bugün

şehir içinden çok şehir dışına yapılan yolculuklarda haz alınan eylemdir. bir nevi terapi gibidir. hele de yalnızsanız. en sevdiğiniz şarkılar eşliğinde farklı şehirlerden, farklı hayatların yanından geçerken aynı zamanda kendi içinize doğru da bir yolculuk yaparsınız.
her gün trafiğe çıkılıyorsa bir yerden sonra yeter lan dedirtir. yağmur yağarken içsel bir yolculuktan çıkar tamamen kitlenmiş trafikte iyice ızdıraba döner. başlardaki heyecan yerini, radyo trafikten neresi kitlenmiş neresi akıyor takibine bırakır.
el-ayak-göz koordinasyonunu ve refleksleri geliştiren bir nevi spor.
debriyaj fren olayını çözmüş birisi için çok eğlenceli olabilir. lakin benim gibi kavşağa yaklaşıldığında durmayan, vites küçültülmesi gereken yerlerde gazı kökleyenler için zevkten öte işkenceye dönüşebilecek olaydır. (bkz: trafik canavarı)
kullanamayanlar tarafından düşünüldüğü kadar zor birşey değil, öyle ki insan ilk kullandığında geçtiği semtleri farkedemezken(yola bakmaktan), en fazla birkaç yıl sonra bir yandan torpidoda çakmak ararken bir yandan telefonla konuşabiliyor. evet marifet değil ama minibüsçü abileri anlayabiliyor insan. bir yandan para üstü ayarlanırken vites değiştirip arkada oturan kıza selam çakılabiliyor, köydeki dayıoğlu telefonda dert anlatıyor. mümkün.
En basit tanımla a noktasından b noktasına gitmek için binek bir kara taşıtını sevk ve idare etmektir.

Sürüş konforunu, mekanik parça ömrünü ve güvenliği artıran bazı ufak tavsiyeler vermek gerekirse;

1. Cam suyunuz dolu, lastik basıncınız uygun olsun. Yağmur kesildiği zaman yollar Çamurken cam suyunuz yokken silecekleri çalıştırırsanız ön cam iyice çamurla sıvanır ve birşey göremezsiniz. Lastik havasının az olduğu durumlarda ani fren durumunda savrulursunuz.

2. Sıcak havalarda aracınızı parkettiğinizde direksiyonu yarım tur çevirin ve direksiyon simidinin alt yarısı yukarı baksın. Hem aracı yeniden çalıştırdığınızda ellerinize serin yeri gelir hem de sıcaklık değişimine bağlı olarak simidin sıklıkla kullanılan üst kısmı yıpranmaz.

3. Vites değişimi haricinde sol ayağınızı debriyajdan çekin. Çoğusu basmıyorum dese de ayağını debriyaja koyar farkında olmadan balatayı yer.

4. Turbo beslemeli motorları çalıştırır çalıştırmaz hareket ettirmeyin ve durur durmaz kontağı kapatmayın. Her iki durumda da araç bir müddet çalışsın. Bu durum turbo tribünlerinin her zaman yağlı kalması içindir. Yoksa 20.000 km’de turboyu elinize alırsınız.

5. Fren ve gaza olabildiğince daha az basmaya çalışın. Yani mesela kırmzı ışığa 20 metre kalana kadar gazı köklemeyin veya yeşil yanınca en ilk siz çıkmaya çalışmayın. Bu hem yakıt tüketiminizi artırır hem de fren Balata ve disklerini yıpratarak rutin bakımlarda size ek masraf çıkartır.

6. Akan trafikte diğerleriyle aynı hızda hareket etmeye çalışın. Sollama dışında hızlanmayın ve dönüşler haricinde yavaşlamayın. Herkesle aynı hızda gitmek kaza ihtimalini ciddi şekilde azaltır.

7. Rampa çıkışlarda dorseli araçlara ve açık kasa hafriyat kamyonlarına fazla yaklaşmayın. inişlerde ise önünde durmayın. Yol birden fazla şerit bile olsa hiçbir viraja otobüs, tır gibi uzun araçlarla yan yana girmeyin.

8. Uzun yolda şehir girişlerine yakın tepe ardı, batçık çıkışı gibi yerlerde büyük ihtimalle radar vardır. Buralarda yavaşlayın. Karşıdan gelen araçların selektörlerine duyarlı olun.

9. Sisli havalarda özellikle karanlıkta Yolu daha iyi göreceğinizi zannederek uzunları yakmayın. Sis ışığı kırar. Gerekirse kısaları bile söndürün parklarla gidin yolu daha iyi görürsünüz.

10. Çevirmelerde trafik görevlileriyle tartışmayın, benim falanım da polis filanım da sizin gibi jandarma, hele ki sen benim kim olduğumu biliyor musun muhabbetine girmeyin. Bir eksiğiniz varsa diğer sürücülerin duyamayacağı bir şekilde onlar farketmeden siz söyleyin. Çoğu zaman anlayışla karşılarlar.

11. Çok sıcak havalarda klimayı direk açmayın. Hem soğumak yerine daha fazla ısınmış olursunuz hem de birtakım zararlı gazları solursunuz. Bir müddet Karşılıklı camlar açık olsun araç içindeki hava değişsin motor ısınmaya başlayınca klimayı açabilirsiniz.
son zamanlarda facebookta itiraf sayfaları aldı başını gidiyor.

itiraf:
--spoiler--
2 yıldır arabam olduğu halde yalnızım.
--spoiler--

kimine göre araba kullanmak böyle bir şey.

olur da sözlükteysen itiraf sahibi, hiç boşuna yazarlığını kullanmaya çalışma 4 yıldır kız düşüremeyenler var burda.
ergen turnusoludur bazi bazi.
kendimizi bir playstation karekteri gibi hissedip, havalara girmemize neden olan eylem.

(bkz: beni heyecanlandırıyorsun)
(bkz: sana hastayım)
strese girme nedenidir. hele bir de yanınızda atarlı bir babanız varsa. bir dahaki sefere arabayı istediğinizde "bizim arabanın yedek parçaları pahalı biliyorsun" cevabını alabilirsiniz. tecrübeyle sabittir.
en zor şekli yan koltukta 30 küsür yıllık şoför olan babanız varken kullanmaktır. gözünüz kapalı gittiğiniz yollar bitmez olur. arabanın markasının ve modelinin bir önemi yok.
bayilirim. her erkegin mutlaka ehliyeti olmalidir.
panik atak belirtileri yaşamamak için babadan öğrenmemek gerekir. vites vitess diye bağırması kulağında çınlar, soğursun.
ilk zamanlarda yaşadığınz adrenalinle sigara içmek bile aklınıza gelmez..
değişik bir duygudur, sanki zaman tüneline girmiş gibi, sonra kendi arabanızı alırsınız, sonra model yükseltmek istersiniz, konfor ararsın, drift falan filan gibi tehlikeli zevkler derken sadece işe gidip gelmek, dışarı çıkmak için bir araç olduğunu farkedersin.. uzun yol yapmaktan çekinirsin uçakla gideyim havalimanına bırakırım dersin.. ama araba kullanmanın zevki seviye atlayabilir safariler ya da of road'lar ilgini çeker..
Eskiden çok keyifliydi. Bundan 20 yıl önce mesela. Şimdi 1 saat kullanınca sinir küpü oluyorum. Herkes keko, herkes yavşak amk memleketinde.