bugün
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı49
- artificialintelligence8
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı20
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım20
- anın görüntüsü22
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- futbolcu ismiyle nick almak8
- uzağı göremeyen insan19
- evlilik13
- bir şarkı sözü der ki11
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz15
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız10
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel17
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- ali erbaş12
- bik bik moderatör olsun19
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- kent lokantası niye bedava değil demek24
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır21
- istanbul suriyenin başkentidir12
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın8
- türkiyede çok abartılan arabalar18
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- almanya8
- boşuna yaşıyorum hissi9
- icardi1905 silik olsun kampanyası27
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler8
- sözlük kızlarının don renkleri19
- kanınıza rengini verir misiniz15
- aristoteles'in orta yolu10
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri15
- patiswiss14
- integralin müfredettan kaldırılması12
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak16
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı8
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız8
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
entry'ler (59)
dermişim et lokantası
yermişim döner salonu
yermişim döner salonu
en sonunda beklememekle bitecek olan olaydır.
kürt açılımıyla ilgili olarak ''Şehit analarının ağladığı bir barış'a inanmıyorum'' diyerek çok daha fazla sevmeye başladığım yazardır.
19 kasım 1985 ankara doğumlu genç yazardır. aslen malatya'lı olup üniversiteyi malatya inönü üniversitesinde okumuştur. ab projeleri yapım ve uygulamaları, çağdaş yaşam adına çalışmalarda bulunmuş, siyaset ve dış politika, edebiyat, sanat, felsefe, tarih ve ekonomi üzerine gazetelerde, dergilerde ve internette çeşitli makaleler yazmış, siyasetle ile ilgili sunumlar, konuşmalar ve çalıştaylar düzenlemiştir.
özellikle siyaset ve dış politika'yla ilgili sayısız köşe yazısı bulunmaktadır.
özellikle siyaset ve dış politika'yla ilgili sayısız köşe yazısı bulunmaktadır.
demokrasi adıyla yapılan antidemokratik açılım.
konuyla alakalı olarak anıl yücel'in yazmış olduğu bir köşe yazısı;
Hayatınız boyunca hiç aç kaldınız mı? Öyle bir kaç saatliğine açlıktan bahsetmiyorum. Şöyle 24 saat boyunca aç kalıp da kurt gibi acıktığınız ve bulduğunuz her şeyi yiyebilecek kadar iştahlı olduğunuzu düşünün.
Bu açlığın vermiş olduğu hisle sokakta bulabileceğiniz çöpleri karıştırdığınızı da..
Dışarıda çöplerden bulabileceğiniz o bayat, üzeri yeşillenmiş ve kupkuru ekmeği bile hiç bir tiksinme belirtisi göstermeden ve hiç yüzünüzü buruşturmadan yiyecek kadar aç olduğunuzu hesaplayın ama bunu bile bulamıyorsunuz, yiyecek hiç bir şey yok. işte Afrika'da açlık böylesine bir his.
Dünya'nın pek çok bölgesinde yemek bolluğundan kaynaklanan obezite'yle savaş verilirken, insanlar sürekli diyetlerle zayıflamaya çalışırken öte yandan Dünya'nın öbür tarafında Afrika'da yaklaşık 14 milyon kişi açlıktan ölme tehlikesiyle yüz yüze.
Uzun yıllardır süregelen ve devam eden bu sıkıntı, gerek iç savaşlar, gerek kuraklık, gerekse en temel ihtiyaçların giderilememesi, başta AiDS, Ebola gibi bin türlü bulaşıcı hastalık ve diğer dünya nüfusunun konuyla ilgili yaklaşımlarının çözümde yeterli olmaması ya da olamamasından dolayı aşılamıyor.
Afrika tarihini incelediğimizde insanlık dramının en büyük zulümlerinden birine şahit oluyoruz. Açlıktan ölen insanları, toplu mezarları, salgın hastalıkları ve sömürgeciliğin en ağır boyutlarını görmek mümkündür. Sömürgeci güçlerin bir zamanlar Afrika insanını gemilere doldurup, köle ticareti için çıktığı yollarda Avrupa'ya ve Amerika'ya taşıdığı dönemlerde, Batının insanlık tarihinin en karanlık ve en vahşi dönemlerini yaşatan anlayışları bugünde özgürlük ve insan hakları konusunda her ne kadar nutuklar atsa da günümüzde Afrika'nın içinde bulunduğu zorlu koşulların en önemli suçluları olarak en ufak bir değişiklik belirtisi dahi yoktur.
Afrika halkı çağdaşlarından çok farklı bir hayat sürdürmektedir, yıllarca ezilmiş, sömürülmüş ve doğanın en sert koşullarına maruz bırakılmıştır. Bütün bunlar kapitalizmin acımasız sonuçlarından biridir. Batı her ne kadar bunlara yapay çözümler sunsa da ve insanların gözünü boyamaya kalksa da izlediği politikalar Afrika'daki açlığın ve kıtlığın her anlamda en önemli sebebidir.
Batı bugün bile bahsettiği özgürlük ve demokrasi anlayışıyla Afrika'daki açlığı da kendi lehine, kendi çıkarları doğrultusundan yürütebilmek için önemli bir propaganda malzemesi olarak seçmiştir.
Bu dünya'nın kanayan bir yarası ve büyük bir ayıbıdır. Bu yüzden insan olarak onlara her bakımdan sorumluyuz.
Anıl Yücel
Hayatınız boyunca hiç aç kaldınız mı? Öyle bir kaç saatliğine açlıktan bahsetmiyorum. Şöyle 24 saat boyunca aç kalıp da kurt gibi acıktığınız ve bulduğunuz her şeyi yiyebilecek kadar iştahlı olduğunuzu düşünün.
Bu açlığın vermiş olduğu hisle sokakta bulabileceğiniz çöpleri karıştırdığınızı da..
Dışarıda çöplerden bulabileceğiniz o bayat, üzeri yeşillenmiş ve kupkuru ekmeği bile hiç bir tiksinme belirtisi göstermeden ve hiç yüzünüzü buruşturmadan yiyecek kadar aç olduğunuzu hesaplayın ama bunu bile bulamıyorsunuz, yiyecek hiç bir şey yok. işte Afrika'da açlık böylesine bir his.
Dünya'nın pek çok bölgesinde yemek bolluğundan kaynaklanan obezite'yle savaş verilirken, insanlar sürekli diyetlerle zayıflamaya çalışırken öte yandan Dünya'nın öbür tarafında Afrika'da yaklaşık 14 milyon kişi açlıktan ölme tehlikesiyle yüz yüze.
Uzun yıllardır süregelen ve devam eden bu sıkıntı, gerek iç savaşlar, gerek kuraklık, gerekse en temel ihtiyaçların giderilememesi, başta AiDS, Ebola gibi bin türlü bulaşıcı hastalık ve diğer dünya nüfusunun konuyla ilgili yaklaşımlarının çözümde yeterli olmaması ya da olamamasından dolayı aşılamıyor.
Afrika tarihini incelediğimizde insanlık dramının en büyük zulümlerinden birine şahit oluyoruz. Açlıktan ölen insanları, toplu mezarları, salgın hastalıkları ve sömürgeciliğin en ağır boyutlarını görmek mümkündür. Sömürgeci güçlerin bir zamanlar Afrika insanını gemilere doldurup, köle ticareti için çıktığı yollarda Avrupa'ya ve Amerika'ya taşıdığı dönemlerde, Batının insanlık tarihinin en karanlık ve en vahşi dönemlerini yaşatan anlayışları bugünde özgürlük ve insan hakları konusunda her ne kadar nutuklar atsa da günümüzde Afrika'nın içinde bulunduğu zorlu koşulların en önemli suçluları olarak en ufak bir değişiklik belirtisi dahi yoktur.
Afrika halkı çağdaşlarından çok farklı bir hayat sürdürmektedir, yıllarca ezilmiş, sömürülmüş ve doğanın en sert koşullarına maruz bırakılmıştır. Bütün bunlar kapitalizmin acımasız sonuçlarından biridir. Batı her ne kadar bunlara yapay çözümler sunsa da ve insanların gözünü boyamaya kalksa da izlediği politikalar Afrika'daki açlığın ve kıtlığın her anlamda en önemli sebebidir.
Batı bugün bile bahsettiği özgürlük ve demokrasi anlayışıyla Afrika'daki açlığı da kendi lehine, kendi çıkarları doğrultusundan yürütebilmek için önemli bir propaganda malzemesi olarak seçmiştir.
Bu dünya'nın kanayan bir yarası ve büyük bir ayıbıdır. Bu yüzden insan olarak onlara her bakımdan sorumluyuz.
Anıl Yücel
tüm dünya'Nın unuttuğu bir yaradır ne yazık ki, unutumuş ve yanlış politikalar sonucunda da hep açlığa mahkum edilmiş bir halkın içinde bulunduğu gerçek.
hayata bakışı gibi o tamamen düz ve trene bakar gibidir.
mustafa mutlu'nun yazmış olduğu bir yazısı;
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan ın evinde Ergenekon aramasının yapıldığını öğrenince şaşırmadım.
Tam Neden şaşırmadığıma şışırmış bir şekilde televizyonları izlerken, sağolsun Mehmet Altan imdadıma yetişti.
CNN Türk e gelişmeleri değerlendirirken, Darbeciler elbette yargılanmalıdır dedi.
Tabii ya, olay bu:
DARBECi bunların hepsi!
Hele Prof. Dr. Türkan Saylan'ın darbeciliği yıllar öncesine dayanıyor.
Yaptığı darbeler, saymakla bitecek gibi değil üstelik:
ilk darbesini lepra hastalığına karşı yaptı bu çılgın kadın! Toplum tarafından dışlanan, doktorların bile ellerini sıkmaktan korktuğu cüzzam hastalarını bağrına bastı. Tıptaki bütün gelişmeleri ülkemize getirerek, binlerce cüzzamlıya hayat verdi. 25 yıl boyunca ülkenin gezilmedik bir karış toprağını bırakmadı ve gittiği her yerde cüzzamlı aradı. Sonunda cüzzama karşı inanılmaz bir DARBE YAPTI!
Cinsel yolla bulaşan Behçet hastalığını da unutmadı. Onlarca poliklinik kurdu; Behçet'e DARBE YAPTI!
Bu hastalıklarla mücadele etmek için dolaştığı Anadoluda bir büyük hastalık daha keşfetti: Aileler kız çocuklarını okutmuyorlardı. Hemen kendisi gibi darbeci birkaç arkadaşıyla birlikte bir dernek kurdu ve Anadolu da Bir Kızım Var, Öğretmen Olacak kampanyası başlattı... Kızlarını okutmak istemeyen babalara DARBE YAPTI!
Kardelenler Kampanyasını başlattı, tutuculuğa DARBE YAPTI!
Bilgi Toplumu Kızlarıyla, cahilliğe DARBE YAPTI!
Her Kızımız Bir Yıldızdiyerek, kaderciliğe DARBE YAPTI!
Geleceği Taşıyan Kızlar la, geçmişe DARBE YAPTI!
Bir Işık da Siz Yakınla, karanlığa DARBE YAPTI!
Geleceğin Doktorlarına destek verdi, tüm hastalıklara DARBE YAPTI!
Yardımseverlerden topladığı paralarla onlarca okul, yurt yaptırdı; Milli Eğitim Bakanlığına DARBE YAPTI!
Yetişkinler için okuma yazma, meslek edindirme kursları düzenleyerek, işsizliğe DARBE YAPTI!
Anadolu’daki okulları müzik aletleriyle donattı, sessizliğe DARBE YAPTI!
Bugüne kadar 70 bine yakın çocuğa burs vererek, yoksulluğa DARBE YAPTI!
Yakalandığı amansız hastalığa aldırmadı, doktor arkadaşlarının birkaç ay ömür biçmelerine inat yaşama sarıldı; kansere DARBE YAPTI!
O hasta haliyle ülkede olup bitenlere sessiz kalmadı; Atatürk devrimlerine ihanet edenlere DARBE YAPTI!
Hastalıktan konuşamayacak haldeyken bile meydan meydan dolaşıp tehlikeye dikkat çekti; laiklik karşıtı eylemlerin odağı partiye DARBE YAPTI!
Tüm bunları yaparken çağdaşlıktan, çok seslilikten, demokrasiden ödün vermedi. Gittiği her yerde, Ne şeriat, ne darbe diye haykırdı; DARBECiLERE DARBE YAPTI!
***
işte bu yüzden gönül rahatlığıyla haykırıyorum ki; darbecinin kralıdır Türkan Saylan!
Onun evini aratan, derneğinin hesaplarına el koyduran, 70 bine yakın öğrencisinin burslarını ödenemez hale getirenler de...
Onları ayakta alkışlayan Mehmet Altan gibi demokrasi kahramanları da haklı!
Hastalığına aldırmayın, gözünün yaşına bakmayın. Kaldırılmış olan idam cezasını, sırf onun için yeniden getirin...
Yoksa bugüne kadar devirdiği karanlıkların, savaştığı hastalıkların hatırı kalır...
Haydi; Ergenekon Tatiline çıkan Sayın Başbakan... Dön Ankara ya, topla Meclisi de bitiriverin şu işi!
ASIN BU DARBECi KADINI!
mustafa mutlu
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan ın evinde Ergenekon aramasının yapıldığını öğrenince şaşırmadım.
Tam Neden şaşırmadığıma şışırmış bir şekilde televizyonları izlerken, sağolsun Mehmet Altan imdadıma yetişti.
CNN Türk e gelişmeleri değerlendirirken, Darbeciler elbette yargılanmalıdır dedi.
Tabii ya, olay bu:
DARBECi bunların hepsi!
Hele Prof. Dr. Türkan Saylan'ın darbeciliği yıllar öncesine dayanıyor.
Yaptığı darbeler, saymakla bitecek gibi değil üstelik:
ilk darbesini lepra hastalığına karşı yaptı bu çılgın kadın! Toplum tarafından dışlanan, doktorların bile ellerini sıkmaktan korktuğu cüzzam hastalarını bağrına bastı. Tıptaki bütün gelişmeleri ülkemize getirerek, binlerce cüzzamlıya hayat verdi. 25 yıl boyunca ülkenin gezilmedik bir karış toprağını bırakmadı ve gittiği her yerde cüzzamlı aradı. Sonunda cüzzama karşı inanılmaz bir DARBE YAPTI!
Cinsel yolla bulaşan Behçet hastalığını da unutmadı. Onlarca poliklinik kurdu; Behçet'e DARBE YAPTI!
Bu hastalıklarla mücadele etmek için dolaştığı Anadoluda bir büyük hastalık daha keşfetti: Aileler kız çocuklarını okutmuyorlardı. Hemen kendisi gibi darbeci birkaç arkadaşıyla birlikte bir dernek kurdu ve Anadolu da Bir Kızım Var, Öğretmen Olacak kampanyası başlattı... Kızlarını okutmak istemeyen babalara DARBE YAPTI!
Kardelenler Kampanyasını başlattı, tutuculuğa DARBE YAPTI!
Bilgi Toplumu Kızlarıyla, cahilliğe DARBE YAPTI!
Her Kızımız Bir Yıldızdiyerek, kaderciliğe DARBE YAPTI!
Geleceği Taşıyan Kızlar la, geçmişe DARBE YAPTI!
Bir Işık da Siz Yakınla, karanlığa DARBE YAPTI!
Geleceğin Doktorlarına destek verdi, tüm hastalıklara DARBE YAPTI!
Yardımseverlerden topladığı paralarla onlarca okul, yurt yaptırdı; Milli Eğitim Bakanlığına DARBE YAPTI!
Yetişkinler için okuma yazma, meslek edindirme kursları düzenleyerek, işsizliğe DARBE YAPTI!
Anadolu’daki okulları müzik aletleriyle donattı, sessizliğe DARBE YAPTI!
Bugüne kadar 70 bine yakın çocuğa burs vererek, yoksulluğa DARBE YAPTI!
Yakalandığı amansız hastalığa aldırmadı, doktor arkadaşlarının birkaç ay ömür biçmelerine inat yaşama sarıldı; kansere DARBE YAPTI!
O hasta haliyle ülkede olup bitenlere sessiz kalmadı; Atatürk devrimlerine ihanet edenlere DARBE YAPTI!
Hastalıktan konuşamayacak haldeyken bile meydan meydan dolaşıp tehlikeye dikkat çekti; laiklik karşıtı eylemlerin odağı partiye DARBE YAPTI!
Tüm bunları yaparken çağdaşlıktan, çok seslilikten, demokrasiden ödün vermedi. Gittiği her yerde, Ne şeriat, ne darbe diye haykırdı; DARBECiLERE DARBE YAPTI!
***
işte bu yüzden gönül rahatlığıyla haykırıyorum ki; darbecinin kralıdır Türkan Saylan!
Onun evini aratan, derneğinin hesaplarına el koyduran, 70 bine yakın öğrencisinin burslarını ödenemez hale getirenler de...
Onları ayakta alkışlayan Mehmet Altan gibi demokrasi kahramanları da haklı!
Hastalığına aldırmayın, gözünün yaşına bakmayın. Kaldırılmış olan idam cezasını, sırf onun için yeniden getirin...
Yoksa bugüne kadar devirdiği karanlıkların, savaştığı hastalıkların hatırı kalır...
Haydi; Ergenekon Tatiline çıkan Sayın Başbakan... Dön Ankara ya, topla Meclisi de bitiriverin şu işi!
ASIN BU DARBECi KADINI!
mustafa mutlu
anıl yücel'in yazmış olduğu bir köşe yazısı;
Ergenekon soruşturmasında Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne baskın yapıldı ve Prof. Türkan Saylan'ın evi didik didik arandı. Derneğin kayıtlarına ve hesaplarına el konuldu.
Peki sonuç; Derneğe yapılan bağışlarda büyük bir patlama meydana geldi.
Nedir bu patlamanın sebebi, halkın eğitim konusunda ki derneklere olan duyarlılığı mıdır?
Belkide...
Herkes elinden geldiğince bir iki kuruş da olsa derneğe bağış yapmaya çalışıyor ve yeterki gençlerimiz okusun diyor.
Hatta Prof.Türkan Saylan'ın hasta yatağında bile sadece öğrencilerini düşünmesi ve elinde ki hesaplara el konulmasına karşın onlara nasıl burs verebilirim diyecek kadar fedakar bir eğitim gönüllüsü olması bence Türkiye'yi ve Türk insanını düşündürmesi gereken bir durumdur.
Düşünsenize bir insan hasta yatağında bile 9 bin 74 öğrenciye nasıl burs verebileceğini düşünebilir mi?
Üstelik de bunca rahatsızlığına karşın tek derdi buymuşcasına...
Çağdaş yaşamı destekleme derneği yıllardır eğitim konusunda ki duyarlılığı ve öğrencilere sağladığı burslarla Türkiye Cumhuriyeti için de pek çok öğrencinin eğitimine büyük katkısı olmuştur.
Öte yandan Prof. Türkan Saylan cüzzamlılar ile yaşayarak kendini tıbba ve insanlığa adamış, devletin sağlayamadığı imkanları kendi kurduğu vakıf ve gönüllülerle sağlamaya çalışmış ve Türkiye'ye de maddi yetersizliğe sahip binlercesinin okumasında emeği geçen aydın bir bilim insanı olarak Türkiye'de çok büyük fedakarlıklar üstlenmiştir.
Bu yüzden de Türkiye'de ki duyarlı kesim Prof.Türkan Saylan'ı yalnız bırakmamış ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine yapılan bağışlarla ona ne denli destek olduklarını gösterdiler ve hala da göstermeye devam ediyorlar.
Sevgili dostlar, insanları okumaya yönlendirmek ve eğitimlerine destek olmak o ülke için yapılabilecek en büyük hizmettir. Ve bunu yapanda vatanını en çok seven insandır benim gözümde. Gerçekten de bir ülkeyi seviyorsak en başta o ülkenin okumasını, gelişmesini isteriz.
Bu yüzden çağdaşlık kimseyi korkutmamalıdır.
Biliyoruz ki;
Yalnızca karanlıklar korkar aydınlıktan,
Hukuk'un üstünlüğü karşı konulamaz bir gerçektir; ancak bizlerde bunu istiyor ve bekliyoruz.
anıl yücel
Ergenekon soruşturmasında Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne baskın yapıldı ve Prof. Türkan Saylan'ın evi didik didik arandı. Derneğin kayıtlarına ve hesaplarına el konuldu.
Peki sonuç; Derneğe yapılan bağışlarda büyük bir patlama meydana geldi.
Nedir bu patlamanın sebebi, halkın eğitim konusunda ki derneklere olan duyarlılığı mıdır?
Belkide...
Herkes elinden geldiğince bir iki kuruş da olsa derneğe bağış yapmaya çalışıyor ve yeterki gençlerimiz okusun diyor.
Hatta Prof.Türkan Saylan'ın hasta yatağında bile sadece öğrencilerini düşünmesi ve elinde ki hesaplara el konulmasına karşın onlara nasıl burs verebilirim diyecek kadar fedakar bir eğitim gönüllüsü olması bence Türkiye'yi ve Türk insanını düşündürmesi gereken bir durumdur.
Düşünsenize bir insan hasta yatağında bile 9 bin 74 öğrenciye nasıl burs verebileceğini düşünebilir mi?
Üstelik de bunca rahatsızlığına karşın tek derdi buymuşcasına...
Çağdaş yaşamı destekleme derneği yıllardır eğitim konusunda ki duyarlılığı ve öğrencilere sağladığı burslarla Türkiye Cumhuriyeti için de pek çok öğrencinin eğitimine büyük katkısı olmuştur.
Öte yandan Prof. Türkan Saylan cüzzamlılar ile yaşayarak kendini tıbba ve insanlığa adamış, devletin sağlayamadığı imkanları kendi kurduğu vakıf ve gönüllülerle sağlamaya çalışmış ve Türkiye'ye de maddi yetersizliğe sahip binlercesinin okumasında emeği geçen aydın bir bilim insanı olarak Türkiye'de çok büyük fedakarlıklar üstlenmiştir.
Bu yüzden de Türkiye'de ki duyarlı kesim Prof.Türkan Saylan'ı yalnız bırakmamış ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine yapılan bağışlarla ona ne denli destek olduklarını gösterdiler ve hala da göstermeye devam ediyorlar.
Sevgili dostlar, insanları okumaya yönlendirmek ve eğitimlerine destek olmak o ülke için yapılabilecek en büyük hizmettir. Ve bunu yapanda vatanını en çok seven insandır benim gözümde. Gerçekten de bir ülkeyi seviyorsak en başta o ülkenin okumasını, gelişmesini isteriz.
Bu yüzden çağdaşlık kimseyi korkutmamalıdır.
Biliyoruz ki;
Yalnızca karanlıklar korkar aydınlıktan,
Hukuk'un üstünlüğü karşı konulamaz bir gerçektir; ancak bizlerde bunu istiyor ve bekliyoruz.
anıl yücel
ismet berkan'ın yazmış olduğu bir yazısı;
Kimin aklına gelirdi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ) ile ilgili olarak baskına uğrayacağı, derneğin Türkiye’nin dört bir yanındaki şubelerinin aranacağı, dernek yöneticilerinin gözaltına alınacağı ve hepsinden önemlisi, bu ülkenin yetiştirdiği nadir anıt insanlardan Türkan Saylan’ın evinin basılıp aranacağı?
Benim gelmezdi. Dün bir yaşıma daha girdim.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, belki kurulduğu günden beri hükümetlerin en sevdiği dernek hiç olmadı. O yüzden, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından önceki hükümetler döneminde de, son yedi yıldır Ak Parti döneminde de, devletin müfettişleri sık sık gelip bu derneği denetledi, toplanan bağış paralarını yerinde kullanıp kullanmadığını titizlikle inceledi.
Belki bu anlamda, halktan bağış toplayıp iş yapan dernekler içinde devletin denetiminden en çok geçen dernek ÇYDD dir.
Ve o ÇYDD dün Ergenekon savcılarının mahkemeden aldıkları izin çerçevesinde basıldı, burs verilen öğrencilerin listesi dahil derneğin bütün hafızasına el kondu. Savcıların hangi karinelerden hareketle ÇYDD yi bastıklarını bilmiyoruz ama şunu biliyoruz: ÇYDD de suçla, suistimalle ilgili şeyler bulmak zordur.
Bu cümlenin yüz katı, bin katı kuvvette bir cümleyi de Türkan Saylan için söylemek isterim. Türkiye de daha yaşarken heykelinin dikilmesini hak etmiş çok az sayıda insandan biridir bence Türkan Saylan.
Bırakın hayatının son 20 yılını adadığı kız çocuklarının okula gönderilmesi işini, sırf cüzam hastalığının bu topraklardan silinmesine yaptığı katkı nedeniyle Prof. Dr. Türkan Saylan’ın heykeli dikilmelidir; bir insanın, bir insan iradesinin neleri değiştirmeye kadir olduğunu herkese göstermek için.
O yüzden, dün Türkan Saylan'la ilgili yapılan açıklamalar içinde en çok Prof. Dr. Gencay Gürsoy'un bütün Türk hekimleri adına söylediği sözleri beğendim: Bugün hepimiz Türkan Saylan'ız..
Evet öyleyiz.
Kimsenin ama kimsenin gücü yetmez Türkan Saylan’a el uzatmaya, onu kirletmeye.
Tandoğandaki mitingin aksine, istanbul Çağlayan’da kürsüye çıkıp Ne şeriat ne darbe diyen insandır o; o yüzden izmir de kürsüye bile çıkarılmayan insandır o.
Bugün onun adını darbecilerle, darbe teşvikçileriyle yan yana getirmek kadar büyük bir yanlış olamaz.
ismet berkan.
Kimin aklına gelirdi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ) ile ilgili olarak baskına uğrayacağı, derneğin Türkiye’nin dört bir yanındaki şubelerinin aranacağı, dernek yöneticilerinin gözaltına alınacağı ve hepsinden önemlisi, bu ülkenin yetiştirdiği nadir anıt insanlardan Türkan Saylan’ın evinin basılıp aranacağı?
Benim gelmezdi. Dün bir yaşıma daha girdim.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, belki kurulduğu günden beri hükümetlerin en sevdiği dernek hiç olmadı. O yüzden, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından önceki hükümetler döneminde de, son yedi yıldır Ak Parti döneminde de, devletin müfettişleri sık sık gelip bu derneği denetledi, toplanan bağış paralarını yerinde kullanıp kullanmadığını titizlikle inceledi.
Belki bu anlamda, halktan bağış toplayıp iş yapan dernekler içinde devletin denetiminden en çok geçen dernek ÇYDD dir.
Ve o ÇYDD dün Ergenekon savcılarının mahkemeden aldıkları izin çerçevesinde basıldı, burs verilen öğrencilerin listesi dahil derneğin bütün hafızasına el kondu. Savcıların hangi karinelerden hareketle ÇYDD yi bastıklarını bilmiyoruz ama şunu biliyoruz: ÇYDD de suçla, suistimalle ilgili şeyler bulmak zordur.
Bu cümlenin yüz katı, bin katı kuvvette bir cümleyi de Türkan Saylan için söylemek isterim. Türkiye de daha yaşarken heykelinin dikilmesini hak etmiş çok az sayıda insandan biridir bence Türkan Saylan.
Bırakın hayatının son 20 yılını adadığı kız çocuklarının okula gönderilmesi işini, sırf cüzam hastalığının bu topraklardan silinmesine yaptığı katkı nedeniyle Prof. Dr. Türkan Saylan’ın heykeli dikilmelidir; bir insanın, bir insan iradesinin neleri değiştirmeye kadir olduğunu herkese göstermek için.
O yüzden, dün Türkan Saylan'la ilgili yapılan açıklamalar içinde en çok Prof. Dr. Gencay Gürsoy'un bütün Türk hekimleri adına söylediği sözleri beğendim: Bugün hepimiz Türkan Saylan'ız..
Evet öyleyiz.
Kimsenin ama kimsenin gücü yetmez Türkan Saylan’a el uzatmaya, onu kirletmeye.
Tandoğandaki mitingin aksine, istanbul Çağlayan’da kürsüye çıkıp Ne şeriat ne darbe diyen insandır o; o yüzden izmir de kürsüye bile çıkarılmayan insandır o.
Bugün onun adını darbecilerle, darbe teşvikçileriyle yan yana getirmek kadar büyük bir yanlış olamaz.
ismet berkan.
bilgisiyle, kültürüyle atatürk'e ve cumhuriyet bağlı oluşuyla beni etkilemiş insandır. hiç bir cahilin karalamasını hak etmiyor ne yazıkki bu ülkede de hak ettiği değeri görememiş insandır.
birileri daha donunu giymemişken kendisi yıllarca ekşi sözlüklerde yazıyordu. çarpacağı yazarıda iyi bilir ve çarpıldığını başlığına yazdığı haykırışının ezikliğinden görür, hisseder ve acır.
(bkz: hala ciddiyim)
(bkz: hala ciddiyim)
kürdoların memleketi. nerede oldukları bilinmemekle birlikte bir diğer adı da hayaletistandır.
çocukken edip akbayram'ın ismini teleffuz ediş şeklim.
allah'ı inkar eden şeytanıda inkar eder diyerek ateistlere tekme, tokat saldırıp, döven satanistler.
komiklik yapmaya çalışarak berbat espriler üreten bünyelerin kelime kirliliği yaratması durumudur.
(bkz: gayet ciddiyim)
(bkz: gayet ciddiyim)
tam da ceza alanı içinde gol atmaya çalışırjen telefonun ısrar ve inatla çalmaya devam etmesi durumudur.*
anarşist olma yolunda ilerleyen gariban. garibandır çünkü o anarşistlik bir gün tersine döneceğindendir.