bugün

insanın ci noktasını yakalayan evet ci noktası, g spot değil, harika bir film, hayatın içinden olması ve insana umut vermesiyle bir anda küçücük bir kız çocuğuna dönüşüveriyorsunuz.

yıllardır en sevdiğim ve insana umut aşılıyor amına kodumunun şarkısı dediğim bir pearl jam parçası olan yellow ledbetter'ın kullanıldığı yer ise ayrı bir harika.
izlemeniz gereken az biraz komedi biraz dram bir film. joseph gordon-levitt acayip derecede heath ledger'e benziyor ya.
anna kendrick'in sevimliliğinden bahsetmiyorum bile. seth rogen her zamanki gibi harika. manyak adam ya ahah. 7/10

edit: unutmuşum, baba rolünü oynayan alzheimerdı sanırım. sonlara doğru ceketim ipek dokunsana falan dediğinde ameliyata girecek oğluyla yaşadığı diyalog falan kopardı. hele en sonda gitmeden önce korkup annesine sarılması aniden gözlerimi doldurdu. ama aniden yani hiç beklemediğiniz bir anda vuruveriyor o sahne. ah ulan anneler hep böyle ya. gerçekten cast seçimi başarılı oyuncular on numara.
insanın belasını siken bi film,hele hele bu konuyla alakalı bir geçmişiniz varsa dahada beter siken film.izlememek en iyisi
uzun süredir beklettiğim, nihayet bugün yolculuk esnasında bilgisayarı açıp izlediğim film.

içinde bulunduğum ruh halinden midir nedir bilmiyorum ama, ciddi biçimde etkilendim filmden. annemi özledim, sevgilimin kıymetini anladım, kankam aklıma geldi gülümsedim vs... düşünceli bir annenin, fedakar bir sevgilinin, iyi kötü her anında yanında olan bir dostun yerini dünyadaki hiçbir zenginlik alamaz.

senaryo, kurgu, oyunculuklar falan ortalama olmasına rağmen film çok güzel. otobüste sesli gülmenize sebep olacak sahneler de var, gözlerinizi yaşartacak sahneler de var. izleyin.

8/10.
2011 yılı sinema açısından her ne kadar kısır geçse de bu film o yıl için birkaç iyi filmin arasındadır.. Filmin iyi olmasının altında yatan birçok sebep var. En önemlisi basit, yalın ve izleyiciye net bir şekilde anlatılmış bir kurgu & senaryo döngüsü var. Zaten biyografik özelliği de bunu fazlasıyla yansıtmakta. Bir olayı ne kadar realist anlatırsanız o kadar da olumlu tepki alırsınız. Çünkü izlediğimiz şey birer gerçeklikten çıkıyor, herkesin yaşayabileceği ve etkilenebileceği üzücü bir olaydan.. Buradan bakıldığında da bu seyirci kitlesinin etkilenmemesi mümkün değil.

Joseph Gordon Levitt'in çok önemli parmağı var tabii ki bu işte. Kutlamak gerekir. Sade bir konuyu, olumlu ve abartı bir oyunculukla yükseltiyor. Her ne kadar başrol olursa olsun o karaktere kendinizi kaptırırsanız o kadar haz alırsınız. Aslında film vermek istediği mesajı o kadar da uzakta bırakmamış. Bizler için giriş kısmında veriliyor.. Yayalar için dur işaretini gören Adam, hiçbir araç olmamasına rağmen bekliyor. Ancak yanından bir kişi buna önemsemeden yoluna devam ediyor. Asıl amaç şartlar uygunsa bile kurallara uymak mı? Yoksa bunlara önemsemeden herşey müsaitse yola devam etmek mi? işte bu iki mesaj çok önemli.. Her yönetmen en ufak bir detay bile olsa bir mesajı seyirciye görsel öğe olarak sunmak ister. Bu da içinde olduğumuz filme heyecan katar.. Tabii o an ki dikkate de paralel olarak bağlıdır.

Sağlıklı bir insan her gördüğü bir olayı önemsemez. Çünkü artık hayat kişi için fazlasıyla klişedir. Nefes almak bir pırlanta kadar değerlidir. Ancak bunu kaybetme riski olmadan onun parıltısını da göremeyiz çoğu zaman. işte kanser teşhisinin konduğu o zaman kişi hayatında gördüğü ancak önemsemediği o klişeleri tane tane süzgeçten geçirir. Birşeyler için dur demelidir artık çünkü elinden kayıp gidecek bir pırlanta vardır. Artık önemli olan sizin düşünceleriniz, ilkeriniz ve ideallerinizdir. Stres, yoğun baskı hele ki kanserli bir bireye göre imkansızı başarmak gibidir artık. Ne bir hastalık ne de bir tümördür önemli olan. Asıl gerçek insanın 'gerçekte' göremediği şeyleri üzücü bir olay sonrasında söküp atmasıdır. Adam karakterinde de bu özellik fazlasıyla bastırılmış şekilde mevcut. Belki de onu önemsemeyen bir insanı göz ardı edip, onun için kendi canını verebilecek bir insana duyduğu özlemdi onu ayakta tutan. Filmin vermek istediği mesaj da çok önemli kesinlikle. Hiçbir şey için tam olarak üzülmemek ya da sevinmemek gerekir. Aslında hayatımız da ki herşey 50/50'dir.. Dün, bugünden daha gençtik ve birgün daha ellerimizden kayıp gitti. Onun kıymetini bilecek olan da kişinin ta kendisidir. iyi seyirler diler, kimsenin hayatını üç kuruşluk zırvalar için heba etmemesini rica ederim. En azından bu filmle birlikte bir umut doğuyor insanın içine.
10 üzerinden 8 lik bir film. söylendiği kadar komedi içerikli olmasa da dram izlemeyi sevmeyen beni bile çok etkilemiş bir filmdir.

--spoiler--
Arabanın direksiyonunu yumrukladığı ve bağırdığı sahne inanılmazdı. gerçekten sinir krizi geçirdi herhalde çekimlerde.

--spoiler--
http://www.imdb.com/title/tt1306980/ tavsiyedir.
ülkemizde “Şansa Bak” adıyla vizyona giren güzel bir film.

filmden ilginç ayrıntılar için => http://sinemayazari.blogs...-talihim-fifti-fifti.html
bu yılın en iyi filmlerinden biri. seth rogen film boyunca güldürdü. joseph gordon-lewitt ise gene inanılmaz bir oyunculuk sergilemiş.

ayrıca the help filminden hatırladığım bryce dallas howard da filmin kadrosunda.
alışılmış ve üzerine bir sürü film çekilmiş bir konu olmasına rağmen sonunu merakla bekleyerek izledim.
özellikle oyunculuklar çok iyiydi, belkide ondan.
film için neden 50/50 isminin düşünüldüğüne kafa yordum sonra..
neden 50/50 ?
başka her hangi dikkat çekici bir isim bulunamaz mıydı dedim.
sonra anladım ki bu filmin özü şu;
hayatta her şey için şartlar çok olumlu da olumsuzda olsa, hep %50 şansın vardır. sadece bu başka türlü gösterir kendini.az yada çok. ama görünmeyen bir sayısal değer olarak hep %50'dir. ya vardır yada yoktur.
yada ya olur yada olmaz.
seth rogan'ında filmde dediği gibi: "%50 çok büyük bi' oran. düşünsene,bir kumar oyunu olsan üzerine manyak bahis oynanırdı."

şansımız hep bu.o zaman bu kumar oyununu oynayalım.ayrıca süpersin seth rogan.
izlerken birçok sahnesinde kendimi bulduğum komedi, dram filmi. joseph gordon levitt ve seth rogen'in mükemmel bir ikili olduğu(gerçi seth her filme gidiyor), içinde günlük yaşamdan sıradan ama çarpıcı ögeler bulunduran ''kesinlikle izle'' filmi.
2011 yapımı güzel bir filmdir. Kanser hastası olan bir delikanlının hikayesini anlatır.
adam' ın arkadaşı kyle' ın banyosunda kitabı gördüğü sahneden sonrasında baya ağlatmış filmdir efendim. ağlatırken gülümsetir de yani özet geçmek gerekirse izleyenin pişman olmayacağı bir filmdir.
Seth Rogen'in güldürdüğü, kanserin ise can sıktığı, zaman kaybı olmayan film..
if istanbul 2012 hit filmler bünyesinde gösterilecek filmdir.
ne çok iyi ne de çok kötü olan bir film.

filmin verdiği ana mesaj kanserin aslında korkulmaması gereken bir şey olduğu ve tedavi edilebilecek bir hastalığı olduğudur. konu bu ana fikir çerçevesinde işlenmiş. ana karakterimizin en yakın arkadaşı bayağı eğlenceli bir tip. filme renk katmış. onun dışında diyalogların oldukça sıradan olduğunu düşünüyorum. yine de 2011'in iyi filmlerinden diyebiliriz.
tek kelimeyle olağanüstü bir film. her duyguyu yaşatır. gözün doluyken gülümsetir falan. öyledir işte.
(bkz: 50cent vs ceza)
hem ağlatan hem güldüren film.kesinlikle izlenmeli.insanın kanser olası geliyor yav *
ekşiciler gibi entel entel yorumlarda bulunmayacağım çok iyi bir filmdir iyi bir dram ve komedidir.
sıkmadan hem ağlatan hem de güldüren izlenirliği güzel film.
jonathan levine'in yönettiği ve joseph gordon-levitt, seth rogen, anna kendrick gibi sağlam oyuncuların yer aldığı 2011'in en sağlam filmlerinden. filmin başında klişe işler bekliyorsunuz ama film ağır temposuna rağmen çok akıcı ve diyaloglar o kadar sağlam ki salt kansere odaklanmak yerine sosyal ilişkilere değinmiş. ve yer yer gülüyorsunuz sonra birden kendinizi gözleriniz yaşarmış buluyorsunuz. hayatın içinden, samimi dedikleri yapımlara niye öyle dendiğini bu filmi izledikten sonra daha iyi anlıyorsunuz. tek kelimeyle mükemmel.

puanım: 7.7
yönetmenliğini jonathan levine yaptığı,baş rolde joseph gordon-levitt'in oynadığı dram filmi.

kısaca konusu;

--spoiler--
kanser olduğunu öğrenen adam(joseph gordon-levitt)'ın bu süreci nasıl yaşadığını anlatıyor;sevgilisi,arkadaşı ve ailesini daha iyi tanımaya başlıyor.
--spoiler--

kesinlikle başarılı bir dram.izlemeniz tavsiye edilir.

not:yanlış anlaşılmasın ağır dram değil daha çok duygusal hatta yer yer gülümseten bir film.
grubun kendini dinletme sebeplerinden biri olan parçasıdır.
(bkz: yarı yarıya)