bugün

saadet harmancı

çalıştığı okulda kadrolu öğretmen olmamasının da etkisiyle mobbinge uğrayan ve bu baskıya daha fazla katlanamayarak canına kıyan merhume bir öğretmen. nişanlısından ayrıldığı da söylentiler arasında. gencecik bir insan devletin işini düzgün yapamaması, kurumlardaki yaygın liyakatsizlik, haddini bilmez yönetici kadroları yüzünden bu dünyadan göçüp gitti. ancak ben devlette geçici süreliğine de olsa çalışmış bir öğretmen olarak bu olayda ilk önce psikolojisi bu denli zayıf bir insanın bir toplumu şekillendirmek gibi bir sorumluluğu nasıl aldığını sorgulamaktayım. devletteki liyakatten evvel acaba bizler çocuklarımızı kişiliklerine uygun meslekler seçmeleri konusunda toplum olarak doğru yönlendirebiliyor muyuz? lise hayatım bullyinge maruz kalarak geçti ama o zaman bile intihar etmeyi düşünmedim. bir öğretmenin şerefini, haysiyetini ve adını zedeleyecek kadar vahim bir olayla karşılaşmadıkça psikolojisinin intihar edecek kadar çökmesi normal bir durum değil. eğer intihar sebebi sadece yönetici kadrosunun saçma sapan tabir ettiğim cinsten egoistlik kokan basit konuşmaları ve davranışlarıysa ortada çok büyük bir sıkıntı vardır. eğer durum buysa bizim ah vah etmeden önce toplum olarak kendimizi, çocuklarımızı yönlendirmede ne denli bilinçli olduğumuz hakkında sorgulamamız gerekir. ben meslektaşıma allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı dileyerek kendi adıma düşünmeye gidiyorum.

edit: entryme cevap niteliğinde birtakım yazılar yazıldığını görünce cevaplama gereği gördüm. sadece kendi yazımdan bir alıntı yapıp bilal'e anlatır gibi anlatacağım.
"bir öğretmenin şerefini, haysiyetini ve adını zedeleyecek kadar vahim bir olayla karşılaşmadıkça psikolojisinin intihar edecek kadar çökmesi normal bir durum değil." bakınız burada ne yazıyor? yukarıdaki yazının hangi düşünceyle yazıldığı bence bu cümleden bile gayet iyi anlaşılıyor. saadet öğretmene onur zedeleyici bir davranışta bulundukları daha yeni ortaya çıktı. mobbing geniş bir kavramdır. mobbing'ten tek anladığı tekme tokat girişmek ya da deli gibi hakaret etmek olanlar bir zahmet psikiyatriste gitsin. bilinçaltılarında nasıl bir travma vardır kimbilir. ben de bu yazıyı yazarken belli ki en basit halini düşünerek yazıp bunu yaparken de "eğer onuru ayaklar altına alan bir durum varsa psikolojisinin bu denli bozulması çok normaldir." demeye getirmişim. öğrenilmiş çaresizlik ile de hiçbir ilgisi yok sözlerimin. aksine bir insan kendini biliyorsa ve öz değeri de yüksekse ufak tefek iğnelemelerden etkilenmez bile. öğrenilmiş çaresizlik kendisini savunmayı bırakan insanların içine düştüğü bir kuyudur. ben de yazımda zaten mücadeleci ruha vurgu yaptım. eğer öğrenilmiş çaresizlik batağında kıvranmayı hoş görseydim, bir öğretmenin ufacık cümlelerden dolayı yaşamaktan vazgeçmiş olma ihtimalini düşünerek üzülmezdim. özetle kötü niyetli olan ben değilim, sizsiniz. bir yazıyı doğru ve düzgün okumaktan aciz, anlamadan gömmeye çalışarak ego tatminine soyunan insanlarsınız. başka hiçbir şey de olamazsınız emin olun.