bugün

entry'ler (254)

kendi ruhunun arkeolojisti

keşke gidiyorum diyecekse bizim vedamızı da dinleseydi. mesajı biraz geç görmenin bedelinin tüm izi kaybetmek olması üzüyor. sevmiyorum böyle şeyleri. yolu açık olsun. iyi gelirdi yazdıkları. özlerim. buraya görürse diye belki bir şeyler daha yazarım şu an osuracak vakit bulamadığım bir ortamdan yazıyorum. hoşçakal, umarım ruha olan kazı çalışmaları kazı öldürmez.

soundklan

insan bu saatte bu siteyi bile özlüyor , elinde cızırtılı kayıtlarla. şarap içmişsin bilmemnesin.

a clockwork orange

içinde nadsat denilen uydurulmuş, ingilizceye uyarlanmış fakat rusça kökenli kendine has argo bir dilde kelimeler bulunur.
distopik alaycılığın en neşeye şarkı şeklidir.

örneğin;
devotchka genç kadın, chelloveck adam, dost, lubbilubbing sevişmek anlamına gelir.
koca bir listesi var bunun : https://en.wiktionary.org...pendix:A_Clockwork_Orange şuradan ulaşılabilir.

ve 1959 yılında beyin tümörü tanısıyla doktorların bir yıldan az ömür biçtiği ingiliz romancı, besteci, eleştirmen Anthony Burgess'in; karısı Lynne'in ölümünden sonra geçimini sağlaması için, bir öfkeyle masaya oturup 12 ay içinde yazdığı 5-6 romandan biridir. (Daha sonra teşhisin yanlış olduğu anlaşılır) *

1 nisan doğumlu olmak

bildiğim kadarıyla şaka gibi minik dalgıç giysili bir şairin ve şaka gibi bir annemin doğum günüdür. uyuyor bize.

yazarların ruh halini anlatan görüntü

sevdiğin şehrin sokaklarında dolaşmak , sevdiğin köpeğe rastlamak gibi.

bir çiçek yılı sonra kim bilir hangi denizde
bin umut yılı sonra kim bilir hangi göktesin

http://galeri14.uludagsoz...latan-goruntu_1376267.jpg

varoluşsal acıyı dindirmek için yapılanlar

bir fesleğen edinmek. gerçekten iyi geliyor. intihara meyilli hiç tanışmadığım bir insan vardı. başkalarınca bahsedilişini duyardım. bir odada yaşarmış, dışarı az çıkarmış. uyurmuş, oyun oynarmış. ama gitmezmiş, çünkü bir muhabbet kuşu ve bir fesleğeni varmış. muhabbet kuşum mutsuza kim bakacak şiirinde saklı. fesleğenim de benimle. onunla konuşuruz, şiirler okuşuruz. ağlarız. ve nezle olmak da iyi geliyor. öksürmek tıksırmak. boğazınızdaki acı daha bir somutlaşıyor, bir nicelik kazanıyor. düşüncenin en bulanık yerinde öksürük sesiyle biraz bölünüyorsunuz. uyum sağlıyorlar bu varoluşla. diyeceklerim bu kadar değil. böyle bir konuda diyecekleriniz hep kalır hep kahır.

poisonxx

gelmeyendir.

bar açacaklara tavsiyeler

işe tabureyle başlanmalıdır, barın kel kemiğidir. bir de sabaha doğru birileri gelirse, kapattık arkadaşlar diye diretilmemesi lazımdır.

benicio del toro

sanki böyle girer girmez pencereden gelen ışığı gözümüzü alan bir odasında , koltuğunun arkası bize dönük biri yavaş yavaş yüzümüze dönerken , yine yavaş yavaş benicio...de..toro...geldin demek diyecekmiş gibi adı olan aktör. kartelmiş bu adam. yan çizmiş. işlere ortak olmak istemiş. sonunda büyüyünce onun da etki alanı, bir işi düşmüş, meksika sınırında. o ihanet ettiğine bir uğramak zorunda kalmış. ve alakasız -buraya kadar çok alakalıydı teşekkürler- ama aklıma hep xavier bardem'le kol kola gelir.

gecenin dili olsa söyleyeceği ilk şey

ışığı kapat.

ygs 2017

pelikan silgi korkusunu salgılatıp hata yapmama gerekliliğini ve bir yerlerde tam vaktinde olma öğretisini veren disiplinlerarası bireyin yalnızlığına ve emeğinin hiçliliğine değinen postmodern bir sınavdır.

blade runner 2049

beklemekten çişimi getiren film.

yatmadan önce saç taramak

saçlarım uzunken yaptığım gerekli bir eylemdi. çok şükür kederli ama güçlü kadın saçı kısalığında artık . hiçbir şekilde iplemesem de , uğraşılmış yapılmış gibi duruyor. istediğin yerde uyu uyan , karışmaz isyan etmez hırpalanmaz.

taranırdı toplanırdı muntazamca uzunken. hey hey.

okuduğunuz en iyi 3 kitap

tersi ve yüzü - albert camus
yavaşlık - milan kundera
batak - f. olivier giesbert

an itibariyle dert edilen şey

tam olarak an itibarını söylüyorsak , isim şehir oynarken küçükken n'den hayvana nikaragua kaplanı yok efendim nil balığı felan diyenlere yeterince karşı çıkmamış olmam. öyle şey mi olur ya? balıktır o , kaplandır o , üçkağıtçılar sizi.

robot fahişeler

androidler elektrikli koyun düşler mi üzerine kafa ve gece patlattığım şu zamanlaraiyi bir leke bırakan başlık. merhaba başlık.

sözlük yazarlarının itirafları

tüm güçsüzlüğümle havalar soğumadan (güneyler sıcak) , sevilmek istiyorum. bu şehri sevmiyorum. sonra sevildiğim kişiyle onun halısı az olan evine gidip , loş ışığında müzik dinlemek istiyorum konuşmadan. bildiklerimi paylaşmak istiyorum , bildiklerimi unutmuş olsam yaşamak bazen sabır ister. havalar soğumadan gel işte. burada kimse yok. ben dahil.

ses etme

benzer bir tarzda olan ama daha olumlu olan ramadan 7/24 şarkısının klibini anımsadım ben de ilk önce izlerken. gerçekten diken diken etti tüyleri. yaşanan gerçek cinayetlerde o insanların yanında olup nasıl nasıl kurtarmak istedim. bak işte varız ve dans ediyoruz , bu sizin de hoşunuza gidiyor, bize katılasanıza diyesim geliyor.

sadece neden , nasıl , kalenin içinde olma durumundan mı , athena hala sevişme kelimesinin sansürlediği bir yarışmada jüri. gerçek yetenekleri harcamamak için mi gökhan orada , mücadele etmek için mi, para mı yoksa gerçekten. ne bileyim tarikat mevzuları mı? hep genç ve renkli düşünen , dansı seven , pötikare bir beyin neden öyle keko bir programdadır hala? bu da renge ve saygıya dairdir, birlikte yaşamak bu mudur , o güzel düşünüyor, çelişkisiz daha barışçıl da ben mi acaba şovenistlik yapıyorum kendi düşüncelerim uğruna ayırt edemiyorum artık bu simulasyon evreninde.

ama çok güzel klip. tüm drag queenlere tüm quirliklere ışıltılar diliyorum. müzik istiyorum.

ben bu yazıyı geceye yazdım

bak nasıl isteyince geçmek bilmiyormuşsun sen de, soğuk ezan seslerin için teşekkürler, cenin pozisyonumu da alıp kıvrılacağım belki geriye giderim, hazır doğmuşken ve tarihler uygunken. az hoş çakal değilsin. yarın görüşürüz

bir tek duslerim var

daha konuşacaklarımız vardı bu yazarla ama silinmiş gitmiş. izini nasıl bulabilirim ki, iletişimde olan biri var mıdır hiç?