bugün

bebeeem;

biliyorum son gün yaptıklarım hayvancaydı ama o dvdleri alana kadar göbeğim çatladı.. tabi bilmezsin sen bunları.. birgün çat kapı gelsen getirsen hepsini..
iset'ten alıntı: "Güzel bi hayatım var benim. Eskisi gibi bi başkasını değil kendimi koydum hayatımın merkezine. Sen öğrettin bana bi başkası için fedakarlık yapmamayı ve bi başkasından fedakarlık beklememeyi. Umarım senin hayatın da güzel gidiyordur. Ömrünün sonuna kadar mutluluklar dilerim sana..."

her aşkın gidiş hattı az çok benzer işte aşk grafiği şeklinde. ve bende üşengeç birisiyim. bu yüzden bu bölümü yazar arkadaşıma saygısızlık yapmak gibi bir niyetim olmadığını açıklayarak değiştirmek istiyorum. dalga değil, bu da benim duygularım.

"Güzel bi hayatım var benim. Eskisi gibi bi başkasını değil kendimi koydum hayatımın merkezine. Sen öğrettin bana bi başkası için fedakarlık yapmamayı ve bi başkasından fedakarlık beklememeyi. umarım senin hayatında senelerce benimkini ettiğin gibi b.k gibi gidiyordur. sana çok ama çok uzun bir yaşam dilerim ki ölüp kurtulama ve hayatının her dakikasında acılar içinde kıvran. yatakta can çekişirken bir damla su verecek kişi olmasın ve uzun ama çok uzun bir can çekişme olsun. hayatın boyunca yalnız ve mutsuz ol ve yine yaşadığın gibi yalnız öl!"
Kadınım söyle sen mutlu oldun mu ?
Bu deli adamı unuttun mu ?
Sevdin mi gerçekten seviştin mi ?
Söyle onları da öptün mü ?
ben bir rüya gördüm. sen beni uyandırdın...

niye yaptın ki?
sevgili eski sevgilim, diye başlanır mektuba.
'Hasretle öperim gözlerinden' ,
Daha fazlasını yazmak yersiz..
*
öhöm öhöm..
sismanlamissin görmeyeli,yemege mi verdin benden sonra kendini?
yeni sevgilin nedense azicik ucundan bana benziyor.şaşurduuumm.
neyse a.e.o (senin tabirinle)
(bkz: şizofren aşka mektup)
beddua değil insanlık için dua ediyorum
ben belamı buldum darısı basına...
yıl 2004, ben lise sınavlarına girip ankara gazi anadolu lisesi'ni henüz kazanmışım. sınıfımız a blok/1inci katta, ömer hocanın odasının hizasındaki 3üncü kapı. hz-3 diye geçiyor bizim sınıfın adı, sonradan c şubesi olmak suretiyle. neyse, dolaplarımızın anahtarlarını verdi ömer hoca, bana 18 numaralı dolap düştü. ilk gençlik heyecanıyla hemen koştuk dolaplarımıza, bir de ne görelim! bizden hemen önceki 2004 mezunlarının eşyaları duruyor hala, temizlememişler. kitaptı, defterdi, kalemdi, silgiydi, hırkaydı, süveterdi... bilimum eşya anlayacağınız. sınıftaki sevindirik geyikleri siz tahmin edin. işimize yarayanlara çöktük, yaramayanları attık her normal insanın yapacağı gibi. yalnız benim dolabım farklıydı diğerlerinden... kapağı açtım ve dolap boştu. sonra en köşede özensizce dörde katlanmış birkaç parça defter kağıdı olduğunu farkettim. uzanıp aldım. kağıt parçası; çok uzun zamanlarca cepte durmuş olmanın yılgınlığını, hiç açılmamış olmanın burukluğunu barındırıyordu üzerinde. yavaşça açtım kağıtları, ilk sayfada karakalemle çizilmiş çok estetik bir "y" harfi vardı. okumaya başladım:

"yandaki resim gibi binlerce çizdim son 143 gün içinde. sen gün saymak nedir bilir misin? sen her gün kapıda gözün, kalbinde elin, gözünde yaşın, birisini, canından çok sevdiğin birisini bekledin mi? beni, aşkımı, samimiyetimi hiçbir zaman anlamadın. sana ömrümü verdim ama sen benden 2 ayını esirgiyorsun. 'annem' dedin, konuştum. 'engeller çok.' dedin, hepsini yok etmek için uğraştım. sevmediğin huylarımın hepsinden sıyrılmaya çalıştım. yalnızca yanımda olmana, benimle olmana razıydım ama sen bunu bana çok gördün. tamam hata etmiş olabilirim ama biliyorsun ki içimde bu endişe hep vardı ve ben hiçbir zaman sana kötü gözle bakmadım. ben seni sevdim yelda! hep mutlu olmanı istedim! senin üzülmeni hiç istemedim!!! tamam kabul ediyorum, haklı olduğun birçok konu var ama ben bunların hepsini düzelttim, peki daha ne istiyorsun! 'seni artık sevmiyorum' diyorsun. bunun bir yalan olduğunu kalbine her soruşunda sen de biliyorsun yelda! çıkmak istemiyorsun, peki biz çıkıyor muyduk? biz faklıydık yelda! farklıydık...

sana verebileceğim her şeyi verdim. senin için bütün insanlardan vazgeçtim. anlatmama gerek yok çünkü hepsini sen de biliyorsun. bana yaptığın iyilikleri unutmuş değilim ve bunlar için teşekkürler. ama sen gidice her şey üstüme geldi. sen öyle bir zamanda gittin ki yelda!... sana en çok ihtiyacım olduğu zamandayım ve elimi tutmanı istiyorum. desteğine ihtiyacım var yelda! çok güzelsin... ve ben seni çok ama çok seviyorum. seni hak etmek için her şeyi yapmaya razıyım ama ne olur dön! benim için kimseyle çıkmıyorsun. bu neye yarar! seni şimdiden erkeklerle görüyorum ve senin dostun olsunlar ya da olmasınlar ben kahroluyorum. aklıma hep 'bir gün biz de böyle olsak...' geliyor. eski güzel günlerimiz geliyor ve acı çekiyorum. ya ben gidince başkası olursa? elbet bir gün olacak! bu beni kahrediyor yelda!!! şu anda sinirden ve üzüntüden elim titriyor ve ben bok gibi yazıyorum. eriyorum yelda ve senden bana yardım eli uzatmanı istiyorum. artık engel de yok çünkü ben hepsini kaldırdığıma inanıyorum. artık her şey sana kaldı. eskisi gibi olmayacak, çok daha güzel olacak söz!!! yeter ki dön! 'seneye belki' diyorsun. şimdi olmazsa seneye de olmaz bunu biliyorum. 'seni düşünüyorum' diyorsun, bence sen kendini düşünüyorsun, kendi vicdanını düşünüyorsun. son cümle yalan!!! ben buna inanmak istemiyorum yelda! bir gün beni sevdiğin gibi, elimi tutup öptüğün gibi başkalarıyla da olma ihtimalin beni öldürüyor!

sana söylemek istediğim o kadar çok şey vardı ki... bak ben bütün hatalarımı kabul ediyorum ve senin eskisi gibi benim yanımda olmanı istiyorum. senin yüzüne gülümseyip arkandan konuşan, seni erkek muhabbet konusu yapan, sana her pisliklerini anlattığım o insanlarla konuşurken beni görünce gözlerindeki o ışıltıyı kaybetmen bana koyuyor yelda! kahroluyorum!!! ah sen bir dönsen her şey bitecek. sana hiç kızmadım ve yemin ediyorum hala kızmıyorum. dört kitap üzerine yeminler ederim ki haklısın, hem de çok haklısın ama nolur beni de düşün! 1 ay sonra gideceğim yelda ve bir daha seni görmem, görüşmemiz zorlaşacak. herkes lise yıllarını mutlu hatırlarken ben şu son aylarımı ızdırap olarak hatırlamak istemiyorum. ömür boyu beraber olamayacağımızı zaten biliyorum çünkü çok güzelsin ve bir gün benden daha iyi birilerini bulacaksın. ama en azından bu çocuk, bu saf ve temiz halimizle güzel günler geçirelim istiyorum. ağlıyorum yelda! çocuklar gibi 'sen! sen!' diye zırlıyorum. eski günleri anmak yerine yeni günlerimi seninle geçirmek istiyorum. yelda!!! beni sevmeni istiyorum!!! üstüne çok fazla geldiğimi söylüyorsun ama dayanamıyorum yelda! kendimi zor tutuyorum. seni her gördüğümde şeytan diyor ki 'git, sarıl! öp! on defa bin defa öp!'... ama onun yerine küçük bir selam verip arkandan gözlerim dolarak bakıyorum... yeter artık..."

herhangi bir imza yoktu... 2 arkadaşıma daha gösterdim mektubu, kütüphaneye gidip 2004 mezunlarını araştırmaya karar verdik. yeldayı bulduk; siyah saçlı, kahverengi gözlü güzelce bir kızdı. mektubu yazanın kim olduğuna dair küçük bir ipucu yakalayabilmek için baştan sona bütün yıllığı okuduk, sınıf fotoğraflarını inceledik. hiçbir şey bulamadık... güvendiğimiz hocalarımıza sorduk, bir bilgileri var mıdır diye, bir iki tanesi birbirlerine baktılar ve aralarında anlaşmış gibi bir şey bilmediklerini söylediler. biz bu mektubun yeldaya ulaşıp ulaşmadığını hiç bilemedik...

ve şimdi o mektup en olmaması gereken yerde durmakta... benim çekmecemde...
gittiğinde öldüm sandım..zamansız bir ayrılıktı severken zorla sensiz kalmaya zorladın.. asla geçmeyecek bir yaraydı bu belkide ben öyle sanıyordum.. tek yapabildiğim ağlamak ve seni düşünmekti.. çaresizdim artık dönmeyecektin bunu biliyordum ama yinede umut vardı içimde.. belkide yokluğunu kabullenememiştim.. kendime sarıldım yokluğunda.. ben yalnızken yoktun ki yanımda dönsen ne olacaktı ki.. sen yanımda değildin benim zor anımda.. ama sevdim yinede seni.. geleceğin günü bekledim.. özler beni dedim dayanamaz bana dedim mutlaka gelecek sevdi beni dedim.. ama çok yanılmışım.. benim tanıdığım merhametli, kalbi aşk dolu bir insandı.. sevdiğine kıyamayandın.. kendim gibi görmüşüm senide ve yanılmışım..
yüreğimin acısını dindirsem de hala bir yanım sızlıyor.. beni insanlara güvensiz aşktan vazgeçmiş ve aşık olmayacağına yemin etmiş biri haline getirdin.. belkide hayatı öğrettin bana.. canım dediğin insan seni yarı yolda bırakabilir demek istedin belkide..
sana teşekkür borçluyum insanlarıın gerçek yüzünü anlayabilme becerisi sahibi yaptığın için..
umarım çok mutlu olursun.. beni karanlıklara itsende yinede ah edemiyorum sana be sevgili..
belki bir gün bir yerde karşılaşırız ne dersin? o zaman belki çok sevmiş olduğunu anlarsın.. ya ölsem o zaman anlar mıydın ah neden bıraktım seni der miydin.. ya bir gün nefes almazsam.. anlar mıydın kıymetimi?
yol kartın bende kalmış.
bi ara yolda falan karşılaşırsak hatırlat veriyim.
yarışmacı arkadaşlara başarılar diliyorum.
iki çeşidi olur bu mektupların; biri popoya giren kaziktan sonra tarihin derinliklerine dogru yola çıkmış sevgiliye soylenmemesi gereken fakat bir şekilde içerden salıverilmesi elzem duygularla doludur ki zamanın ötesinde bu mektup tekrar okunduğunda "tey ne denyoymuşum" naraları attırır insana zira zamanında adamı oldugu gibi degil gormek istediğimiz gibi gordugumuzden ortaya cikar bu gibi rezillikler ve asla ama asla er kişinin eline geçmemelidir. ikincisi ise çok daha trajiktir sevgili ölmüştür, üstünden ne kadar zaman geçse de yine er kişinin eline geçemeyen bu mektup okunduğunda içler cızıldar. velhasili kelam yaşanan anda geçmeyecek gibi olan her şey bir gün geçiveriyor, bu zamanlarda yazılmış mektuplar ise sozluklere konu oluyor.
bu günlerde çıkmıyorsun aklımdan;
bi ab dalıp gitmişken seni düşündüğümü farkediyorum.
bakışlarını anımsıyorum;
ve
gülümsedğinde yanağında çıkan minik gamzeler beliriyor dolan gözlerimin önünde...
sanki bigün tesadüfen karşılaşacağımız düşüncesi meşgul ediyor aklımı.
aniden umarsızca birbirini bulacaktır gözlerimiz;
sen beni, ben seni tanımışken minik kızarıklıklar kuşatacak yanaklarımızı
belki utanacağız, belki çekineceğiz ama kalp atışlarımız hızlanacak aniden...
yani utanmasa gözyaşlarımız fırlarcasına dolduracak gözlerimizi.
birbirimize deli gibi yaklaşma isteği varken yüreğimizde
geri geri gidecek sanki ayaklarımız...

sonrasında yaşadığım o anki şaşkınlık ve heyecenım içinde gözlerim sol elindeki yüzüğe takılacak aniden...
bildiğim halde yine yeniden şimşekler çakacak başımda;
gönül gürültüsü saracak benliğimi,
ve
sessiz çığlıklar atacağım senin duyamayacağın...

gözümyüzüğüne takılacak ve ruhum çıkmaya çalışacak aciz bedenimden.
bütün hücrelerim yok olmak isteyecek.
gözlerinş gördüğümde artan kalbimin atışı yavaş yavaş yerini durgunluğa bırakacak...
sonra usulca çevireceğim başımı, çekeceğim gözlerimi gözlerinden...
yanından geçip giderken 'keşke' ler içinde boğulacağım.
ve geride kaldığında dönmeyeceğim arkama,
dolan gözlerimi görmeni istemeyeceğim...
yanlızlığımı paylaşacağım seni kilitlediğim gönlümle,
kaç gece uyuyamayacağım bilmiyorum ama;
unutamayacağım o gözlerini,
unutmayacağım...
eski sevgiliye ne çok mektup yazmak isteyen varmış.
eskiyi, eskide bırakın arkadaşlar.
emin ol bir gün bakmışınız siz bile unutmuş olacaksınız...
ara sıra aklınıza gelsede onuszluğa alışmış olacaksınız...
''bazı aşklar yalnızca ayrılıkları için bile değer..."

murathan mungan
kısa ve öz;

(bkz: dönersen sikerim dönmezsen sikimde değilsin)
sevgili eskimeyen eski sevgili,

elimde kalan son bir zarf ve mektup sayfası bak bu. güneş de solgun artık yorulmuş peşinde koşmaktan şu inatçı mı inatçı gökyüzü kardeşin. güneş ve gökyüzü bu defa birarada uyumlu olamadılar bizim gibi. uyuşamadılar işte, ama güneş bu gökyüzü kardeşi çok sevdi. gökyüzü kardeşinin maviliği kalsın hep tüm mavi gecelerdeki en derin mavilerde renk bulan bir mavi zaman gibi... hani o gelip geçiveren bir mavi zaman gibi, burda da ne demek istiyorum ki?*******
kötü emellere kurban gitmeden yırtılıp yok edilmesi gerekn şeydir.
Kişinin çaresizlik diye adlandırdığımız duygular içinde olması ve tesell, aramasıdır.
eski sevgili,

sen gittin ya hani ulan ne iyi ettin. bi ara üzüldüm doğrudur, 80630 a o kızla fotoğraflarını koydun. sonra bir de benim profile baktınız ki göreyim fotoğrafları. neyse geçti gitti. Şimdi facebook var, benim facebookta üyeliğim yok, olsa kesin ordan da salça olurdunuz lan bana, içinizde mi kaldım sizin? e salak ben ikinize de girmedim ki *

öperim ikinizi de, çoçuğunuz olursa adını benimkisinden koyunuz. seviyorum sizi. yıvrım benim be.

p.s. Şimdii gel de gör beni, bambaşka biri :p

edit: burda mısın lan? hemen eksilemişsin *
madem bu gece,

(bkz: eski sevgiliyi yad etme gecesi)

sevgiliye söylemek istenen son sözdür.

al git tüm satırlarını. al git.
çıplak fotoğrafların elimde.**
(bkz: sen de kimsin)