bugün

sinema tarihinin gelmiş geçmiş en önemli eserlerinden biri olan film aynı zamanda stanley kubrick'in en önemli yapıtıdır. bu filmi gerçekten her izleyen anlayamaz, ilk izleyişte pek kimse anlayamaz onun için filmi anlamak için biraz bilgi sahibi olmak gerekiyor filmi birkaç defa izlerseniz anlayacaksınız ki bu sadece bir bilim kurgu filmi değil aynı zamanda bir felsefi film günümüzün bilim kurgularının yanında dahi kötü durmaz hatta bir çoğuna ilham kaynağı olmuştur örneğin interstellar filminin karadelik sahnesinin a space odyssey den ilham olunduğunu düşünmekteyim zira filmde dave Jüpiter'e ulaşınca Bowman Discovery One gemisini pod ile terkeder ve yörüngedeki bir başka dikilitaşı incelemeye gider. Taşa yaklaşınca bir ışık hüzmesine kapılır ve yüksek süratte bir yolculuğa başlar. Yolculuk esnasında tuhaf gezegenler ve kozmolojik olaylar görür. Yolculuğun sonunda kendini pod ile birlikte bir yatak odasında bulur. Kendini uzay kıyafeti içerisinde orta yaşlı bir adam, yemek yiyen yaşlı bir adam ve yatakta uyuyan çok yaşlı bir adam olarak görür. Daha sonra dikilitaş odada belirir. Çok yaşlı adam parmağını taşa doğru uzatır ve Yıldız Çocuğu denen, bir balon içerisindeki bebeğe dönüşür. Balonun içerisinden Dünya'ya bakar.
harika bir film olmasına rağmen türkiye'de entel filmi gözüyle bakılmaktadır. bunda ekşi sözlük enteli şahısların da katkısı vardır. hatta bütün bu izlenimi onlar yaratmıştır.
Zamanın çok ilerisimde bir film. Asla izlenmeden geçilmemeli.
Başıma bir şey gelmeyecekse başlangıç bölümünü ileri sararak izlediğim film.
izleyin sonra haberleri açın.

evrenler arası geçişten başınız dönecek öyle hiiç kokain falan almadan alice harikalar diyarından evil dead evine giderseniz tüyleriniz diken diken olur.

düşünün 1967 deki anlayışa ve kurguya.. bir de bizim daha yeni sinemaya girmiş filmlerimize..

Yok arkadaş başka gezegenlerin insanlarıyız bariz.
ilk önce interstellar filmini izlememden mütevellit olsa gerek; bu kitap ve film arasında acayip benzerlikler mevcut. hal9000 ve tars en önemlisi sanırsam.
Sürekli “ulan onu o zamanlarda nasıl yapmışlar” dedirten film. Özel efektler ve illüzyonlar 1968 yılının çok ötesinde. Bugün bile bu filmi çekmek her babayiğidin harcı değil.
Keşke avatar hakkında değil de bu film hakkında tez yazsaydım.
yapıldığı yılın çok ilerisinde olan film. filmin yılını bilmeden izleyen bir insan yılını tahmin edecek olsa en fazla 90'lar yapımı olarak tahmin eder diye düşünüyorum.
Zamanına göre oldukça ilerde bir film.

Şunu söylemem şart, bugün çok büyük zevkle izlenebilecek bir film değil. Özel bir ilginiz varsa oturup izleyebilirsiniz, onun dışında çok zor. Şu kadar söyleyeyim, filmin çok büyük bir oranı, bugünkü filmlerde anlık gösterilip bitirilecek şeyler iken bu filmde yeri geldiğinde 5 dk harcanmış şeyler. Misal gemilerin yanaşması sahnesini 1 anlık görürsünüz, bu filmde yanaştığını an ve an görüyorsunuz.

Gerçekten ama onun dışındaki detaylarda ince elenip sık dokunmuş, o zamanda gerçekten iyi fikirler ortaya atılmış ve uygulanışı da elden geldiğince gösterilmiş. Onun dışında filmin hikaye kısmı da benim için aşırı muğlak olduğu için pek girmek istemiyorum.
filmden bir bok anlamayanlar alın filmin yönetmeni filmi açıklıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=q-pCW9ntGNY
başyapıtlardandır.
Tarihin en iyi bilim kurgu filmi diyorlar, henüz izlemediğim için utandığım doğrudur. Bilim kurgu sevmem o yüzden izlemedim.
çekildiği yıla bakıldığında inanılmaz bir öngörü ve yaratıcılık barındırsa da yaşattığı etki bazında Matrix ile karşılaştırılması saçma olan filmdir.

matrix bir devrimdir...