bugün

entry'ler (210)

method research company

efendim Türkiye'nin güzide pazarlama araştırma şirketlerinden biridir. ancak bu "güzide" olma durumu için dışı seni, içi beni yakar da denilebilir.

bir araştırma şirketi olmalarına rağmen nette kendi sitelerinden başka bir yerde doğru düzgün bir bilgi bulamazsınız. araştırmacının araştırılamaması ironisi mevcuttur yani. şayet buraya bir iş görüşmesine gidecek olursanız, bu bilgisizlik sizi hayal kırıklığına uğratabilir.

araştırma uzman yardımcılığı için çağırılırsanız eğer, önce matematik, genel kültür, ingilizce, alan bilgisinden oluşan bir test yapar ve bir A4 uzunluğunda ingilizce metini Türkçe' ye çevirmenizi isterler. 2 saat süren bunca testi ve çeviriyi kolu bile olmayan dümdüz bir sandalyede yaptırırlar ki, beliniz ve boynunuz ne kadar kuvvetli ölçsünler. (uyarayım sonraki hafta bel ağrısından oturamadım)

yazılı sınavı kazanırsanız eğer bir telefon ederek sizi mülakata çağırırlar. aman sakın o gün kariyer.net, secret cv'ye filan bakmayın. çağrıldığınız poziyonda sınavı geçmenize rağmen o gün o pozisyon için "yeni" ilan verildiğini görüp mülakata gitmekten vazgeçebilirsiniz. ha eğer benim gibi meraklı olup giderseniz, kazak üzeri gömlek ve üzere hırka giyen, karmakarışık bir masada yemek yiyen bir sekreter tüm "kurumsallığıyla" karşılayabilir sizi (ocak ayı idi). gelir sandalyeye oturursunuz ve "neden geldiğinizi" sormasını beklersiniz, beklediğiniz soru bir türlü gelmez. meramınızı kendiniz söylersiniz ve bir tamamdan sonra tam 40 dk bekletilirsiniz. 40 dk sonra "pardon unuttunuz galiba ben buradayım" dedikten sonra görüşmeniz gereken insan kaynakları müdürüne doğru yol aldırırsınız kendisi tarafından. 40 dk'lık bekletilişten sonra hiçbir şey olmamış gibi, bir kusura bakma bile denilmeden mülakata alınırsınız. mülakatta hızlı hızlı sorduğu türlü soru arasında "burcunuz" olabilir insan kaynakları müdüresinin, aman şaşırmayın. son olarak firmaya önerilerinizi sorar, onlara internette yeterince bilgi olmadığını söylemiştim ben mesela. müdüre hanım bir duraksamıştı.
neyse en azından bu iyiliği ben yapayım dedim.

merhaba method'da iş görüşmesine gidecek ve ön araştırma yapan insan. üzdüm mü seni. üzgünüm.

cumartesi de "tam gün" çalıştıran (akşam-sabah 8) şirket, sitelerinde yüksek lisansı destekliyoruz diyor bir de, nasıl diye hiç sormayın akşam 6.30'dan sonra çıkmaya izin veriyorlarmış. ne inceler değil mi. ah. kalp. kalp.

mülakat yaptıktan sonra tam 2 ay geçti ve ilan hala ilk günkü gibi açık, taze. insanların kendileriyle çalışmaya bayıldığını sanarak bu şekilde davranıyorlar sanırım, pardon ama sizinle çalışmayı kim ister ki?

dünya gençlik kongresi

yıldız teknik üniversitesi'nin rengarenk olmasını sağlamış eğlenceli organizasyon. 150 ülkeden 1000'i aşkın genç bol bol eğleniyoruz.
genç gazeteci olarak etkinliğin 1. gününü bloguma aktardım, ve bundan sonra hergün aktarmaya devam edeceğim.

http://budasanaticin.blog...nclik-kongresi-1-gun.html

lale karabıyık

Prof. Dr. Lale Karabıyık Uludağ Üniversitesi için çok büyük bir şans ve nimettir. Nedenlerini anlatayım:

Ekonomi alanında mükemmel bir yetkinliğe sahiptir, bu alanda (makale olarak) birçok ödül almıştır, aynı zamanda akademik anlamdaki birikimini öğrencisine mükemmel bir şekilde aktarır. Dersi ciddiye alır, derse 2 kişi dahi gelse dersini yapar, araştırma yöntemleri dersinde çoğu akademisyen kendin sor kendin cevapla yöntemiyle sınav yapıp aa verirken Lale Hoca bildiğin sınav yapar. Sınıfta aa alabilen çıkmaz ama herkes bu duruma saygı duyar.

Lale Hoca'yı odasında bulamazsınız. inanılmaz yoğundur, Tugiad Bursa'nın Uludağ Üniversitesi'nde gerçekleştirdiği 'Girişimcilik Yarışması'nın' moderatörüdür, birkaç derneğin başkanıdır, yüksek lisans jurisindedir, enstitüde hocalık yapar, vs. ama arayıp, hocam odanızda bulamadım sizi deyince işini bırakıp hemen odasına gelir ve sizi dinler, sorununuz varsa çözer.

Tüm bunlara rağmen inanılmaz alçak gönüllüdür. Bazen bir akademisyenin efsane olması için kibirli olması, öğrenciyi korkutması ya da herkesi sınıfta bırakması gerekir ya, Lale Karabıyık bunları yapmadan öğrencilerince efsane olmuştur.

Evet Lale Karabıyık Uludağ Üniversitesi için çok büyük bir şanstır.

edit: chp'den millet vekili adayı olduğunu öğrendim, umarım Bursalılar bu değerli akademisyeni kaçırmazlar, onlar için yazık olur. kendisi benim için de hep çok önemli bir yerdedir, nazik davetiyle 2010 yılında i.i.b.f mezunları adına baloda konuşma yapmıştım. bir de oto lastikleri projemize verdiği destekle 1. olmuştuk. lale hocam bana hep eski güzel günleri hatırlayıyor.

japon reklamları

Japonların sinemaları, sokak sanatları, müzikleri bir yana son zamanlarda en çok dikkatimi çeken şeyleri reklamları. reklamın mesajını bırakın reklamın kendisini bile anlayamadığım ama beni çok eğlendiren görsellerle dolu videolar... bu anlayışı anlatmak Türkiye'de yaşayan ve tabii ki japon kültüründen bihaber olarak yaşayan bana düşmez. japonya'da 14 yıl yaşamış biri şöyle diyor:

'japon reklamları kendi içinde japonlar için anlamlı olan ama yabancılar için alışık olmayan konular, görsel öğeler içerir. japonlar için bir reklam duygu uyandırma aracıdır: alışma, özlem, şaşırma, yakınlaşma, özdeşleşme vb. çoğunlukla komik. ve hatta absürd. ürünün kalitesi, fiyatı ve özellikleri çoğunlukla anlatılmaz ya da öne çıkarılmaz.'

Üsteki düşünceyi destekleyen mükemmel iki japon reklam videosu için şuraya bakabilirsiniz. *

http://budasanaticin.blog...9/08/japon-reklamlar.html

melekler korusun

dangalakça ve sorumsuzca hazırlanmış bir dizi. dangalakça çünkü köylü güzeli tipli ipek'i taciz etmeyen kalmadı koskoca istanbul'da, o kadar dünyaca ünlü geldi bu kadar ilgi görmedi. ben anlamıyorum arkadaş bu mudur yani? üniversite öğrencisinin hayatı bu mudur? boş kaldıkça tacize uğramak, ondan bundan hamile kalmak mıdır? eğitim için, gelişim için hiçbir şey yapmamak mıdır? sorumsuzca, evet çünkü bu diziden sonra istanbul'da bir üniversite kazanmış kız çocuklarını çoğu aile ya göndermeyecek ya da bir sürü 'sıkı' önlemden sonra gönderecek. o kadar haydi kızlar okula, kardelen kampanyası yap 2 senarist içine etsin.

Senaristler hala Nuri Alço, tecavüzcü Coşkun filmleri etkisinden çıkamamış sanırım ama köprünün altından çok sular aktı be.

dişlerini fırçalamadan uyuyan insan

bütün sözlüğün yatmadan önce dişlerini fırçaladığına şahit olup da şaşırmış bünyedir. bu kadar insan yatmadan önce dişlerini fırçalıyorsa nasıl hala diş macunu tüpü kullanım sıralamasında ülke olarak en sonlarda olduğumuza tek bir yorum getirebiliyor kendisi; insanların sadece yatarken diş fırçalıyor oldukları.

yatmadan önce tek diş fırçalamayan insan olarak sorularınızı cevaplayabilirim. tüm merak ettiklerinizi özelden mesaj atıp sorabilirsiniz. çekinmeyin.

ups

kesinlikle hizmet alınmaması gereken kargo şirketidir. yoksa rezil olursunuz, acınası durumlara düşersiniz. hatta benim gibi tüketici mahkemelerinin yolunu tutarsınız.

istanbul bilişim

hiç güvenilmeyecek bir firmadır. çünkü tembeller, çünkü tüketiciyi aptal yerine koyuyorlar, çünkü hak- hukuk bilmiyorlar.neden mi, şöyle, bir ay önce kadar buradan bir plazma tv aldık. firma ve firmaya bağlı olan ups tahaddüt ettikleri teslim tarihinden tam on gün sonra tv'yi getirince iade etmek istedik ve olan oldu. yaklaşık bir aydır, hemen hergün istanbul bilişime, ups'ye telefon ediyoruz ama televizyon ellerine geçtiği halde paramızı iade etmiyorlar. şikayet etmediğimiz tüketici sitesi kalmadı ama kıllarını kıpırdatmıyorlar. bununla beraber öyle sorular sorup öyle cevaplar veriyorlar ki dalga geçtiklerine emin oluyorsunuz. eğer madur olmak istemiyorsanız kesinlikle tavsiye etmiyorum. işte yazışmalar:

http://www.burakbulut.net...tanbulbilisimrezaleti.rtf

sonuç mu? pazartesi ilk iş tüketici mahkemesinin yolu tutulacak!

michael j anısına bir dakikalık moonwalk yürüyüşü

4 ay önce hayal ettiğim şey gerçek oluyor! Taksimde değil belki ama Haydarpaşa'da ve 1,5 dakika.

ayrıntılı bilgi şuralarda:

http://budasanaticin.blog...9/09/her-sey-mj-icin.html

http://www.beat-it-istanbul.com/?p=1

gerekli edit: Haydarpaşa'da moonwalk yürüyüşü yapılmayacak, beat it şarkısıyla dans edicektir.

istikamet

kendine ait bir tarzı olan adam. iki üst entryde Lynyrdnin de dediği gibi, yazarlara saldırırım acaip ayar veririm feleği şaşar, arada da okuduğum ettiğim şeylerden gönderme yaparım, anlaşılsın boş adam değilim mantığıyla entry giriyor.
marazismail de bu abimizden aldığı müthiş ayardan sonra insanlığından utanıp sözlükten kaçmıştır. dönüp dönüp eski sevgilisinin poposundan bahseden onca yazar duruken, sen fikir üretenlere saldır. hatta biraz daha uğraşırsan memleketten bile kaçırabilirsin abi. aynen devam.

aysun kayacı nın harvard da öğrenci olması

Aysun'nun 10 kaplan gücüne çıkması ve oyunun da 8 çobanın, 4 çiftçinin, 2 işçinin oyuna eşit olması anlamına gelen hadise.

üşeniyorum öyleyse yarın

Laktik asit fermantasyonu diye birşey var. Bizi yorgun hissettiren o. Vücutta gerçekleşen oksijensiz solunum hedesi. Böylee bacaklarımıza karasular indi dememizin sebebi bu olay.

Atlarda laktik asit fermantasyonu olmaz. O yüzden yorgun olduklarını hissetmezler ve ölene (çatlayana) kadar koşarlar.
Sistemde herkes kendini at ve kendini de at yarışında hisseder ya, biz iyi ki yoruluyoruz ve sıkılıyoruz. iş yerinde eşşek gibi çalıştım, öss ye günde 15 saat çalıştım ve başardım gibi laflar insanoğluna yakışmıyor. Hele tus'a kesintisiz 16 saat çalışan ve ölen kız ne yazık ki şehir efsanesi değil.

Öyle işte sözlük camiası, benim mottom üşeniyorum öyleyse yarın. size de tavsiye ederim.

anla

değeri anlaşılamamış, en iyi muhalif şarkılardan biri. bir haluk levent şarkısı.

newsweek in en iyi 100 kitap listesi

içerisine dostoyevski, albert camus, anton çehov, franz kafka gibi isimlerin giremediği listedir.
bu gibi listeler ya kişiseldir ya da belirli amaçlara, gruplara hizmet eder. ama listede kendi bildiğin, hayran olduğun yazar ve kitapların var olması o listeyi referans almana ve listeyi yol gösterici bir arguman olarak kullanmana sebep olur. newsweek'in bu türden yol gösterici bir kaynak olma konusunda zayıf olacağını düşünüyorum.
çehov'un, kafka'nın, camus'un olmadığı liste boş bir listedir kanımca.

işte newsweek'e göre en iyi 100 kitap:
http://www.ntvmsnbc.com/id/24982135/page/2/

fahrenheit 451

filmin rengi ve şehir resmi, şehirde yaşayan insanları görmeden bile bir mutsuzlar ordusuyla karşılaşacağımızı hissettiriyor.
yangın çıkarma görevine iştirak eden üniformalıların selamlaşma şekilleri nazi selamlaşması gibi keskin hareketler içerdiğinden doğrudan akla nazi almanyası ve yaşanan benzer olaylar geliyor.

filmde sevdiğim küçük bir ayrıntı:

montag terfi haberini almıştır ve karısına ifadesizce bunu haber verir, televizyon seyderen karısı ancak 1 dk sonra tepki verebilmiştir ve verdiği ilk tepki televizyon ekranını daha da büyütebilecek olmanın sevincidir.

sözlükteki kürt savunma kuvvetleri

kürtler tembeldir, çalışmaz, zanaat bilmezler dersin, faşist derler.
kürtlerin mutfağı yoktur dersin, faşist derler.

faşizmin anlamı nedir diye sormak lazım önce. faşizm sanırım sadece insandan sabun yapmak ya da masumları toplama kamplarına toplayıp gebertmek olduğu sanılıyor memlekette.
sen bir etnik grubu aşağılıyorsun, yok sayıyorsun, yok etmeye yönelik hedef gösteriyorsun. ee kardeşim o vakit ne diyem ben sana mahmut mu diyem?

foxy lady

jimi hendrix kısacası.

mononoke hime

her ülkenin destanı, kutsal öğeleri ya da efsanesi vardır ama ne yazık ki miyazakisi yoktur. mükemmel öykü, mükemmel karakter çizimleri ve anlatım. prenses mononoke'nin diğer miyazaki filmlerinden farkı bir efsaneyi yaşatıyor olması .

bununla birlikte:

ogilvy-mather gibi bir reklam ajansı vodafone gibi bir firmaya hazırladığı reklam kampanyasında, filmdeki ağaç ruhlarını birebir taklit etmiştir ve bu kampanya hindistanda olay olmuştur ne yazık ki.

http://worldfamos.blogspo...vodafones-zoozoo-ads.html

görsel

sansüre karşı yay hareketi

sansüresansür ekibinin, internet üzerindeki yasaklayıcı, engelleyici, baskılayıcı unsurların artarak devam etmesi üzerine başlattıkları yeni hareket. çekilen videolar, dağıtılan etiket ve posterler, gerçek mecralar kullanmaları bakımından daha önce başlattıkları site karartma daha doğrusu 'bu siteye erişim engellenmiştir' göndermeli protestolarından çok daha etkili olacağını düşünüyorum.

tabii bu haklı harekette fırat yıldız 'ın payı büyük. sitesinden ve bilimum yerlerden uzun zamandır haykırıyordu ve şöyle diyordu: ne zaman tepki vereceksiniz? youtube kapandı, dailymotion kapandı, sıra facebook'a gelince mi uyanacaksınız? arkadaşlarınızın fotograflarını göremeyince mi?*

kendi şöyle ifade ediyor:

tesadüf bu ya, ikinci hareketimize başlamaya günler kala dailymotion yine ve yeniden hiçbir gerekçe gösterilmeksizin kapatıldı.
bu sefer sizlerden isteğimiz daha kapsamlı bir katılımlı herkesin internet sansürüne karşı bilinçlendirmeye çağırmak. hatırlatmak, tünellerde bir yere varılamayacağını göstermek, bilgi alma özgürlüğümüzün elimizden kayıp gittiğini bir şekilde unutturmamak.

pazartesi günü (11 mayıs 2009) sabah 11'de kampanyamız başlıyor. bu 'berbat' tesadüfü iyi bir noktaya çevirebileceğimizi düşünüyorum. umarım insanlarda bir hareketlenme yaratırız.

sansüre sansür ekibi

edit:imla

uü 2009 bahar şenliklerinin boykot edilmesi

şenlikleri boykot ederek kime ders verileceğinin belli olmadığı durumdur. yeni gelen rektörün şenlik karşıtı olduğunu, bu sene şenliğin olmaması için ısrar ettiğini ama öğrenci temsilcilerinin ve organizatör firmanın ısrarı sonucu şenliğin yapılması yönünde karar verildiğini göze alırsak şenlikleri boykot ederek kime ders vermiş oluyoruz?

mediko sosyal de pinekliyerek ve dedikodu yaparak sosyalleşen öğrencilerin yanında okul-ev ya da okul-yurt şeklinde güzargaha sahip olan gençler bırakında eğlensin. birileri suçluysa ve ceza verilmesi gerekiyorsa emin olun onlar üniversite öğrencileri değil.