bugün

(img:#877890)
neden doğru olmayanı değil de doğru olanı isteriz: biz bizim istediğimiz şeye doğru deriz.
o halde kişinin istediği onun için doğru olandır. o halde doğru ve yanlış kişinin kendisiyle yüzleşmesiyle belirlenir.

iyi ve kötü olarak bahsettiğimiz nedir: iyi bizim için yararlı olan bize güç getirendir. o halde iyi: güçtür
kötü ise: zayıflıktır. dikkat edin bu yine benim için geçerlidir. ama bunu isteyen herkes kabul edebilir.

insanlığa karşı en büyük tehdit en büyük günah: tanrıdır, tanrı kötüdür.

güçlü olmak iyi midir. evet çünkü güçsüz olmaktan korkuyorum. korku kötüdür; ancak güçsüzler korkar.
özun neyse sözun o olsun.
ahlakin yüzünden okunsun.
Evrensel olan dünya kurallarıdır çoğu.
Peygamber sav'e vahiy gelip islamı teblig etmeden önce ahlakıyla tanınmıştır.
toplumun sorunsuz işlemesi için uydurulmuş faydalı kurallar bütünüdür.

değer, ahlak, kural, yasa falan filan fıstık, bunların hepsinin altında daha iyi ve sorunsuz bir toplum modeli yatar.

iyi kurarsan bu yasaları iyi bir toplum çıkar, kötü kurarsan kötü bir toplum.
etik kurallar bütünüdür. evrensel normlar üzerinesorgulamalar yapan bir felsefe alt bilim dalıdır. çok severim. bayılırım hatta.
Nedir ne değildir bilinmez kişiye göre değişir.

Sözlükte olmadığına eminim ama.

Tutturmuslar bir ceren diye kızı ahlaksız ahlaksız konuşuyor kafirler.
toplumsal normlarla ilişkilendirilmemesi gereken.
başka bir insana veya herhangi bir canlıya şahsi, fiziksel ve zihinsel zararda bulunmadığı sürece istediği şekilde düşünülebilecek olandır.

bknz: zevkler ve renkler tartışılmaz.
dünyada bir insan kalsa ahlaktan bahsedebilir miyiz?

cevap : sona kalan dona kalır. O düşünsün, banane.
Çoğu kişide tukenmis olan olgudur.
şu entrylere bakıyorum da yazarları kahveden mi topladınız diyorum.

Ahlak'ın tanımı için önce şunlar sorulmalıdır.

1. Felsefi bir disiplin olan etik neyi araştırır? Konusu nedir?
2. Etik konusuna nasıl yaklaşır? Etikten bir bilim dalı olarak söz etmemizi meşru kılacak yöntemler oluşturur mu? Yoksa etik, bağlayıcı olmayan dünya görüşleri ve ideolojilerle aynı düzeyde bir yerde mi durmaktadır?
3. Etiğin nihai amacı nedir? Neyi hedefler?

Kısaca yanıtlamak gerekirse;

1. Etik, insanın eylemlerini konu alır. Buna rağmen karakteristik bir eylem kuramı sayılmaz, zira etiğin konusunu her türlü insan faaliyeti, eylemi davranışı değil de öncelikle ahlakiliği vurgulayan, yani ahlaki olanlar oluşturur. Etik, bir eylemi ahlaki açıdan iyi bir eylem yapan niteliksel durumu sormaktadır ve bu bağlamda: ahlak, iyi, ödev, görev, gereklilik, izin vb kavramları ele almaktadır.

2. Etik, temellendirilmiş sonuçlara varmayı amaçlar; dolayısıyla ne ahlakileştirme ne ideolojiye dönüştürme ne de dünya görüşü ortaya koyma gibi bir amacı yoktur; konusunu, yani ahlaki eylemleri belirli bir yöntem kullanarak ele alır. Bu doğrultuda da salt öznel değil nesenel gerçekliği olan, bir başka deyişle, öznelerarası bağlayıcılığı kanıtlanabilen önermeler önem kazanmaktadır.

Etikte kabaca iki etik yöntem kategorisini birbirinden ayırt edebilirsiniz. Deskriptif yöntem ve normatif yöntem. Deskriptif yöntem aracılığıyla belirli bir toplum ya da sosyal topluluk ve birliğin içindeki fiili eylem ve davranış biçimlerini, söz konusu sosyal yapının içindeki etkin değerler ve geçerlilik talepleri açısından araştırılır. Bunlar, araştırılan toplum ya da toplulukta geçerli olan, yani oradaki mevcut, olağan pratiği ve bu pratiği yönlendiren dolayısıyla çoğunluğun bağlayıcı olduğunu kabul ettiği ahlak yasalarının bütününe yönelik yargıları içerir. Normatif yöntem ise mevcudu betimlemekten ve tanımlamaktan çok, önceden tanımlayan ve reçete sunan bir yöntemdir. Bu yöntem, dogmatik bir bakış açısıyla uygulandığında, neyin nasıl yapılmasını önceden belirlediği için kolaylıkla ideolojiye dönüşme riski taşır; bundan dolayı durumu tespit etmekle yetinen ve durumun nasıl olması gerektiğine ilişkin görüşler öne sürmeyen deskriptif yöntemce mevcut olguları malzeme olarak bir araya getirdikten sonra, seçip ayıklayıp yeniden düzenleyerek de kimi değer yargılarının ortaya konması mümkündür. Etikte normatif yöntemler salt eleştirel olarak kullanıldığında yani "Z durumunda Y yapmalısın!" türünden doğrudan eylem talimatları sunmayan yöntemler olarak kullanıldığında işlevseldir. Normatif yöntemi kullanan etik, bir tespit yapmadan önce eylemleri ahlak çerçevesinde değerlendirme olanağı sunan kriterleri geliştirmek durumundadır. Bu değerlendirme kriterleri tekrar tekrar sorgulanabilir, gözden geçirilebilir olmalı, yani eleştirel karakter taşımalıdır.

3. Etiğin amacına gelince, bu, bir dizi alt amaçla birlikte ifade edilebilir;

- insan pratiğini ahlaki niteliği bakımından aydınlatma,

- Eleştriel, ahlak tarafından belirlenmiş bir bilinci geliştirebilecek etik argüman sunma biçimlerine ve argümanları temellendirme süreçlerine girebilime,

- Ahlaki eylemin, insanın isterse gerçekleştirebileceği, istemezse vazgeçebileceği keyfi bir eylem olmadığını: aksine, insan olarak varlığına ilişkin vazgeçilmez bir niteliğin ifadesini temsil ettiğini gösterebilme, yani insanı sevmeyi öğretebilme.

Bu hedefler, hem bilgi ile ilintili kognitif bir uğrağa hem de artık sadece öğrenme süreçleriyle yani kognitif düzlemde aktarılmayacak bir ilişkiye işaret ederler: Başka bir ifadeyle sorumluluk bilinci olarak ya da ahlaki yükümlülüğün üstlenilmesi, insanın ahlaki olanı bağlayıcı olarak tanıması biçiminde tanımlanabilecek bir durumu dile getirirler.
Ancak etiğin dayandığı, hatta dayanmak durumunda olduğu temel koşul " iyi niyet"tir. iyi niyet, burada, kişinin argümanları kabullenmeye ilksel olarak hazır olmasının ötesinde, iyi olarak kabul edileni fiilen kendi eylemlerinin ilkesi haline getirmesi anlamına gelmekteridir. Kendi bakış açısını sorgulamayı daha en baştan istemeyen kişide, farklı nedenlerden dolayı iyiyi isteme iradesi, yani iyi niyet eksik olabilir:

Örneğin;

- kendisininkinden farklı olan kanaat, görüş ve düşüncelere illkece hayat hakkı tanımak istemiyordur,
- önyargılara saplanıp kalmış olabilir,
- tam bir ahlaktanımaz ya da radikal bir kuşkucudur veya
- ahlaki normların başkaları için bağlayıcı olduğunu kabul etmekte, ama kendisi için geçerli olmayacağını düşünmektedir.
iyi isteme iradesinin, açıklığın, dürüstlüğün, açık fikirliliğin ahlaki açıdan eksikliği her türlü ahlaki uzlaşmanın ve birbirini anlamanın temelini ortadan kaldırır. Bu durumda etik düşüncelerin de hiçbir anlamı olmaz; tıpkı, teolojiye ilişkin düşüncelerin -aynı zamanda her hangi bir şekide dinsel eylemle ilişkili değillerse- entelektüel açıdan önemli olabilseler bile, asıl amaçlarına bu bağlamda ulaşamayacakları gibi.
bireysel varlıkların, bir arada bulunma ve yaşama güdüsünün alt disiplininde yatan' karşılıklı anlaşma' güdüsü yada ilkelerden biri olup bilinçsel gelişimci temelinde zannedildiği gibi herhangi bir insan ötesi, doğa üstü bir etki yoktur. insanın bir arada bulunma ve her türlü bireysel toplumsal etkileşimi insanlar arası davranışsal paylaşıma dayanır. bu paylaşımın sağlıklı oluşu, bir çeşit uzlaşısal alışverişe yönlendirir. ahlak tanımlaması altında sıralanan bir takım doktrinsel öğeler de bu insanların kendi aralarında, çağlardan günümüze oluşturup geliştirdiği, zamana, coğrafyaya ve toplum şartlarına göre değiştirip şekillendirdiği fikirsel pratiksel durumlardır.

herhangi bir zaman, toplum, coğrafya eğrisinde de ahlaki tutum ve davranışların nasıl olduğu yine insanlar tarafından gözlemlenebilir. tutumsal ketvurumlarda alt temelde insan üstü bir otorite aramak, hayal dünyasına yapılan yolcuklardan ve efsanelerden başka bir şey değildir. bazı eski toplumlarda hırsızlık olarak algılanan davranışsal yönelim, onure edilen bir cesaret gösterisi ve hüneri olarak görülürken bu durum genel günümüz dünyasında bir suç ve ayıplanacak yön taşır bünyesinde. bir zamanların cesaret gösterisi şimdilerde suçtur. 

yadaeski zamanlardaki klanlar içi gerçekleştirilen aile -akraba evliliklerine benzer ilişkiler örneğin günümüz türkiye'sinde 'ayıp' ve sözel norm olarak 'yasak' iken, bazı 'batı' ülkelerinde aile içi evliliklerin özgür bilincin alacağı karar doğrultusunda verilmesi gereken bir karar olduğu yönünde yasal zemin hazırlanmakta yada bu girişimin kapısı aralanmaktadır. 

ahlaki davranışlar diyince akla gelen ' iyi, neye göre, kime göre belirleniyor? ' sorusu aklıma geliyor. bence iyi; kişinin yada ortakyaşarlarının menfaatlerine, bireye ve topluma olan olumlu olumsuz yansımasına ve bu yansımanın pratikte taşıdığı anlama göre değişir. benim bir yabancı dil daha öğrenmem, daha rahat ve kalitesi yüksek bir iş olanağı yakalamamı sağlayacaksa o şey iyidir. bireysel, toplumsal standardımızı yükselten ve ortak yaşarlarımızın özgürlüğünü ve sınırlarını tehlilkeye atmayan bir durum söz konusu ise o şey hem bizim hem de sosyal ortakyaşarlarımız açısından iyidir.
"ahlak millet yapısının temelidir. O olmadan hiçbir şey olmaz."

Hüseyin Nihâl Atsız
Ahlak grup kavramıyla ilintilidir.
Grup yoksa ahlak diye birşey yoktur.

Örneğin tek başınıza bir yolun ortasına sıçmaktan sizi men eden şey diğer insanların varlığıdır.

Tek kalırsan sıçarsın.hiç vicdan falanda tınlamaz.

Öyleyse ahlak tıpkı kanun gibi grup dinamiğini korumak için uyduralan soyut kanunlardır.

Yeteri kadar güçlü olursan grubu da dinamiğini de etiğini de siker atarsın.

Temsil etmekle müdahil olduğum sosyal darvinizmin yegane öğretisi bu olmalıdır.

Dip edit: demekki fıtratta ahlak diye birşey yoktur. Ahlak uyum için türetilir kabul görülür.budur.
Dinle milletle yetiştirilmeyle hiç bir alakası olmayan değerler bütünü.
sürekli çelişkiye düşüren konu. kimleri dinden, kimileri kamusal kurallardan gelenin doğru olduğunu savunur. konuyla ilgili şöyle bir yazı var. http://www.akilucu.com/ahlaki-celiskiler/
ateistlerin temellendiremeyeceği kavramdır.

ateistler durumun farkında olmadıkları gibi bir de başkalarını ahlaksızlık ile suçluyor olmaları ziyadesiyle tuhaf ve eğlencelidir.
Günümüzde en çok ihtiyacımız olan kavramlardan biri. Sadece din ile bağdaştırılması yanlıştır. Bir ateist de ahlâklı biri olabilir ki bu da gayet doğaldır. Din ise güzel ahlâkı tavsiye eder, ona yönlendirir. Normalde ahlâka önem vermeyecek insanları da sınırlandırma görevini yapar.
dinlerin saçma bir şekilde sahiplendiği, saplantılı fikirlerine uymayanların buna sahip olmadığını iddia ettikleri kavram. bir kere sormaz bu niye ahlaksızlık diye. dindarlarda kibir yaratır. bunun için çevresine saldırır.
Anlayışı kişiden kişiye değiştiği için toplumsal olarak incelenmemesi gereken davranış biçimleridir.
aslında ister ahlak de, ister töre de, ister din de, ister hukuk de fark etmez. tüm bu kurallar toplumu daha iyi idare etmek için insanların icat ettiği şeylerdir. toplumu koca bir fabrikaya benzetirsek bu fabrikanın işlemesi için her şeyin belli bir düzen içinde çalışması lazımdır. işte insanı düzene koyup toplumu düzenli işleten de bu kurallar bütündür. o yüzden fazla ayırmaya gerek yoktur.
şu sıralar insanlarımızın sahip olması gereken en önemli şey....
21. yy'da önemini yitiren şeydir.
ahlaklı insanlarda olan kavram.
En çok bu kavrama sokmayı seviyorum.
güncel Önemli Başlıklar