bugün

beyinde gerçekleşen bir reaksiyondur. aşık olunan kişi görüldüğünde adrenalin salgılanır, kalp atışları hızlanır.
antropolog Helen Fisher'in 8 yıllık araştırmasının sonucu olan "Neden Aşık Oluyoruz: Romantik Aşkın Doğası ve Kimyası" isimli kitaba göre, aşkın kimyasalları şunlar:

dopamin ve norepinephrine.
aşkın kimyası işte yok vücud şunu salgılar bunu salgılar denmesi bize açıkça şunu gösterir, aşkın bir süre sonra sona ereceğini... evlilik aşkı öldürür yok efendim uzun süreli ilişkilerde aşk bir süre sonra bitiyor sonra yok hızlı yaşanan ilişkiler çabuk bitiyor... biter tabi efendim insan vücudu sürekli bir şeyi bol miktarda salgılayamaz ki bir süre sonra normale döner, buradan sonra aşkın kimyası sona erer, sevginin saygının kimyası başlar....
hoşlanma : seratonin
aşık olma : seratonin + oxitonin
seks: seratonin + oxitonin + laktik asit
aldatma: seratonin + oxitonin + laktik asit + adrenalin
hepsinden sonra ama mutlaka : nikotin
BiR SAĞLIK DERGiSiNDE OKUDUĞUMDAN BiLDiĞiM KADARIYLA, kalbi aşka açan anahtar kimyasaLMIŞ HEMDE BENiM EN SEVDiĞiM EYLEMiN, SARILMANIN KiMYASI.

(bkz: http://www.yaşasinhayat.com)
koltuk altı ve kasık bölgesinde yaşayan bakteriler tarafından salgılanan kokunun * karşı cinsi etkilemesiyle beyinde feniletilamin i tetiklenmesiyle oluşan kimyadır.

kalp atışlarının hızlanması, elde terleme, soluk alıp vermekte zorlanma gibi tepkiler aşırı feniletilamin salgılamasıyla oluşur. aşık olan çiftlerin bir aradayken yaşadığı heyecan ve ayrıyken yaşadığı stres, madde bağımlılarında gözlenen davranışlarla bire bir örtüşür.

ve dna dizilimi birbirine benzeyen insanlarda yani aynı evi paylaşmak zorunda kalan aile bireylerinde birbirlerini cezbetmeyecek tarzda ayarlanmıştır. yani baba kızına, erkek kardeş kız kardeşine dna sarılımları birbirine çok benzer olduğu için hormonal tepkime oluşturmazlar, birbirlerine çekici gelmezler. ensest in kaynağı ise psikolojik sapkınlıkla açıklanır, aksi halde biyolojik ihtiyaç güdülmez.
bir nevi kimyanın kendisidir sanki. aşkın farmakolojisi ile tedavi yöntemlerinde vücudun salgıladığı hormonlar incelenerek ilaç tedavisi önerebilir. bedenin salgıladığı hormonların seviyesi, kimyasal tepkimelerin çokluğuyla doğru orantılı ne de olsa. ve aşkın her türü, bu tepkimelerin en yoğun olduğu insan hallerinden biri.
kimyasal bileşenleri için;
(bkz: feniletilamin)
(bkz: dopamin)
(bkz: norepinefrin)
"eskiden simyası var sanardım aşkın meğer kimyası varmış. böhü."
aşkın fiziğiyle çelişen hade.
-iç güzellik mi*, dış güzellik mi*?
insan kimyasını bozan kimyadır.
(bkz: aptalsalak şeyler)
bok. cidden bok, talaş; işin içine incelik ve hassasiyet girince boka sarıyor, yani başa, yani boktur efenim, bolca gübre, artık, pislik, riyakarlık, korkudur.*
yil olmus hicri 1432 hala ayni seyin tartisildigi konu...
ask = paradir kardesim.. g.tunuzden element uydurmayin bu kimyaya...
(bkz: endokrinoloji)

ne sandın yaprağım, bu kimya, hormonlara bağlı biyokimyasal süreçlerin, gen seçimlerini sen fark etmeden yapmasıyla gelişir.
21. yüzyılda aşk kimya ile değil fizikle oluyor
fiziğin iyiyse sorun yok.
C6H12O6 + O2 = CO2 + H2O budur. bu reaksıyon olmadan aşk maşk olmaz abi.
aşk olsun. feniletilamin
Amerikyum, Karbon, Iyot, Potasyum bileşiği: Amcık
(bkz: fenilatilamin)
(bkz: dopamin)
(bkz: norapinefrin)
Alpacino abimiz açıklamıştır. "Overrated. Biochemically, no different from eating large quantities of chocolate."
gözlüklü, topsakallı, kelcene* bir adam var idi, tavukçulara atar gider neyin yapardı. öğrencisi ile karavan kiralayıp akide şekeri işine girdiydi. hah, o adam bilir böyle şeyleri, ona sormak lazım. ***
aşk konusunda son bilgiler:

https://www.cnnturk.com/y...oluruz-iste-yaniti?page=7