bugün

kimse kusura bakmasın, dizide çok büyük bir mantık hatası var.

- şimdi bunlar nerede kapıcı? etiler
- kadın haftada kaç kere temizliğe gidiyor? 6 veya 7
- etilerde gündelikçi fiyatı ne kadar? 100 tl'den başlıyor.

ulan tek evin hanımının aylık kazancı 2000 - 2800
kapıcı maaşı? etilerde en kötü 1000 tl olsun
oğlan da çalışıyor, hadi asgari ücret olsun

eve ayda 4000 tl para giriyor.

kapıcı dairesinde kira, elektrik, su, doğalgaz ücretsiz.

ayda 4000 tl kazanıp fakir edebiyatı yapıyorlar daha.

ulan türkiye'de onu kazanan orta üstü, yerine göre zengin muamlesi görüyor be!
3 yıldır özel okulda okuyan burslu biri olarak asla nokia telefonumdan ve onun polifonik melodisinden, starbuckstan değil de okulun kantininden kahve içmekten, öküz gibi topuklar yerine bir çift spor ayakkabı, marka hırkalar yerine pazardan aldığım tişörtleri giymekten utanmadığımı bana hatırlatan dizidir.
teşekkürler, 12-13 yaşında bir kız çocuğunun kolayca kapılabileceği hayallerle süslü diziler yapmaya devam edin.
anne babalar, sizde bu oyunlara kanmayacak çocuklar yetiştirin.
(evet çok sinirliyim.)
diziyi şöyle bir izledim ve kendimce ne oluyor özetleyim;

-dizi 90 dk. *
-15 dk emir feriha ile apartmanda karşılaşıyor.
-10 dakika emir feriha'ya bakıyor. o sırada gülsüm ya da başka bir 3. karakter geliyor.
-8 dakika emir gülsüm'e bakıyor, feriha emir'e bakıyor, gülsüm feriha'ya bakıyor.
-apartman sahnesi bitiyor.
-dışarı çıkıyorlar.
-çalıların arkasından koray çıkıyor.10 dakika apartmana bakıyor.
-okula geliyorlar, levent hoca çıkıyor.
-10 dakika levent hoca feriha'ya bakıyor, feriha iade-i bakış olarak levent hocaya bakıyor.
-12 dakika kantinde bıkkın ve de sıkkın oturma sahnesi, burda da kimse birbirine bakmıyor.
-15 dakika saçma ve boş diyaloglar ve feriha'nın anlamsız bakışları var.
-eve geri dönüş ve apartmanda cansu ile karşılaşma.
-10 dakika emirin bezgin ev tripleri ve viski içmesi.
-10 dakika feriha cansu bakışması ve cansu çemkirmesi, bu sırada hande'nin asansörden inişi ve cansu-feriha-hande bakışması.
-ve burda bitiyor.

hiç kimse "aga bu nedir?" demiyor mu?

edit: karakter ismini yanlış girmişim cahilliğimden uyarı geldi*
ferihanın nişanlısının devamlı "feriha'yı gezdiricem." diyip durduğu dizidir. lan feriha köpek mi, nesini gezdiriyorsun?
feriha'nın iman gücüyle hastaneden koşarak ambulanstan daha önce annesinin yanına vardığı dizi.
arkadaş benim anlamadığım bu feriha her dumur olayda helaya gidip suratına su çalıyo ya, acaba öyle yapınca derde tasaya iyi mi geliyo diye birtürlü çözümleyemediğim dizi.
öyle malca bir sahne olmuş ki az önce yayınlanan, hani özel üniversite öğrencileri daha mal, daha beyinsiz gösterilemezdi.

--spoiler--
feriha nın kapıcı kızı olduğunu öğrenen okul komple onunla dalga geçmeye başlar. arkasından bağırmalar, yanından geçerken laf sokmalar. hele ki tahtaya feriha iki ekmek 1 süt yazmaları.
--spoiler--
bu kadar mal değil bu insanlar. üniversite öğrencisi. amerikan gençlik dizisinden fazla etkilenmiş senaristler.
feriha nasıl oluyorsa tekneye temizliğe gidiyor koca tekneyi temizleyip emir'le buluşmaya gidyor ve saçları fönlü, parlak ve dağılmamış. vay arkadaş ben bir süpürge yapıyorum paçoz gibi görünüyorum bu kız hiç mi terlemiyor yahu.
dizinin zengin çocuğu emir evde eli cebinde gezmektedir, napıyosun arkdaşım?
evde cool olmana gerek yok, ev orası.
--spoiler--
adını feriha koydum
orospu olacaksın.
--spoiler--
adı feriha konulmuş ama kimse feriha demiyor da feriya diyor dizisi. feriya ne lan?
feriya da ne mıymıntı, ne sümsük, ne uyuz, ne suratsuz, somurtuk bir kızdır öyle. onu izledikçe pencereleri sonuna kadar açasım geliyor, öyle kasvetli. başrol oyuncusundan ziyade figüranlara yaraşır performansına hiç değinmeyeceğim bile.

sonra o hande denen çakma sarışın tilki suratlı kız. güya çok zenginmiş hande. ama o kadar zenginliğe rağmen bok gibi saçları var kızın. bizim fön çekmek ve maşadan başka bişi bilmeyen mahalle kuaförü bile daha güzel bi renk tonu yakalar. ayrıca kötü kadın, vamp kadın olacam diye götünü yırıtyor her hafta ama bi gıdım ilerleme yok bu kızda. her replikten önce derin bir nefes alıyor, kafasını yukarı dikerek gülümsüyor, abuk sabuk mimikler yapıyor ve kendini kasarak konuşuyor. bir gün kasılırken öyle kalıverecek.

feriya'nın babası. anlamadığım bir karakter daha. adam hayatı boyunca lüks semtlerde, lüks apartmanlarda, sosyetik insanların arasında çalışmış ama zerre ilerlememiş. daha birkaç saat önce balta girmemiş bir ormandan şehir merkezine düşmüş gibi. en büyük korkusu kızının vermesi ve bekaretini kaybetmesi. kızı eve iki dakika geç kalsa kızının vermiş olduğundan şüpheleniyor. kızını iki gün önce tanıştığı adamla zorla evlendirmeye kalkıyor. neymiş, evlenince kötü yola düşmekten kurtulurmuş. evlenmezse hemen köye geri dönüyorlarmış. 70'lerin arabesk filmlerinden birini mi izliyoruz, noluyo?

ama bu dizide en uyuz olduğum şey fragmanlarda çalan o ağlak ötesi müziği. "bakın ne kadar acıklı ulan, ne duruyorsunuz ağlasanıza lan" diyor sanki müzik. bu kadar ezik bir senaryoya ancak bu kadar ağlak bir dizi müziği olurdu zaten.
bir de dikkat edildi mi bilmiyorum, öyle bir geçer zaman ki osman'dan sonra türk tv'lerinde çocuk oyuncuların gözyaşları dinmez oldu arkadaş. bu dizide de feriya'nın küçük kardeşi her bölüm gözyaşları eşliğinde aile içi şiddete şahit ediliyor. bir hafta abisi kaza geçiriyor, öbür hafta babası bıçaklanıyor, derken annesi hırsızlık suçundan tutuklanıyor, babası ablasını dövüyor. kamera da boyuna o itici veletin gözyaşlarına odaklanıyor, arkadan da o ağlak müzik veriliyor tabi.
aman ne acıklı, ne acıklı.

dizideki zenginlere gelirsek, ki geleceğim: apartmandaki sosyetik karıların bir numaralı dedikodu malzemesi her ne hikmetse kapıcı kızı feriya. ne feriya'ymış arkadaş, apartmandaki milyonluk takılarla dolaşan kokonalar bile feriya'dan başka bir şey konuşmuyor. tüm etiler'in derdi bu kız olmuş.

zengin dedin de aklıma cansu geldi. al sana bi kemçük ağızlı daha. dizilerde kemçük ağızlı bolluğuna gel.
arıza, ruh hastası mal. bu kız da olmasa dizide herhangi bir atraksiyon olmayacak.

feriya'nın müstakbel nişanlısı garip tip: bu nedir böyle allasen? zengin ve sosyetik değilsen, direkt "mal" mısın yani? bu mudur bu dizinin verdiği mesaj? bütün karizma, güzellik, nezaket, görgü, bilgi, kültür hepsi zenginlere mi bahşedilmiştir? normal insanlar daima zavallı ve görgüsüz müdür? sünepe, sümsük ve ezik midir? konuşmayı, nerde nasıl davranılacağını bilmez mi?
adam feriya'ya toka hediye ediyor, feriya da yerin dibine geçiyor. nedir şimdi bu? "bakın bakın ne kadar iğrenç bi durum, ııııyyyyy. süslü bi kutuda tektaş yüzük hediye etmek varken, şunun kıytırık bi hediye kağıdına sarılmış ucuz hediyesine bakın, ay kusiciiiim" mi demekti bu sahne? ya da emir gibi zengin bebenin yanında nasıl da ezik bi görüntü çizdiğini mi göstermeye çalışıyorsunuz? zaten bütün zenginler de birer mecnun, birer romeo'dur, normal vatandaşlar aşkı da, sevgiyi de bilmezler değil mi.

bu dizide "normal" olan şeyler daha ne kadar küçümsenip, "tiksinç" olarak yansıtılacak bilemiyorum.
-evden feriha çıkıyor, okula nihal gidiyor.
feriha'nın kuzeni gelinliğini giymiş, her şeyi tamam; ama bir gelinin en son söyleyeceği bir sözü söyledi:
"ben bi elimi yüzümü yıkayıp geleyim."
Gerizekalı bir çocuk var bu dizide. Mario oynamış abisine "ıyy sen tetriste oynamışsındır kesin" dedi. Mario ve tetris oynamadan büyüyen çocuk mu olur? Ağzını burnunu kırasım geldi yeminle.
isteyerek veya istemeyerek " ferihaya koydum " diye hitap edilebilecek dizi.

- Hanım koş ferihaya koydum başlıyo.