bugün

Atatürk'ün bu vatana hizmetleri:

Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan inkılaplar

- Tevhid-i Tedrisat kanunu'nun Kabulü
- Yeni Türk Harflerinin Kabulü
- Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun'un Kabulü
- Türk Tarih Kurumu'nun Kurulması
- Türk Dil Kurumu'nun Kurulması
- Mederselerin Kapatılması
- Modern Üniversitelerin Açılması
- Güzel Sanatlar Alanında Yapılan Çalışmalar

Hukuk Alanında (Hukuksal Alanda) Yapılan inkılaplar

1924 - Şeriye ve Evkaf Vekâleti kaldırıldı.
1924 - Şeriye Mahkemeleri kardırıldı.
1924 - Anayasası yürürlüğe girdi (1876 Anayasasına son verildi)
1925 - Ankara Hukuk Mektebi açıldı.
1926 - Medeni Kanun kabul edildi (isviçre’den uyarlandı).
1926 - Ceza Kanunu kabul edildi (italya’dan uyarlandı).
1926 - Borçlar Kanunu kabul edildi (Almanya’dan uyarlandı).
1928 - Devletin dini islam’dır, hükmü anayasadan çıkartıldı.
1929 - idare Hukuku kabul edildi (Fransa’dan uyarlandı).
1930 - 1934 Kadınlara siyasal haklar tanındı.
1937 - Atatürk ilkeleri anayasaya konuldu

Siyasi Alanda Yapılan inkılaplar

- Saltanatın kaldırılması
- Cumhuriyet'in ilanı
- Halifeliğin Kaldırılması
- ilk Anayasanın kabulü
- Ankara'nın başkent olarak seçilmesi
- Çok partili yaşama geçiş denemeleri

Toplumsal – Sosyal Alanda Yapılan inkılaplar

- Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması
- Kılık - Kıyafette Değişiklik (Şapka Kanunu)
- Soyadı Kanunu'nun Kabulü
- Takvim, Saat ve Ölçülerde Değişiklik
- Kadın Haklarının Kabulü
- Sağlık Alanında Yapılan Değişiklikler

Ekonomi Alanında Yapılan inkılaplar

- Milli Ekonominin Kurulması - izmir iktisat Kongresi
- Tarım Alanında Yapılan inkılaplar
- Sanayi Alanında Yapılan inkılaplar
- Ulaştırma Alanında Yapılan inkılaplar
- Bayındırlık Alanında Yapılan inkılaplar
- Madencilik Alanında Yapılan inkılaplar
- Turizm Alanında Yapılan inkılaplar

1923 - 1933 Yılları Arasındaki Ekonomik Gelişmeler

- 26 Ağustos 1924'te Türkiye iş Bankası kuruldu.
- 17 Şubat 1925'te Aşar vergisi kaldırıldı.
- 19 Nisan 1925'te Türkiye Sanayi ve Maden Bankası kuruldu.
- 28 Mayıs 1926'da TBMM tarafından Teşvik- Sanayi Kanunu kabul edildi.
- 1 Temmuz 1926'da, Kabotaj Kanunu yürürlüğe girdi.
- 1926 yılında istatistik Genel Müdürlüğü kuruldu.
- 1928 yılında, iktisat Bakanlığı kuruldu. Osmanlı Devleti'nden kalma demiryolları yabancılardan satın alınarak yeni demiryolları yapıldı.

1933 - 1938 Yılları Arasındaki Ekonomik Gelişmeler

- 1933 - 1938 yılları arasında, izmir iktisat Kongresi'nde alınan Misak-ı iktisadi kararlarının temel amacı olan özel girişimciyi sanayi alanına çekmek mümkün olmadı.
- 1926 yılında çıkartılan Teşvik-i Sanayi Kanunu'nun başarılı olamaması üzerine, sanayileşmenin devlet eliyle yürütülmesine karar verildi.
- 1933 yılında Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı hazırlandı. Bu dönemde, Sümerbank önderliğinde büyük bir dokuma sanayi kuruldu.
- 1936 yılında ikinci Beş yıllık Sanayi Planı hazırlandı.
Bu dönemde; madencilik, elektrik santralleri, gıda, kimya, deniz ulaşımı, makine sanayi, deri sanayi gibi alanlarda birtakım planlar yapıldı.
- 1935'te Maden Tetkik Arama Enstitüsü kuruldu.
- 1937'de Etibank önderliğinde Türkiye'nin ilk demir çelik fabrikası Karabük'te açıldı.
- 1939'da başlayan ikinci Dünya Savaşı nedeniyle ikinci Beş Yıllık Sanayi planı tamamlanamadı.

http://www.ataturkinkilaplari.com/ik/135

Bu vatan evlatlarının konuştuğu konu:

-Savarona

Bazen düşünüyorum da, bu kadar yozlaşma nasıl gerçekleşti daha yüz yıl olmadan?

Keşke bir kez önyargılarınızdan arınıp da atanızı tanıyabilseydiniz.
--spoiler--
ismini Hint okyanusundaki bir deniz kuşundan alan Savarona yatı, Golden Gate ve Brooklyn köprülerini imal ederek servet sahibi olmuş olan John Roebling isimli mühendisin torunu, Richard M. Cadwallader’in dul eşi Bayan Emily Roebling Cadwallader tarafından Almanya’nın Hamburg şehrinde, Blohm und Woss tersanesine Gibbs ve Cox dizaynı olarak sipariş edilmiştir. Yapımına 29 Temmuz 1930 tarihinde başlanan yat 28 Mart 1931 tarihinde denize indirilmiştir. Yat 4.000.000,-USD‘a imal edilmiştir.
Yat, döneminin en büyük özel yatı olup, içi antika meraklısı sahibinin isteği doğrultusunda dünya’nın dört bir yanından getirilmiş özel ve tarihi eşyalarla zenginleştirilmiştir.Savarona denize indikten sonra Atlantik’te, Akdeniz’de ve Kuzey Afrika sularında dolaştı. Yatını çok seven Bayan Cadwallader, Amerikan hükümetince ülke dışında imal edilmiş teknelerden istenen tescil ile ( teknenin bedeli kadar ) gümrük vergilerinin yüksekliği nedeniyle yatını Amerika’ya götürememişti. Bu sebeple yatını kullanamayan sahibesi onu satmaya karar verdi.
Ulu Önder Atatürk döneminde uzun bir süre ‘Cumhurbaşkanlığı Yatı’ olarak Ertuğrul Yatı kullanılmıştı.
Atatürk, denize olan büyük sevgisi nedeniyle istanbul’da bulunduğu yaz aylarında özellikle Moda Koyu’nda yapılan yelken ve kürek yarışlarını Acar Motoru ve Ertuğrul Yatı’ndan izlemekten de büyük bir zevk alırdı. 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı nedeniyle Moda Koyu’nda yapılan deniz şenlikleri başta olmak üzere önemli yarış günlerinde Acar Motoru ve Ertuğrul Yatı, Atatürk’ün yarışları en iyi biçimde izleyebileceği yere gelirdi. Büyük önderin bu yarışları izlemeye gelmiş olması hiç kuşkusuz denizciler için de ayrı bir heyecan, şevk ve gurur kaynağı olurdu.Atatürk; iran Şahı Rıza Pehlevi, ingiliz Kralı VIII. Edward ve Ürdün Kralı Abdullah’ı da Ertuğrul Yatında ağırlamıştır. 1938 yılında Kral VII. Edward istanbul’u ziyaret ettiğinde bacadan dökülen kurum Majestelerinin beyaz pazenlerini kirletince, Atatürk Ertuğrul’un hurdaya gönderilmesine karar vererek yeni bir cumhurbaşkanlığı yatı araştırılması için emir vermiştir.
Başbakan Celal Bayar'ın çok yakın ahbapları olan Zeki Rıza Sporel ile Mahmut Baler, istanbul'da Yun-Is'in temsilciliğini yapıyorlardı. Zeki Rıza Bey de, ingiliz Vitol ailesinin kızı ile evliydi. Eşinin kardeşleri de ingiliz Konsolosluğu'nda çalışıyorlardı.
Bu iki ingiliz'in, satılan yat’tan bahsederek Zeki Rıza Bey'i haberdar etmesi ve Rıza Beyin de, o sırada Atatürk için bir yat alınması girişiminde bulunan Celal Bayar'a durumu anlatması ile hükümet Savarona'nın satışından haberdar olmuştur. Araştırmalar sonucu ingiltere’nin Southampton limanında satışa çıkarılan eşsiz Savarona yatı Atatürk için uygun görülmüştür.
Bayan Cadwallader görüşmeler sonunda, takdir edip hayranı olduğu Atatürk’ün kullanabilmesi için gemiyi imalat değerinin çok altında ucuz bir fiyatla Türk hükümetine satmıştır.
Ancak Alman tekniğinin bir harikası olan Savarona'yı elinden kaçırmak istemeyen Almanya, Krupp firmasının desteği ile Savarona Yatı'na haciz koyar. Fakat daha sonra, Atatürk'e karşı büyük sempatisi olan Amerika'nın o zamanki başkanı Roosvelt, Savarona Yatı'nın üzerindeki Almanya'nın koymuş olduğu hacizin en kısa zamanda kaldırılarak, Türkiye'ye satılmasını; aksi halde o sıralarda, New York Limanı'nda bulunan ünlü Alman transatlantiğinin haczedileceğini Hitler'e bildirir. Sonunda Almanya haczi kaldırarak, Savarona'nın Hamburg Limanı'ndan çıkmasına izin verir.
Bundan sonra Amerikan bandırası ile ingiltere'nin Sauthampton Limanı'na getirilen Savarona'ya, 24 Mart 1938 tarihinde Türk Bayrağı çekilerek, satın almak için gelen heyet üyelerine (Londra Büyükelçimiz Fethi Okyar, Cumhurbaşkanlığı Başkatibi Hasan Rıza Soyak, Hava Müsteşarı Sadullah Güney, iş Bankası Genel Müdürü Muammer Eriş, Etibank Genel Müdürü ilhami Nafiz Pamir) teslim edilir.2.04.1938 tarihinde her türlü hazırlığını yapmak üzere ingiltere'nin Southampton limanından tekrar Almanya'nın Hamburg Limanı'na gelen Savarona Yatı, bazı döşemeleri yenilendikten sonra 22.05.1938 tarihinde Gemi Süvarisi Sait Özege ve 45 kişilik personeli ile istanbul'a hareket etti. Atatürk’ün ölümcül hasta olduğu sırada 01 Haziran 1938 Çarşamba günü saat 6.30'da Florya önlerinde demirleyen Savarona, aynı gün saat 12.30'da hareket ederek 13.45'de Dolmabahçe Sarayı'nın önünde demirlemiştir.
Atatürk aynı gün saat 15.30'da yanında Hasan Rıza Soyak, Salih Bozok, Kılıç Ali ve Yaver Celal olduğu halde, Acar motoru ile Savarona Yatı'na gelmiştir.
Atatürk evvelce planları görmüş ve yatı çok beğenmişti. Son zamanlarda giderek artan rahatsızlığı nedeniyle pek sevdiği bu yatta çoğu zamanını yatakta geçirdi. Bir gün şöyle dedi:
-Bir çocuk oyuncağını bekler gibi bu yatı beklemiştim. Mezarım mı olacak bu tekne benim?
Atatürk’ün Savarona’da geçirdiği altı hafta boyunca, kabine toplantıları düzenlendi, Romanya Kralı Carol da dahil olmak üzere önemli konuklar, devlet başkanları ağırlandı.
Atatürk'ü ölüm yatağına Savanora'daki kamarasından bir koltuk içinde ancak götürebildiler. Yat Dolmabahçe Sarayı önünde boynunu bükerek Atatürk'ü boşuna bekledi. Atatürk, 10 Kasım 1938’de Dolmabahçe sarayında öldü.
Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz naaşı, 19 Kasım günü, istanbul’dan izmit’e Türk ve yabancı Harp gemilerinden oluşan bir donanma refakatinde götürüldü. Denizde cenaze törenine katılan, Yavuz muharebe kruvazörü, Zafer, Tınaztepe muhripleri, Dumlupınar, Gür denizaltı gemileri, Doğan, Martı hücumbotları yanında, Savarona yatı da törene katılarak korteje izmit’e kadar eşlik etti.
Savarona yatı Atatürk’ün ölümünden sonra, Ulaştırma Bakanlığının, 3.8.1939 tarih, 1650/2115 sayılı emirleriyle hazine namına istanbul limanı gemi sicil defterine 2051 sicil numarasıyla tescil edildi.
Yat Cumhurbaşkanı ismet inönü döneminde de Cumhurbaşkanlığı yatı olarak korundu.
Kanlıca koyunda uzun süre hareketsiz yatan Savarona yatının 1951 yılında donanmaya devredilerek, okul gemisi olarak kullanılmasına karar verildi. Gemi kısa bir süre istinye’de havuza alındı, daha sonra da Haliç’te havuza alınarak, gerekli bakımı, tamir ve tadilatı yapıldı. Bu arada baş ve kıç kısmına ikişer adet top yerleştirildi. Gemi, bir müddet Haliç’te, Kasımpaşa’daki tarihi divanhane binasının önünde demirli kaldı.
2 Temmuz 1951 tarihinde Savarona yatı Deniz Kuvvetleri Komutanına devredilerek okul gemisi olarak kullanılmaya başlandı.
70 gün süren ilk inceleme ve tatbikat gezisini, 65 öğrenciyle 1 Ekim 1951-8 Aralık 1951 tarihleri arasında, Hindistan’ın Bombay şehrine yaptı. Gemi komutanı, Dz. Alb. Vedat Burak komutasında, istanbul’dan hareketle, Mısır’ın iskenderiye limanını 3 gün ziyaret ettikten sonra, Süveyş kanalını geçerek, Suudi Arabistan’da Cidde’de, daha sonra Aden’de 3 gün, Pakistan’ın Karaçi limanında 5 gün kaldıktan sonra Bombay’a vardı. Dönüşte iskenderun, Antalya ve izmir’e uğrayarak istanbul’a demirledi.
Bu uzun gezisinde Savarona okul gemisi şanlı Türk bayrağını uğradığı ülkelerin sularında dalgalandırmış, bu ülkelerle aramızda kardeşlik, dostluk bağlarını kuvvetlendirmiştir.
Savaronada, uzun süre Atatürk’ün kullanmış olduğu özel daire eşyalarıyla birlikte müze olarak muhafaza edildi.Savarona yatı, Heybeli ada açıklarında 3 ekim 1979 sabahı çıkan yangın sonucu ağır bir şekilde hasar gördü.
Gölcük tersanesinde 6 ay içinde onarılan gemi, bir müddet daha okul gemisi olarak hizmete devam ettikten sonra kadro dışı bırakıldı.
Savarona okul gemisinin yangından kurtarılabilen bir kısım eşyası 1986 yılında, teşhir edilmek üzere istanbul Deniz Müzesi’ne devredildi. Atatürk’ün Savarona yatında kalmış olduğu 54 gün süresince kullandığı karyola, komodin ve komple yatak takımları da Deniz Müzesinde, müzenin Atatürk salonunda teşhir edilmektedir.
1989 yılında Savarona’yı hurdaya çıkarma kararı alındı; ancak Kahraman Sadıkoğlu son dakika kararıyla yatı 49 yıllığına kiraladı ve Savarona’yı önceki görkeminden daha iyi bir hale kavuşturmak için çok çaba isteyen yeniden döşeme işine başladı. içi Donald Starkey tarafından tasarlanan yatı yenilemek için 425 işçi yaklaşık üç yıl çalıştı. Toplam restorasyon bedeli yaklaşık 25 milyon dolar kadardır.
Savarona’nın içinde Atatürk’ün kütüphanesi ve yatak odasıyla birlikte 19 suit bulunuyor. Süper lüks döşenen suitlerin bazılarının genişliği 50 metrekareye ulaşıyor. Savarona’nın içinde bulunan Türk Hamamında kullanılan Mermerlerin ağırlığı ise 260 ton dur.Yatın en geniş salonu başta bulunup ve burası aynı zamanda yemek salonu görevi de görmektedir. Salonda gerçek XV. Lui'ye ait yemek masası ve 12 iskemlesi vardı. Köşede gayet güzel bir şömine ve karşısında antika bir komodin ile siyah orjinal bir etejer bulunuyordu. Hemen bitişiğinde Atatürk'ün kısa bir süre için çalışma odası olarak kullandığı, çok şık ve çok güzel döşenmiş bir bölüm vardı, içinde de yaklaşık 1500 kitaptan oluşan bir kütüphanesi vardı. Yat sahibinin kullanacağı bütün kapı kulpları, banyo muslukları ve diğer madeni aksam, altın kaplama idi.
Tekne safrası civalı olarak yapılarak 90 derece yatmadıkça devrilmemesi sağlanmıştır.
--spoiler--
Yani efendiler anlaşıldığı üzere Atatürk bu yatı zevk için değil zorunluluk için almıştır ve kendine de almamıştır devlete almıştır,yüce önder bu yatı çok kısa bir süre kullanmıştır ve yine zevk için değil memleket meseleleri için kullanmıştır.
(bkz: Hassiktir ordan)
savarona 23 Şubat 1938’de alındı, 1 haziran 1938'de istanbul'a getirildi. bu yatı atatürk de istiyordu, evet, denizleri kullanmak adına çağ atlamak gibiydi çünkü savarona yatının türkiye cumhuriyetine ait olması. büyük bir moral ve diğer ülkelere karşı övünç kaynağı. ayrıca ödenen para yatın kıymetine göre fazla değildir. yatın ilk sahibi olan amerikan ailesi vergi kaçırmakla suçlanmış ve makul bir fiyata acilen yat satışa çıkarılmış, türkiye cumhuriyeti de yatı satın almıştır. ayrıca... bu yatın atatürk'ün iyileşmesi için bir umut olduğu, meclisin bu yüzden yatı satın almak istediği de söylenir. fakat atatürk sadece 56 gün geçirir yatta. sonra dolmabahçe'ye nakledilir.
para benim değil mi ? dilediğimi seçer dilemediğimi seçmem atatürkde tam olarak bu sistemi getirdi yani seçme ve seçilme hakkı yani .

ee şimdi ne oluyor ? olan farklı birşey yok ki millet aynen seçimini yapıyor ve yöneticisini seçiyor sorun ne ? zorunuza giden ne seçimleri kaybetme psikolojisi mi ? yani millet senin sevdiğin partiyi mi sevsin ?

senin seçtiğin partiye mi oy versin ? senin sevdiğin gazeteleri okusun senin sevdiğin tv kanallarını mı izlesin ? sen kimsin ki it oğlu it ?

sen milletin seçtiği partiyi seçmiceksin ama koskoca millet senin seçtiğin partiyi yada ideolojini seçecek öyle mi ? hani nerde kaldı atatürkün seçme ve seçilme hakkı ? ya inanç özgürlüğü nerde kaldı ?

atatürkü dümen tutanları atatürkün getirdikleri bitirmeye başladı bile sabırla bekliyorum bunu . şimdinin kemalistleri atatürkcüleri varya hepsini gazi mustafa kemal bitirecek .

atatürkün a sını bile anmayacaklar cünkü muhalefetin iktidar olmasının önündeki en büyük engellerden bir tanesi budur seçme ve seçilme hakkı .

yani millet kimsenin taşak keyfi için değilde birlik ve beraberlik ülkenin refahı ve aydınlığı için kalkınması ve ilerlemesi için oy verir .

koç holding ve benzeri kan emici kuruluşlar kalkınsınlar diye değil .

yoksa atatürk sevilmez mi ? asıl şimdi sevilir !
hiçbir insanı ilahlaştırmamamız gerektiğini bizlere gösteren yattır.
bandırma vapuru gibi bu da "taka" dır .
cumhuriyet döneminden sonra yüzünü batıya dönmüş ülkenin liderinin protokol amaçları doğrultusunda kendine yat almasıdır.

böyle ağladığınızı ne edeyim? ulan elinize fırsat geçse herkesten çok soyarsınız devleti.
1) o yat kendisine değil türk hükümeti'ne alınmıştır.
2) atatürk'ün vefatından sonra da devlet büyükleri tarafından kullanılmıştır.
3) adam yıllarca savaşmış, aklını, bedenini yormuş, sonucunda bir ülkenin sınırlarını çizip burası "türkiye cumhuriyeti" demiştir. bunun karşılığında da bırak yat satın almayı tersane satın alsa az gelir.
4) atatürk'e bok atarak kendi yavşak önderinizin pisliklerini kapatamazsınız.
5) hadi şimdi siktirin gidin.
atamıza karalama kampanyası icin açılmış başlıktır. öncelikle şunu belirtmek gerekir o yat cumhurbaşkanlığı tarafından alınmıştır. ülkeye gelen yabancı konuklar için mükemmel bir mekan oluşturmuştur. ve çok uzun yıllar ülkemize hizmet etmiştir. bu kişisel olarak alınsa (atamızın mal mülk merakı olduğunu farz edelim) bu yat bu hizmetleri yapamazdı. hatta ata sahip olduğu malvarlığını tamamen kendi çıkarları için kullanırdı. bu adamın hayatı cepheden cepheye savaştan savaşa koşarak geçmiştir. sonuç olarak muazzam bir ülke ve kalkınma programını önümüze koymuştur. gelelim yat olayına. ülke yöneticileri için lüks kullanılmış mı? hayır. saraylar yapılmış mı? hayır. e be adam tamam alınmasın lükse karşısın anladık da biz dünyaya meydan okumuşuz yola getirmişiz. bu yola getirme sadece topla tüfekle olmaz bürokrasisi de vardır. bu ülkeye hiç mi müzakereler için gelmiycek başka ülke yöneticileri nerede karşılanacaklar? sen aaa halkın parasıyla şunu aldılar o zaman kalkınamadık cart curt demeye hakkın yok aç oku yıl yıl neler yapılmış. illa yaygara çıkarıcam dersen başında duruyo adamlar şu an. git adamlara sor hesabını bizden aldıkları paraları. örtülü ödenekten nerelere paralar akıyo sor git. o para nereden geliyo sen daha belli ki onu bile bilmezsin. bizden alınan o saçma sapan vergilerden canım. hiçbir bilgisi belgesi yok bunun. atanın zamanında yapılan her şey belgelenmiştir. bik bik ötmek yerine arşivleri araştır. herbirinin hesabı verilmiştir.
büyük ihtimalle haklı bir nedeni vardır. halk açlıktan bokunu yerken keyfi için almamıştır sanırım. bu kadar vicdansız olamaz. yat bir ihtiyaçtır kemalist kardeşlerimize göre. sonra neden saray yapıldıymış goy goyu.
Bu başlık altındaki trolleri görünce prezervatif çok mühim bir şey onu anladım.
hangi selahiyetle olduğu merak edilen olaydır.
ülkeyi bırakıp kaçanları kovalamak içindir belki de.
Gemi alanlar ne çabuk unutuldu.
atatürk daha fazlasını bile hakkediyor yalan mı.
A be orospu, hepsini halka hibe etti. Şuan götünü yaladığın adamın saray yaptığı yer de onundu şayet mal varlığını devlete bırakmasa idi.
osmanlı saraylarını ya da kaşıkçı elmasını satarak alınmamış yattır.

atatürk döneminde yapılmış ya da temelleri atılmış ne varsa satan gerzek cinsi çarpılırsınız.

(bkz: aktrollerin artık iyice tiksindirmesi) başka malzeme kalmadı değil mi? oysa sizin reis hergün malzeme veriyor, yetişemiyoruz.
eğer yaptıysa, yanlış yapmıştır. biz sizin gibi yavşak iki yüzlü riyakar değiliz, doğruya doğru yanlışa yanlış deriz meraklanmayın. ama siz ''çalıyorsa çalsın yaptıklarına bak'' dersiniz. yanlışa yanlış diyemez kafalarınızı kuma gömersiniz. o kadar iki yüzlü kansız gebeşlersiniz ki siz, ülkeyi soyup soğana çevirdiğinin kanıtı ses kayıtları (malı sıfırladım babacım) ortaya çıktığında montaj dediniz. çalmadığı soymadığı kurum, şahıs kalmadı ama siz hala yalamaya devam edin. olum size kalmadı mustafa kemal'i eleştirmek. önce dönün dünya reisinize bi bakın.

o yaladığınız g.t, bir gün gelecek ağzınıza s.çacak.
Evet alabilir bu da size koyabilir. Size ne aq.

En büyük hakkıdır, helal olsun, yaptıklarının yanında az kalır. Bir yandan alıp diğer yandan veriyor. Hep bana hep bana değil.
sonra cinsiyetçi küfür ediyoruz diye eksi yiyoruz.
şimdi bu kadar onun bunun evladını başka türlü nasıl açıklayacaksın sorarım size sevgili arkadaşlarım!?
yıllardır sömürü düzeniyle yaşadığı hayatında atatürk'ün adını ağzına alırken bile 5 kere düşünmesi gerekenler burda çamur atar olmuş, yanıyorum da ona yanıyorum..
23 Şubat 1938 yılında sağlık durumu kötü olan atatürk için satın alınarak tahdis edilmiştir. kendisi 56 gün gibi bir süre bu yatta vakit geçirmiş.

şu anda cumhurbaşkanlığı envanterinde olan yatı 2013 yılında cebinden para ödeyerek almıştır.

bir an hüloğğ diyecektin ama devlet parası ile envantere katıldı tabii.

kişisel olarak devletin her türlü lüks harcamasını eleştiren biri olarak eleştirmeye kalksam bugünün yanında devede kulak değil tırnak kalırdı.

siz gerçekten enteresan canlılarsınız bu arada. kemalist olmayan beni bile bu aptalca savlarınıza alet edebiliyorsunuz.
o zaman tayyip in kaçak sarayına ne demeli?
Bir ülkenin Cumhurbaşkanlığının yatı olabilir. Zaten uygun fiyata alınmış. Atatürk ölünce bir süre kerane olarak kullandığı da doğru. Fakat burada asıl yanlış, Külliyeye demediğini bırakmayanların savaronayı savunmasıdır. işte böyle yavşak olduğunuz için sevmiyorum sizi.

Atatürk'ün mal varlığı göz önüne alındığında ve eleştirildiğinde hep iki ayrı şey duyuyorum:

1) Ama hepsini devlete bıraktı.
2) Ülke onun. Hak etti yani.

Birinci öncülü cevaplamak gerekirse, tabi ki devlete bırakacak amk. Kimi kimsesi yok ki. Ayrıca hepsini devlete bırakmıyor. Bir kısmını da partisine bırakıyor. Ayrıca orduya girdiğinde 1 kırık iğnesi olmayan birisi nasıl bu kadar mal varlığı edinebiliyor hayret doğrusu.

ikinci öncülü söyleyenler de bugünün hayırcıları. Hani yok efendim diktatörlük geliyorcular. Cumhurbaşkanı parti ile ilişiğini kesmeli!!!11bir tarafsız olmalı! Falan deyip kolunda Atatürk dövmesi ile gezenler görünce çok üzülüyorum. Bak bakalım Atatürk chp ile ilişiğini kesmiş mi cumhurbaşkanı olunca?

Neyse sonuç olarak ben ölünce devlet parası ile açtığım bankanın hisselerini partime bırakıyorum. Hadi "hayırlı" uğurlu olsun.
iranlı bir arkadaşımdan dinlediğim bir olay.

iran şahı rıza pehlevi türkiye gelerek atatürk'ü ziyaret eder. ziyaret sırasında herkesin de bildiği gibi, ünlü iran halılarından en değerlilerinden bir tane halıyı atatürk'e hediye eder. atatürk'te bu değerli hediyeyi ayaklar altına sermenin yanlış olacağını düşünerek, halıyı duvara astırır. sonra şah rıza pehlevi ziyareti bitip iran'a döner. atatürk'te şah pehlevi'nin hediyesi üzerine, kendisine bir mektup yazarak, bir de kalem gönderir. mektupta şunlar yazılıdır.

değerli dostum iran şahı muhammed rıza pehlevi.
bana lütuf edip hediye ettiğin halıya karşılık olarak, kendime ait olan bu kalemi kabul görmeni isterim. senin hediyene eş değer bir hediye gönderemediğim için üzgünüm. aynı değerlere sahip olan hediyeler, türk milletine ait olmasından dolayı, halkımızın sahip olduklarını hediye etme gibi bir iznim yoktur. sana göndermiş olduğum kalemimi basit ve hakir görme. benim bu hediyemi, inanıyorum ki sen, her zaman yanında, yüreğine en yakın yerinde taşıyarak, bu kalemle büyük başarılara imza atacaksın.

değerli dostun m.kemal atatürk.
sonra türk milleti yüce derler. daha atanıza sahip çıkamıyorsunuz yazıklar olsun sizin gibi gençliğe.