bir nesneye, bir kuruma, bir takıma, bir ülkeye ilgi duyup, o şeyin zümresinden olduğumuzu söyledik diğer insanlara. "Aidiyet duygusu", kendimizi daha güçlü hissetmemize sebep olan. bazen çok ileri boyutlara gitmekte bu duygu. görüş sahibi oluruz... bu görüşün karşıtı insanları öldürmeye gidecek kadar fanatik oluruz. bir şeye bağlanmadan rahat edemesek de, fanatikliğe dökme hatasına kolayca düşeriz. Bir takım tutarız ve o takım uğruna "yağmurlarda, çamurlarda" tribünlere gideriz. Yetmedi karşı takım taraftarıyla kavga ederiz. O takımın yöneticileri bizim sırtımızdan para kazanırken ve muhtemelen gittiğimiz maçların sonucunu bizim kadar bile önemsemezken yaparız bunları. insanda içgüdüsel bir duygu olan bağlanmak, bir zümreye dahil olma ihtiyacı Bir görüşün peşinden gitme, görüşleri inceleyip birini seçmektense genellikle çevrenin görüşü seçme bir gruba üye olma bizim ekmeğimiz suyumuz gibi.
Hatta bazen bağlandığımız şeyler için her şeyimizi feda ederiz. kıymetli zamanlarımızı harcarız. insanlara bağlanırız. insanlara aşık oluruz. Gözümüz ondan başkasını görmez Kalbimizde hep bir sızı olur. Kimilerimiz abartıp o insan için birilerini veya kendimizi öldürürüz. maddi manevi bir çok kayıplar.... Güya sevgi, bize mutluluk getirecekti ya Pek de öyle olmaz. Başımıza gelen bir çok problemin kaynağı, istemdışı bağlılıklarımız.... bir şeye bağlanıp ona gereğinden fazla değer verip acı durumlara düşmeye bazen Değmemekte, insan iş işten geçmeden anlamamaktadır.
özellikle atlar bağlanır. nerede kovboy varsa orada kütüğe bağlanan bir at da vardır. halbuki bıraksan hayvanı iki dolaşsa. koşmak için var o at. ama illa bir tane götü boklu yaratığı taşımak zorunda koşarken. bak kızılderili atlarına hepsi özgür onların, dostlar yerli adamla. salak beyaz adam sinirimi bozdu şimdi bak gene.
Bağlandığınız şey yanınızdaysa veya yanı başınızdaysa çok mutlusunuz. Fakat ondan uzaktaysanız yada yasak olan bir şey ise o zaman acılardan beslenip nefes alıp vermeye başlıyorsunuz. Bağlanmak çoğu zaman sadakatliği doğururki bu en tehlikeli durumdur. Sadık kalabilirsiniz ama sadakatli olmayın derim!
kötüdür bağlanmak. kimsenin yanında olmadığı, seni tersleyip arkalarını döndükleri bir gün anlarsın ki, o diğerlerinden farklı. bambaşka. bütün benliğinle bağlanırsın ona. ne kadar saçmadır aslında ama anlayamazsın o durumdayken. her gün birileriyle tartışırken o yanındadır. hiç bırakmayacagını hisettirir sana. sözleriyle, tavrıyla. düşünürsün, hep yanımda olacağını biliyorum, asla diğerleri gibi sırtını dönmez bana diye. bu duygu o kadar tatlı gelir ki insana. yanında onlarca vızzıklayan insan olmasındansa, bir tek kişinin seni anlaması. sana değer verdiğini göstermesi. ama bir gün gelir ki, hiç bir şeyin hayallerindeki gibi olmadığını görürsün. bunun farkına vardıkça, durumu görmemek istersin. kaçarsın. artık ne kadar kötü davransa da onu eskide olduğu gibi algılarsın. geceleri yatmadan aynaya her baktığında sorarsın kendine, değişen ne? her şey bu kadar iyiyken ne oldu da değiştin? ben aynı ben ama sen başkası. haftalar, aylar geçer sen bütün iyi niyetinle durumu düzeltmeye çalıştıkça o daha fazla üste çıkar. konuşulmayacak noktaya bile gelirsin. gerçekten kötü bir duygu. altından kalkamam, alışamam onunla konuşmamaya korkusu da cabası. karşındaki kim olursa delicesine bağlanmamak gerekiyorumuş. sonuçta sevdiğin kadar sevilmiyorsun.o kadar doluyum ki kağıtlara dökmek içimi rahatlatmıyor. sana geldim sözlüğüm, başlarda alışamadım sana. ama yavaş yavaş anlıyorum ki yazmak iyi geliyor bu bünyeye. peki sorsam sana sözlük . bağlansam eğer buraya, bırakır mısın beni ?
"ne de olsa, ölümlü olmayan bir canlıya bağlanmak, ölümlü bir canlıya bağlanmaktan her zaman daha çekici oluyor..."
Anne karnından göbek bağı ile doğan insana 'kimseye bağlanma' demek çok saçma.

Bağlanmak insanın doğasında var..
(bkz: aşık olmaktan korkmak/#13931244)

ve sonra, istemezsin bağlanmayı. beğenmekle yetinip hayallere dalarsın.
tavukların uçmak için damdan atlamasına sebebiyet veren cesaret bile yoktur sende.

"aptal olduğumu düşünmüyorum, sadece korkuyorum."

***

sevmek yeniden, yine yeni bir hüsran.
silinmeyi bekleyen yaşlar, birleştirilecek bir kalp.
tek taraflıyken, ne kalır geriye aşktan?

***

bağlanmazsın, beklersin,
en doğrusunu ve gitmeme ihtimali en yüksek olanı...
bağlanırsın, sabredemezsin,
sevgilisi olduğunu öğrendiğinde çaresizsin.

"aptal olduğumu düşünüyorum."

gelmemişken bile, gitmesin istersin.
bağlanmışsın bir kere, unut gitsin.

her telefon görüşmesi, her film, her kitap, her yemek, elbet bitecek.
yeniden başlayacağını sanıyorsan yanılıyorsun, sadece tekrar edebilirsin.
hiçbiri ilk tadı vermeyecek...

"öyle boktan bir his ki bu, tüm yazdıklarının hiçbir sike yaramayacağını yüzüne vurmak için kapanır bilgisayar. hata bile vermez amına koyim. sonra taslak olarak kaydedildi diye buruk bir sevinç yaşarsın. hayat da böyledir işte..."

beğendim, hoşlandım, bağlandım, sevdim, karşılıksız kaldım, aynısını bir daha yaşamaktan korktum.
yeni bir başlangıç değil, tekrar...
beğendim, bağlandım bu kez daha erken hüsran.

"neden bana ilgi gösteren her kadına aşık oluyorum..."

düzeltme: imla.
TT Net kullanıcılarının yabancı olduğu eylem.
Bir insanı çok çok sevmekle ortaya çıkabilecek, elde olmayan durumdur. artık 2 kişi olmaktır. Yaptığın her şeyde o'nu hissetmektir. Uzaktan 'bağlanmayacaksın' demesi kolay ama başarması zor olaydır.
yaşayıp görülenlerden sonra kolay olmayacak eylemdir. herkese kuşkuyla yaklaşmak, yaklaşmalarına izin vermekte tererddüt etmek...
Hayat karartan bir sey.
deli gibi onsuz yapamayacağını düşünmektir.
Baglanmak bir tur "takinti" halidir.
değişmezlik. düşünceye bağlanmışsa birey için hiç iyi olmaz.
çünkü yenilikçi olamamanın ön koşuludur.

fakat kişilere bağlanmak kanımca doğru bir eylem, aileye bağlılık mesela. yıllar sonra geriye döndüğünüzde hayatınızda bir şeyler olacaksa bu ailenize ve sevdiklerinize gösterdiğiniz bağlılık sayesinde olacaktır.
insanlar arasında bağımlılık ile birbirine karıştırılan duygu. birine bağlılık değil bağımlılık yaşıyorsan, o her şeyi mahvediyor. karıştırmamak lazım.
kötüymüş.
Ayran gönüllü olmamak.
güzel birşey gibi görüksede zamanla karşı tarafın bir tarafını kaldıracağından dolayı hayatınızı boka sokan eylem. (bkz: bağlanmayacaksın)
Yapılan en büyük hata.
Bir şeye gereğinden çok ama çok fazla alışmaktır hatta hayatı ona göre kurmaktır. "Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne." Der can Yücel.
üzülme sebebi, yapılabilecek en büyük hatalardan biri.
bir erkeğe, kadına bağlanmak da değil he. yapı meselesi heralde.
çok beğendiğin bi t shirtüm vardır mesela, hep onu giymek gelir içimden, leş gibi olana dek.
ona bile bağlandığımı düşünürüm hep. ayakkabılarım, montlarım, hepsinin arasında birer favorim vardır yani.
biz hayvan severler, hayvanımıza bile bağlanırız mesela. hiç gitmeyecek gibi bağlanırız hem de.
ama bir gün o tshirt küçük gelir, mont eskir, ayakkabı parçalanır. hiç dönmeyecek gibi gider yani.

tüm hayatım böyleyken bir kadına bağlanabilmek, bağlı kalmak da elzem oluyor tabi, kaçınılmaz.
hiçbirimiz düz adam olmayı kabul etmeyiz ama düz adam hakkında saydığımız özelliklerin
birden çoğunu da taşırız üstümüzde. o yüzden bağlanırız işte. düz adam yalnızlığa alışmıştır mesela,
yeni birileriyle tanışmak artık yorar onu. o yüzden bağlanır birilerine. hatta hiç ulaşamayacağı birine.

ipin ucu kaçtı iyice, demem o ki bağlanmak, sadakat ile alakalı bir şey bence. hata kısmı da orda başlıyor.
ama gün gelir gösterilen sadakat döner geri, belli mi olur, ne demişler;
yuvadır kuşlara, dart vedır toprağa, gad fağdır doğaya, ormanlar yurdumda !
bağ kurmak, bağlanmak.

Zordur azizim körü körüne bağlanmak. Yeter mi senin o ufak hayal dünyan eksik kalan parçaları tamamlayıp her şeyiyle kabul etmeye?
ilgi ve sevgi ile doğru orantılı olsa bile neticesi felakettir, sağlıksızdır.
Anne baba kardeş sevgili arkadaş fark etmez, bu konuda insan acı çekmek istemiyorsa biraz bencil olmalı, aşırıya kaçmadan da sevebilmeli. Olmuyorsa da sakince çekip gidebilmeli.
Mantık en doğrusunu söylüyor ama ya hisler?
(bkz: hem de körü körüne bağlanmak)
Sonradan da ne malmışım deyip kafayı yemek. Zor gerçekten çok zor.
En büyük hata. Hayatının merkezine koyar, onsuz yaşayamicak gibi takılırsın. Sonra seni götünün üstüne oturtunca fazlasıyla acı çeker yokluğunu ararsın çünkü bağlandın. Salak seni. Yani kendim.