bugün

Büstler elektrik harcamaz, dolandırıcılık yapmaz, suyu açık bırakmaz, katkı payı istemez, sınav yapmaz, geç kağıdı gerektirmez. Masumdur. Herkesin büstü dikilmez.

(bkz: bilmem anlatabiliyor muyum)
(bkz: insanların okullardan fazla olması)*
türk çocukları için olumlu bir durumdur. atasını görsün, hatrında tutsun, hep ansın bu memleketin evladı. fena mı olur?

bu büstlerin sayısı neden hep cia hizmetkarı fethullahçıların, emperyalizmin taşöreni ikinci cumhuriyetçilerin, sözde ilerici sosyalistlerin, götoş liboşların kıçına batar ki? atatürk'ün büstlerini kaldırıp kimin büstünü koyalım, fettoşunkini mi?
o zaman gerçek manada sosyal bir devlet olduğumuz mu ortaya çıkacak? nasıl olacak bu?

bir ülkenin kurucusunun adını o ülkenin havalimanlarına, okullarına, yollarına vb. vermek antidemokratik olmanın ve faşistliğin göstergesi ise eğer dünyanın en boktan ülkesinin abd olması gerekirdi.

buyrun:
washington (abd başkenti)
washington (eyalet)
washington times.
washington köprüsü.
washington meydanı.
washington gölü.
washington dağı.
washington müzesi.
washington otoyolu.
washington kütüphanesi.
washington caddesi.
washington üniversitesi.
washington lisesi.
washington enstitüsü.
washington anıtı.
washington katedrali.
washington cemiyeti.
washington hastanesi.
washington hipodromu.

bu kadar yeter sanırım.
heykel ile, büst ile uğraşanlar kendi samimiyetlerini sorgulasınlar. abd yapınca demokratik, biz türkler yapınca pis faşik!

not: washington yer isimleri yılmaz özdil'in bir yazısından alıntıdır.
http://digm.meb.gov.tr/ua...OECD_onrapor_TRMart06.pdf >sayfa 20
http://www.diyanet.gov.tr...-sayisal-bilgiler-65.aspx

aritmetik mantığa göre de böyle oluyormuş. zira okul olmayan yerlerde cami olduğuna göre, bu matematiksel olarak böyle olmalıdır. değil mi?
atatürk'ü sevmeyenlerin sayısı git gide çoğaldığından dolayı, her yerde fazlaca bulunmasını onayladığım durum.
türkiye'nin gerçek manada demokrat ve sosyal bir devlet olmadığının ve büyük atatürk'ü pek doğru anlamadığının ve çaktırmadan işgüzarlık, tembellik ettiğinin, tribünlere oynadığının bariz emaresi...
birilerine batan gercektir. (bkz: seviyorum iste var mi diyecegin)
literatüre "kişi putlaştırma" diye girmiş konuya bu vesileyle bir kez daha eğilmemizi gerektiren, bu nedenlerle aşağıdaki sorularıma muhatap olan başlık:

Atatürk ü çağdaşları arasında, onların bir çoğuna göre bu kadar uzun -yaşatan- acaba onu koruyan kanun maddesi midir, yoksa kimi yanlışlarının yanında, yaptığı doğru işlerin büyüklüğü ve gücü müdür?

üstelik yanlışlarının tartışılmasının hala bir çeşit tabu olduğu ülkemde, yanlışlarının bir bölümü ona ait iken ve o, bir bölümünden dönüş yapmasını bilmişken, kalan yanlışların bir bölümü ise ancak bugün bakıldığında anlaşılabilirken;

onun yolunda gittiğini söyleyen ve onun düşüncelerini bir -izm- dogması, değişmezliği içine hapsetmeye kalkanların, onun sadece o sıra için geçerli olabilecek kimi düşünce ve uygulamalarına evrensel, bugün bile geçerlik iddiası taşıyan bir elbise biçmeye kalkmaları söz konusuyken; bu konuda sorulabilecek soru çok iken, doğru olarak, sorulmuyor-muş gibi yapılan ve kimsenin rahatsız olmaması gereken bilgi başlığı; ki beraberinde yüzlerce soruyu akla getiriyor:

atatürk acaba putlaştırılırsa daha mı uzun yaşar, daha mı kısa?

putlar mı çabuk kırılır, yıkılır, yoksa * yanlışı ve doğrusuyla aramızda insani anlamda görüşleri ve yaptıklarıyla yaşayanlar mı?

atatürk acaba gerekirse kimi yönlerden eleştirilerek mi daha çok sevilebilir yoksa resmi tarihin yıllarca hepimize ezberlettiği gibi yanlışsız, hep doğruları yapmış bir lider olarak kavranarak mı?

kuşaklar boyu yaşayacak bir reformcu, bir devrimci, bir çeşit toplum mühendisi, diplomasi alanında da usta bir askeri deha ama insan olan Atatürk ü; dalkavuklar, "kişi putlaştırmacılar", bürokratik, dogmatik, statükocu, dernekçi atatürkçüler, demokrasi olmadan cumhuriyet sevicileri mi ayakta tutacaktır? Yoksa sindiremediği Atatürk ün, heykeline hiç olmazsa, fırsat bu fırsat diyerek tükürük hokkası muamelesi çeken kasaba tüccarından bozma cahil dinbazlar mı? *

Yoksa, onun ideallerini günümüz ortamında nasıl ileriye taşıyacağımızın yeni ve doğru değerlendirmesini yaparak, çağdaş uygarlık seviyesinin ötesi için, bugün reel anlamda en ileriyi simgeleyen AB sürecinden kopmadan;

onun arada bir, eksik görüp adım atmak için şöyle ya da böyle çabalasa da sağlığında başaramadığı ama kurulması için önderlik ettiği ideal olarak, demokratik cumhuriyet için;

yani bürokratik cumhuriyet, teokratik cumhuriyet, totaliter cumhuriyet, demokratik cumhuriyet seçenekleri içinden artık demokratik olanını tercih etmek için çalışarak;

atatürk sevgisini gönlünde ve aklında taşımayı ama onu kutsallaştırmadan, dogmalaştırmadan, ona eleştirel bakmayı başarabilenler mi ayakta tutacaktır?

özetle, onun sözlerinden hadis ve ayet, davranışlarından sünnet oluşturmadan, onu putlaştırmadan, onu liderimiz olarak abartmadan, sevelim, sayalım;

bu tür durumlarda da "küçük Amerika" olarak, kendimizi "büyük türkiye" olan Amerika ile değil, girmeye çalıştığımız Avrupa birliği ile karşılaştıralım;

bilerek ya da bilmeden şekilcilik çerçevesi içine düşen sözlük yazarlarına, bu sözleri ve soruları da anımsatmamıza olanak veren başlığa şöyle teşekkür edelim:

o ne övünülecek kuşaklardır ki, papağancılığa düşmeden, mustafa kemal Atatürk ün, kendi çağında, gününde gösterdiği yaratıcılığı, günümüzde göstererek, ona gerçekten layık olmaya hak kazanmışlardır; onlar, "o yaşasaydı bugünkü duruma nasıl bir formül bulurdu?" diye düşünerek, kurtuluş savaşınıkazanmayı başarmaktan daha güç olmayan günümüz sorunlarına yaklaşırken, toplum içindeki çelişkileri yok saymadan, herkesi tek tip elbiseye sokmadan, soruna diyalektik yaklaşmayı başarıp bu toplumun kültürünün köklü bir bölümünü oluşturan din ile atatürkü karşı karşıya getirmeden, geleceğimizi gerçekten devralmaya hazır olduklarını göstermişlerdir. ne mutlu o kuşaklara ve onlardan olacak olanlara!
(bkz: camilerin okullardan fazla olması)
akepe * *sempatizanlığıyla veya başka bir görüşlülükle her zaman bağdaştırılamayacak olduğunu düşündüğüm savdır. Kanımca objektif olarak bakılırsa, tarih derslerindeki müfredatlarda 2.Mahmud'un kendi portresini devlet binalarına astırdığı gerçeği bu ülkedeki okullarda öğrencinin ne kadar kafasına kafasına vurularak kötüleniyorsa (ki öyle) bunu okutan ülkenin bütün okullarında veya devlet binalarında da gereğinden fazlaca kullanılan Atatürk büstleri veya portrelerinin de hem siyasi hem sosyal bir ironi oluşturduğu gerçeği yadsınmamalıdır.

edit: Atatürk portrelerinin ''bir savaşla yüzde yüz laik-demokratik olmuş bir millet bilinciyle'' (!) istisnasız ortak bir şuurla astırıldığı da(sanki o zamanlar hiç karşı-devrimci yokmuş gibi ) tarafımca sanılmamaktadır.
camilerin gerçek müslümanlardan fazla olmasına benzeyen durumdur. bazı köylerde normal nüfusu sadece 20-25 arası 2 adet cami bulunmakta ve bu köyde okul yok. şimdi kim diyebilir ki atatürk büstü fazla okul az diye.
atatürk'ün fikirlerini sindiremediğini belirtmeye başlamış kişilerin artık nesnelerden de rahatsız olduğunu gösteren tespittir. ben "türkiye'de camiden çok imam hatip mezunu var" desem adım din düşmanına çıkar. bazı dallamalar bu lafları edince gayet normal ve objektif bir düşünce oluyor. hayat ne garip vapurlar filan.
"laf ola beri gele" tadında tespit. "okuldan çok cami olması" tespiti can sıkmış ki böyle bir şey yumurtlama ihtiyacı hissetmişler herhalde.
kimi neden bu kadar gerdiğini anlamadığım durum. ne zararı var atatürk büstünün size, her köşebaşında olsun ne kötülüğünü gördünüz??size giren çıkan birşey var mı acaba?....
(bkz: açık konuş)