bugün

kelimesiz kalmak veya yetmemesi
''başka türlü birşey benim istediğim
ne ağaca benzer ne de buluta'' (can yücel)
sözlerin kifayetsiz kaldığı an.
Orhan Veli'nin çok güzel ifade ettiği durum:
.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
ilkokulda okuyup anlatma ödevine çalışmayan öğrencilerin tek bahanesi..
öğretmen:cabbar kalk ve anlat evladım konumuzu neydi konumuz?hah prezeve deniz savaşı..
öğrenci:hocam çok özür dilerim çalıştım ama anlatamıyom..
başka türlü birşey benim istediğim.
ne ağaca benzer, ne buluta... * *
hep konuşan hiç dinlemeyen türkiye' de çene kaslarını yormaktır.
anlatmak isteyip de bazı sebeplerden ötürü söylemek istediklerini dile getirememektir.

Orhan Veli varken bu konuda konuşmak bizim haddimize değil.
(bkz: anlatamıyorum)
hani böyle kanadına dikenn yapışmış kuşun salladıkca, canını acıtan bi histir.
on parmağınla düğmelerini ilikleyemediğin gömlekler varya. onları cıkartmaya calısmak gibi bişey.
denize yüksekce bir yerden atlayacakken, kalbinin kulaklarını cınlatması.
her otobüs durağında hani nasıl olur, elele tutuşan insanların. otobüsün gelmemesi için dua etmesi mi yoksa.

beşinci kattan salladığın poşete koyulan yumurtaların kırılması mı yoksa.
yok yok anlatılmıyo.
anlatamamak içinizde kopan fırtınaları,
anlatamamak sizde saklı olanı,
anlatamamak yaşanılan boşluk sürecini,
anlatamamak kayalıkların çığlıkları gibi kendi çığlıklarınızı,
anlatamamak neden anlaşılamadığını bir türlü,
anlatamamak anlatmak istenileni...
anlatamadığınız müddetçe, tıpkı isimlendirilen "kekleşme hali" gibi, son derece saf bir üslupla kelamlarınızı, kendi bilgiçliğiniz ve bildiğiniz içinde yoğurduğunuz hamur ile tekrar edersiniz sadece.

oysa tek heceniz dahi ulaşmıyordur, uyuşmuşluğundan, uyuşukluğundan kurtulup karşınızdaki kişiye...
subjektif bir entry olacak ama objektifi yok bunun. olsa söylerim ama yok.
dakikası dakikasına yaşadığım sinir bozucu durumun adı efendim anlatamamak. yok yok karşı tarafların anlamaması değil sorun. ben anlatamıyorum. valla bak. uğraşıyorum uğraşıyorum olmuyor.
bilmem anlatabildim mi?
aslında anlatabilmek ama anlaşılamamak...
kötü bir durumdur.. bu aralar içinde bulunduğum .. çaresiz hissediyor insan kendine bu ''anlatamama '' olgusu içerisindeyse.. gögüş kafesin sıkışır bazen içinde bin bir türlü fırtına kopar ama anlatamazsın işte..
anlatamamak ve anlaşılamamak.ve sonunda kaybetmek kendiniz dahil her şeyi...
ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır.
ne gitmenden korkuyorum
ne de beni unutmandan
sadece, sana olan aşkımın
azalmasından korkuyorum
anlatsam da anlamazsın
sen ilk aşklarda bense aşk-ı finalde*
Bütün bir geceyi uykusuz geçirmene sebep olan şeyleri bir nefeste anlatamazsın. Önce içine atarsın, sonra susarsın.
kelimelerin ilmek ilmek dizilmesi boğaza.
söyleyememek, konuşamamak, lal olmak.

içinde kopan fırtınaları aksettirememek kimseye.
anlamıyor lan işte nasıl söyleyeyim?
nasıl deyim ben?
o öldü diye!
kime nasıl söyleyim?
nasıl yaşayayım o anı tekrar?

anlatamazsın işte!
söyleyemezsin;
ölümü,
aşkı,
tekrar aynı acıyı yaşamayım diye...
ifade edememek. Herkes anlatamıyorum demiş ama bayağı anlatmışlar.
okumamaktır. cahil götverenler okuyun lan biraz..
dilimizin ucuna kadar gelip tıkanmamızdır. her harfine değin haklı olduğumuz bir konuda çaresiz kalmamamızdır. haklıyken haksız duruma düşmektir. acıdır.
bazen karşındaki kim olursa anlatmak istediklerin yerine başka kelimeler çıkması ağzından ,saçmalamak ama gene de söylemek istediklerini söyleyememek...
Necip fazıl bunu 'lügat çok fakir' diyerek anlatır.
bazen basiretim kapanıyor, içine düşüyorum bu halin. özellikle de sipariş verirken:

-merhaba ben az önce de aramıştım. 2 tane sandviç söylemiştim ya 1 tane daha ekleyin ona.
+2 tane yapmıştım ben zaten. 2 yanlış mıydı?
-hayır, doğru tamam. 1 tane daha ekler misiniz.
+..
-yani 3 tane yapın diyorum.
+hea tamam.
-evet...

not: 2 tane demiştim ya 1 daha ekleyin kaç oldu? der gibi. hey allam.
yalnız hissettiren bir durumdur nedense, fazlasıyla. gerer , yorar.

bir kaybedenler kulübü programında mete, kaan' a sormuştur : ''hiç anlatamadığın oldu mu ?'' diye ; o da : '' sucuk yanmasın diye tavaya su konmamasını gerektiğini anlatamıyorum ..'' demiştir mesela.
güncel Önemli Başlıklar