bugün

20. yüzyılın ve dünya tarihinin belkide en iyi polisiye yazarıdır.

Kendisi ingilizdir pek bilinmesede aşk romanlarıda yazmıştır ayrıca.

Hercule poirot gibi bir karakteri(dedektif) edebiyat dünyasına kazanmıştır.Romanlarında kişisel tahlilleri aşırı iyi yapan ve karakter psikolojisini okuyucuya çok iyi yansıtan ender yazarlardan birisidir.

Poirot gri hücreler denen akıl sistemini uyguluyarak suçluları bulmaya çalışır.Hepsinde de başarılı olur diyebiliriz.

Kendisinin bir algoritması vardır kitaplarında.Başta yazdığı kitaplarda ne kadar farklı olsada son kitaplarına doğru aynı algoritmayı kullandığından çok kolay bulunuyor son kitaplarındaki suçlular.Öneririm kesinlikle.On küçük zenci en sevdiğim romanıdır.

Kendisi türkiyede bir otelde kalıp bir roman yazmıştır.Bu otel pera palas 411 no'lu odadır.

Bugün doğum günü büyük yazarın.Toprağı bol olsun.

görsel
briç masasında cinayet, on küçük zenci, doğu ekpresinde cinayet en güzel kitaplarıdır...
hayranı olduğum ve okuduğum tek kadın yazar. cinayet romanları yazar. 1890 dogumludur, 12 ocak 1976 da ölmüştür. romanının kahramanı dedektif hercule poirot'dur. katili çok zor bulursunuz...
katilleri pek tahmin edemedigim ama okuya okuya, benzete benzete az cok bir seyleri yakalamaya basladigim romanlarin cinayetler kralicesi lakapli ingiliz yazari.
mesela sapka takan ya da peruga benzer saclari olan biri varsa onun muhtemelen kilik degistirmis bir baskasi oldugunu ve muhtemelen de katil oldugunu artik anlayabiliyorum. keza birisi yillar sonra cocuklugunun gectigi yere donmus ise, o kisiye de asla guvenmem. muhtemelen kendisi gercekten soyledigi kisi degil, o kisinin yerine gecmis bir baskasidir ve kurban da durumu anlayan, gercek kisiyi gecmiste tanimis biridir. ayriyeten, biri zehirlenmis ama olmemisse, katil olmasi ihtimali kuvvetlidir. yine ayni cifte bloften hareketle, biri birine herkesin ortasinda seni oldurecem diyorsa ve akabinde o kisi ölüyorsa, katil o lafi edendir buyuk olasılıkla. ayrica hikayede bir doktor varsa, cogunlukla olayda parmagi vardir. ve ailede biri kurbana cok duskun idiyse, muhtemelen katil cok sevmekten dolayı o kişidir.
tum bu formullerine, arada cus dedirtecek hilelerine ve bazen kendini tekrarlamasina ragmen taa kucukkenden beri cok severim christie'yi. bazilari belki de cok kolay okundugundan edebi degeri olmadigini soyler, bence kendi tarzi icinde vardir cunku gerilim ya da polisiye romanlar tarz itibariyle zaten budur, daha ne olsundur. christie de oraya buraya serpistirdigi detaylarla ve satir aralarinda verdikleriyle adama beyin cimnastigi yaptirir, sasirtici sekilde genel kultur kazandirir (evet genelde zehir ve cinayet konularinda ama olsun!), insan psikolojisine guzel guzel deginir, ustelik de arastirma icerir. ayrica zamaninin ingiltere'sini ve insanlarin yasam tarzini da pek guzel betimler.
belli ki zeki ve zamaninin ilerisinde kadinmis rahmetli... bugun dunyanin kosullari degismis, karakterlerinin gorusleri biraz zaman asimina ugramis olsa da hala okunuyor, jenerasyonlara arsenik ve siyanür arasındaki farkları, cinayetleri cozmenin temelinde kurbanin karakterini anlamanin yattigini ogretmeye devam ediyor. o zaman boyle seyler yazmis bu kadin, simdi yazsa dna'larla, parmak izleriyle, super teknolojilerle kimbilir neler yazardi.
karakterlerine gelince, hayli karikatur bir tip olan poirot'ya ve karizmasina bayilirim. yan tip, cinayet romani yazari ariadne oliver ise cok eglencelidir. miss marple'i o kadar sevmem, gereksiz konusur, orgu yemek... surekli anlatir da anlatir.
en sevdigim romani ise geceyarisi cinayeti (endless night) olsa gerek. ackroyd'u okumadim ama bu da dedektifsiz, birinci agizdan yazilmis bir kitaptir ve sadece cinayeti degil boyle biraz buruk bir ask hikayesini de icinde barindirir. her zamanki gibi sasirtan bir sona sahip guclu bir psikolojik hikayedir. ayrica bu kitaptan beri santorini'ye gidesim var fena halde, oyle de guzel anlatir oralari. filmi de cekilmis olan bu kitabin filmi hayli basarisizdir. romanlari arasinda en sevmediklerim ise poirot'nun muhtesem dortlu mu besli mi neyse iste, onlarla tanisip, casusluk olaylarina girdigi kitaplar serisidir.
bu arada kitaplar arasindaki birbirlerine gondermeler de christie'nin hos detaylarindandir. gecmisteki cinayetlerin cozuldugu kitaplari ise ayri bir eglencelidir.

son olarak okuduklarim arasindan beni en etkileyen 3 christie'yi de yazayim hemen, adet yerini bulsun.
- geceyarisi cinayeti- endless night: daha once de degindigim gibi bence edebi degeri en yuksek christie'dir bu.
- ve perde indi- curtain/poirot's last case: poirotseverler icin cok acikli bir christie.
- on kucuk zenci- ten little indians/ and then there were none: vay vay vay
büyük kadın yazardır. istanbul aşığıdır.
On küçük zenci adlı romanıyla hayranı olduğum yazardır. türkçe çevirilerinin basit olması okuyucuyu genellikle yanıltır, kitaplarının asılları o kadar ağdalı ve zengindir ki, şaşırtır. Romanlarının büyük bir kısmını Gönül Suveren çevirmiştir.
-şu sayfayı okuyup bırakacam.
-bari şu bölümü bitirip bırakayım. diye diye 191 sayfalık on küçük zenci kitabını tek seferde okuduğum müthiş yazar.
1926 yılının bir kış gecesi eşiyle kavga ettikten sonra evden çıkar ve 11 gün boyunca ortadan kaybolur. Christie'nin valizi ve paltosunun olduğu arabası Surrey bölgesinde yoldan çıkarak çalılıklara dalmış bir şekilde bulunur. O dönemde çok da ünlü olmayan yazarın kayboluşu bir anda gazetelerin manşetlerini kaplar. Agatha'nın kocası ve metresi polisin şüpheli listesinde başı çeker. Binlerce polis ve gönüllü, kırsal bölgedeki arama çalışmalarına başlar, yakındaki bir gölün dibi taranır, hatta polisiye edebiyatın usta yazarı Sir Arthur Conan Doyle bir falcıya Agatha'nın yerini görebilmesi için kayıp yazarın eldivenlerinden birini verir.

Yaklaşık 10 gün sonra York kenti yakınlarında Harrogate kasabasındaki bir otelde çalışan bir garson, bir kadın misafiri yazara benzeterek polisi arar. Christie'nin kocası otele gelir, restoranda kuytu bir masaya oturur ve karısının gelmesini bekler. Az sonra Agatha Christie içeri girer, bir masaya oturur ve manşetleri kendi kayıp haberleriyle dolu gazeteleri okumaya başlar. Kocası Agatha'nın yanına gider ve onunla yüzleşir. Agatha 12 yıllık kocasını tanımaz.

Agatha Christie'nin bu gizemli kayboluşu basında ve edebiyat çevrelerinde sayısız spekülasyona neden olur. Agatha büyük bir bunalım içindedir, arabası kaza yapınca başını vurarak hafızasını kaybetmiştir.

Bu gizemli olay karşısında Agatha hiç açıklama yapmaz ve anılarında buna yer vermez. Harrogate Kasabası ise bugün Agatha'nın gizemine ve yazarın büyük yaratıcılığına bir çeşit saygı mahalline dönüşmüş durumdadır. "Theakston Old Peculier Crime Writing Festival" olarak bilinen uluslararası suç edebiyatı festivalinin Harrogate kasabasında ve Agatha Christine'nin sahte isimle kaldığı Old Swan Oteli'nde yapılması elbette bir raslantı değildir.

(21.08.2022 - Cumhuriyet, Elçin Poyrazlar)
okurken eski bir evde,şöminenin karşısında,battaniyenizin altındaymışsınız gibi tatlı bir his veren,kitapları,dünya çapında kutsal kitaplar ve shekespeareden sonra en çok satan yazar ünvanına sahip olan ingiliz polisiye yazarıdır.kendi hayatından izler bulabileceğiniz eserleri,ince bir zekanın ürünüdür.hercule poirot isimli dünya tatlısı bir dedektif ve miss marple adında uyuzun sinsinin önde gideni bir kızkurusuna çözdürür cinayetleri.hayatında 11 günlük kayıp bir zaman vardır ki bu süreyi istanbul'da pera palas otelinde geçirdiği sanılmaktadır.ne yaptığı,nerede olduğu bilinmemektedir,hafızasını yitirmiş halde bulunmuştur çünkü * *ölümünden sonra bir medyum agatha christie'nin ölümünün sırrının pera palasda kaldığı odanın içinde bir anahtarda saklı olduğunu söyler,inanan aklıevvellerde koşa koşa gelip odayı ararlar.haklı da çıkarlar çünkü döşemenin içinde bir anhtar vardır.ama bundan sonrasını ilerletemez beni yıllar yılı meraktan çatlatırlar.**
üzerine daha iyi polisiye yazarı olmayan teyzemiz. on küçük zenci romanının üzerine çıkabilen bi polisiye romanı yazan olmadı daha.
iki gün içinde okuyup bitirmezsem olay örgüsünden koptuğum kitapların yazarı olan güzel insan. abimle birlikte çok okurduk, lisedeyken özellikle. kriterimiz de kitapta dedektif olarak hercule poirot olmasıydı. miss marple de iyiydi hoştu ama poirot kadar güzel çözemiyordu olayları. bir de kendisi bizzat olay yerinde bulunamayacak kadar yaşlı olduğu için hep bir muhbir üzerinden hallediyordu. ama poirot öyle değil işte. canım poirot.
katilleri pek tahmin edemedigim ama okuya okuya, benzete benzete az cok bir seyleri yakalamaya basladigim romanlarin cinayetler kralicesi lakapli ingiliz yazari.
mesela sapka takan ya da peruga benzer saclari olan biri varsa onun muhtemelen kilik degistirmis bir baskasi oldugunu ve muhtemelen de katil oldugunu artik anlayabiliyorum. keza birisi yillar sonra cocuklugunun gectigi yere donmus ise, o kisiye de asla guvenmem. muhtemelen kendisi gercekten soyledigi kisi degil, o kisinin yerine gecmis bir baskasidir ve kurban da durumu anlayan, gercek kisiyi gecmiste tanimis biridir. ayriyeten, biri zehirlenmis ama olmemisse, katil olmasi ihtimali kuvvetlidir. yine ayni cifte bloften hareketle, biri birine herkesin ortasinda seni oldurecem diyorsa ve akabinde o kisi ölüyorsa, katil o lafi edendir buyuk olasılıkla. ayrica hikayede bir doktor varsa, cogunlukla olayda parmagi vardir. ve ailede biri kurbana cok duskun idiyse, muhtemelen katil cok sevmekten dolayı o kişidir.
tum bu formullerine, arada cus dedirtecek hilelerine ve bazen kendini tekrarlamasina ragmen taa kucukkenden beri cok severim christie'yi. bazilari belki de cok kolay okundugundan edebi degeri olmadigini soyler, bence kendi tarzi icinde vardir cunku gerilim ya da polisiye romanlar tarz itibariyle zaten budur, daha ne olsundur. christie de oraya buraya serpistirdigi detaylarla ve satir aralarinda verdikleriyle adama beyin cimnastigi yaptirir, sasirtici sekilde genel kultur kazandirir (evet genelde zehir ve cinayet konularinda ama olsun!), insan psikolojisine guzel guzel deginir, ustelik de arastirma icerir. ayrica zamaninin ingiltere'sini ve insanlarin yasam tarzini da pek guzel betimler.
belli ki zeki ve zamaninin ilerisinde kadinmis rahmetli... bugun dunyanin kosullari degismis, karakterlerinin gorusleri biraz zaman asimina ugramis olsa da hala okunuyor, jenerasyonlara arsenik ve siyanür arasındaki farkları, cinayetleri cozmenin temelinde kurbanin karakterini anlamanin yattigini ogretmeye devam ediyor. o zaman boyle seyler yazmis bu kadin, simdi yazsa dna'larla, parmak izleriyle, super teknolojilerle kimbilir neler yazardi.
karakterlerine gelince, hayli karikatur bir tip olan poirot'ya ve karizmasina bayilirim. yan tip, cinayet romani yazari ariadne oliver ise cok eglencelidir. miss marple'i o kadar sevmem, gereksiz konusur, orgu yemek... surekli anlatir da anlatir.
en sevdigim romani ise geceyarisi cinayeti (endless night) olsa gerek. ackroyd'u okumadim ama bu da dedektifsiz, birinci agizdan yazilmis bir kitaptir ve sadece cinayeti degil boyle biraz buruk bir ask hikayesini de icinde barindirir. her zamanki gibi sasirtan bir sona sahip guclu bir psikolojik hikayedir. ayrica bu kitaptan beri santorini'ye gidesim var fena halde, oyle de guzel anlatir oralari. filmi de cekilmis olan bu kitabin filmi hayli basarisizdir. romanlari arasinda en sevmediklerim ise poirot'nun muhtesem dortlu mu besli mi neyse iste, onlarla tanisip, casusluk olaylarina girdigi kitaplar serisidir.
bu arada kitaplar arasindaki birbirlerine gondermeler de christie'nin hos detaylarindandir. gecmisteki cinayetlerin cozuldugu kitaplari ise ayri bir eglencelidir.

son olarak okuduklarim arasindan beni en etkileyen 3 christie'yi de yazayim hemen, adet yerini bulsun.
- geceyarisi cinayeti- endless night: daha once de degindigim gibi bence edebi degeri en yuksek christie'dir bu.
- ve perde indi- curtain/poirot's last case: poirotseverler icin cok acikli bir christie.
- on kucuk zenci- ten little indians/ and then there were none: vay vay vay
Kisa ve güzel cinayet öykülerinin yazarı ablamız. Her gece uyumadan önce eserleri radyo tiyatrosu vasitasiyla hayallerimizi senlendiriyor.
bana kitap okumayı sevdiren yazardır. hayatımda kitap okumamış adama tüm serisini aldırmış yazardır. okudukça daha çok okunası gelen yazardır. bazı yazar arkadaşların dediği gibi radyo tiyatrolarında da bir sürü eseri canlandırılmıştır. polisiye ve dedektiflik türünde yazan yazardır.
müthiş zekasıyla yazdığı romanlarda okuru hep şaşırtan yazardır..polisiye dendi mi ilk akla gelen isimdir
bu muhteşem kadın , okurlara katili bulmak için ipucular vermesine rağmen alakasız kişilerden şüphelenmenizi sağlar ve sonuçta hiç olmadık kişiler katil çıkar.
onlarca polisiye romanı yazmasına rağmen hiçbiri birbirine benzemez..