bugün

Uludağ Üniversitesi Uluslararası ilişkiler Bölümü asistanıdır, uluslararası ilişkiler kulübünün de kurucusu ve ilk başkanıdır kendisi.Doktorasını almış öğretim üyeliğini beklemektedir. Öğrenciler tarafından sevilir, daha iyi yerleri haketmektedir.
kendisi her zaman öğrencinin halinden anlamış olan hocadır. öğrencilerin haliyle her zaman ilgilenen, hiçbir zaman başından sağmayan, derslerinin çok güzel anlaşıldığı ve kendisinin ayrıca bir çok uluslararası ilişkiler konusunda bilgi sahibi olduğunu düşündüğüm* öğretim görevlisi.

fakat kendisinin de eleştirilmeyecek yönleri yok mudur? vardır. ağır, ezici ve takık esprilerinin ve aşağılamalarının olduğunu inkar edemeyiz kendisin. fakat inanıyoruz ki her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır, herkes kendi bildiğini yapar fakat keşke bunları biraz daha kırıcı olmayan yöntemlerle de yapabileceğinin farkında olsa. yoksa genel olarak herkesin sevip saydığı bir öğretim görevlisi olduğu bilinedir.
"Yiğidi öldür hakkını ver"dedirten hocadır.Derslerde zamanı geldimi açıkça hakaret de eder,aşalar.Ama aşağıladığı zaman nedense o konu aklımdan hiç çıkmaz.Derse gelip ,kürsüye yarım vucut oturması ve hareketleri sankim birer amerikan üniversitesindeymişiz havası verir.Harbiden iyi öğretir ve ciddi manada öğrenci dostudur.
Bi gün kapıda birini beklerken " gel bi kahve içelim "dediğinde dumur olduğum çağdaş ve rahat insan.
Biraz da o muhteşem aşağılayıcı sözleri olmassa...
"hiçbişi bilmeyip de çok sey bilen numarası yapanları" dersde yerin dibine sokan hoca.
Barış Hoca'nın iyi bir öğretici olduğu ve öğrenciye karşı hep yardımcı olma yanlısı olduğunu, işini severek ve layıkıyla yaptığını ve uluslar arası ilişkiler alanındaki geniş bilgi yelpazesini birkaç kere karşılaşan herkes kolaylıkla farkedebilir. Benim asıl bahsetmek istediğim, görünenle yetimeyip, daha derinde olana merakıdır. "Hiçbir şey göründüğü gibi değilidir" felsefesini hayatına katabilmiş ender insanlardandır Barış Hoca. Kendisini ziyaret ederseniz ve şanslı gününüzdeyseniz size okudaki odasındaki güzel ahşap oymalı masasının hikayesini anlatacaktır. Saygı sınırları aşılmadığı sürece o özenilen hoca-öğrenci ilişkisini yaşayabileceğiniz nadir hocalarımızdandır. Keşke askerliği okulda geçirdiğim yıllara denk gelmeseydi ve kendisiyle daha fazla zaman geçirme şansım olsaydı dediğim, sevip sevmeminin tercih meselesi olduğu ama saygı duymanın zaruri olduğu hocam.
kendisi ile bu dönem tanışıcak olduğun UÜ Öğr.Gör.Dr.'u.
gün itibarıyle geçen hafta kendisinin aynen kullandığı tabirle ''ilkokuldaki gibi'' diyerekten siyasi tarih kitabından ödev olarak verdiği 110 sayfalık okumayı çok az kişi dışında kimsenin tamı tamına yapmadığı görülünce bir hafta önce de haberini verdiği ''tek tek öğrencilere rastgele soru sorma'' eylemini gerçekleştirip soruyu bilemeyen veyahut diğer bir tabirle görevini yerine getirmeyen öğrencileri direkt olarak sınıf dışına çıkmasını talep etmiş öğretim görevlisidir. Haklıdır haksızdır bunun muhasebesini yapmayacağım, herkesin görüşü farklı olabilir ammavelakin ders sonunda zaten ödev meselesi nedeniyle az sayıda gelen öğrencilerin atıla atıla sayısı yaklaşık olarak üçte bir oranında düşmüş ve barış özdal hocadan kırmızı kartı yiyen bu kişiler olmaksızın sınıf önemli bir eksik sayısıyla dersi noktalamayı başarmıştır. (bkz: kalan sağlar bizimdir) *
Sözlük yazarlarının kim olduğundan ziyade ,kafasındaki fikirleriyle ilgilenen nadide öğretim görevlisi.
bugünkü dersinde 'diplomasi nezaket sanatıdır' diyince 'o yüzden mi okulda kalmayı tercih ettiniz' diye bağırmayı arzuladığım, lakin tırsıp sustuğum hocadır.
uludağ üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümün de öğrenim gören tüm öğrencilere, öyle olmadıklarını çok iyi bildiği halde zeki muamelesi yapan,içten içe he gülüm he dediğine emin olduğum, hırtonun birinin açığını yakalayıp inceden ayar verirken yaptığı aşağılamayı anlayabilen bi başka öğrencinin gözüne gözüne bakarak zafer çığlığı attığını düşündüğüm garip hoca. ders işleme tekniğine kimsenin bişey diyebiliceğini sanmıyorum orası ayrı.
hırsınızdan gözlerim kamaştı... bir başkasının yazdığına alıntı yapma ve olayi karşılıklı bir ağız dalaşı haline getirme çabanızı anlıyorum ve umuyorum kurallar dahilinde buna dair bir yasak bulunmuyor olsun... evet, aynı şeyi yapmaktan çekinmiyorum çünkü kendini ifade etme biçimi olarak bu tip yolların ne denli işlevsiz olduğunun bilincindeyim... ama ya siz, siz yazamazsanız yiğit cenkte nasıl belli olur? e sözlük er meydanı ya. bkz diye gözüme soktuklarınıza da hiç gereği yokken ikinci kez baktım, ki evet diplomasi nezaket sanatıdır, buna itirazınız olmadığını düşünüyorum, sonrasında, sorulmamış bir soruya doğal olarak cevap alamayan birinin, bu yüzden karşısındakini suçluyor olduğuna da gülüyor olduğunuzu umuyorum, zira oldukça eğlenceli bir yaklaşım olmuş, ben de beğendim, bolca güldüm, eğlendim. el bombası örneği de sahiden bomba olmuş, o da eğlencemi eksik etmedi sağolsun, iyi yazılmış güzel kurgulanmamış, ama "çok fazla büyütülmemesi, üzerine gidilmemesi ve çok da önenmsenmemesi gereken sıradan bir hoca" diyen kişinin en uzun entryi girmesi ise eğlencenin bir adım ötesi niteliğine bürünmüş, kara mizaha dönmüş...
ironi bir yana, sonuna kadar eleştriye açık bir hoca var karşınızda (alışkın olmayınca bünye kaldırmıyor biliyorum) isimsiz mail yollama, sınav kağıdına görüşlerinizi bildirme, kapının altından not atma gibi taleplerini her sınav öncesi derste yineliyor( derse devam ettiğinizi düşünerek yazıyorum tabi)öyle yapın, madem bu kadar rahatsızsınız sizden sonrakilere bi faydanız dokunsun. yok illa böyle rahatlıyorum diyorsanız yazın, severek okuyoruz... kurallarınıza riayet etme adına, ben de meyveli ağaç ve taş özdeyişi ile bu entrye son veriyorum...
kırmızı kolej çantası sırtında gezinirken komik bir görünüm sergileyen,yolun çok başında bir akademisyen olmakla,fark yaratmaya çabalayıp ondan bundan çakma ders notları vererek ders işleyen ve bu çelişkiyle beni yarmış geçmiş ama bir türlü derslerinden kalamadığım için kendimi karşısında mahçup bırakmış(evet nankörüm) uludağ üniversitesinin en hocaya benzemeyen hocasıdır ayrıca.
Aslında çok iyi ders anlatan ki hatta en iyi ders anlatan uluslararası ilişkiler hocalarımızdan biri olarak bazen kullandığı uslup biraz kırıcı olabiliyor.hele araştırma yöntemleri dersinden o kadar uğraşıp 10 aldığımı duyunca bütün hevesimi kırmış olan biricik uluslararası ilişkiler hocamız.
uludağ üniversitesi'nde siyasi tarih dersi veren hocadır.

kolpadan tanımı yaptık biraz bir şeyler yazalım bakalım. ders işleme tekniği çok iyidir, öğrenciyi derse katma amaçlıdır tamam anlaştık. ama öğrencilere biraz, yok olmadı çok fazla yukarıdan baktığını söylemek lazımdır. "öğrencileri sürekli aşağıladığını söylersem yalan olur" dersem yalan olur.*hatta bunu yaparken müthiş zevk aldığını söyleyebilirim. yukarıdaki bomba örneğine zaten yazacak pek bir şey yok yaptıysa çok ayıp etmiş derim.

ayrıca siyasi tarih 2 dersinden bir yerlerimin zoruyla geçmişimdir. siyasi tarih 1'den kaldık gerçi yaz okulunda görüşücem kendisiyle. bir mesajınız varsa aşağılanmayı göze alıp iletebilirim kendisine.
internet sitesindeki ana sayfaya koydugu fotografta burnunu mu karistirdigi yoksa elini mi yedigi anlasilmayan doktor kisidir.

* bence en önemli problemi sevdigi ve sevmedigi kisileri sert bir cizgiyle belirleyip, kendini acikca konumlandirmasidir. Bir egitimcide bu olmamalidir diye düsünüyorum.

* "dönem sonunda arkadaslar sizin benim dersimle ilgili elestirilerinizi duymak istiyorum, bunlar benim icin onemli" seklinde bir cikis yaparsa, sakin cevap vermeyin, avlanirsiniz.

* cevabini bilmedigini fark ettiginiz bir seyi ona asla sormayin. Sizinle birlikte düsünüp sonuclara ulasmaz. oncelikle "sorunuzu anlayamadim, ne demek isteginiz tam acik degil" seklinde sizi kararsizliga ve hataya sürükleyecek bazi ataklar yapar ve sizi ezer. O nedenle bilmedigi seyin üstüne gitmeyin, kaybedersiniz. Olaki bir sey sordunuz ve yukardaki cevaplari aldiniz, hemen "pardon hata bende" , "aaaaaa simdi anladim" seklinde kivirin.

* Sizle ilgilenmiyormus, adinizi bilmiyormus gibi yapabilir. Sinifta bazen adini ezbere bildigi kisilere "adiniz neydi, siz kimdiniz vs." gibi cikislar da yapabilir. Bu durumda bozuntuya vermeyin, kendinizi tanitin, istedigi gibi oynayin ve sakin "ortada süper hafiza sahibi adam gibi trip yapmayi biliyorsun da 2 tane ögrencinin adini niye tutamiyorsun" demeyin, kaybedersiniz. Cünkü "sizin adiniz neydi ya" demesi, muhtemelen "arkadasim cok sivriliyorsun, öne cikiyorsun, senden bir dolu var, adlarini bile aklimizda tutamiyoruz" demektir.

* Ona gidip özel iltifatlar etmeyin. eger sizi hatirlasin istiyorsaniz, ona hemen cevap verebilecegi, sizi bozabilecegi bir laf sokun. Sonra da dublik gelince yenilmis gibi davranin. Bu daha cok hosuna gidecektir. olaki agzinizdan sinifta bir laf kacti ve cevap veremedi. O zaman isiniz cok uzun ve karisik. artik o sizi mat ettigini hissedene kadar acik vermeniz gerekiyor. is karagöz hacivat´a dönecektir :

- Karagöz sen hic ehl-i sohbet degilsin
- sen de hep geveze musibetsin seklinde...

* üniversitede okurken che guevara ile ilgili bazi calismalar yapmistir. Che ile ilgili ya da sosyalist düsünürlerle ilgili bildiginizi satmaya calismayin. Ama bazi teknik konulardan söz acarsaniz, o size anlatir. memnun da kalabilir.

* eger ben hukukcuyum diyorsa "hukukcusun" deyin. Sakin "ya arkadas ben de tip konusunda bilgi sahibiyim ama kendime doktor mu diyorum" gibi bir cikis yapmayin. "hukukculuk sonradan kazanilan bir sey degil 4 senelik bir üniversite meselesidir, ya hukukcusundur ya degilsindir" gibi bir fikir beyan etmeyin.

* yapmasi gereken resmi bir isi yaptigi zaman tesekkürü abartmayin, gereksiz yere laf yersiniz. ya da yalaka oldugunuzu düsünebilir. Hadiye cak cuk zaten hic düsünmeyin bile.

* tüm bu seylere ek olarak kendine has bir adamdir, size aktardigi oranda bilgisine saygi duyun, saygisizlik etmeyin. fakültede Cok kisinin yapmadigi alternatif okumalari vardir, desmond moris, uzakdogu felsefesi vs. gibi. okumalar konusunda yelpazesi genistir, ondan faydalanilabilir örnegin.

* sagda solda hakkinda konusmayin, mutlaka kulagina gider. Ha bir de burayi mutlaka okuyordur, istihbaratini da yapacaktir. Eger götünüz saglamda degilse, asla benim gibi seyler yazmayin, konusmayin.

Basarilar...
çoğu kişiye göre ukalanın tekidir ama adam gibi adamdır. öğrencinin anlayacağı dilden konuşur. akademik geçmişi de sağlamdır. bir de hafızası az daha zayıf olsa tam süper olacaktır. öğrencinin derse kaç kere geldiğini bile öğrenciden daha iyi bilir.
henüz dersini almadığım ama ders dışı ortamda ayarı fena yediğim uludağ üniversitesi öğretim üyesidir.ya çok sevilir ya nefret edilir ortası yoktur.
(bkz: igrenc espriler/#2334483)

yaşanan olayda ,espriyi yapan öğretim görevlisi olduğundan şüphelendiğim canım hocam.
bilgili ve bi yandan da eblek öğrenciye kayıtsız hocadır kendisi. aklıbaşında adamla gayet normal muhabbet eder, ama kof birinin karşısında gevelemesine tahammül etmez. bu da oldukça normal bir davranıştır.

dersleri bazen çok çetin ve gergin geçse de özlediğim hocalarımdandır.
ara sıra biz uluslararası ilişkiler öğrencilerini kızdırsa da sanıyorum bölümün tek umudu. yani en azından ara sıra genç olduğunun farkına varıp hoş işler yapıyor. dileğimiz tayyar arı'ya benzememesi.
vakti zamanında ev arkadaşım olan, akademisyen olacağını o vakitlerde belli eden kişi.

bölüm sitesinde resmini gördüğüm zaman uzun ve çok kıskandığım saçları ile hatırladığım kişi.

Bir gün yaptığımız ve yaklaşık 2 saate yakın süren motorlu kayık , kayıklı motor tanımlama tartışması bana yıllar sonra, hala üzerinde çalıştığım şimdilik "Nasıl Yapmalı" ismini verdiğim bir kitapçığa dair ilk kıvılcımı oluşturmuştur.

(not: kendi tanımlarımızı tartışmadık, nasıl tanımları tartıştık)

iyi ayrılmamıştık. 13 sene oldu.

Edit: Barış'cım bu metni bir daha okursan, sana yazdıklarım seri eksi oy veren ipneye kurban gittiğini blmeni isterim.
dersi işleyişi ve esprileri beni okula ceken yegane seydir.ancak sebebini bilmedigim bi sekilde dersler gergin gecior arada sirada.
dersini ilk aldığım zamnlar sevememiştim barış hocayı. derslerine gitmekten çekinirdim. fakat öyle değişmiş ki barış hoca hayran kaldım resmen. tarzı, espritüel yaklaşımı... bu gidişle en sevilen hocalardan biri olacak gibi durmakta. hayırlısı bakalım.
Mezun oldum,okulla alakam kalmadı,çıkar ilişkisi var diyenlere karşılık olarak bu açıklamayı yaptıktan sonra şunu söyliycem:
bazı arkadaşlarımın eleştirdiği gibi eleşttrisel yönleri oalbilir,ama bu hoca bunları bıle kabul ederek yanlışları ile yüzleşip insnaları kırdığını kabul edeibilecek kadarda kalender ve kendı ile barışık bir adamdır.
Okuldan ayrıldım ama bende hep hatırası kalacak olan yegane 3 hocamdan biridir.
inşallah türkiye'de onun gibi hocaların sayısı artarda,Amerikan filmlerindeki üniversite dershanesi görüntüleri gibi,dağınık düzende ve tek sandalyeye oturan öğrenciler ve hoca masasına yarım popo oturan ve elinde elma olan öğretim elemanı ve sınıfta serbest bir düşünce havası oluşturarak sadece öğrencilere birşey öğretmek amacında değil,kendi aralarında da tartışmaya açık bir ortam yaratabilecek ortamların çoğlamsı umumi dileğimdir.
Uluslararası ilişkiler bölümünde okuyupta,işin ilmini öğrenmek isteyen arkadaşlar varsa,ondan Türk-Yunan dersini alında,dışarda ulus okuyorum dediğiniz zaman,"Madem ulussun,göster ürksün" sloganını bi nevi sergileyebilecek konuma gelin.
Bir öğrencisi olarak gayet yetenekli bulduğum,ciddi ama komik,bilgili ama karmaşık bir hoca...Adımı bile bile bana Bülent diyen, ermeni sorunu dersinden 100 ve de 100 le geçtiğim,bir antisoykırım web sitesi kurmayı arzuladığımız ama başaramadığımız sevgili hocam...Siyasi tarih,BM,TDP ve Ermeni sorunu derslerini aldığım ve bu dersleri çatır çatır anlatan,öğrencilere lakaplar takan(menemen erhan en iyi benzetmedir) izmirli hocamız...