bugün

sözlükteki nick altı cambazlığı ve oy sahtekarlığı

yasal uyarı: yazı içeriği kör olmaya sebebiyet verip, aynı zamanda adeta dinler arası bir geçiş mekanizması görevi görür. bu sebeple eğer "ben dinimi seviyorum değiştirmem" diyenlerdenseniz ya da şener şen gibi çöllerde "aksın gözüm nuru aksın bundan böyle kör baksın" diye şarkı söylemek istemiyorsanız, bu yazıyı okumayınız.

***

selam azizler yine ben. biliyorum bu benim kopasıca sivri dilime bir gün mahalledeki topal kargalar tecavüz edecek ama ne yapayım; dürüstlük bu hayatta bir insanın sahip olabileceği en mühim ve yakalaması zor erdemlerden biridir. birbirimize dürüst olabildiğimiz ölçüde dostluğu ve samimiyeti yakalarız. bu reel hayatta zaten böyle olduğu gibi, sahte dediğimiz bu internet aleminde de aynen böyledir. elbette ki bu tarz insanlar ilk başlarda hoş karşılanmaz, hatta öfke dolu gözlerle seyredilirler; ancak çok geçmeden, aslında esas değerlerin bu tarz insanlar olduğu hemencecik anlaşılır ve bir de bakılır ki kişi, gönlünü teslim edivermiş henüz öfkesini burnundan soluduğu kişiye. hülasa azizler; bir şeyleri görün, duyun ve kavrayın; ancak gözleri olup da görmeyen, kulakları olup da duymayan, aklı ve gönlü olup da kavrayamayanlardan olmayın diyor ve atlıyorum uludağ sözlük'ün bu soğuk ve derin sularına...

öncelikle belirtmeliyim ki; bu mevzuyu iki bölüm halinde incelemekte fayda görüyorum. ben iki bölüm halinde ayırıyorum fakat; bahsi geçen şahısların, zaten iki konuda da iş birliği içerisinde olduklarını ve bu birbirinden ayrı iki mevzunun, aynı yazarların etrafında birleştiğini acır gözlerle okuyacaksınız...

uludağ sözlük'teki nick altı cambazlıkları

uludağ sözlük'te cereyan eden "anlık menfaat dostlukları" neticesinde nick altlarında birbirlerine -en doğru tabiriyle- yavşayan (bkz: yavşak)* ve de samimiyetsizlikleri paçalarından akan sözlük yazarlarının sergilediği suni gündem, reklam ve menfaat cambazlığıdır. bu cambazlıkların karşılığı, açık ve net şekilde şöyledir:

suni gündem = dikkat çekmek
reklam = isim duyurmak
menfaat = haksız oy potansiyelini çoğaltmak

şimdi buraya kadar nick altı cambazlığının en doğru ve net tanımını yaptığımıza göre, biraz daha inelim aşağılara ve uzun soluklu örneklerimizi, uludağ sözlük yazarlarının önüne bırakalım:

"örnekler, belli bir yazarı işaret etmemek ve hedef göstermemek için karışık verilmiştir."

görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel

vs... (zannediyorum bu kadarı yeterli olur)

alternatif olarak eğer bol nick altına sahip olmak istiyorsanız ve ismim muhtelif zamanlarda ama sık sık sol frame'de görülsün diyorsanız şayet; derhâl bir doğum günü çetesine isminizi yazdırın. şöyle ki;

<< doğum günü cambazlıkları >>

görsel

şimdi bu resimde göreceğiniz üzere, yazarın doğum günü 30.09.2011 tarihinde kutlanmış ama aynı yazarımızın doğum günü, bir başka tarih olan 02.06.2010 tarihinde yine kutlanmış;

görsel

_____________________________________

görsel

bu resimde de göreceğiniz üzere, bir yazar arkadaşımızın doğum günü kutlanmış ve tarih 16.01.2013 ancak aynı yazarın nick altını biraz daha incelediğimizde, 16.09.2012 tarihinde yine doğum gününün kutlandığını görüyoruz;

görsel

_____________________________________

görsel

burada da göreceğiniz üzere, bir yazar arkadaşımızın doğum günü kutlanmış ve tarih 14.01.2013 fakat aynı yazarın başka bir tarihte, yani 28.12.2012 tarihinde doğum günü zaten kutlanmış;

görsel

_____________________________________

görsel

ve yine aynı şekilde yukarıda gördüğünüz üzere, başka bir yazar arkadaşımızın 28.12.2012 tarihinde doğum günü kutlanmış ve 05.12.2012 tarihinde, yani bambaşka bir zamanda doğum günü kutlanmış;

görsel

not: özellikle "bir" kişiyi yahut kişileri hedef göstermemek adına direk isim vermedim. meselenin şahsi olmadığı konusundaki samimiyetime umarım burada bir kez daha şahitlik ediyorsunuzdur.

yukarıdaki verdiğimiz tüm örneklere biraz baktıktan sonra dilerseniz meselenin bambaşka bir boyutuna kısaca göz gezdirelim; uludağ sözlük çatısı altında daha evvelden bu acı konuya, elini taşın altına koyarak değinmiş iki yazarın silik olması ne enteresandır değil mi sevgili yazarlar?

(#12163939) << silik >>
(#4962609) << silik >>

(*)

gördüğünüz üzere, her daim doğruyu göstermeye çalışan ve doğruluktan yana olan insanlar maalesef ki sadece burada değil, hayatın her alanında dışlanıyor, sevilmiyor ve de ortamdan atılıyor. kim bilir üçüncü silik de ben olurum belki. bu arkadaşlar, ille de bu konulara değindi diye silindi demiyorum ama belli ki bazı şeylerin farkında oldukları ve ses çıkardıkları için zamanla törpülendiler ve en ufak hatalarında şutlandılar. hani demiştik ya zamanında;

--spoiler--
sizin "boktan" bir sebeple yazarlığınıza son verilen yerde, "boktan" adamlar, o "boktan" sebeplerden dolayı bırakın cezayı, ikaz dahi edilmezler...
--spoiler--

(bkz: entry sayısı fazla diye müsamaha gösterilen yazar)

işte aynen böyle sevgili azizler; dikkatli olun, uyanık olun! bunlara bir şey olmaz, olan bizim gibi yazarlara olur. her zaman bunun bilincine göre hareket edin. burası neticede birilerinin ekmek kapısı ve bu ekmek kapısında bu tarz insanlar her daim olacak ve onların yüzünden pek çok değer, bu sözlüğe veda edecek, ediyor ve geçmişte de etmiştir. (özellikle yeni gelen yazar arkadaşlarım buralar sizleri ilgilendiriyor)

not: daha yüzlerce örnek verilebilir. artık bundan sonrası konuya hassas yazarlarımıza vicdanına kalmış.

***

şimdi gelelim ikinci bölümümüze...

<< uludağ sözlük'teki oy adaletsizlikleri ve sahtekârlıkları >>

nick altı cambazlıklarının oylamalara etkisi

ikinci bölümümüzde bu cambazlıkların istatistikler ve oy potansiyeli üzerindeki tesirlerine değineceğiz. ne enteresandır ki; özellikle "bazı" yazarların nick altında öbeklenen bu "güya" samimi dostlar, en akla gelmeyecek ve de yüzüne bakılmayacak entry'leri, "şu allah'ın işine bakın ki" beğenip, oy manyağı yapabiliyor ve hatta işlerine gelmeyen yazarların entry'lerini acımadan, "yalnızca bilgi içerikli" olsun ya da olmasın eksileyebiliyor ve bu vicdansızlığı gösterebiliyor. özel mesajın ifşasının yasak olduğunu bildikleri için özel mesajda başka, sözlükte başka konuşan bu kişiler, gruplaşmaları dahilinde gözlerine kestirdikleri yazarları aşağılıyor, hakaret ediyor, entry'lerini eksiliyor ve apaçık düşmanlık sergiliyor.

işte bu bölümde; yukarıda bahsi geçen cambazların, kendi aralarında nasıl gruplaştıkları ve de bu gruplaşma içerisinde birbirlerine nasıl adaletsiz biçimde oy dağıttıklarını görmekteyiz, idrak etmekteyiz ve her geçen gün bir yenisine daha şahitlik etmekteyiz.

çok güzel muhabbetlerimin olduğu yazar arkadaşlarımın da içerisinde bulunduğu bu grup, gücenmesinler ama maalesef ki uludağ sözlük'te geniş bir kitleyi derinden sarsmakta; adalet duvarını paramparça edip, yerine gruplaşmaların, sahte arkadaşlıkların ve samimiyetsiz menfaatlerin kurulu olduğu bir düzen inşa etmektedir.

bu şekilde; hayata dair her konuda bilgili, konusunda ehil ve mahir yazarlarımızın hakkı yenmekte; yazıları, eserleri, paylaşımları göz ardı edilip, itibar görmemektedir ve hatta her fırsatta eksilenmektedir. burada eksi esasında entry'ye değil, bizzat yazara hakaret anlamı taşır. tabii bunu eksilenen kişi daha iyi anlar ve elbette ki gönül koyar.

eğer koskoca uludağ sözlük'te, bir sene boyunca en çok oy alan entry'ler "le havle vela kuvvet", "şekersiz kahve içme rezilliği" şeklinde sıralanıp (listedeki kaliteli entry'leri ve kaliteli yazar arkadaşlarımı tenzih ediyorum) gözümüze sokuluyorsa, bu zaten başlı başına işin içinde bir oyun ve cambazlık olduğunu gösterir. biz buna da değinmiştik ama "bazı" yazarlar bizimle dalga geçtiler;

(bkz: bim entry leriyle istatistiklere girme rehberi)

dalga geçtiler elbette ama görmediler ki, bu ve bunun gibi birkaç kapsamlı tepkiden sonra bim entry'leri bıçak gibi kesildi. tabii şimdi onlar bu cümleyi okuduktan sonra 3-5 yazar ayarlarıp bim entry'si canlandırırlar. onların misyonu uludağ sözlük'te maalesef ki bu...

şimdi bu mevzuya başka bir noktadan bakalım sevgili azizler. sadece küçük bir örnek olarak; birçok müslüman kardeşimizin merak ettiği ve içinden çıkamadığı "kader" konusuna ayna gibi ışık tutan sevgili metalmilitan arkadaşımızın entry'si, ne hikmetse bu enerji içecekli, kahveli mahveli entry'lerin yer aldığı istatistiklerde yerini alamıyor;

(bkz: geleneksel islam da kader inancı ve gerçekler) bu entry; olayın vahametinin ne boyutlarda olduğunun herkes tarafından anlaşılabilmesi açısından yalnızca küçücük bir örnektir sevgili azizler. ben kesinlikle "özel olarak" bir yazarı övmek amacıyla bu konuya değinmedim, ancak hak edenin hakkını sahibine teslim etmediğimiz sürece bizim iki yakamız bir araya gelmez. birilerinin hakkını teslim etmek elbette ki bizim haddimize değildir. ancak naçizane, acizane ve dostane bir şekilde yürüttüğümüz bu çaba içerisinde mutlaka birileri olumsuz eleştirilirken, birilerinin de pozitif taraflarına değinilecektir, bu gayet normaldir. o bakımdan; bugün metalmilitan olur, yarın bir başka yazar arkadaşımız. isimler önemli değildir, amaç ve niyet önemlidir. zira ameller niyetlere göredir.

şimdi tekrar dönelim bu vasıfsızlıklara;

bilgi içeriği dahilinde uludağ sözlük'e hiçbir faydası dokunmayan ve adeta bir forummuş gibi entry'ler giren bu tip yazarları siz konuya hassas dostlarımın vicdanına bırakıyor ve eğer aklı başında olan sizler, kendi aranızda doğru bir çerçevede birleşemediğiniz sürece, daha uzun yıllar ağzınızı açar etrafı seyredersiniz diyorum.

istatistiklere kayda değer entry'lerinizi sokmayı unutun!

adil bir ortam ve emeğinize saygı görmeyi unutun!

muhabbetlerinizde samimiyet ve dürüstlük aramayın!

ta ki bir şeyleri kavrayıp, ses çıkarana ve masaya yumruğunuzu vurup, kendi içinizde adil bir zihniyette birleşene dek...

bir de arkadaşlar unutmadan söylemeliyim;

ikinci 1 şubat uludağ sözlük isyanı adı altında bir eylem yapılacakmış sanırım. bakın arkadaşlar, bazı şeyleri söylemekten çekinmeyin ve hatta korkmayın. vaktiniz oldukça eteğinizdeki taşları dökün, yazın çizin... birilerinden korktuğunuz sürece hep aşağılanırsınız ve bu huyunuz, sizlerin gelecek yıllarda karşınıza büyük bir dezavantaj olarak çıkar. susarak bir şeyleri bastıramazsınız, dillendiremezsiniz.

unutmayınız ki; "tepki susarak verilmez"

alt tarafı bahsi geçen cambazlardan 10-15 eksi oy alırsınız, ama en azından safınızı belli edersiniz. bu hayatta riyanın en acısı "tarafsızım" demektir. zira tarafsızlık diye bir şey yoktur. tarafsızım demek, güçlünün yanındayım demektir. bu bakımdan ya haklının yanında olun, ya da korkup 1 şubat'ta entry girmeyerek tarafsız olun.

haydi bakalım...

***

yaklaşık bir yıl sonra gelen edit: birkaç şey daha yazmak istedim. baktım, arada uğradım, ölçtüm biçtim ı ıh yok arkadaş hep aynı terane.

uzun bir aradan sonra yeniden kafamda masaya yatırdığım bu başlığa şimdi yazacaklarım daha açık olacak, hiç olmadığı kadar...

bu sözlüğe çoğunuz gibi çok emek vermiş yazarlardan biriyim, birisiydim. sonraları fark ettim ki bir şeyler yolunda gitmiyor ve gerçek hayatta karşımıza çıkan nefret ettiğimiz ne varsa buraya da sirayet ediyor. patlak egoların, kenardan gülümseyen manyak kompleksli bünyelerin çirkinliği; tıpkı kurbanda kesilen bir dananın patlayan işkembesi gibi kaldırım kenarında mahalleye yayılan kokusu gibi burnumun direğine isyan bayrağını çektiriyor, çektirmişti...

velhasılı birkaç yazar vardı kafamda bu sözlükten siktir etmek istediğim. tafsilatını çok anlatmak isterim ama hangi birini anlatayım ki? hangi biri merakınızı giderir? bu sebeple yüzeysel bahsedeceğim... işte bu götüne siktiri çekmek istediğim yazarlarla alakalı moderasyona göstermediğim kanıt, ekran kaydı, bilgi bok püsür kalmadı ve sonuç her daim hüsran oldu. hep enseledim, açıklarını yakaladım ve sundum, sözlüğe yardımcı olmak için, moderasyona yardımcı olmak için, ne kadar geri zekalıca şeylerle uğraşmışım meğerse bunu çok uzun zaman önce anladım. yazık olmuş harcadığım vakte, emeğe. ve işte diyorum ki; başkasının, misal sözlüğe yeni dahil olmuş bir yazarın onda birini yapsa rahatlıkla silineceği şeylerle bunları silmediler, çünkü silecek kişiler de aynı kafada, aynı zihniyette. o yüzden şu sözlükte haddini aşmış kaç tane yazar varsa, kim kendisinin ne bok olduğunun farkındaysa bilsin ki ben onunla çok uğraştım, emin olsun onu sildirmek için elimden geleni yaptım, ama sevinsin; çünkü sildiremedim, silmediler... tek bi salak hariç, onu ne hikmetse kolay sildiler. neyse.

bu ve bunun gibi zaman içerisinde daha pek çok ifşalar gündeme gelecektir, geldi de. neler dökülmedi ki ortaya, kimler rezil edilmedi ki... hep aynı senaryoda seyreden ve bilmem başına gelen oldu mu ama, bir şeyleri ortaya çıkaran adamın, gerçek yüzleri ifşa eden kişinin özel mesaj kutusu yanmaya başlar ve tam da bu bataklığın ortasındaki egosu sikikler şöyle der "yahu uğraşma bunlarla ben zamanında çok uğraştım bi faydası yok..." şu sözlüğün en çok güldüğüm ironik reaksiyonlarından biridir bu; sözlüğün anasını siken adamın gelip de sözlükte dönen dolapları zamanında çok dile getirdiğini anlatmaya çabalaması, "samimi" yaklaşımlarla onun da sizinle aynı düşüncede olduğunu bildirmesi...

bu başlığı ucundan kenarından okuyup da şu cümlelere denk gelen birilerine mesajım şu olsun; uyum sağlayamadığınız, gözünüze çarpan, hoşunuza gitmeyen velhasılı sözlük içi herhangi bir mevzuda sakın ha sakın şikayetinizi dile getirmeyin, getirmek isteyip de getiremediğiniz zaman bile içinizde ukte kalmasın, çünkü bu çok boş ve salakça bir hareket; tıpkı benim yaptığım gibi... öylesine net konuşuyorum ki, bu iddiamı şöyle bir örnekle kuvvetlendirebilirim; bu sözlükte ne olursa olsun, ne yapılırsa yapılsın şikayet eden adam asla sevilmez. çünkü sizin dile getirdiğiniz her şikayet birilerinin oyun bahçesini hortumla ıslatmak gibi olur ve genellikle bu oyun bahçesinde top koşturanlar eski nesil yazarlardır. mal gibi isim isim listeleme yapmayacağım elbette, arif olan anlar, kafatasının içinde beyin adı verdiğimiz o ulvi organı taşıyan kişi zaten tahmin eder kimlerden bahsettiğimi...

kimseye bulaşmayın, olabildiğince sisteme ayak uydurmaya çalışın çünkü sizin zihniyetiniz buna müsait, silinmesi gereken yazarlar silinmedikçe ve savunucuları var oldukça düzen tıkırında işliyor demektir ve siz bu yerde birilerinin yalağı, oyuncağı olmayı hak ediyorsunuz demektir. sürü psikolojisi dediğimiz şey tam da budur işte. var olan sisteme ayak uydurmak, uymaya kendini zorunda hissetmek... misal veriyorum; sözlüğe yeni gelen biri, nick altı hep uplanan, başlıkları "saçma da olsa" itibar gören birini fark ettiğinde, sürü psikolojisi gereği o yazara ilgi duymaya başlar. "ulan bu herifi herkes seviyorsa kesin bi bildikleri vardır" der. zaten bir arkadaş ortamı ihtiyacı hisseden genç insan doğası, hemen kapılır bu akıma. ondan sonra iki günde sözlüğün en sevilen yazarı, en dost yazarı, en kral yazarı, en sağlam yazarı ilan eder daha ismini cismini dahi bilmediği, yüzünü dahi görmediği, 2-3 entry'sinden fazlasını dahi daha okumamış olduğu yazarı. ve bu böyle oldukça, moderasyon bu yazarları hep kayırır, el üstünde tutar.

sonraki süreç ise daha ilginçtir ve hareketlilik o zaman başlar. daha birkaç hafta öncesine kadar sözlükte bir muhabbet ortamına dahil olan "yeni yazar" kardeşlerimiz, zaman ilerledikçe bir şeylerin yolunda gitmediğini fark eder. kendi girdikleri entry'lerin oylanmadığını, ilgi görmediğini; ilginin yalnızca birkaç yazar etrafında toplandığını hisseder, gözlemler, ancak sesini çıkaramaz çünkü çoktan o tanımadığı halde göklere çıkardığı yazarın oyuncağı olmuştur bile. dahil olduğu akımdan faydalanamadığını, menfaatine ters düşen bazı eksikliklerin farkına varan "yeni yazar", bundan sonraki süreçte gizli düşmanlık başlatır. işte "durduk yere niye trip atıyo la bu" dediğimiz olay budur... "yeni yazar" kardeşimiz, bir şeylerin farkında vardıkça, zamanında övdüğü yazardan tiksinmeye başlar çünkü övdüğü yazar sayesinde ortamda karı-kız düşüreceğini sanmıştır ama bu hayali suya düşmüştür. evet yanlış okumuyorsunuz! bu ve bu tarz sanal ortamlara belli bir yaş seviyesi açtır, susuzdur. sadece belli bir amaç için dahil olurlar. sosyal deneylerim bunun aksinin ispatının mümkün olmadığını söylüyor... neyse konumuza dönelim; bu süre içerisinde göklere çıkardığı yazar onu hem "oylama" anlamında, hem "başlık uplama" anlamında bayağı bir sömürmüştür, hatta emmiştir... düşmanlık başladıkça ifşalar gündeme gelir; işte nadir zamanlarda sözlükte patlak veren olayların temeli budur, özü menfaattir. menfaat yoksa, dostluk da olmaz, ama bu fark edilene kadar "sözlüğün en kral yazarları" hep bir adım daha yükselirler ve onları yükseldikçe, kısa süreli sahte dostluklar palazlanır, buna takiben düşmanlık da çoğalır, ortam daha da büyür, yeni yazarlar geldikçe sevgi yumağı kalabalıklaşır ve kazanan hep kasa olur. sözlükte aktivite ve canlılık, haliyle moderasyon tarafından en cazip ve makbul görülen şeylerdir. sözlük sisteminde işleyen çarkın temel direği olan "kral yazarlar" alenen muhterem annelerinize bile küfür etseler silinmezler. bu sebepledir ki; yapabileceğiniz en sağlam araştırmayla bu tarz yazarların sadece en fazla çaylak olacağını bilin ve asla kimseye düşman olmayın, düşman olmayın çünkü bu vaktinizi boşa harcamanıza sebep olur. eğer sizin için bu sözlük bir eğlence aracıysa, bırakın eğlenmenize bakın kim ne yaparsa yapsın. karma, nick altı, popülarite; bunlar çok boş şeyler... bu konuyu nihayete erdirirken, son bir şey daha söyleyip öyle nokta koymak istiyorum kafanıza dank etsin bazı şeyler diye; işte bu yukarıda çenesi düşük karılar gibi paragraf paragraf bahsettiğim yazarlardan bir tanesi şu an yetkilidir, sadece birilerinin menfaatini okşadığı için. artık allah bilir dışarılarda "birileriyle" buluşup para mı yedirdi, arkadaşlık mı kurdu tafsilatını bilemeyiz elbette ama bu başlığın muhataplarından birinin şu an yetkili oluşu ne kadar manidardır, sözlük tarihinin belki de en komedi olaylarından birisidir <> diyor ve noktayı koyuyorum bu mevzuya, artık kim olduğunu siz düşünüp bulun.

(isim vermedim ve özel olarak birini hedef göstermedim ona göre yani, amatör yetkili arkadaşlara duyurulur)

şimdi gelelim diğer dalgaya; şu sözlükte emin olun ki ufak bir araştırmayla pek çok yazarın özel hayatına vakıf olabilirsiniz. biraz bağlantınız ve kilit noktada birkaç yazarla muhabbetiniz varsa bu çok kolaydır. o yüzden şu siktiğimin internetinde size yalvarıyorum özel hayatınızı paylaşmayın kimseyle. mümkün mertebe birileriyle iletişim kurarken sahte isim soyisim kullanın hemen çiko gibi anlatmayın kendinizi. facebook, twitter, sözlük vs. götüne koyun hepsinin, hele fotoğraf olaylarına hiç girmiyorum, salak salak fotoğraflar çektirip mangal başında falan götü göbeğe karışmış burada hava atan ne salak yazarlar var bir bilseniz. keşke format olmasaydı da şu sizin bokunu yediğiniz yazarların mal mal fotoğraflarını, aslında ne kadar boş işlerle uğraşan, baba parası yiyen kekolar olduğunu koysaydım görseydiniz... bunların elbette ki benimle bir alakası yok, internette sağda solda dolaşıyor heriflerin fotoğrafları. üzülüyorum yalnızca, savunmaları da süper tabii, "özgüven" diyorlar ya altıma sıçıyorum arkadaş gülmekten. senin fotoğrafın ele ayağa düşsün, salak salak pozların netlerde dolaşsın, sonra de ki "benim özgüvenim yerinde korkum yok"... şimdi bunları söylüyorum, siz paylaşmayın diye, siz kendinizi ifşa etmeyin ite çakala diye; çünkü gün gelir, her haltınız birileri tarafından kötüye kullanılır, bir bok da ispat edemezsiniz, elalemin iki kelimeyi bi araya getiremeyen köpeklerine rezil olursunuz. hee gerçi şimdi yeni moda çıkmış, paint terkle birilerine iftira atma olayı... tamam lan vazgeçtim, söylediklerimi unutun. kendinizle ilgili hiçbir şey paylaşmasanız bile merak etmeyin eğer birilerinin götünü kürdanla kurcalıyorsanız, muhakkak bulup buluşturup sahte birkaç zımbırtıyla size saldırırlar. yine de tıkayın kulaklarınızı, kapayın gözlerinizi; bırakın eğlensinler. neden kızacaksınız ki? siz de eğlenmek için bu sözlükte değil misiniz zaten?

as kadroya gelelim şimdi de... kankası fake hesap oylamalarıyla yıl sonuna entry sokmaya çalışınca onu "görmezden" gelip, başkasını sahtekarlıkla suçlayanlara; birbirimizi düzelim göte para vermeyelim zihniyeti taşıyanlara, annesi evden gidince xhamster'a girmeye debelenip de burada delikanlılık taslayanlara, evliyim çoluğum çocuğum var profili çizip pedofilik manyaklıklarını gizliden yürütenlere ve hiç ortaya çıkmayacak sananlara, sözüm ona atatürkçülük ve türkçülük adı altında islam'a, allah'a, kur'an'a ve peygambere dil uzatan ırkçı cahillere, ah bi karı düşürsem de çatır çatır siksem derdiyle yanıp tutuşan ergenlere, hakkı ve doğruyu görmezden gelip adam kayıran cümle yetkili, moderatör ve eski nesil totoşlara sesleniyorum;

bu entry alayınıza ibret, alayın başlarına kalay olsun.

velhasıl da silva; normal olmayı başarabilmiş diğer yazarlara da son olarak diyorum ki, kendinize iyi bakın... öyle koftiden söylemiyorum yani cidden iyi bakın, ama sözlükte göt büyüterek kendinize iyi bakamazsınız bunun farkına varın. bu hayatın çok boş bir hayat olduğunu bilin, zengine de boş, fakire de boş bunu unutmayın... gidin kitap okuyun, gezin, hava alın lan. beyninize okşişen falan gitsin, spor yapın, lunaparka gidin ama sakın boks aletine vuracakken kayıp düşmeyin. ne bileyim yani köyde dedeniz nineniz falan varsa gidin ziyaret edin, bağ bahçe görün, yeşillik görün, helallik isteyin onlardan ölmeden, sonra pişman olursunuz ve o pişmanlığın üzerini hiçbir şeyle örtemezsiniz. çalışmıyorsanız kaldırın kıçınızı iş bulun, ayrıca zaten fazla oturmak basur yapıyor bunu da bilin. çay demleyin asgari ücret etuuu'nun dediği gibi 1500 rtl falan olacakmış onu bekleyin çayınızı içerken. sevgiliniz, sözlünüz nişanlınız falan varsa onunla ilgilenin, yatın çayıra çimene bulutları seyredin ama yaz gelince falan yapın tabi bunu. ne bileyim yapın işte bir şeyler, şuraya bu kadar hayatınızı endekslemeyin. ne yazarlar var burada hepinizin iyi tanıdığı, sol frame'den düşmeyenler hani, sorsan mühendisim, barmenim, bankada çalışıyorum falan der ama 7/24 sözlüktedir. çoğu yalancıdır yani lafın kısası, işsiz güçsüz ana baba parası yiyen bilgisayar başında günde bi paket sigara bitiren karı kız kovalayan sünepelerdir. öyle götten sallamam ben yani isteyenin ispatını gözüne sokarım. aslında göt göbek bir kadın olup yıllardır sözlükte erkek taklidi yapan meşhur troller mi dersiniz, türk bile olmadığı halde sözlükte türk ırkçılığı yapan ne idü belirsiz manyaklar mı dersiniz, çoluğa çocuğa karışmış ayağına 16 yaşında kızlara yavşayan karaktersiz sülükler mi dersiniz, ibne taklidi yaparak küçük iskender çakması yazılarıyla iki ayda efsane haline dönüştürülen "bot" yazarlar mı dersiniz... ne ararsanız var burada. işte o yüzden kaybolun gidin, soyutlayın kendinizi buradan. bırakın nick altınız olmayıversin, şuku şelaleleri başınıza akmayıversin, burada birileri övmesin sizi gadasını aldıklarım; egonuzu atın çöpe, dışarıya çıkın, gerçek hayatta övsün sizi birileri, adamlığınızla ansınlar, delikanlılığınızla sevilin, hanımefendiliğinizle gurur duyun, buradaki sahte dostluklarınız, içi boş maceralarınız sizin gurur kaynağınız olmasın...