bugün
- icardi190527
- hamas bir terör örgütüdür15
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü13
- icardi1905 silik olsun kampanyası19
- şehirler arası aşk yaşamak9
- true'nin porno arşivi kaç gb8
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- futbolcu ismiyle nick almak12
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- artificialintelligence9
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım15
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
sabit ve sıkı bir kılık-kıyafet yönetmeliğinin yerine kıyafet özgürlüğü tanınan üniversitelere türbanın girmesini destekleyen, ancak bu eylemin* bu yolla ve bu adamlar tarafından gerçekleştirilmesini istemeyen kesimi haklı çıkarmış hadise.
üniversitelerde devlet dairelerinde olduğu gibi sıkı bir kılık-kıyafet yönetmeliği yok. öğrenciler kılık ve kıyafetleri ne olursa olsun eğitim haklarından mahrum bırakılmıyorlar. haliyle türbanlı öğrenciler de bu özgürlükten paylarına düşeni almak istiyorlar.
buraya kadar mutabıkız sanırım, ki bir üstteki paragraf da aynen türbanlı öğrencilerin savunması.
ancak ben türbanın üniversiteye bu adamlar tarafından ve bu şekilde yapılmasına karşıydım. bir yandan özgürlükten dem vurup iktidara geldiklerinden beri levent kırca, emin çölaşan gibi kişilerin halkı zehir(!)lemesine izin vermemek adına insanların ekmeğiyle oynayan, ankara'nın kültür mirası sakarya caddesi'ni şehir dışına çıkarma tasarısı hazırlayan insanlar tarafından, üstelik de ülkedeki gerilimi bu denli artırarak gerçekleştirilmesini istemiyordum.
inanmıyordum bu hükümetin özgürlükçülüğüne. %47lik oy oranına güvenerek ülkeyi diktatör gibi yönetmelerini ve kalan 53lük dilimi çöpe atmalarını da hazmedemiyordum. ama asıl en önemlisi siz insanları gererek ve bölerek bunu üniversitelere sokarsanız bu kadar şiddetli gerilimden mutlaka kıvılcımlar çıkacaktır."bu tasarı geçerse bir odtü'ye türbanlı giremezken bir konya-selçuk'a da türbansız giremeyecek" önyargım çok da büyük bir kehanet değilmiş demek ki bu açıklamayı duyuyoruz.
balık baştan kokar. bu açıklama biraz sivri de olsa inanın ana odtü içindeki gerilimi o kadar güzel yansıtıyor ki. en az 50 kişi tanıyorum bu tasarı geçer de sınıfa türbanlı biri girecek olursa bir dahaki ders sınıfa kafasında donla girecek olan. kaç kişi tanıyorum bir bilseniz sınıfa mayoyla gelmenin planlarını yapan. ve yine kaç kişi tanıyorum, konya selçuk'a, sivas üniversitesi'ne gidip de artık okullarına sadece sınavdan sınava gidecek olan.
ne bekliyordunuz peki? bu kadar gergin bir ortam varken önünüzde bu ortamın kıvılcımlanması çok mu garibinize gidiyor? dua edelim de bu kıvılcımlar yerini alevlere bırakmasın.
eğer özgürlük adı altında işinize gelen başka şeyleri de değiştirirseniz o değiştirdiğiniz şeylerin sahibi de bir şekilde kendisini savunur.
yukarıda gerçekleşmiş bir kehanetimi sizlerle paylaştım. vu bir kehanette daha bulunacağım: üniversitelere bu şekilde alınan bir hakla türbanlı girmeye devam ederse kızlarımız, çok yakın bir zamanda başı açık olanlar giremeyecek derse. bakmayın şimdiki "kimse kimseyi zorlayamaz" şarlatanlığına. "pardon bacı, ama burası müslüman bir ülke" sözünü duyacağımız günler çok da uzak değil.
benim için özgürlük denen şey kadını eşyalaştırmanın bir simgesi olamaz. bunu dile getirdiğim zaman duyduğum ilk eleştiri: "o kadar özgürlük için yırtınıyorsunuz, bu mu sizin eleştiri özgürlüğü anlayışınız?"
güzel kardeşim, istediğini düşünmekte ve bunu dile getirmekte ve istediğin yere gitmekte serbestsin. hatta bana sorarsan senin asıl hakettiğin yer de orası. ancak bir yere giderken yeter ki çek o ellerini yakamdan.
ve adım gibi biliyorum ki şimdi boş olduğuna bizleri inandırmaya kastığınız o elleriniz bu gidişatla birkaç yıla kalmadan yakama yapışıcak.
üniversitelerde devlet dairelerinde olduğu gibi sıkı bir kılık-kıyafet yönetmeliği yok. öğrenciler kılık ve kıyafetleri ne olursa olsun eğitim haklarından mahrum bırakılmıyorlar. haliyle türbanlı öğrenciler de bu özgürlükten paylarına düşeni almak istiyorlar.
buraya kadar mutabıkız sanırım, ki bir üstteki paragraf da aynen türbanlı öğrencilerin savunması.
ancak ben türbanın üniversiteye bu adamlar tarafından ve bu şekilde yapılmasına karşıydım. bir yandan özgürlükten dem vurup iktidara geldiklerinden beri levent kırca, emin çölaşan gibi kişilerin halkı zehir(!)lemesine izin vermemek adına insanların ekmeğiyle oynayan, ankara'nın kültür mirası sakarya caddesi'ni şehir dışına çıkarma tasarısı hazırlayan insanlar tarafından, üstelik de ülkedeki gerilimi bu denli artırarak gerçekleştirilmesini istemiyordum.
inanmıyordum bu hükümetin özgürlükçülüğüne. %47lik oy oranına güvenerek ülkeyi diktatör gibi yönetmelerini ve kalan 53lük dilimi çöpe atmalarını da hazmedemiyordum. ama asıl en önemlisi siz insanları gererek ve bölerek bunu üniversitelere sokarsanız bu kadar şiddetli gerilimden mutlaka kıvılcımlar çıkacaktır."bu tasarı geçerse bir odtü'ye türbanlı giremezken bir konya-selçuk'a da türbansız giremeyecek" önyargım çok da büyük bir kehanet değilmiş demek ki bu açıklamayı duyuyoruz.
balık baştan kokar. bu açıklama biraz sivri de olsa inanın ana odtü içindeki gerilimi o kadar güzel yansıtıyor ki. en az 50 kişi tanıyorum bu tasarı geçer de sınıfa türbanlı biri girecek olursa bir dahaki ders sınıfa kafasında donla girecek olan. kaç kişi tanıyorum bir bilseniz sınıfa mayoyla gelmenin planlarını yapan. ve yine kaç kişi tanıyorum, konya selçuk'a, sivas üniversitesi'ne gidip de artık okullarına sadece sınavdan sınava gidecek olan.
ne bekliyordunuz peki? bu kadar gergin bir ortam varken önünüzde bu ortamın kıvılcımlanması çok mu garibinize gidiyor? dua edelim de bu kıvılcımlar yerini alevlere bırakmasın.
eğer özgürlük adı altında işinize gelen başka şeyleri de değiştirirseniz o değiştirdiğiniz şeylerin sahibi de bir şekilde kendisini savunur.
yukarıda gerçekleşmiş bir kehanetimi sizlerle paylaştım. vu bir kehanette daha bulunacağım: üniversitelere bu şekilde alınan bir hakla türbanlı girmeye devam ederse kızlarımız, çok yakın bir zamanda başı açık olanlar giremeyecek derse. bakmayın şimdiki "kimse kimseyi zorlayamaz" şarlatanlığına. "pardon bacı, ama burası müslüman bir ülke" sözünü duyacağımız günler çok da uzak değil.
benim için özgürlük denen şey kadını eşyalaştırmanın bir simgesi olamaz. bunu dile getirdiğim zaman duyduğum ilk eleştiri: "o kadar özgürlük için yırtınıyorsunuz, bu mu sizin eleştiri özgürlüğü anlayışınız?"
güzel kardeşim, istediğini düşünmekte ve bunu dile getirmekte ve istediğin yere gitmekte serbestsin. hatta bana sorarsan senin asıl hakettiğin yer de orası. ancak bir yere giderken yeter ki çek o ellerini yakamdan.
ve adım gibi biliyorum ki şimdi boş olduğuna bizleri inandırmaya kastığınız o elleriniz bu gidişatla birkaç yıla kalmadan yakama yapışıcak.
güncel Önemli Başlıklar