bugün

entry'ler (8)

illuminati

şeytana tapan ve ona hizmet etmek amacıyla akla hayale gelmeyecek şeyler yapan topluluk.

ön yargısız ve böyle bir şeyin olabilme ihtimalini kestirip atmadan, her şeyin komplo teorisi olmayabileceğine ihtimal vererek araştırıldığında hakkında yazılanlar insanı dehşete düşürmektedir. zaten ön yargıları bıraktığınızda birçok şeyin yerine oturduğunu ve bazı şeylerin tesadüf denemeyecek kadar yoğun ve muntazam yapıldığını görüyorsunuz. herkes dünyayı gizli bir elin yönettiğine inanıyor fakat böylesine sapkın bir amaç için, böylesine titizlikle ve sinsice, bir ton simge, söz ve sayıyla insanların bilinçaltına girerek, ahlakı yozlaştırarak, zihin kontrolü altındaki kuklalardan yapay rol modeller yaratarak, hatta ve hatta ileri teknolojilerle yapay afetler oluşturup akla ziyan zararlar vererek yapıyor olmasına inanamıyor. evet inanması çok güç. evet amaçları çok saçma. fakat tüm bu gözümüze sokulan şeyleri ve gizli kalması gereken anormallikleri görüp de deli saçması diyerek kestirip atmak da bana çok aptalca geliyor. tabii ki iki tek göz, bir piramit görünce "ohaaa bu da illuminati'ymiş" demekten bahsetmiyorum. her şey bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlanıyorsa bunu inkar etmek cehalet mutlulukturculuk oluyor.

ayrıca her şey para için yapılıyor sanılıyor ama aslında para onların bu sapkın amaçlarına ulaşmalarında kullandıkları bir araç sadece. teknolojik gelişmeler için, insanları satın almak için, dünya ekonomisini ellerinde bulundurmak ve kontrolü kaybetmemek için bir araç.

henüz birkaç haftadır bu konuyu araştırıyorum, ziyadesiyle de tırsak bir insanım fakat bir yerden başladığı zaman insan devamını merak ediyor.
özellikle gevşek gevşek "aptal mısınız olm siz yeeaa" diyen, kendini pek bir zeki zannederek, gözünün önünde oynanan oyunu görmeye çalışanları aklı sıra aşağılayanlara salaklığı bırakıp michael sikkofield ile başlamalarını tavsiye ediyorum. merak etmeyin gerçekleri fark ettiğinizi belli etmek zorunda değilsiniz. nato mermer nato kafa şeklinde takılmaya devam edebilir, illuminati'ye ve yaptıklarına inananları arkadaş ortamlarınızda aşağılayıp karizmanıza karizma katmaya devam edebilirsiniz.

metrobüsteki güzel kıza otomatik kapının çarpması

kızın dikkatini çekmek, gözüne girmek isteyen erkeklere gün doğar. ağırbaşlı ve cool bir şekilde "iyi misiniz hanımefendi?" şeklinde yaklaşmak olumlu sonuçlar doğurabilir.

sözlük yazarlarının itirafları

an itibariyle bugün ne giysem'i izliyorum.

model

beni ilk defa sinirden gözlerimi dolduracak kadar gıcık eden grup. arkadaş kaçamıyorum da! her yerdeler herrrr yerde!

neymiş? pembe bir mezarlık olmak istemiş. bayağı bildiğin pembe kabristan olmak istiyor kadın. hepsini zincirlikuyu mezarlığına gömesim geliyor. o solistin tuhaf hareketleri, arkasındaki emo grubu... bak ellerim titriyor bir su içeyim de geleyim.

tamam sakinim. en sinir olduğum şey de bu salak saçma sözleri küçücük çocuklardan duymam. kuzenim geçen bağıra bağıra söylüyordu bu şarkıyı. bayağı haykırıyor çocuk. pembe bir mezarlık olmak istedim diyor. çürük çilek kokusuyla ciğerim doldu diyor. aşık cesetler diyor şekerden tabuttalar diyor. bu gece ölmek istedim kendimi asmak istedim diyor. yetmiyor ellerimle kendi mezarımı kazmak istedim diyor bacak kadar çocuk! lan allah belanızı versin demeyeyim de ne diyeyim ben?

ben çocukları da alıp model'in olmadığı bir paralel evrene geçmek istiyorum. lanet gelsin bu dünyaya.

halil sezai paracıkoğlu

şarkıcı, oyuncu, tuhaf saçlı adam. kendisini izlemiş fakat hala dinlememeyi başarabilmiş kişilerden biriyim ben. tabii bir ön yargım oluşmadı değil söylenenlerden dolayı ama yine de bilerek dinlemekten kaçmadım. hatta şarkılarını indirdim bir bakayım neymiş bu kadar konuşulan şey dedim ama onları da dinlemedim. yani dinlenemeye de biliniyoröckhfhvffnzl. ben şey yapamadım da siz anladınız. dinlememek sizin elinizde.

sonuç olarak kendisi bir model değildir. halil sezai dinlemeyebiliyorsun ama model'den kaçış yok!

taner tolga tarlacı

gülmekten karın sancılarına yol açan, evin bir odasını kendisine tahsis ederek çeşitli bitkilerle donatıp, sonra da karşısına geçip kendini amazonlarda yaşayan, birçok hayvanın birleşiminden oluşan çok güçlü bir varlık zannedip "yeeeaaahhh" nidalarıyla oradan oraya atmasını, belki bir gün lazım olur diye sırıkla atlama antrenmanları yapmasını ve daha nice manyaklıklarını seyretmek, sıkıldıkça farklı ortamlara koyup farklı ekşınlarını izlemek istediğim yeni eğlencem.

kendisi adada biriyle tartıştıktan hemen sonra sakinleşmek için denize girip suyun içinde amuda kalkan bir insan. arkadaşı meter'in kaslarıyla hava atması hakkında konuşurken de "ben 5 yıl önce ondan daha kaslıydım" dedi nam-ı diğer 3t. hayır yani bunu benim karşımda söylese "eee?" bile diyemem. bir şey diyemem yani. kalırım öyle. bambaşka bir beyni var belli. insan bu kadar rol yapamaz.

22 mayıs 2011 özgürlük yürüyüşü

ölmezsem katılacağım, ne gerekiyorsa yapacağım, avaz avaz bağıracağım, olay çıkarsa kaçacağım, katılımın çok olmasını umduğum, bir şeyleri değiştirmeye tek başına yetmese de başlangıç olmasını beklediğim yürüyüştür.

gülünecek bir şey yokken gülmek

belki de gülünmezse ağlanacak bir andır. böyle bir anda rahatça ağlanamıyorsa gülerek bu duygu savuşturulur.

(bkz: ağlanacak haline gülmek)