bugün

ileride çok iyi meyve sebze seçebilme yetisine sahip olmayı sağlayan fakat aynı zamanda alışverişin ileride üstüne kalmasına da neden olan vaka.
annaneyle olanına katılmıslıgım vardır. Berbattır.
-satıcıların annenize de size de "abla" demesiyle,kendinizi anneniz yaşında hissettiğiniz,
-annenizden "en iyi sebze meyve nasıl seçilir?" konulu uzun bir seminer aldığınız,
-pazar arabasını taşımak zorunda kaldığınız,
-annenizin kararsızlığından dolayı,sebze-meyve görmekten bıkıp usandığınız,
-gördüğünüz şekerlemeleri annenizden istememenin doğru ya da yanlış olduğuna bir türlü karar vermemediğiniz,
-annenizin balık aldığı reyonda 15 dakika durmasından dolayı,balık kokularına katlanmak zorunda kaldığınız,
-annenizin sizi herkül sanıp size tüm pazar poşetlerini yüklemesi ve uzayan kollarınız,
-ama her şeye rağmen anneyle olmaktan mutluluk duyduğunuz,sokak arasına kurulmuş,açık alan alışveriş merkezine anneyle gitme olayıdır.
çile. a bir şey unuttum diyerek on kere aynı yeri dönüp dolaşmak * *.
-aa bir şey unuttum ya hadi dönelim
-off anne ya yüz kere aynı yerden geçtik
-nolmuş? pazar burası. hem sen semiz otu seversin.
-ben mi? yoooo
-yersin bilirim seni ben,
-bir daha seninle gelirsem!!!!
ayrıca poşet unutma olasılığınız yükselebilir. çünkü ikinizde diğerinin taşıdığını sanarsınız.
tam bir işkencedir hele pazarcı amcamların kulagının dibinde gel abla nidaları insanı deli etmektedir
bir nevi amerikan futbolu oynamaktır.belinize gelen teyzeler tarafından ittirilmeniz demektir.pazarcıların bağırışları arasında çıldırmak demektir.hele bir de anne pazarlık yapıyorsa bir daha bir daha yapılası gerçek bir aksiyondur.
Annecimi çok özlediğim için seve seve yapacağım eylem...
her hafta yapılan bir olaydır. alırsın eline pazar arabasını dolanırsın peşinden annenin ve annen pazarın sonuna kadar gidip geri gelir.
kolların her dönüşte, 0.5 cm uzaması demektir.
çin işkencesinin yanında halt etmesi gereken her hafta tekrarlanan gel ablaa gel en ucuzu burdaaa gibi naraların sıkça duyulduğu eylemdir.
küçükken hiç sevilmeyen ama büyüdükçe güzelliği farkına varılan hadise. annenin yaşlı ve köylü teyzelerle sohbeti çok hoştur.
güzel bir spor aktivitesidir. oldukça fazla kalori yakmayı sağlar.
koskoca zebellah gibi heriflerin, kendisinden bilimum 10-15 yaş küçük annenize, ''buyur anne! '' demeleriyle, daha girişinde şok olacağınız, torbaları taşımanızdan mütevellit, anne pazarın olduğu gün sizi evde yakaladı mı, kaçışı olmayan eylem. önceleri, anne

+ hadi kalk pazara gidelim, der. siz de, kaçacak delik, ya da bahane ararsınız.

- anne, ben birazdan uyuyacam, pazar arabası var, öteki kadınlar da öyle gidiyo hem, senin onlardan ne farkın var? diye de eklersiniz. fakat annenizin, yumuşak yanınızı bilmesinden dolayı, sağ gösterip sol çakması ve de,

+ peki oğlum, ben giderim. şeklinde boynu bükük ayaklarına da yatmasıyla, gönlünüz el vermez, hemen çekersiniz g.tünüze pantolonunuzu, bir de, saça surata şekle şemale de, bakılır; belki pazardaki bir iki hatunla kesişilir diye. tabii ki, elinizdeki torbaların çokluğundan, ve de annenizin;

- bir iki torba verse oğlum, hepsini taşıyacan demedik ki sana! deyişlerine rağmen, millete karizma olsun diye,
+ yok anne, taşırım ben hepsini, yoksa sen beni buraya niye çağırdın. deyişlerin arasında, bir bakmışsınız, bütün parmaklarınız mosmor kesilmiş, ya da kesilmeye yüz tutmuş gibidir kan gelmemesinden dolayı. ayrıca, anne gerçekten de tüm fiyatları rasat etmeden alışverişe başlamadığı için, başlangıçtan pazarın sonuna kadar süzülürsünüz ilk önce. sonradan da, yaşlı teyzelerin, pazarın ortasına konuşlanmış, bilimum limon ya da maydanoz satıcılarının, ''bak benim pazar arabam daha dolu, benim elimde daha çok torba var; hem de herkesin alamadığı şeylerden de aldım'' diye bakanların, '' hazır pazarı da kalabalık buldum, daha da kıvranayım da, bugünün hasılatını belki daha da artırırım'' diye düşünen dilencilerin ve de kopuk pazarcıların arasındaki cümbüşten de farksız değildir aslında, anneyle pazara gitmek
Oskara aday bir gerilim filmi konusu olurdu. " anneyle pazara giden zavallı çocuk"
ölümdür ölüm...
çinlilerden sonra alternatif işkence yöntemleri geliştiren insan örneği annelerin uyguladıkları haftalık zulum programı.
kol kaslarınızın gelişeceği bir aktivitedir.
giderken umursamazsiniz..nolcak yaa dayaniriz sanki bi kac saatlik bisey diye kendinizi kandirirsiniz. sonrasinda sikintidan catlarsiniz ama artik donusu olmayan bir yoldasinizdir depresyonu ofke, ofkeyi saldirganlik ve nefret izler. akabinde daha kotu bir depresyon.. derken hayati sorgulamaya baslarsiniz..tam o sirada elde torbalarla eve dogru yurudugunuzu anlarsiniz ve hic olmadigi kadar mutlusunuzdur artik. kisacasi hayatin ta kendisidir anneyle pazara gitmek.
akabinde gunlerce suren bel agrisina dayanmaniz gerekir.
yanınıza yaklaşan bir kadının " aa benim senin yaşında bir kızım var şu tişörtü giy bakalım olacak mı ? " gibi sözlerine maruz kalmaktır.

ucuz meyve sebze bulmak için pazarı boydan boyaz gezmektir.
pazar arabasını apartman merdivenlerinden hıgıdı bıah ıırgh nidalarıyla indirme ile başlar. bir de file veya pazar çantasi ya da tel sepet alınır. eskiden pazarlarda poşet cimriliği yapıldığından yani esnaf poşetten kıstığından bir de evden bir sürü poşet goturulurdu. bildigin gima, karfur, bim, endi, keleşler gıda pazari poşeti toplanirdi.

akabinde evden anneyle çıkılır, küçükse el tutulur bırakılmaz. boş pazar arabası girintili çıkıntılı yollarda spinler atılarak itina ve zevkle sürülür. ancak pazara gelindiğinde işin eglencesi biter, ızdırap dolu dakikalar başlar.

önce annenin fiyat turu başlar. evet, benim annem tüm pazarı başından sonuna gezip fiyat kıyaslaması yapardı. resmen etiket secerdi kadin ya. ve o tur bitmeden alisveris yapilmazdi. yani bir tezgahta bedavaya urun satilsa bile, o tur esnasinda gorulduyse alinmazdi.

fiyat turunun bitmesiyle pazar alisverisi baslar. fiyat turu iste burada avantajini gosterir, alisverisi hizlandirir. tabi bu esnada kalabalik yarilir, pazar arabasiyla çok ayaklar ezilir. gotuyle tezgah kapatan teyzelerin arasindan gecmeye calisilir.

isin en sıkıcı yanı ise anne zerzevat secerken beklemektir. yaninda beklersin tezgahin onunu kapatmis olursun, obur tarafa gecersin teyzenin biri secmece yapamaz, o yana gecersin araba gecer, bu yana gecersin çocuk atlar, öbür yana gecersin diger tezgah sahibi kızar. bir de bu esnada annesiyle pazara gelen salak çocukların boş ve ölümcül ebleh bakışları vardır. anne domates alıp parayı verene kadar size dik dik androidmişsiniz gibi bakarlar. pşşt ne bakıyon falan yapsanız da o ifade asla değişmeyecektir.

alisveris devam ettikce pazar arabasi dolar, dengesi bozulur, bir yana yatar, tekerler donmez. sebze meyve yerleşimi esnasında ise dikkat edilmesi gereken altin kurallar vardir surekli anne tarafindan hatirlatilan. mesela patates arabanin en altinda kalmalidir, domatesler ezilebileceği için en üstte durmalidir. bir de yol boyu devam eden uyarilar mevcuttur: yumutalari kirma, biberleri patlatma gibi..

pazar cikisina yakin tam bitti bu iskence derken anne bir sey almayi unuttugunu farkeder. o eksik de ne hikmetse pazarın diger ucundadır. artık dolu pazar arabasıyla oraya gitmeye mecali kalmayan yavrucağızı anne merhametle karşılar. bir kaldirim tasina oturtur, kıçının altına üşütmesin diye karton parcasi bulusturur ve kosar adim o eksigi almaya gider. ancak bekle bekle dakikalar gecmek bilmez.anne elinde bir sürü poşetle dönerken anlarsiniz ki, yol ustunde daha baska bir sürü sey alinmistir.

pazar cikisi ve eve donus de ayri bir teranedir. garip garip sokaklardan gecersiniz. kıcında pantolunu olmayan cingene cocukları koşuşur etrafınızda. yol ustundeki bakkalların astığı koca koca afişlerden cips ve kola promosyonlarını takip edersiniz. mevsim kışsa mutlaka camura batarsiniz. yamuk yumuk evlerin ardina kadar acik kapilarindan yasamlari gozetlersiniz, nasil yaşiyorlar buralarda ya der ve anne şükrü eşliğinde akşam ezanı okurken evinize dönersiniz.
bir salı günü işkencesidir. birde pazarlık anında yerin dibine girer çıkarsınız kaç kere.
karizmanın ters etki yapmasına neden olacak hadisedir.
çok zevkli bir eylemdir. *
anne kişisine pazar poşetleri taşıtmamak * temelinde, anne kişisiyle eğlenceli vakit geçirebileceğiniz hayırlı evlat eylemi.