bugün

takdir edilecek bir durumdur. odtü'ye yakışan da budur. helal olsundur.
laikçi faşizm örneğidir.

dünyanın önde gelen üniversitelerindeki akademisyenlerin asla yapmayacakları, yapanı da aralarına almayacakları bir davranıştır.

gelişmiş ülkelerdeki üniversitelerin en temel özelliğinin filmlerde gördüğü güzel bacaklı kızlar olduğunu sanan laikçi bünyelerin alkışlayacağı davranıştır.

din ve vicdan özgürlüğü düşmanlığıdır. akademik kaliteyle ilgilenmek yerine kılık kıyafetle kafayı bozmuş olmanın sonucudur.
takdir edilecek durum. odtü gibi bir eğitim kurumuna da insanların kafasının içinde değil dışına bakmak yakışırdı.
zaten olmasi gereken sey. bunda takdir edilesi olan sey nedir hâlâ anlamis degilim.
aynı odtü rektörü tiyatro izleyen öğrencilere ses çıkardıkları için soruşturma açmakta, bir şeyleri protesto eden öğrencileri okuldan uzaklaştırmaktadır. yani aslında ölye ilerici falan değil. düşünün sokak tiyatrosu izleyen öğrencilere "çevreye rahatsızlık vermekten" dolayı soruşturma...

şimdi soruyorum bu kafa mı ilericidir ki, ilercilik adına türbanlıları üniversiteye almamaktadır?

odtü rektörünün ilericliği neyse "vah türban ah türban" diyen laik elitlerin ilericiliği de odur.

edit: gelsin eksiler, gitsin eksiler. Eksi veren laik elitistlere 10 paunlık soru: her protestoya soruşturma açmak, sokak tiyatrosundan bile rahatısızlık duymak mı size göre daha büyük gericiliktir, yoksa (iddia ettiğiniz üzere) türbanla üniversiteye girmek mi?

işbu entrye konu olan olay ve gelen eksiler laik elitistlerin çağdaşlıktan anladıklarının kendi düşüncelerine uyulması olduğunu göstermektedir. Ne mutlu.
yasalara karşı gelmekten başka bir şey değildir. odtü türkiye den ayrı bir cumhuriyet ise tartışılır.

edit: eller kötü butonuna gidiyor durduramıyoruz. sizlere diyeceklerim var. sorarım size türban yasak iken gerekçe ne idi? yasalar değil mi idi? yoksa siz mi dayatıyordunuz. çıkarın şu at gözlüklerinizi ve ellerinizi kötü butonuna götürmeye devam edin.
bazı androitlerin haberi çarpıtması sonucu yaygarası kopan hadisedir. zira rektör, salt bir anayasa değişikliği ile böyle bir yola başvurmanın hata olacağını ileri sürmektedir. söz konusu öğrencilerin üniversitelere alınabilmesi için yüksek öğretim kanunu'nun ek 17. maddesinde de düzenleme yapılması gerektiğinden söz ediyor.
her ne kadar akp zihniyetinden, örümcek kafalılardan, dinciyim diye dolaşan çıkarcı iblislerden nefret etsem de odtü'yü kazanmak için öss aşkına kıçını yırtmış insanların o üniversitede istedikleri gibi okuyamamalarına karşıyım. öss ile zaten insanları eliyoruz, bir de türbanlı türbansız diye elemek bence yanlış.
türbanı gerçekten inançları için mi takıyorlar yoksa başka amaçlar mı güdüyorlar kimse bilemediği için yapılmış akıllıca bir davranıştır.
evet odtü rektörünün birçok hatası vardır ve bu yadsınamaz bir gerçektir. fakat bu yolda almış olduğu karar doğru bir karardır.
anayasaya muhalefetten cezalandırılması gereken eylemdir... Aynı suctan deniz gezmiş ve adnan menderes'in idam edildiğini, nice partinin kapatıldığını varsayarsak (hiçbir şekilde tasvip etmiyorum), ural akbulut'un ceza almamaması, hukukun üstünlüğüne ve tarafsızlığına gölge düşürecektir.
hukuka uymamanin adi ne ise ayni ada sahip olacak durumdur.

sen kimsin hukuka karsi gelirsin derler adama. (bkz: suclu)
bu kadar sert entryler girildiğine göre dogru yapılmış bir eylemdir. bu yolda beyaz kefen de giyeriz diyenlere cevaptır.
dindarcı faşist zihniyeti deliye döndüren olaydır. aslında sinir yapmaya lüzum yoktur ki zaten yök ü ele geçirdiklerinden son derece işe yaramaz bir insanı yök başkanı olarak atadıklarından direniş çok uzun sürmeyecektir. alınıp alınmaması olayına gelince; amasya eğitim fakültesi, samsun 19 mayıs üniversitesi de dahil olmak üzere rektörlerin kanunu uygulamasıdır. türbana serbestlik tanıdığı iddia edilen değişiklik incelenirse ortada süper bir açık olduğu ve aklını kullanan her rektörün bu açıktan faydalanabileceğini görürsünüz.
bu dindarcı faşistler dini falan umursamadıklarından sadece zaferlerini doya doya yaşayamamanın verdiği üzüntüyle ağızlarından salyalar akıta akıta saldırmaya devam edeceklerdir.
çok ilginç bir dindarcı faşist davranışı da hakaret ettikleri laikçi! topluluktan anlayış beklemelidir. biz size karşı tahammülsüzüz ama siz bize anlayış gösterin derler. bu arada bu dindarcı faşistler ülkeyi siz ve biz olarak bölenlerdir.
gönül isterdi ki türbanla ilgili de bir kaç kelam edeyim; ancak d
ndarcı faşistlerin de türbanı umursamadığını görünce değinmeye gerek duymadım.
laikçi faşistden dindarcı faşiste tamam.
Hukukun ustunlugune inanmayan ayni zamanda da kanunlasma surecini bilmeyen insanlari eli terazili gozu bagli adalet tanricasi yapmaya yetmis gelismedir. Memleketimizin guzide dincileri sanki her konuda hukukun ustunlugune inaniyorlar da Cumhurbaskani tarafindan onaylanmis yasa tasarisinin rektorce uygulanmamasi batiyor. Hani guzel kardesim hakkin kanunuydu aslolan?

Demek ki neymis, elbet her nefis birgun modern hukuka ihtiyac duyacakmis.
insanlar ölürken , oldu bittiye getirilen ve niyeyse artık bünyede alışkanlık yapan akp'ye tepki koymaktır. bi öğretim görevlisini seminer verirken , çarşaflı - türbanlı düşünemeyen , kadavra başında türbanlı tıpçıları canladıramayan insan davranışıdır. odtü her daim siyasette aktif olmuştur , tarafı bize ters gelince karalamak neden? bu adamın , yasaları protesto özgürlüğü var , yoksa da mahkemeleri var devletin. he tabii , türbanın zıttı açık bacaklılardır diyen , sentezi orta yolu kafası almayan , siyah ve beyaza beyin nöronları zor yeten oksijen kayıplarına bunu anlatmak luzumlu mudur? DEĞiLDiR.. türban özgürlükse , çarşaf da özgürlüktür sınırları nerde koyucaksın? türbanla universiteye giren kız , akademide kalıp prof olmak isteyince türbanı çıkart mı diyeceksin..ama benim salak halkım , bi tereyağı oldu mu , biraz da nolcak osman bu memleketin hali diye onu adam yerine koyup , kendine beyan hakkı verdi mi ; tüm sorunlar çözüldü sanır bi yasayla..doğrudur ellemeyin geçer diyeceğim , menderes , özal , çiller , erbakan erdoğan..geçmiyor..ülkenin gerçeği bu , o yüzden bizim tarafa sesleniyorum , hani türbanlı vs açık bacaklı diye kutuplaştık ya , ben açık bacaklıgillerden ; uğraşmayın bu adamlarla..
kimsenin kimsenin inancının samimiyetine kendince karar vermeye ve sonucunda o verdiği karara göre davranmaya, üstelik de bir üniversitenin rektörü ise, uygulamaları biçok kişiyi etkiliyorsa hakkı yoktur. kendince başörtülü olanların samimiyetine inanmıyor olması kafasına göre davranma hakkı vermez.
üstelik odtü gibi bir üniversitenin rektörünün demokratlıktan bu derece nasibini almamış olması ayrıca bu olaydan bağımsız olarak zaten yeterince vahim bir durumdur. asıl kadrolaşmayı hangi kesimin yaptığının çok güzel bir örneğidir. ama kadrolaşan, hukuka, demokrasiye aykırı kararlar veren, kendi yetkilerinin çok üstünde davranan elitist olduğu söylenen insanlar olunca suç olmuyor tabi. hukuk kavramını kendin belirle sonra çıkıp, hukukun üstünlüğünü savun, güzelmiş.
avam söylemiyle başörtüsü yasası yeni onaylandığı dolayısıyla resmi gazetede yayınlanmadığı ve henüz yürürlüğe girmediği için hukuka uygun davranıştır.

aynı davranışı yasa yürürlüğe girdikten sonra da bekliyoruz kendisinden. zira hukuk ve demokrasi hepimize lazım.
değişken değer yargıları başkaları tarafından oluşturulmuş ergenlerin anlamakta zorluk çektikleri olay.

ben size itü'den 4.00 ortalamayla mezun olan başarılı bir dinci-bilim adamı sentezinin türk siyasi hayatına katkılarını hatırlatayım, siz de erkeklerin elini sıkmaktan, bir saç telinin gözükmesinden korkan, başını örtmeyi kafasını çalıştırmaktan daha çok önemseyen herhangi bir üniversite öğrencisinin bilim adına ne kadar faydalı işler yapabileceğini tahmin edin.

sağcılarla empati kurayım derken akp'yi methe başlayan sosyal demokratlara bir,
hükümet yalakası köşe yazarlarını okuyarak sanki kendi fikirleriymiş gibi burada ahkam kesen, kendilerinin brüt ağırlığı kadar testis sahibi insanları eleştirmeye kalkan densiz tombalaklara iki.
sabit ve sıkı bir kılık-kıyafet yönetmeliğinin yerine kıyafet özgürlüğü tanınan üniversitelere türbanın girmesini destekleyen, ancak bu eylemin* bu yolla ve bu adamlar tarafından gerçekleştirilmesini istemeyen kesimi haklı çıkarmış hadise.

üniversitelerde devlet dairelerinde olduğu gibi sıkı bir kılık-kıyafet yönetmeliği yok. öğrenciler kılık ve kıyafetleri ne olursa olsun eğitim haklarından mahrum bırakılmıyorlar. haliyle türbanlı öğrenciler de bu özgürlükten paylarına düşeni almak istiyorlar.

buraya kadar mutabıkız sanırım, ki bir üstteki paragraf da aynen türbanlı öğrencilerin savunması.

ancak ben türbanın üniversiteye bu adamlar tarafından ve bu şekilde yapılmasına karşıydım. bir yandan özgürlükten dem vurup iktidara geldiklerinden beri levent kırca, emin çölaşan gibi kişilerin halkı zehir(!)lemesine izin vermemek adına insanların ekmeğiyle oynayan, ankara'nın kültür mirası sakarya caddesi'ni şehir dışına çıkarma tasarısı hazırlayan insanlar tarafından, üstelik de ülkedeki gerilimi bu denli artırarak gerçekleştirilmesini istemiyordum.

inanmıyordum bu hükümetin özgürlükçülüğüne. %47lik oy oranına güvenerek ülkeyi diktatör gibi yönetmelerini ve kalan 53lük dilimi çöpe atmalarını da hazmedemiyordum. ama asıl en önemlisi siz insanları gererek ve bölerek bunu üniversitelere sokarsanız bu kadar şiddetli gerilimden mutlaka kıvılcımlar çıkacaktır."bu tasarı geçerse bir odtü'ye türbanlı giremezken bir konya-selçuk'a da türbansız giremeyecek" önyargım çok da büyük bir kehanet değilmiş demek ki bu açıklamayı duyuyoruz.

balık baştan kokar. bu açıklama biraz sivri de olsa inanın ana odtü içindeki gerilimi o kadar güzel yansıtıyor ki. en az 50 kişi tanıyorum bu tasarı geçer de sınıfa türbanlı biri girecek olursa bir dahaki ders sınıfa kafasında donla girecek olan. kaç kişi tanıyorum bir bilseniz sınıfa mayoyla gelmenin planlarını yapan. ve yine kaç kişi tanıyorum, konya selçuk'a, sivas üniversitesi'ne gidip de artık okullarına sadece sınavdan sınava gidecek olan.

ne bekliyordunuz peki? bu kadar gergin bir ortam varken önünüzde bu ortamın kıvılcımlanması çok mu garibinize gidiyor? dua edelim de bu kıvılcımlar yerini alevlere bırakmasın.

eğer özgürlük adı altında işinize gelen başka şeyleri de değiştirirseniz o değiştirdiğiniz şeylerin sahibi de bir şekilde kendisini savunur.

yukarıda gerçekleşmiş bir kehanetimi sizlerle paylaştım. vu bir kehanette daha bulunacağım: üniversitelere bu şekilde alınan bir hakla türbanlı girmeye devam ederse kızlarımız, çok yakın bir zamanda başı açık olanlar giremeyecek derse. bakmayın şimdiki "kimse kimseyi zorlayamaz" şarlatanlığına. "pardon bacı, ama burası müslüman bir ülke" sözünü duyacağımız günler çok da uzak değil.

benim için özgürlük denen şey kadını eşyalaştırmanın bir simgesi olamaz. bunu dile getirdiğim zaman duyduğum ilk eleştiri: "o kadar özgürlük için yırtınıyorsunuz, bu mu sizin eleştiri özgürlüğü anlayışınız?"

güzel kardeşim, istediğini düşünmekte ve bunu dile getirmekte ve istediğin yere gitmekte serbestsin. hatta bana sorarsan senin asıl hakettiğin yer de orası. ancak bir yere giderken yeter ki çek o ellerini yakamdan.

ve adım gibi biliyorum ki şimdi boş olduğuna bizleri inandırmaya kastığınız o elleriniz bu gidişatla birkaç yıla kalmadan yakama yapışıcak.
Üniversitemle bir kez daha gurur duyamama vesile olmuş karardır.Cumhuriyet değerlerinin altını oymak için "özgürlük" kılıfı uyduranlara, demokrasiyi sayısal üstünlük diye daraltıp seçilmiş bir padişahçasına yönetenlere karşı cumhuriyetin bir tepkisidir.Odtü siyasi islamlaştırma politikasının bir parçası olmayacaktır.
turban yasasi denilen yasanin serbestligi eger ki anayasa mahkemesince de kabul gorurse odtu nun mecburen tukurdugunu yalayacagi durumdur.diger universitelerde hangi kanun gecerse odtu de bunu uygulanmak zorundadir.o zaman nerede kaldi esitlik?odtu sol kesime hitap ediyor diye -helal olsun- -alkis odtu ye-demek esitlik anlayisina ters duser.boyle bir zamanda memleketin bu kadar sorunu varken bir bez parcasini anayasanin kalbine koyulup uzerinde aylarca konusmak yeterince anlamsizdir.bugun turban yasaktir evet odtu dogru olani yapmistir fakat yasak kalkinca kim olursa olsun bunu uygulamak zorundadir.*
içinde herhangi bir takdir edilecek veya kötülenip eleştirilecek bir durum barındırmayan olaydır. anayasa şuan itibariyle onu emretmektedir ve üniversiteler buna uymak zorundadır. odtü rektörü de normal olanı yapmakta ve türbanlıları üniversite'ye almamaktadır.
asıl daha yasa çıkmadan sırf hükümet'e şirin gözükmek için türbanlıları üniversitelere alan rektörler konuşulmalı, eleştirilmelidir çünkü anayasa'ya aykırı ve dolayısıyla anormal davranan onlardır.
rektörlerin, TBMM'nin üzerinde ßir makamda olduğunu gösteren olay.

alınan kararın bir üst mahkemede bozulması gibi. anneden izin alıp babadan veto yemek gibi. müdür yardımcısından izin alıp müdürden veto yemek gibi.

daha fazla örnek için; (bkz: *)
insanı-doğayı-inancı vs. gibi şeyleri anlamlandıramamış rektör davranışı. beklenir bir durumdur. ne yapsındır bu tür rektörler, kapasiteleri buna elverişlidir. onları da öyle kabul edeceğiz...
maçası sıkıyosa şimdi almasın şeklinde racon kesilebilecek durum.