bugün
- 90 lı yıllara dair akılda kalanlar9
- albay kemal sözlükten atılsın kampanyası10
- sözlükteki islamcılara alınması gereken önlem11
- ismet gurbuz 202412
- taksim'e ekran dikip kuran yayınlamak9
- fenerbahçe11
- gratis indirim günü kavgaları18
- dünyanın patlama ile oluştuğuna inanmak10
- yaşlılık belirtileri10
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur14
- albay kemal9
- true nickli yazar10
- üstteki yazar tarzında entry gir13
- kova burcu erkeği9
- sözlüğün en iyi 10 yazarı17
- seçme şansınız olsa hangi ülkede yaşardınız22
- neden evlenmiyorsunuz13
- jose mourinho69
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi9
- suriyelilere karşı sorumluluklarımız16
- zalbert'in karşısında dans etmek8
- sözlük erkeklerinin şımarık laubali tipler olması17
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür11
- türkiye de intihar vakalarının artması12
- ismail kartal duruşu8
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi13
- eşcinsellik kendi kendini hadım etmektir27
- şimdiye kadar duyulan en güzel iltifat10
- neden sevgilim yok10
- insanı zengin hissettiren şeyler19
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba23
- barbara palvin'in aldatılması17
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır14
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri8
- aleyna tilki10
- ismail kartal8
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı19
- geldi yine deli11
- türkiye cidden almanyadan daha iyi9
- 2001 türkiyesinin en gelişmiş ülke olduğu gerçeği10
- içine şeytan girse ne yaparsın13
- ümmetçilerin azerbaycan düşmanlığı10
- artık yazmayacağım9
- erkekler ne işe yarar19
- yanında karısı varken karı kıza bakan erkekler9
- arda güler11
- askerliğe veda gecesi8
- icardi190521
- 2 haziran 2024 küçükçekmece de çöken bina10
- iremga9
şuan güzelliğin on para etmez dizeleriyle aptalca ağlamamı sağlamış aşık... bu adam farklı adam... bu adam apayrı adam... diyeyim bu adam güzel adam.
"ey gönül derdinden etme şikayet,
yüce dağlar gurur duyar karından"
mısralarını yazmış, değil insanların; dağların taşların bile önünde saygıyla eğilmesi gereken ustalar ustası... şiirlerindeki biçim, sadelik ve içtenlik sanıyorum sanatın tanımı yapıldıktan sonra verilebilecek en somut örneklerdendir...
yüce dağlar gurur duyar karından"
mısralarını yazmış, değil insanların; dağların taşların bile önünde saygıyla eğilmesi gereken ustalar ustası... şiirlerindeki biçim, sadelik ve içtenlik sanıyorum sanatın tanımı yapıldıktan sonra verilebilecek en somut örneklerdendir...
anadolu yu anadolu yapan değerlerden biridir. o nun gönül gözü, cümle aleme yeter artar.
ne güzel adamdır o . ders kitaplarından sevemezsiniz onu belgesellerini izleyin videolarını izleyin ses kayıtlarını insanlara yaptıklarını izleyin babanız gibi seversiniz .
ahmet kutsi tecer keşfetmiştir.
bu toprakların sesidir.
büyük ozandır.
bir dönem aleviler arasında atatürkçülüğü yaymak amacıyla devlet tarafından maaş bağlanmış bu süreçte atatürk,cumhuriyet konulu pek çok eer vermiştir.fakat bu eserler zorlama olduğu için edebi nitelik taşımamamktadır.daha sonra devletle bağlantısını koparmış ve muhteşem bir dönüş yapmıştır.
torunu olna müzik öğremeniyle beraber çalışma fırsatı buldum.fotoğraflarını falan göstermiş dedesini uzun uzun anlatmıştı.
bir dönem aleviler arasında atatürkçülüğü yaymak amacıyla devlet tarafından maaş bağlanmış bu süreçte atatürk,cumhuriyet konulu pek çok eer vermiştir.fakat bu eserler zorlama olduğu için edebi nitelik taşımamamktadır.daha sonra devletle bağlantısını koparmış ve muhteşem bir dönüş yapmıştır.
torunu olna müzik öğremeniyle beraber çalışma fırsatı buldum.fotoğraflarını falan göstermiş dedesini uzun uzun anlatmıştı.
"Seversin, alırsın, karın olur.
Seversin, alamazsan, kara sevdan olur..."
Seversin, alamazsan, kara sevdan olur..."
dünyaya ender gelen insanlardan biridir. bu dünyaya bıraktıkları her zaman başımızın üzerinde olacaktır.
ruhu şad olsun.
ruhu şad olsun.
gurur kaynağımız. bizzat köyüne gidilip evi, odası ziyaret edilmeli. hatta ablası ve akrabalarıyla karşılaşabilirsiniz.
"koyun kurt ile gezerdi fikir başka başka olmasa" dizeleri daha yüzyıllarca bir kitap yükü anlam ifade edecektir.
Joe Satriani'nin saygı duruşunda bulunduğu, adına şarkı yaptığı aşık.
http://www.youtube.com/watch?v=Al7EJ0G7b1A
http://www.youtube.com/watch?v=Al7EJ0G7b1A
atatürk'e ağıt yakmış büyük aşık.
Ağlayalım Atatürk'e
Bütün dünya kan ağladı
Başboğa olmuştu mülke
Geldi ecel can ağladı
Şüphesiz bu dünya fani
Tanrı'nın aslanı hani
insi cinsi cem'i mahluk
Hepisi birden ağladı
Doğu batı cenup şimal
Aman tanrım bu nasıl hal
Atatürk'e erdi zeval
Yas çekip nevsen ağladı
iskender-i Zulkarneyn
Çalışmadı bunca leğin
Her millet Atatürk deyi
Cemiyet-i akvam ağladı
Atatürk'ün eserleri
Söylenecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti vatan ağladı
Fabrikalar icad etti
Atalığın ispat etti
Varlığın Türk'e terk etti
Döndü çark devran ağladı
Bu ne kuvvet bu ne kudret
Varıdı bunda bir hikmet
Bütün Türkler inönü ismet
Gözlerinden kan ağladı
Tren hattı tayyareler
Türkler giydi hep kareler
Semerkand'ı Buhara'lar
işitti her yan ağladı
Siz sağ olun Türk gençleri
Çalışanlar kalmaz geri
Mareşal Fevzi'nin askerleri
Ordular teğmen ağladı
Zannetme ağlayan gülmez
Aslan yatağı boş kalmaz
Yalınız gidenler gelmez
Felek-el mevt'in elinden
Her gelen insan ağladı
Uzatma Veysel bu sözü
Dayanmaz herkesin özü
Koruyalım yurdumuzu
Dost değil düşman ağladı
http://www.youtube.com/watch?v=qdes9l5WJnY&feature=fvwrel
Ağlayalım Atatürk'e
Bütün dünya kan ağladı
Başboğa olmuştu mülke
Geldi ecel can ağladı
Şüphesiz bu dünya fani
Tanrı'nın aslanı hani
insi cinsi cem'i mahluk
Hepisi birden ağladı
Doğu batı cenup şimal
Aman tanrım bu nasıl hal
Atatürk'e erdi zeval
Yas çekip nevsen ağladı
iskender-i Zulkarneyn
Çalışmadı bunca leğin
Her millet Atatürk deyi
Cemiyet-i akvam ağladı
Atatürk'ün eserleri
Söylenecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti vatan ağladı
Fabrikalar icad etti
Atalığın ispat etti
Varlığın Türk'e terk etti
Döndü çark devran ağladı
Bu ne kuvvet bu ne kudret
Varıdı bunda bir hikmet
Bütün Türkler inönü ismet
Gözlerinden kan ağladı
Tren hattı tayyareler
Türkler giydi hep kareler
Semerkand'ı Buhara'lar
işitti her yan ağladı
Siz sağ olun Türk gençleri
Çalışanlar kalmaz geri
Mareşal Fevzi'nin askerleri
Ordular teğmen ağladı
Zannetme ağlayan gülmez
Aslan yatağı boş kalmaz
Yalınız gidenler gelmez
Felek-el mevt'in elinden
Her gelen insan ağladı
Uzatma Veysel bu sözü
Dayanmaz herkesin özü
Koruyalım yurdumuzu
Dost değil düşman ağladı
http://www.youtube.com/watch?v=qdes9l5WJnY&feature=fvwrel
kültür bakanlığı'nın sitesinde, atatürk'e ağıt isimli eseri sansüre uğramıştır.
http://www.ilk-kursun.com/haber/86937
http://www.ilk-kursun.com/haber/86937
" elden gelen bir şey yok. bu yola hepimiz uğrayacağız, anamız babamız çoktan uğramış bile. eğer mümkün olsaydı, atatürk'ü kurtarırlardı." aşık veysel.
http://www.youtube.com/watch?v=14dDCuxXvl0
http://www.youtube.com/watch?v=14dDCuxXvl0
anadolunun orta vilayetlerinden bir köyde, yavaş yavaş güneş batmaya, hava kararmaya başlar. karanlık iyice çöker köyün üzerine. evlerden birinde bir kadın ve adam yatma hazırlığı yapmaktadır. erken yatıp yarın sabaha, güneş ışığına erken uyanılacaktır. adam üzerini değiştirir, yatağına yönelir.
evin penceresinden, karanlık bahçeye vuran ışıkta, ağaçların arasında bir gölge belirir. kadın pencereden dışarı bakar ve gülümser. kadının sevgilisi bahçededir
tam sözleştikleri gibi, sözleştikleri saatte ve yerde adam onu beklemektedir. kadın kocasının uyumasından emin olunca
sessizce yataktan kalkar, üstünü giyer ve pencereden aşağıya atlar.
başka bir adam için kadın kocasını terk eder
koşarlar iki sevgili.. tarlaları, ovaları aşarlar
anadoluda bir köy nasıl nasıl koşmasınlar ki. arkalarından onları kovalayacak onca şey vardır namus belası. töre cinayetleri yoksulluk cefa korku arkalarında bunlar varken nasıl durabilirler
köyden uzaklaştıklarına iyice emin olunca soluklanmak için dururlar
kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki ;
evden çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor
çıkartıp bakarlar ki!
ayakkabısının içinde bir tomar para!
kocası her şeyin farkında biliyor ki gidecek
beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim, çamaşırlarımı yıkadı, ütüledi. bana emeği geçti
yaban elde muhtaç olmasin diye!
o yoksul köylü;
bütün parasını; başka bir adam için kendisini terk eden karısının, giderek kendinden uzaklaşan adımlarını attığı ayakkabısının içine koydu
o güzel insanı
o onurlu davranışı sergileyen
o terk edilen adamı
hepiniz taniyorsunuz!
çünkü o ;
bir dizesinde bize yürekten seslendiği gibi
uzun ince bir yoldaydı ve
gidiyordu gündüz gece
şimdi sorarım size ;
bu memlekette töre cinayetleri, kadına karşı uygulanan şiddet mi yakışır? yoksa âşık veysel gibi hayatında hiç kitap okumasa, okuyamasa bile
kitap gibi hayat yaşayan adamlar mi yakışır.
*~~
evin penceresinden, karanlık bahçeye vuran ışıkta, ağaçların arasında bir gölge belirir. kadın pencereden dışarı bakar ve gülümser. kadının sevgilisi bahçededir
tam sözleştikleri gibi, sözleştikleri saatte ve yerde adam onu beklemektedir. kadın kocasının uyumasından emin olunca
sessizce yataktan kalkar, üstünü giyer ve pencereden aşağıya atlar.
başka bir adam için kadın kocasını terk eder
koşarlar iki sevgili.. tarlaları, ovaları aşarlar
anadoluda bir köy nasıl nasıl koşmasınlar ki. arkalarından onları kovalayacak onca şey vardır namus belası. töre cinayetleri yoksulluk cefa korku arkalarında bunlar varken nasıl durabilirler
köyden uzaklaştıklarına iyice emin olunca soluklanmak için dururlar
kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki ;
evden çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor
çıkartıp bakarlar ki!
ayakkabısının içinde bir tomar para!
kocası her şeyin farkında biliyor ki gidecek
beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim, çamaşırlarımı yıkadı, ütüledi. bana emeği geçti
yaban elde muhtaç olmasin diye!
o yoksul köylü;
bütün parasını; başka bir adam için kendisini terk eden karısının, giderek kendinden uzaklaşan adımlarını attığı ayakkabısının içine koydu
o güzel insanı
o onurlu davranışı sergileyen
o terk edilen adamı
hepiniz taniyorsunuz!
çünkü o ;
bir dizesinde bize yürekten seslendiği gibi
uzun ince bir yoldaydı ve
gidiyordu gündüz gece
şimdi sorarım size ;
bu memlekette töre cinayetleri, kadına karşı uygulanan şiddet mi yakışır? yoksa âşık veysel gibi hayatında hiç kitap okumasa, okuyamasa bile
kitap gibi hayat yaşayan adamlar mi yakışır.
*~~
yazmanın, kalbe dokunmanın, hüzünlendirmenin, sevindirmenin edebiyat bilgisiyle hiç bir ilgisi olmadığının kanıtı olan muhteşem insan. muhteşem müzisyen. muhteşem yazar.
yedi yaşında kör bir çocuk, on yaşında sazla tanışan bir genç adayı, otuz dokuzunda atatürk için şiirler yazan cumhuriyet aşığı. dostlar seni hatırlasın!
Devlet uyuyorsa Millet uyanık kalmalıdır demiş Aşık Veysel ama bizde tam tersi bir durum mevcut.
görmeyen gözleriyle insanlara kalp gözüyle görme dersi veren aşıklar geleneğinin üstadlarından. 40 okul bitireceğime senin gibi bir ümmi olsaydım keşke üstad.
sivas' ın değerlerindendir.
hakkında yorum dahi yapılmaması gereken büyük, hem de çok büyük üstad.
ruhu şad olsun.
ruhu şad olsun.
edebi yeteneğinin yanı sıra esprili kişiliği ve zekice söylenmiş nükteleri ile de tanınan bir aşıktır. uzun yıllar birlikte saz çaldığı dostu veysel kaymak bir kaç anısını kitabında paylaşmıştır. en dikkat çekenleri şunlardır:
saz acından öldü
aşık bulunduğu toplantıların birinde, söz uzayıp tatsız bir hal almaya başlayınca:
- Biz yedik, içtik saz acından öldü, diyerek bağlamasını alıp, çalıp söylemeye başlar, böylece de tartışma son bulur. Aşık'ı dinlemeye koyulurlar.
Bu Ses Sazın içinden mi Geliyor?
Yine bulunduğu bir toplantıda, saz çalıp türkü söylerken, gürültü çoğalınca; bağlama çalmaya ara vererek, kulağına yaklaştırıp, onu dinler gibi yaparak:
- Bu gürültü sazın içinden mi geliyor ne, diyerek; gürültü edenleri kibarca uyarır.
Körün Önünden Öte Dur
Aşık, konuşması sırasında, yeri geldiğinde bazen, "Körün önünden öte dur, asa sallar sana vurur" diye takılır; bazen de "iki gözüm kör olsun" diye yemin ederdi.
Körüm Ya
Son günlerinde, hastalığı sırasında çevre köylerden ziyaretinde gelenler çoğalmıştı. Bu günlerde ziyaretine gelen bir kadın, yüksek sesle, hastalığı konusunda sorular sormaya başladı. Aşık da aynı şekilde sorularını yanıtlıyordu. Bu duruma bir hayli kızmıştı. Dayanamadı, sonunda, "Körüm ya, sağır da sanıyorlar" diye açıkladı.
Kör Değilim
Bir tarihte konser için, otobüsle Amasya'ya gitmektedirler. Yanında Kul Ahmet oturmaktadır. Ferhat'la Şirin söylencesindeki dağın önünden geçerlerken, Kul Ahmet, Aşık Veysel'e dönerek, biraz da alaycı bir şekilde:
- Aşık, Ferhat'ın, Şirin için yardığı kayaların önünden geçiyoruz, görüyor musun, diye takılınca, Aşık Veysel'in yanıtı:
- Kör değilim, Kul Ahmet, tabii görüyom, olur.
Saatim Yok
Samimi bulduğu kişilerle konuşması sırasında, sıhhatinin nasıl olduğu sorulduğunda, soruyu yanlış anlamış gibi, "saatim yok" diye karşılık verdiği olurdu.
Kır Çiçekleri
Aşık Veysel, Ankara'da, Ahmet Kutsi Tecer'in konuğudur. Davette bazı dostlarıyla birlikte, Ruhi Su da bulunur. Ruhi Su'nun ilk türkü söylediği yıllardır. Kendini bir usta karşısında sınamak düşüncesiyle, birkaç türkü söyler. Sonunda orada bulunanlarca ortaya "Nasıl buldun Veysel?" diye bir soru atılır. Veysel'in yanıtı:
- Efendim, dağlarda kır çiçekleri olur, onu alır şehre getirirsen, güzel saksılarda, güzel topraklar içinde yetiştirir, geliştirirsin. Belki daha güzel bir çiçek olur, ama o eski kokusunu bulamazsınız, şeklindedir.
Ruhi Su, Veysel'in benzetmesinden biraz alınır. Buna karşılık o da "işimin yanlış olmadığını biliyordum. Aldığım müzik kültürü, ses eğitimi içinde görevim zaten işte o 'başka çiçeği' bulmaktı, o gelişmiş 'başka çiçeği' demektedir.
Mini Etek Tartışması
Mini eteğin moda olduğu yıllarda, Aşık'ın da bulunduğu kadınlı erkekli bir yemekli toplantıda, konu tartışılır. Kimileri bunu aşırı bulur, kimileri de bunun bir zevk işi olduğunu ve isteyenlerin giyebileceğini öne sürer. Aşık, mini eteği göremediği için, tartışmaya kendi anladığı şekilde katılmak ister;
-Yahu bu anlattığınız nasıl bir şeydir, bari ben de şöyle bir elimle yoklayayım diyerek, yanında oturan mini etekli bayana doğru eğilerek, bacağından tutmaya çalışır. Şakasıyla orada bulunanları güldürür.
Sivas Güzeli
Aşık'ın bazı dostları, o yıl seçilen Sivas güzeli ile köye gelmişlerdi. Güzeli Aşık'la tanıştırdılar. Aşık, bir ara güzeli yanına çağırarak, kulağına bir şey söyleyecekmiş gibi yapıp, yanağından öptü. Oradakilerin gülüşmeleri üzerine; "Gözüm kör olsun ki bir şey yapmadım," diye espri yaparak yeni gülmelere neden oldu.
Trafik Polisi Sıkıştırıyor
Altmışlı yıllarda bir yaz günü, köye yine Aşık'ın konukları gelmişti. Aralarında Fransız konuklar ve bunlara tercümanlık yapan, öğretmen okulundan öğretmenimiz Necdet Korkmaz da vardı. Bir ara o dönemin Muhtarı rahmetli Veli Keçeci'nin konuğu oldular. Belli bir süre sonra dışarı çıkıldı. Evin yanında bulunan çeşmenin üstünde, uygun bir alana oturularak sohbete devam edildi.
Fransız konuklardan biri, Aşık'ın resmini çekiyordu. Aşık haberdar edildi. O sırada pipo içiyordu. Pipo içmeye ara vererek, "tütün yüzümü gölgelemesin," benzeri bir espri yaptı. Sohbet sona erdi. Oradan Aşık'ın evine gidilmek üzere hareket edildi. O yıllarda istanbul'da trafik polisliği yapan, Emlek Hüyük'ten Arif Çavuş da konuklar arasındaydı. Aşık, önde, konuklardan birinin kolunda hızlı hızlı yürüyordu. Bu durum oradakilerin dikkatini çekti. Arkada bulunanlardan biri, "Aşık acelene ne oldu, neden hızlı gidiyorsun?" diye seslenince; Aşık da, Arif Çavuş'u kastederek, "Ne yapayım, arkamda trafik polisi, sıkıştırıyor." Diye karşılık verdi.
Hocanın Melekleri
Aşık, son yıllarda ziyaretine gelen konuklarına, hoş beşten sonra, sazını eline alır, birkaç parça çalar söylerdi. Arkasından da çoğu zaman şu fıkrayı anlatırdı:
"Bektaşinin biri camiye namaz kılmaya gitmiş, ön saflarda hocanın yanında saf tutmuş. Hoca ruküda, 'Esselam-ı Aleyküm ve Rahmetullah' diye Bektaşinin olduğu tarafa dönünce, Bektaşi, 'Aleyküm selam' demiş. Hoca kızmış, 'Be hey melun, namazı fesada verdin, ben selamı sana mı verdim, Allah'ın meleklerine veriyorum' deyince, Bektaşi, 'Senin gibi hocanın benim gibi meleği olur' diye karşılık vermiş" der ve:
- Bu yaştaki birinin de bu kadar çalıp, söylemesi olur, diye bitirirdi.
saz acından öldü
aşık bulunduğu toplantıların birinde, söz uzayıp tatsız bir hal almaya başlayınca:
- Biz yedik, içtik saz acından öldü, diyerek bağlamasını alıp, çalıp söylemeye başlar, böylece de tartışma son bulur. Aşık'ı dinlemeye koyulurlar.
Bu Ses Sazın içinden mi Geliyor?
Yine bulunduğu bir toplantıda, saz çalıp türkü söylerken, gürültü çoğalınca; bağlama çalmaya ara vererek, kulağına yaklaştırıp, onu dinler gibi yaparak:
- Bu gürültü sazın içinden mi geliyor ne, diyerek; gürültü edenleri kibarca uyarır.
Körün Önünden Öte Dur
Aşık, konuşması sırasında, yeri geldiğinde bazen, "Körün önünden öte dur, asa sallar sana vurur" diye takılır; bazen de "iki gözüm kör olsun" diye yemin ederdi.
Körüm Ya
Son günlerinde, hastalığı sırasında çevre köylerden ziyaretinde gelenler çoğalmıştı. Bu günlerde ziyaretine gelen bir kadın, yüksek sesle, hastalığı konusunda sorular sormaya başladı. Aşık da aynı şekilde sorularını yanıtlıyordu. Bu duruma bir hayli kızmıştı. Dayanamadı, sonunda, "Körüm ya, sağır da sanıyorlar" diye açıkladı.
Kör Değilim
Bir tarihte konser için, otobüsle Amasya'ya gitmektedirler. Yanında Kul Ahmet oturmaktadır. Ferhat'la Şirin söylencesindeki dağın önünden geçerlerken, Kul Ahmet, Aşık Veysel'e dönerek, biraz da alaycı bir şekilde:
- Aşık, Ferhat'ın, Şirin için yardığı kayaların önünden geçiyoruz, görüyor musun, diye takılınca, Aşık Veysel'in yanıtı:
- Kör değilim, Kul Ahmet, tabii görüyom, olur.
Saatim Yok
Samimi bulduğu kişilerle konuşması sırasında, sıhhatinin nasıl olduğu sorulduğunda, soruyu yanlış anlamış gibi, "saatim yok" diye karşılık verdiği olurdu.
Kır Çiçekleri
Aşık Veysel, Ankara'da, Ahmet Kutsi Tecer'in konuğudur. Davette bazı dostlarıyla birlikte, Ruhi Su da bulunur. Ruhi Su'nun ilk türkü söylediği yıllardır. Kendini bir usta karşısında sınamak düşüncesiyle, birkaç türkü söyler. Sonunda orada bulunanlarca ortaya "Nasıl buldun Veysel?" diye bir soru atılır. Veysel'in yanıtı:
- Efendim, dağlarda kır çiçekleri olur, onu alır şehre getirirsen, güzel saksılarda, güzel topraklar içinde yetiştirir, geliştirirsin. Belki daha güzel bir çiçek olur, ama o eski kokusunu bulamazsınız, şeklindedir.
Ruhi Su, Veysel'in benzetmesinden biraz alınır. Buna karşılık o da "işimin yanlış olmadığını biliyordum. Aldığım müzik kültürü, ses eğitimi içinde görevim zaten işte o 'başka çiçeği' bulmaktı, o gelişmiş 'başka çiçeği' demektedir.
Mini Etek Tartışması
Mini eteğin moda olduğu yıllarda, Aşık'ın da bulunduğu kadınlı erkekli bir yemekli toplantıda, konu tartışılır. Kimileri bunu aşırı bulur, kimileri de bunun bir zevk işi olduğunu ve isteyenlerin giyebileceğini öne sürer. Aşık, mini eteği göremediği için, tartışmaya kendi anladığı şekilde katılmak ister;
-Yahu bu anlattığınız nasıl bir şeydir, bari ben de şöyle bir elimle yoklayayım diyerek, yanında oturan mini etekli bayana doğru eğilerek, bacağından tutmaya çalışır. Şakasıyla orada bulunanları güldürür.
Sivas Güzeli
Aşık'ın bazı dostları, o yıl seçilen Sivas güzeli ile köye gelmişlerdi. Güzeli Aşık'la tanıştırdılar. Aşık, bir ara güzeli yanına çağırarak, kulağına bir şey söyleyecekmiş gibi yapıp, yanağından öptü. Oradakilerin gülüşmeleri üzerine; "Gözüm kör olsun ki bir şey yapmadım," diye espri yaparak yeni gülmelere neden oldu.
Trafik Polisi Sıkıştırıyor
Altmışlı yıllarda bir yaz günü, köye yine Aşık'ın konukları gelmişti. Aralarında Fransız konuklar ve bunlara tercümanlık yapan, öğretmen okulundan öğretmenimiz Necdet Korkmaz da vardı. Bir ara o dönemin Muhtarı rahmetli Veli Keçeci'nin konuğu oldular. Belli bir süre sonra dışarı çıkıldı. Evin yanında bulunan çeşmenin üstünde, uygun bir alana oturularak sohbete devam edildi.
Fransız konuklardan biri, Aşık'ın resmini çekiyordu. Aşık haberdar edildi. O sırada pipo içiyordu. Pipo içmeye ara vererek, "tütün yüzümü gölgelemesin," benzeri bir espri yaptı. Sohbet sona erdi. Oradan Aşık'ın evine gidilmek üzere hareket edildi. O yıllarda istanbul'da trafik polisliği yapan, Emlek Hüyük'ten Arif Çavuş da konuklar arasındaydı. Aşık, önde, konuklardan birinin kolunda hızlı hızlı yürüyordu. Bu durum oradakilerin dikkatini çekti. Arkada bulunanlardan biri, "Aşık acelene ne oldu, neden hızlı gidiyorsun?" diye seslenince; Aşık da, Arif Çavuş'u kastederek, "Ne yapayım, arkamda trafik polisi, sıkıştırıyor." Diye karşılık verdi.
Hocanın Melekleri
Aşık, son yıllarda ziyaretine gelen konuklarına, hoş beşten sonra, sazını eline alır, birkaç parça çalar söylerdi. Arkasından da çoğu zaman şu fıkrayı anlatırdı:
"Bektaşinin biri camiye namaz kılmaya gitmiş, ön saflarda hocanın yanında saf tutmuş. Hoca ruküda, 'Esselam-ı Aleyküm ve Rahmetullah' diye Bektaşinin olduğu tarafa dönünce, Bektaşi, 'Aleyküm selam' demiş. Hoca kızmış, 'Be hey melun, namazı fesada verdin, ben selamı sana mı verdim, Allah'ın meleklerine veriyorum' deyince, Bektaşi, 'Senin gibi hocanın benim gibi meleği olur' diye karşılık vermiş" der ve:
- Bu yaştaki birinin de bu kadar çalıp, söylemesi olur, diye bitirirdi.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar