bugün

it follows

istanbul film festivali'nde gece yarısı(tam gece 12'de başladı, 2 gibi bitti) izlediğim film.

film festivalinde bir korku filminin gösterilecek olmasına şaşırmış ve acaba herkesin ölüp bittiği ama benim fena halde sıkıcı bulduğum lat den ratte komma in gibi (bence) sanatsal kaygının çok fazla ön plana çıktığı, korkuyla alakası kalmamış bir film midir diye düşünmüştüm. gittim, gördüm. değilmiş. kendinizi filme verebildiğiniz takdirde gayet geriyor. evet, çok korkacaksınız gibi bir vaadim yok. bence yönetmenin de yoktur. ama kesinlikle iyi geriyor film.

yönetmen mümkün olduğunca orijinal olmaya çalışmış. elbette her korku-gerilim filminin mutlak kaderi olan bir takım klişeler de kullanılmış. ama tamamen klişeye yüklenilmiş ve birbirinin aynı olan korku filmlerinden ayrılıyor it follows. çekimler, renkler gayet başarılı. özellikle kırmızının kullanıldığı bazı sahneler dario argento'yu hatırlattı. hatta genel olarak bir argento havası da sezilmiyor değildi ama yönetmen yine de kendince bir özgünlük yaratmayı başarmış kanımca.

22 mayıs'ta vizyona girecekmiş. gidin gece yarısı izleyin derim. gündüz izlemeyin. korku filmi gündüz izlenmez. her şeyin bi şeyi var.