde giren meşhur bir orospu
tek hançer darbesiyle alaşağı edilebilecek
bir gökyüzü gibi bir sonbahar..
sonbahar, suçsuzluğumuzdan sorumluydu!
sararmış bir yaprağı makyaj aynasıymışçasına
elinde tutan o aşk,
serin rüzgarı far niyetine çalakalem
gözkapaklarına hoyratça vuran o aşk,
evet o aşk,
sonbaharın şakaklarına bir tabanca gibi
henüz dayanmamıştı!
hüsnüyusuflar, tül perdeler, chopin ve romans
kuru kafalar, motorsikletler ve cam kasklar
adresler, telefon numaraları ve ölümüne yeminler
ölümüne atlar, ölümüne orospular ve ölümüne sonbahar
avuçlarımıza bırakılmış iskambil evler gibi
henüz yanmamıştı!
çocuktuk! gülün gözünde hala çocuktuk!
yorgunduk! çağlayanlardan yukarı yüzen bir kuş
bulutların dekorasyonuyla ilgilenen bir tanrı
savaş meydanında karşı karşıya gelen kılıçlar
çığlıklar, haykırışlar, tomurcuklar
gibi yalnız hür ve çocuktuk!
çocuk olmak, henüz yasaklanmamıştı!
aşağı sarkıp seyrettiğimiz yeryüzü
masum bakışlarımızdaki emekli gladyatörler
çoğalamadan incindiğimiz
isyan edemeden içimize kapandığımız
bir sardunyanın tırmandığı evi dövmesi gibi
yeşilin içinde maviyle sarının tartışması gibi
yok olan bir lisandan bize kalan o tek kelime: Aşk!
evet o aşk,
sonbaharın şakaklarına bir tabanca gibi
henüz dayanmamıştı!
Tabancanın soğuk nefesindeki o büyük korku
o büyük korkuyu halkın gözlerine mermi gibi süren aldatmaca
tarihin hiçbir zamanında böylesi uzun yaşanmamıştı!
Peki, şimdi senden bana kalanı nasıl taşırım
ölü bir askeri taşıyan bir başka ölü asker gibi!
Gecenin bacaklarını omzuma atıp
gecenin apışarasında karanlığın aklını .iker gibi!
Yok! Yok! Yok! Bu kadar korunmasızken ben
bu kadar delirmişken ben
bu kadar isyan edip ağlamayı
ağlamayı gülmenin çekirdeğinde kemiklerinden sıyırırken
Yok! Yok! Yok! Hakkın yok beni böyle bir delirmenin orta yerinde
mimarsız ve doktursuz bırakmaya!
Aldatma mayanı, aldatma geldiğin uzay parçasından aklında kalanı!
insana doğru kaymaz hiçbir yıldız
insana doğru yükselmez hiçbir dağ
Bunların hepsi tanrının, çocukları peygamberleri kandırma yalanı!
Sopsoğuk bir kıştım ben, evet, somsoğuk bir kış!
Bir sonbahar casusu gibi girdin dudaklarımın arasındaki anlama!
Yaz oldum sana bütün soğukluğumla
Bütün damarlarımla sarıldım sana ve senden bana kalabilecek
bütün tortuya
Beni sevmeye çalış! Benden sınıf geç! Benden kurtul mezun ol!
Mezun ol ama
Beni lütfen anlama!
Çünkü ne dağım sevginin doğal düzlüğünde
ne de yıldızım senin aklında aşktan aldığı yapay ışıkla parıldayan!
Beni bir halk öpüyorsa aşığım
Beni bir devrim kucaklıyorsa sadığım sevdalıya!
yaz-eylül 2000
Bir Sonbahar Casusu
Üstü kapalı kalple belgelendi ruh..
Bir atın gözyaşlarında sabahlar zehir;
şehzadenin cibinliğindeki sure kanama,
sarayda bir leylak örümcek öldürdü ferman.
seslenişleriydi dünyanın son tahta aynası;
doğrudan yüzüne çıkıldı gecenin,
ve berduş bir bıçaktan feyz aldı zulüm,
açtım göğsümü dar suyun ilk kavmine,
dizginlerime asıldı su
su, mahmuz vurdu celbime;
şehzadeyle çınarı sevişir bulur mu ölüm
uzayın gömüldüğü peygamber yangınlarında..
kendi gölgesini dansa kaldıran bir sonbahardı
çakmak çakmak yağmura dudak büken bir orkide
ıslak kente at üstünde giren meşhur bir orospu
tek hançer darbesiyle alaşağı edilebilecek
bir gökyüzü gibi bir sonbahar..
sonbahar, suçsuzluğumuzdan sorumluydu!
sararmış bir yaprağı makyaj aynasıymışçasına
elinde tutan o aşk,
serin rüzgarı far niyetine çalakalem
gözkapaklarına hoyratça vuran o aşk,
evet o aşk,
sonbaharın şakaklarına bir tabanca gibi
henüz dayanmamıştı!
hüsnüyusuflar, tül perdeler, chopin ve romans
kuru kafalar, motorsikletler ve cam kasklar
adresler, telefon numaraları ve ölümüne yeminler
ölümüne atlar, ölümüne orospular ve ölümüne sonbahar
avuçlarımıza bırakılmış iskambil evler gibi
henüz yanmamıştı!
çocuktuk! gülün gözünde hala çocuktuk!
yorgunduk! çağlayanlardan yukarı yüzen bir kuş
bulutların dekorasyonuyla ilgilenen bir tanrı
savaş meydanında karşı karşıya gelen kılıçlar
çığlıklar, haykırışlar, tomurcuklar
gibi yalnız hür ve çocuktuk!
çocuk olmak, henüz yasaklanmamıştı!
aşağı sarkıp seyrettiğimiz yeryüzü
masum bakışlarımızdaki emekli gladyatörler
çoğalamadan incindiğimiz
isyan edemeden içimize kapandığımız
bir sardunyanın tırmandığı evi dövmesi gibi
yeşilin içinde maviyle sarının tartışması gibi
yok olan bir lisandan bize kalan o tek kelime: Aşk!
evet o aşk,
sonbaharın şakaklarına bir tabanca gibi
henüz dayanmamıştı!
Tabancanın soğuk nefesindeki o büyük korku
o büyük korkuyu halkın gözlerine mermi gibi süren aldatmaca
tarihin hiçbir zamanında böylesi uzun yaşanmamıştı!
Peki, şimdi senden bana kalanı nasıl taşırım
ölü bir askeri taşıyan bir başka ölü asker gibi!
Gecenin bacaklarını omzuma atıp
gecenin apışarasında karanlığın aklını .iker gibi!
Yok! Yok! Yok! Bu kadar korunmasızken ben
bu kadar delirmişken ben
bu kadar isyan edip ağlamayı
ağlamayı gülmenin çekirdeğinde kemiklerinden sıyırırken
Yok! Yok! Yok! Hakkın yok beni böyle bir delirmenin orta yerinde
mimarsız ve doktursuz bırakmaya!
Aldatma mayanı, aldatma geldiğin uzay parçasından aklında kalanı!
insana doğru kaymaz hiçbir yıldız
insana doğru yükselmez hiçbir dağ
Bunların hepsi tanrının, çocukları peygamberleri kandırma yalanı!
Sopsoğuk bir kıştım ben, evet, somsoğuk bir kış!
Bir sonbahar casusu gibi girdin dudaklarımın arasındaki anlama!
Yaz oldum sana bütün soğukluğumla
Bütün damarlarımla sarıldım sana ve senden bana kalabilecek
bütün tortuya
Beni sevmeye çalış! Benden sınıf geç! Benden kurtul mezun ol!
Mezun ol ama
Beni lütfen anlama!
Çünkü ne dağım sevginin doğal düzlüğünde
ne de yıldızım senin aklında aşktan aldığı yapay ışıkla parıldayan!
Beni bir halk öpüyorsa aşığım
Beni bir devrim kucaklıyorsa sadığım sevdalıya!
yaz-eylül 2000
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar