bugün

çocukluğunun gençlik parkını özlemektir.
sanırım çok ciks bi şey.

edit: seçemediğin bir yerde doğmanın nesi ayrıcalık anlayamıyorum biri mantıklı açıklarsa da sevinirim.
behzat ç. de oynamayanın gerçekten o şehirli olduğuna inanılmıyormuş denilesi insan.
cok eskiden tunalı hilmi caddesi'nin pazar gunleri trafige kapali oldugunu, cift yonlu oldugunu ve kizilay trafigini ceken yollardan biri olmadigini hatirlamaktir.
simdilerde tunali'ya girmeden alternatif yollar arayarak kizilay'a gitmenin yollarini aramaktir.

cok eskiden dogum gunlerinde toplanip, genclik parki'na, ozellikle de luna park'a gitmeyi dort gozle beklemektir.
simdilerde dogum gunu kutlama organizasyonlarina avm'lerden birini dahil etmektir.

cok eskiden guvercin ordusu yuzunden yuksel caddesi'ne girememektir.
simdilerde isportaci ordusu yuzunden yuksel caddesi'ne girememektir.

cok eskiden suya duserim diye, kugulu park'taki tas koprunun ustunden annesiz gecememektir.

cok eskiden segmenler parki'nda trt konserlerini, 23 nisan gosterilerini izlemektir.

simdilerde bankalarin, ana binalarinin teker teker istanbula tasinmasina sahit olmaktir.
. .
"La naabıyon bebe!!!" demektir
"Batıkent istikametine gidecek sayın yolcularımız, kızılayda metroya aktarma yapabilirler" anonsunun neden Kızılay'da değil de Aşti'de yapıldığı konusunda kafa yormaktır.
"Buraya bakarlar" dır.
sokakları denize çıkmasada ayrı bir şevk ile sevmektir.
yüksel caddesinde, tunalıda yürümüş., 7.caddede park yeri bulamamış olmaktır. sakaryada bira içmek, dost kitapevine uğramış olmaktır. Türkiyenin başkentinde hangi akla hizmet gece 12 den sonra 1 saat ara ile bile olsa toplu ulaşımın olmadığını sorgulamış olmaktır. anadolu bulvarının trafiğinde akmış olmaktır. armada, antares, panorayı bilmektir. gaziosmanpaşaya gop demek, ankamall de sinema izlemek, çinçin mahallesi hariç, başına birşey gelmeden gecenin her saati kendini sokağa atabileceğini bilmektir. uçak şehrin üstüne gelince kocatepeyi anıtkabiri görüp mutlu olmaktır.Rock bar da bile olsa misket çalınca oynamadan edememektir. Deniz olmadan da mutlu olmaktır. Melih Gökçek aceba 90. yaşında da hala başkan seçilecek mi diye düşünüp kurtar Allahım demiş olmaktır. Resmi plakalı araçlar geçerken sağ şeride kayıp trafik aksamasına sinir olmaktır. Ankaralı olmak haliyle başkentli olmaktır.
Ankaralı Turgutu düşününce pek gururlanacak birşey gibi gelmiyor.
behzat ç izlerken her sahnenin geçtiği mekanı neresi olduğunu çözmeye çalışmaktır.
-aaa, bak burayı ykm'nin üstünden çekmişler.
-Bak burası a nın oturduğu mahalle değil mi? gibi...
çoğu ankara ile ilgisi olmayan fakat ekmek teknesini oraya kurmuş şarkıcıların ankaralılığı kişiliğine değil de isminin başına koyup kendilerini ucuz bir şekilde pazarlamalarını 'aslında gerçek bu değil ama yapacak bir şey yok' deyip buruk bir ifadeyle onları izlemektir. ankaralı olmak, saygılı olmaktır.
özlem tekin olmaktır. canına kurban olunur.
siyah beyaz filmin tadına varabilmiş olmaktır.
Karanfil sokakta, yüksel caddesinde kızların size çiçek satmaya çalışmasıdır.
Güvenpark ta kahraman askerimiz kız keserken, can eriği yemektir.
saat 20.00 de karanfil sokakta açılan yer tezgahından çakma ürün almaktır.
samimi olmaktır bazen.

görsel
Cemal Süreya'dan

Ankara Ankara
En şefkatli üvey ana.

mısralarını okumak ve hissetmektir.
hepi topu doksan senelik bir geçmişi olan bir şehre ait olmaktır. bir şehir ki ömrü bir rejimle sınırlıdır, işte o da bizzat ankaradır.
bi ömür bebe olmaktır.
hayatın haritasıdır efendim, bir ömürü ankara gibi yaşamaktır ankaralı olmak, bir yanınız geçmişle dalgalanırken bir yanımız ileriye doğru küreklere asılır. istanbul türkçesi her ne kadar gıpta etsede biz o şivelerle kurduk dostluklarımızın en samimi boyutunu. ankaralı olmak ankarada bakacak pek bir şey olmadığından mıdır insanların birbirinin yüzlerine bu kadar çok baktığı.

ankaralı olmak psikopatlığı en masumiyet haliyle şekillendirmektir sokaklarda kaldırım üzerinde, ankaralı olmak ve ankarada yaşamak güzeldir.
'la' sözcüğünü sürekli kullanmaktır.

'gri şehir, kasvetli şehir, memur şehri' gibi betimlemelerle birlikte kullanılan angarada en güzel yıllarını geçirmektir.
istanbul'a alışamamağtır.
burası taşra deseler de ankara nın gizemini severler hep... başka yerde yapamazlar.
denizsiz kalmaktır çoğu zaman.
'deniz yok bu şehirde yaa', 'gri şehir', 'kravatlı şehir', 'taşra' gibi saçma salak eleştiriler getirenleri mogan gölü'nde boğma isteği taşımaktır.
bu başlık aklıma cemal süreya'nın Ankara, istanbul, izmir yazısını getirdi. paylaşmak istedim bunu yazarken de...

En iyi kalpli üvey ana. Bu şehri bu kadar yalın anlatan başka bir şey olamaz sanırım. Sorumluluklarını bilen, asla kötü davranmayan ama sonuçta bir üvey anaolan Ankara. Bu şehirde insanlar bekler. Emekliliği, askerin bitmesini, rüşvetin gelmesini, gönderdiğiniz evrakın cevaplanmasını, suskun devletin konuşmasını beklerler. Taşı çatlatacak bir sabırla bir şeyleri beklerler, kim bilir bekledikleri hayattır. Belki denizi görselerdi beklemezlerdi. Denizi su sanırlar. Suyu görmek için göllerin kıyısına gidersiniz ama su ufka uzanmaz. Bir suyu deniz yapan ufuk yoktur Ankara'nın göllerinde. Oysa ne önemlidir suyun hiç bitmemesi ve uysal bir sevgili gibi gökyüzüyle birleşmesi. O vaatkar ufuk çizgisi, o nasıl güzeldir. Herzaman ötelerde bir şey olduğunu fısıldayan o şehvetli çizgi. insanlar Ankara'da beklerler, kim bilir bekledikleri hayattır. istanbul'da ise durum daha vahimdir. Hayat sanki bir adım ötede duruyorgibidir. Doğruya doğru, dünyanın en güzel şehridir istanbul, ama hayateli çabuk davranır. Daha siz elinizi uzatmadan işveli bir kadın gibi kaçar gider. Bu yüzden hırsla kovalarlar hayatı istanbullular. Beklediği şeyin belki de hiç gelmeyeceğini söyleyen şeytani fısıltıya rağmen, Ankaralının dingin tevekküllü bekleyişinde bir huzur vardır. Ama istanbul'lunun hırslı kovalamacasında ne huzur vardır ne de tatmin. Dünyanın en güzel şehri hemen kol mesafesindeyken kendilerini yiyip yutanbir kovalamacanın içinde kaybolur giderler. Hayat kaçar, onlar kovalar. Ama izmir... izmir'de hayat beklenmez, kovalanmazda. O zaten sizinle beraberdir. Ufkun ötesini muştulayan bir deniz vardır. Mutlulukla dolu, sakin bir sevişmenin tadındadır körfez. Körfez vapurlarının sakin gidişinde hırslarınız yok olur, kovalamayı bırakırsınız, hatta martılara gevrek atacak kadar iyilikle dolarsınız. Ne varsa bu şehirde, bayatlamış vapur çayı bile nektar olur. Hafta sonları denize doğru bir göç başlar."Ey hayat, biz Çeşme'ye gidiyoruz sen de arkadan gel" der izmirliler muzipçe. Ve ne gariptir ki hayat, uslu bir çocuk gibi onların peşinden gider. Ne garip, uçak biletinin üzerinde adımın hemen yanında yazan IZM harflerine sevgiyle bakıyorum. Sabırsızım, sevgilisine kavuşacak aşıklar kadar.
bazıları içinde behzat ç., pilli bebek, sakarya caddesi,ceyhun atıf kansu caddesindeki leziz restaurantlar.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar