bugün

aşk

”sen,sen ol kelimelere fazla takılma. aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. aşık dilsiz olur.”

demiş elif şafak ”aşk”ı anlattıgı kitap da.

aslında kitap mevlevi bir yaklasımı aktarmak için yazılmıştır yani gönlü allah aşkı ile yananların bu ”gerçek aşk”a baglılıklarını cümlelere dökmüştür.

ama sanırım bazı sözler insani yani kalben bir insana duyulan büyük hissiyatı da aktarırken hah tamam bu işte dedirtiyor adama. mesela ;
”rüzgarla gelmedim.” demişti şems,”ki rüzgarla gideyim senin hayatından!”

bunu zaman zaman hepimiz düsünmez miyiz?

yaşadıklarımız kendi tercihlerimiz değil mi!? bir nevi acı cekmeye de, kahkaha atmaya da biz karar vermiyor muyuz?

etrafımızda ki herkes ”ama yapma” dediklerin de ”he he diyip” gene bildigimizi okumuyor muyuz?

aslında aşk en büyük başkaldırı degil mi herkese, her şeye?

ve aslında aşk savunma şekli değil mi insanlığın yaptıklarına karşı ?

en temiz ama en ağır ama en hafif ama en kirli ve en karmaşık duyguların en dengesiz şekilde beden bulması değil mi aşk?

aşk anneye duydugumuz gibi saf degil mi?

biraz narsist değil mi aşk, insanın kendisi sevmesi aslında başkasını severken sırf o sevdiği için ?

ve biraz sado- mazo degil mi, bile bile canımızı acıtmak üç harfli ateş için?

aşk denilen hissin ya da işte neyse o tuhaf şeyin bedenimizde kalbimizde olması büyütmüyor mu bizi?

bilemiyor mu sizi hayata karşı dimdik durusunuz da bazı zamanlar sırf inat ugruna?
ya da bazen de unutmak için değiştirmiyor muyuz nefes alış şeklimizi bile !

cunku, aşk bazen nefes diye içimize çektiğimiz insanlar da vucut bulur.

ha ne diyorduk ?

zaten aşklar hep böyle değil mi?

karmaşık ama aslında çok açık..

o zaman dinleyelim ;

http://www.youtube.com/watch?v=DtyuNkJAtJg