bugün

bilinmeyen bir şey değildir.
http://www.youtube.com/watch?v=n-O0mSUNVlU yobazlara buradan sesleniyorum.
atatürk oldukça ilgili bir mevlevidir.

kimi zaman sorumluluğunun ve çağının gereği olarak pozitivist söylemlerde bulunmuş olabilir. ama hayatının bütününe bakıldığında fazla bir önemi olmayan, aleyhindeki insanların genelde çarpıttığı sözlerdir.
haklısınız atatürk okadar din karşıtı bir adamdı ki türkiye de sırf islamiyet olmasın diye bütün cami leri kapattırdı. bütün hocaları astırdı. dini yasakladı yerine budizm i getirdi. ayrıca aşağıdaki yazılar tamamen diyanet.gov.tr den alınmıştır;

"Şer'iye ve Evkaf Vekâleti" adıyla "Bakanlık" olarak yer almış, 1924 'e kadar da bu statü aynen devam etmiştir. Din hizmetlerinin politikanın dışında ve üstünde tutulması gerçeğinden hareketle 3 Mart 1924 tarihinde Şer'iye ve Evkaf Vekâleti kaldırılarak yerine, 429 sayılı Kanunla, Başvekâlet bütçesine dahil ve Başvekâlete bağlı Diyanet işleri Reisliği, bugünkü adıyla Diyanet işleri Başkanlığı kurulmuştur. Millî Mücadele yıllarında büyük hizmetler vermiş, idarî tecrübesi olan ve uzun zaman Ankara Müftülüğü görevinde bulunan Börekçizade Mehmet Rıfat Efendi, 1 Nisan 1924 tarihinde Diyanet işleri Reisliğine getirilmiştir. En yüksek devlet memuru maaşı alan Diyanet işleri Reisine, bakanlara verilen kırmızı plakalı bir makam aracı tahsis edilmiş ve protokoldeki yeri de bu özelliklere göre belirlenmiştir.

yazıda da göreceğiniz gibi diyanet işlerine 1924 yılında en yüksek devlet memuru maaşı bağlanmış, ayrıca bakanlara verilen kırmızı plakalı makam aracı tahsis edilmiştir. yani kafası basmayan birkaç gerizekalının söylediğinin aksine atatürk dini ve onun devlet içinde yer alan makamını en üst düzeyde tutmuştur.
hiç bi' yerinde "islam, müslümanlık" geçmemesine rağmen provokatif beyinsiz müslüman söylemedir.
ha hepsi doğrudur o ayrı.
Valla fonda çalan müziğe can dayanmadığı için izleyemedim.

Ama ne dediyse altına imza atarım.
atatürk "en çok cehaletten korkarım "demiş. haksız da değil adam yani laflarını götünden anlamak için bu kadar çırpınan varken.
fazla pilav bunyede mallık yapar tezini kanıtlayan şakirt.
Atatürk ün cuma hutbesini okumamış şakirtlerin inanacağı sözlerdir.
tipik türk vatandaşı şekilciliğidir.
adamın yaptığına değil söylediğine bakıyor millet. adam islam'ın kolunu bacağını kestikten sonra islam lehinde veya alehinde konuşması neyi değiştirecek? sen göremiyor musun içtimaî hayatının ne hale getirildiğini? kitabının bu ülkede umursanmadığını göremiyor musun? ille islam aleyhinde sözlerini mi görmek lazım uyanmak için? gerçi o daa yetmiyor ki. mevlevi diyen bile var.
atatürk bir süre mason bulunmuş olabilir, bu söylediklerini yapmayı gerektirir bir kukla gibi, ülkeyle ilgili bir mükafatı da olabilir atatürkün masonluğa katılmasının bir tehdit de olabilir. masonlar neden bizim böyle düşünmemizi ister dersek allah'ı düşman gördükleri 300 yıldır genel amaçları dünyayı tek çatı altında tutup kıyameti engelleyebileceklerini düşündükleri içindir. Atatürk'ü bile kendilerine katmışlar diye düşünmemiz korkmamız içindir. *
ateiste ateist, hristiyana hristiyan, müslümana da müslüman denir. şakşakcılık yapma mantığıyla hareket edenler islam'a göre müslümanlıktan ve islam'dan nefret eden bu ateist atatürk ebediyyen cehennemde ya na cak tır. ben buna inanıyorum. islam dinini bilmeyip "ben müslümanım" diyenler daha fazla saçmalamasın. bana hakaret etme ihtimali yüksek atatürkçü ateistlere gelince "benim inançlarım böyle" diyorum.
namaz, oruç, hacı, hoca, şeyh, şıh, zart zurt diye şartlanmışların çamur atmak için kullandıkları sözlerdir. sormak lazım, siz bu kavramları milyon kere tekrar ettiniz de ne oldu? işte halen domatesin hrıstiyan olup olmadığını tartışıyorsunuz.

iyi ki atatürk sabah akşam bu muhabbeti yapmadı. yoksa biz de aynen domates çekirdeğini doldurmayacak şeyler tartışıyor olurduk.
arap masallarına inananların akıllarının alamayacağı sözlerdir.
bir "babası öldü kuran'ın ühü ühü.." değildir; manyak herifler sizi.
kuduz köpekler sudan, yobaz köpekler atatürk ten korkar.
Dini tercihi hiç önemli olmayan tartışılması gereksiz, videoyu bile açmaya gerek duymadığım tartışmadır.
camiiler bomboş müslüman efendi. Hepimiz müslümanız diyoruz kaç vakit camiye gidebiliyoruz ? Senin namazına kimse müdahale etmiyorsa sen aklının alamayacağı bir devlet adamının bir mareşalin adını din gibi ucuz malzeme ile ağzına alma. O dönemler atatürk, devleti dinci geçinen sapıkların emellerine ulaştırmamak için kimbilir kıvrak zekası ile neler düşündü. Sıradan bir insanın aklı alacak olsaydı adı atatürk olmazdı. Binlerce kişiye atatürk diyor olurduk. aklının almaması gayet doğal zorlama kendini.
Napalım yani?
akıl niye almasın hacı diye şeettiren. atatürk'ün bir din adamı olmadığını biliyoruz, kendisi cephe cephe savaşmış bir asker. direk oluşumdan olmasa da iTC etkisinde kaldığı biliniyor. dine mesafeli (ya da geçen yüzyıl başındaki yorumuna diyelim) bir duruşu var. (cumhuriyet sonrasında bu duruşunu haklı kılacak gelişmeler de olmuştur nitekim).

tabii atatürk pragmatik bir siyasetçi de olduğu için dinin etkisinin farkındadır ve cumhuriyetin kurulmasına kadar bu düşüncelerini yüksek sesle dillendirmemiş ve doğru zamanı beklemiştir. 1925 yılında ingilizlerin gazlaması ile meydana gelen şeyh said isyanı ile, atatürk (o zamanlar m.kemal tabii) dinin nasıl bir iki ucu keskin bir bıçak olduğunu görmüştür. çoğu cahil şeyh said isyanını din tabanlı bir isyan zanneder ama bildiğin siyasidir. nitekim atatürk'ün kafasında da öyle kategorize edilmiştir. ama tekke, zaviye ve türbeler kapatılmaktan kurtulamamışlardır (bu arada "zaviye"nin anlamını, 10 kemalistten kaçı google'a bakmadan bi seferde bilebilir? sıfır? bir?)

ancak ilerleyen yıllarda serbest cumhuriyet fırkası deneyimi ve akabindeki menemen olayında da din ögesinin potansiyelinin gereğinden fazla hareketlendiğini gören atatürk (hala daha atatürk değil, 2 sene var), "böyle aşkın ızdırabını" diyerekten bu işe bir nokta koyma babından ezanları türkçe okunması ile bir din reformuna girişmiştir. ezan, sâlâ derken kafasındaki islam'ı şekillendirme çalışmalarına koyulmuştur. onu tamamen yoksaymamıştır ama yaşadıkları onun birçok sorunun din kaynaklı olduğuna inanmasına neden olmuştur diyebiliriz. keza laiklik de bu bağlamda "dinsizlik" olması gerekirken "bize özel" bir şekle girmiştir, atatürk sonrası inönü devrinde de bir nevi bir "kemalist tarikat"a dönüşmüştür.

bunların (ve burada yazamadığım çok daha fazlasının) ışığında atatürk'ün islama bakışını anlarım, zira kendi içinde tutarlığı vardır. şimdinin penceresinden bakarak bunu garipsememek gerekir. öyle değil de böyle olsa daha iyi olmaz mıydı denilebilir belki ama bu da halamın bıyığı olsa amcam olurdan öte olmaz.

ancak garipsediğim şu var, çok bilindik "kafeste ıslatılarak dayak yiyen maymunlar" hikayesinde olduğu gibi, tastamam 21.yy bebesi olup da ne dinden, ne tarihten zerre kadar çakmayıp da burada boyundan büyük laflar eden tiplere ne oluyor? adam ağzını bi açıyor, "yobaz köpek" mi dersin, "ezik şakirttt" mi dersin, ağzıyla sıçıyor resmen. bu tip dogmatik cahil kemalistler, radikal islamcılar kadar tehlikelidir, onlara neyse bunlara da o olmalıdır.
hoşuna giden içinde gitmeyen içinde gerçek atatürkü anlatan videodur yalnış yoktur ama eksiği çoktur.
atatürk'te yalan olan evrim hikayesini yazdığı kitapta şeytanice, tablet hap olarak yutturmaya çalışmış. kurulan şeytan ağları o kadar basit ki bu evrim mevrim hikayelerine ancak 3.dünya ülkelerindeki insanlar inanabilir belki. kusursuz ve mükemmel ve tek bir anda gerçekleşen bir yaradılış var. insanların aklını karıştıran yalancı şeytanlara inat adres: http://www.evrimteorisi.com/ 'a girin ve gerçekleri öğrenin. evrim diye bir şey yoktur ve tamamen uydurulan bir yalandır.
pusulası şeytan olanın sonu ebedi azaptır.
http://www.mevlana.com/mevlana_dosyalar/ataturk.htm

burda da mevlana ilgili sözleri yer alıyor. hz mevlana yı anlayamayan atatürk ü ne anlasın?
Son zamanlarda sözüm ona “Atatürk’ün dinsizliğine” en büyük kanıt olarak onun 1 Kasım 1937 tarihli Meclis açış konuşmasının sonundaki “Gökten indiği sanılan kitapların dogmaları!” sözü gösterilmektedir. Atatürk’ün sürekli istismar edilen ve çokça çarpıtılan bu sözünü açıklamanın zamanı geldi de geçiyor bile:

Öncelikle Atatürk’ün o sözünü –Atatürk’ü dinsiz göstermek isteyenlerin yaptığı gibi cımbızlamadan- öncesiyle sonrasıyla ortaya koyalım:
işte Youtube’da yayınlanan “o videoda” yer almayan bölümleriyle Atatürk’ün 1 Kasım 1937 tarihli Meclis açış konuşmasındaki o kısım:

“Aziz milletvekilleri,
Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve politikada bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir. Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz
Bizim yolumuzu çizen, içinde yaşadığımız yurt; bağrından çıktığımız Türk ulusu ve bir de, uluslar tarihinin bin bir acıklı olay ve sıkıntı ile dolu yapraklarından çıkardığımız sonuçlardır.
Elimizdeki programın ruhu, bizi sadece bir kısım vatandaşlarla ilgilenmekten engeller, biz bütün Türk ulusuna hizmet ederiz. Geçen yıl içinde, parti ile hükümet kuruluşunu birleştirmekle vatandaşlar arasında ayrılık tanımadığımızı fiilen göstermiş olduk. (Var ol sesleri) Bu olayın bizim, devlet yönetiminde kabul ettiğimiz, ‘Kuvvet birdir ve o ulusundur’ gerçeğine uygun olduğu ortadadır.(Alkışlar) Gücün tek kaynağı olan Türk Milletinin seçkin vekillerini, büyük mutlulukla, eğilerek selamlarım.(Bravo, yaşa sesleri, şiddetli ve sürekli alkışlar)” (Millet Meclisi Tutanak Dergisi D. V, C. 20, Sa. 3, 1 Kasım 1937).
"olmasaydı olmazdık" diyerek cevap verdiğim sözlerdir.