bugün

entry'ler (815)

neslihan acu

halihazırda medyatava yazarı olup,"ortamları" yorumlamakta olan kişi.tipik bir çamur atarak ünlü olacağını zanneden bir insan,umarım yazı hayatını tez zamanda bitirir.

vedat milor

kendisine karşı ötedenberi saygı ve sevgi beslediğim,gurmeliği on numara olan,ntv'deki yüzyüze programında yaşamöyküsünü kendi ağzından dinledikten sonra da hayatta en çok saygı duyduğum 3-5 kişinin arasına giren adam.o nasıl başarılı bir yaşamdır,adam hayatla dalga geçiyor resmen,helal olsun.

adam galatasaray mezunu,daha sonra berkeleyde burslu olarak ekonomi okuyor,doktorayı yine burslu olarak şimdi çıkaramadığım bir üniversitede bitiriyor,tezi tüm zamanların en iyi tezi seçiliyor,dünya bankasında çalışıyor,daha sonra princeton'da hukuk okuyor,burayı 3 yılda bitiriyor,avukatlıktan hayvan para kazanıyor ama mutsuz olduğu için karısının da teşviğiyle gurmeliği iş olarak yapmaya başlıyor,şuan da çok kral bir gurme kendisi.aynı zamanda son derece mütevazı,hatta hafif de çekingen bir adam;hani herkesin kriterleri farklıdır ama benim kriterlerime göre tam bir efsane bu adam.

murathan mungan

türkiyede herşey olabilirsiniz ama rezil olmazsınız sözüyle takdir almış,başka yönleriyle ise pek takdire şayan olmayan yazardır.

küçük yaşımda meskalin kitabını okumaya cüret ederek hayatımın hatalarından birine imza attım galiba,ama kitabın içeriğinden değil de yaşımın küçüklüğünden kaynaklanan bir hata bu.şimdilerde tekrar okumak istedimse de kitap evin derinliklerinde şu an ulaşılamayan bir yerlerde olduğu için bu isteğim de kontürpiyede kalmış görünüyor.

takdire şayan olmayan yönü ise ülkesi üzerinden popüler olma çabası diyeyim şimdilik,belki açarım daha sonra.

zeki çol

şimdiye kadar yorumlarını sadece 1 veya 2 kere dinlemiş olmama rağmen zaplarken arada trt'de görünce sanki uzun zamandır görmediğim bir akraba veya tanıdığımı görmüşüm gibi içimde derin bir huzur dalgası oluşturan spor yorumcusu.adam kendimi bildim bileli aynı kanalda.

çocukluğunuzun geçtiği sokaktaki esnafı bakkalı tanırsınız,arada oraya uğrayınca onları yaşlanmış da olsalar hala sağ olarak ve çocukluğunuzdaki gibi işlerinin başında görmek hoşunuza gider ya,bu adamı tv'de görmek de o şekilde hoşuma gidiyor benim.sanki vahşi kapitalizmin en vahşi sektörü olan medya'nın içinde paraya,şöhrete bulanmadan;bir devlet memuru edasıyla işini yapıyor olması hoşuma gidiyor açıkçası.bu belki kapitalizme uyan birşey değil,ama insan doğası uysa da insanın ruhu kapitalizme uyuyor mu allah aşkına?

the selfish gene

richard dawkins'in etolojinin ana hatlarını olabilecek en eğlenceli şekilde olmasa da oldukça kapsamlı şekilde anlattığı,evrim hakkında yüzeysel argümanlardan fazlasına sahip olmayanların davranışların evrimiyle ilgili çok şey öğrenebileceği kitap.

bazen * sek bilimsel bir üslupta olduğu ve kendini sıkça tekrara düştüğü için açıkçası sıkıcı.ama sıkılsanız da oflayıp puflayıp bitirmeniz gereken bir kitap.naçizane tavsiyem kitaba bir oturuşta yarısını devirme fikriyle bakmayıp normal okuma takviminizde aralara 20'şer sayfa serpiştirmeniz.merak etmeyin,kitapta bir olay akışı olmadığından dolayı "ay unuttum şimdi noluyodu en son" sıkıntınız da olmaz.

tabi biyolojide yardırmış,kitap filan yazmışsanız bu kitap size lokum gibi de gelebilir,orasını bilemem;ama beni çarptı biraz...

hop

en sevimli şeklini geniş aile dizisinin mürsel karakterinin hayatımıza soktuğu kelime.hakkaten hayatımıza soktu adam,ayşecik şarkısı etkisi olarak tanımladığımız tv'de görülen sevimli bir şeyin ağzımıza ciklet olması durumundan nasibini aldı bu söz de.

saba tümer

kahkahasının cnn türk tarafından reklam unsuru olarak kullanılmaya çalışılırken pek bir iğrençleştirildiği talihsiz programcı.sadece reklamdan dolayı değil,cnn türk'den dolayı da talihsiz bence,dekorundan bilgisayarına habertürk aratıyor kendisini.

bir de hani nasıl desem,ardanın fenere gitmesi gibi bişey olmuş bu ya,içime sinmedi,haberi olsun.

elveda rumeli

erdal özyağcılar'ın başındaki kırmızı takkesiyle ve kırlaşmış sakalıyla şirin baba olmaya yüz tuttuğu dizi.birtek surat mavi değil amma modern tıp o kadar ilerlemedi henüz.

full metal jacket

takdir etmenin de karşındakini aşağılamak için nasıl kullanılabileceğini gösteren yapıt.savaştan çok askerlik filmi denebilir çünkü filmin ilk yarısı eğitimde ikinci yarısı da cephede geçmektedir.cephe diyince göğüs göğüse çarpışma aklınıza gelmesin,o çok az bir süre var zaten.savaşın ne menem birşey olduğunu hissettirmez belki ama askere gitmiş kadar hissettiriyor askerliği.

1 dakikalık saygı duruşunun 1 dakika sürmemesi

saygı duruşunun da saygı duruşuna benzememesi ile birlikte bir davranışın kalıplaştırılarak nasıl bir hakarete döndürülebileceğinin örneği.

var mısın yok musun osman

her kırmızı açıldığında sanki "osman az önce baban öldü,onu gören annen kalpten gitti,acıya dayanamayan kardeşin intihar etti" denmişçesine kahrolan,yıkılan yarışmacı.para önemli birşey,hele zor koşullarda yetişmişsen daha da değerli geliyor gözüne ama sonuçta bir kağıt parçasıdır,önünde diz çökmeye değer mi be osman abi?

searching for bobby fischer

hayatı bir efsaneye dönüşmüş amerikan satranççı bobby fischer'ın ortadan kaybolmasından sonra satranç dünyasında bıraktığı etkiyi ve bu etkinin en yoğun olduğu dönemlerde satrançta oldukça yetenekli küçük bir çocuğun hikayesinin anlatıldığı 1993 yapımı film.

filmde fischer'ın bahsi oldukça az geçmesine rağmen doğru bir fischer portresi çizilmiş.filmin hikayesi de güzel ve vurguladığı nokta da çok anlamlı.satranç meraklılarına tavsiye edilir.

dreyfus olayı

fransız ordusundan alfred dreyfus isimli yahudi kökenli askerin adamakıllı kanıt gösterilmeden müebbet hapse mahkum edilmesi,sonrasında da bu işin arkasında antisemitist bir kasıt olduğunun patlak vermesi sonucu fransayı şöyle bir titretmiş olay.

başta emile zola olmak üzere birçok aydın bu durumu şiddetle kınadılar,bu insanlık suçunu duyurabildikleri kadar duyurdular ama sesleri almanya'ya ve rusya'ya ulaşamamış,ulaşsa da duyulmamış olacak ki takip eden elli yıl içinde çok büyük boyutlarda kıyımlar ve göçler yaşandı.

etienne

ya inanamıyorum bu kadar salaklığa ,diyorum ki sözlük formatını daha fazla delmeyelim,gel adam gibi tartışalım yeterli bilgin görgün varsa,sonra vardığımız noktayı kısaca ahaliye duyuralım diyorum,adam bana tartışmaktan kaçan korkak diyor.

bak,ben senin gibi ağzı bozuk belki bin tane zibidiyle konuştum,tartıştım şimdiye kadar.senin kadar salağı az çıktı ama onlarla da tartıştım.madem cevap istiyorsun vereyim,erkek olduğumu veya bilgili olduğumu göstermek için değil,tarih biliminden habersiz bir cühelayı ifşa etmek için vereyim bu cevabı.

efendim,bildiğiniz gibi islam tarihi dediğimiz şey,zaman ve yer olgularından daha çok sosyolojik ve siyasi olgulara bağlı olarak oluşturulmuş bir sınıftır.yani islam tarihinin temelinde o günkü müslüman toprakları veya müslümanlar tarafından yönetilen topraklar yer alır.

bu topraklarda da sırasıyla dört halife dönemi denilen dönem boyunca islam devleti söz sahibi olmuştur.daha sonra ayrışmalar olmuş ve doğal olarak büyük,güçlü devletler ve daha güçsüz teşkilatlar şeklinde yapılar oluşmuştur.

bu güçlü devletler arasında da emevilerin ayrı ve islam tarihi açısından yüz karası denebilecek bir yeri vardır.çünkü emeviler,dinle hiçbir alakası olmadığı,hatta yasakladığı halde arap ırkçılığı yapmışlardır.milliyetçilik filan da değil,düpedüz ırkçılıktır yaptıkları.şarap içen halifeler de onlardan çıkmıştır,peygamber torununu katlettirenler de.bu nedenle de yüz yıl bile sürememiştir hükümranlıkları,alaşağı edilmişlerdir.

söylediği şeyleri ilk defa kendisinin bulduğunu ve müslümanların bunlardan habersiz olduğunu düşünen yarıaydın arkadaşın iddia ettiği 5 maddeden dördü de bu dönemde yapılan kıyımlardır.zaten hiçbir müslümanın tasvib etmediği,bu durumun da biraz okuyup eden herkes tarafından bilindiği bir durumdur yani.

ama türkler islamla bu baskılardan ve ölümlerden geriye neredeyse hiçbir iz kalmayan,mükemmel bir abbasi-türk dostluğu ortamında tanışmışlardır.acıların üzerinden 200 yıl geçmiştir,aradan yaklaşık 10 nesil geçmiştir,ve abbasilerin sergilediği dostça tavra aynı samimiyetle karşılık veren türk kavimleri kitleler halinde dinlerini değiştirmişlerdir.

diğer bir madde,hazreti osman'ın oğlunun türkleri esir etmesi ve satması maddesi islamda esirlik adı altında incelenmesi gereken apayrı bir durumdur,zira esir etme ve esiri satma,toplum ile kaynaştırma,köleyi kardeş gibi görme gibi kavramlar kuran'da geçmekte ve tefsirlerde de detaylıca anlatılmaktadır.o konuda muhtemelen hiçbirşey okumadın,o yüzden körcahillik edip bir de savaşta esir düşmeye onay verdi bu ya muhabbeti yapma bana,git oku,anlamazsan bir daha oku,anlayana kadar oku.

daha ne diyeyim,bu cehaleti ve forumdan okuduğu iki satır şeyi sözlükte pazarlamaya çalışan yarıaydın zihniyeti allah düşmanıma vermesin inşallah.

edit:ozz le grand kişisi,karakter(sizliğ)ine bayıldım resmen.sorduğun sorulara çarşaf çarşaf verdiğim cevaplara gık diyemeyip okurlara ey ahali bu adama cevabın alasını verdim demeyi nasıl yediriyorsun kendine,yazarların uzun entry okumayacağı teorisi üzerinden nasıl böyle bir karaktersizliği yediriyorsun kendine;klavye delikanlılığı böyle birşey olsa gerek.senin yazarlığını filan iptal etmeni istemiyorum ben,paspas niyetine kullanılıyosun,gidersen ayağımız tozlu kalır.

etienne

* kendisinin önerdiği tartışma teklifi jackskellington tarafından kabul edilmemiş kişi.üstteki entryleri okuyup noldu acaba diyenler için söylüyorum bunu.

ayrıca ozz le grand arkadaşımıza da aynı şekilde bir öneri sundum,madem bana onca kanıt sunduğunu iddia ediyorsun,gel tartışalım,görelim boyunun ölçüsünü babında.sonucunu da burdan iki cümleyle duyurup bitireceğim inşallah bu bahsi.

etienne

efendim,madem sövüp hakaret etmekten kanıt göstermeye,fikir üretmeye doğru evrimleşme belirtileri var,hiç vakit kaybetmeden bundan yararlanıp fikirleri kanıtlama eksenli birkaç birşey söyleyeyim yazarı.

türklerin nasıl islamı kabul ettiği konusunda jean paul roux'un türklerin tarihi diye bir kitabı vardır,tabiri caizse tuğla gibi birşeydir.bu kitapta islamı ilk kabul eden bulgarlardan 10.yy'daki toplu kabullere kadar bu olgu temellendirilmiş ve sonraki çağlara uzanan etkilerine de değinilmiştir.ayrıca mustafa armağanın bu konuya değindiği çalışmaları ve söyleşileri vardır,her ne kadar olayı temellendirmese de,daha çok bunun safsata olduğunu göstermeye çalışsa da,o yazıları da değerlidir.kaynakça uzayıp gider ama bu konuda özellikle bu iki yazarın yazdıkları net ve olayın aslını vurgulayıcı niteliktedir.

din konusuna gelelim:her insan savunduğu düşünceyi kendi kanıtlarıyla destekler.yani nasıl ki bir ateist kendi düşüncesini hadisle anlatmıyorsa bir müslüman da hey dostum boşver şimdi hadisleri,bak şimdi ne diycem üslubunu kullanamaz,çünkü temel yol göstericisi hadislerdir.ki bu hadis dediğimiz şeyler de bir konu hakkında belirtilen fikirlerdir sonuçta,yani daha önce pek hadis okumamış jack gibilerce efsunlu birşey zanedilebilir korkmayın,hepsi bir konuda bir fikirdir.değerli olmaları söyleyen kişiden ve anlamlarından kaynaklanır sadece.

son olarak kardeşimizin sözlükte kendisinden farklı gördüğü şeylere sövüp sayarak eğlenme modeline değineyim:sözlük tabi ki eğlenme,eğlendirme ve bu arada birşeyler öğrenme yeridir.ama eğlenme ve eğlendirmenin de üslupları ve seviyeleri vardır.ben bu kardeşimizin ve ayaktakımının başka kişilere,başka inanışlara söverek eğlenme biçimlerini seviyesiz ve barbarca buluyorum.ama bu hareketleri barbarca olduğu için sözlükten atılsınlar demiyorum,herkes bir şekilde insan gibi oturup konuşmayı öğrenebilir,ben buna inanıyorum.ha,üsluplarıyla yardıran süper yazarlar olamazlar belki,ama en azından maskaralıktan kurtulup gerçek bir yazar olabilirler belki.

bu nedenle de henüz 0 km olan beyinlerini çalıştırmaları konusunda önayak olmak boynumun borcudur.ne mutlu bana ki,tek tük de olsa,belki google yardımıyla da olsa artık karşıma nispeten azalttıkları küfürleri ve araya serpiştirdikleri kanıtlarıyla gelmeye,bir fikir tartışmasının hoş bir şey olduğuna inanmaya başladılar.şükürler olsun.

bu nedenle bu kardeşlerime tavsiyem şudur,sözlüğü daha çok forumlaştırmayalım,yani bu yazdıklarımızın sözlük formatıyla alakası olmadığını biliyor herkes.o yüzden isterseniz adres verin forumda tartışalım,isterseniz özelden mesajla tartışalım,ama sonuna kadar.en sonunda bir mutabakata varalım ve vardığımız noktayı da paylaşalım diğer arkadaşlarla.bilginiz,görgünüz,kültürünüz yeter mi bilmem,ama formatı daha çok deleceğimize bunu teklif ediyorum ben.

etienne

kendisine yapılan her türlü cemaatçi,fethullahçı,dinci yaftalamalarına ve sayfalar dolusu sövmelere rağmen ısrarla karşısında bilgili ve kendisinin söylediklerinin zıdddını takır takır savunabilecek adam arayan yazar.

ama karşısına da hala bir tek yazar çıkabilmiş değil,söylediklerinin zıddını tarih biliminin ilkeleri doğrultusunda açıklayan birisi.varsa yoksa sen cemaatçisin,sen yurtlarda kalmışsın,sen fethullaha fetoş demiyorsun vs...

evet,fethullah gülen ve cemaati türkiyeyi satmıyor diyorum.

evet,hakkında nasıl eleştiri getirirseniz getirin ama fethullah gülen'i veya başka birisine durmadan sövüp saymak,lakaplar takmak,bu arada yaptığı kötü işlerin bir tanesi hakkında bile konuşamamak cehaletin nirvanasıdır diyorum.

evet,kuran'da tek bir çelişki bulamazsınız,hepsinin birer açıklaması var diyorum.

allah'a sövmeyin,aklınızda allah'la veya dinle ilgili bir paradoks varsa bunu asgari saygı düzeyiyle ifade edin,her türlü cevaplarım ve kuran-hadis-sünnet ekseninde kanıt da gösteririm diyorum.

türkler de islamı zorla filan kabul etmemişlerdir,bununla ilgili hangi kaynağı getirirseniz getirin,ilber ortaylı getirin,halil inalcık getirin isterseniz diyorum.

bunun gibi daha birçok şey diyorum ama aldığım tek cevap sen cemaatçisin tabi ondan öyle düşünüyorsun oluyor.

yahu daha ne yapayım,söylediğimin aksini en küçük bir yayınla bile ispatlayamayıp bunun yerine bana sövüp duran hayvanlara daha bir şey demeyeceğim,allah'tan bulsunlar.

ışık olmak

bazı cenazelerde bol bol duymaya başladığımız,sanki sosyolojik bir kıpırdanmayı ve farklılaşmayı işaret eden beyan.

sünepelik

zannımca kanserden bile kötü bir hastalık,kişinin kendisi için değil ama toplum için.en yakın zamanda bu hastalığı oluşturan genlerin gen havuzunu terkedip gidip intihar etmelerini istiyorum.

ataraxia

uludağ modernin en güzide parçalarını eklemiş yazardır.altında ismini gördüğünüz screenshotların kaliteli olma ihtimali oldukça yüksektir.uludağ modernin müdürü olsun bence.