bugün

entry'ler (273)

kırılmayan cam

şimdi bu cam, balkon kaplama camı olarak üretilmiş. yani bu camın duruş pozisyonu dik. ancak gördüğümüz gibi tüm deney yatay pozisyonda, sanki üzerine ağırlık binecekmiş gibi yapılıyor.

acaba balkondan düşmüş olsa, yine bu kadar sağlam kalabilecek mi.

mehmet baransu

epeyce bir zamandır kanaltürk televizyonunda, kim hedefe konulmuşsa ona saldıran şshsiyetsiz iftiracıdır. herkes onun bir cemaat devşirmesi-tetikçisi olduğunu bilir. tartışma bilgisi asla yoktur, sadece suçlar, karşısındakine tek kelime kendisini müdafa hakkı vermez, ekibi ve yandaşları ile birlikte hedefteki kimseyi delik deşik edene kadar ateş ederler.

ancak asıl tuhaf tarafı bu değil. türkiye cumhuriyeti nasıl bir devlettir ki; cumhurun savcısının iddia dosyaları, daha mübaşirin eline bile geçmemişken, hakim ve avukatlar bile ulaşamazken eline geçebiliyor. sonrada bunları televizyon ekranlarında sallaya sallaya bizim gözümüze sokabiliyor.

bu normal midir, suç oluşturmaz mı. niye kimse bu arkadaşı bir köşeye çekip de sormuyor, bu sızıntılara nasıl ulaşıyorsun diye. lütfen hukuk bilen varsa beni aydınlatsın.

muharrem ince

esastan saptırılıp, cambaza bak modeli ile götürülen milyonlarca malın yaşadığı ülkenin değişik bir vatandaşıdır.

devletin tüm imkanları seferber edildiği halde şimdiye kadar hakkında tek kelime dosya hazırlanamayan, altı oyulamayan, iktidarı neredeyse tek başına sallamayı başarabilen, son yılların en iyi milletvekilidir.

ancak ne hırsızlığını, ne soygununu bulamadılar demek ki.

üniversite mezununa 1500 tl maaş teklif eden firma

üniversite mezunu olmayı bir matah zanneden kimsenin, teklif edilen parasını beğenmediği firmadır.

oysa sokakta herhangi bir organını sallasan, bir kaç böyle boş beleş kimseye isabet etmektedir. esas bakılması, konuşulması gereken konu, ne tür bir üniversiteyi bitirmiş olmaktır. sen baba parasıyla 4-5 sene oku. o kadar süre içinde sınavdan sınava okula git. boş zamanlarının tamamında okey stajı yap, karı kız muhabbetine dadan. onca süreçte tek bir kitap, iki makale, bir kaç biyografi okuma, araştırma. iş zamanı gelince de, benim elimde üniversite diploması var diye yırtın.

çalışan her zaman kazanır arkadaş. insanın kendisine yaptığı yatırım, ilerde ona makam, para, itibar olarak geri döner. önce bir dön bakalım okul günlerine, hatırlayacağın şeyler ne.

muharrem ince ye cinsel taciz suçlaması

türkiyede, taraflı tarafsız herkesin en beğendiği milletvekili olan, tek başına chp den daha iyi muhalefet yaptığı bilinen, iktidarın bir türlü susturmayı, korkutmayı başaramadığı kişiyi sindirme, toplum nazarında itibarsızlaştırma gayretidir.

seçimlerden önce de buna benzer şeyleri gördük, yaşadık. ama vekil olması istenmeyen herkesin kasedi yayınlanmıştı. emin olun, eğer bu muharrem hocanın böyle bir görüntüsü, kasedi falan olsaydı şimdiye iktidarı destekleme gayreti içinde olan bu gizli oluşumlar, bunu dünyaya yayarlardı. ama görüntüsü olmayınca ancak iddia edilebiliyor, ki şu aşama iftira aşamasıdır.

hatrlarsanız, muharrem hoca, türkiyenin gelmiş geçmiş en işe yaramaz, en dangalak milletvekili olan hakan şükür ile uğraşmaktadır. bu şabanın arkasını da bilmeyen yoktur herhalde. bülent arınç gibi bugün söylediğini yarın inkar eden, türkürdüğü ile beslenen birinin sözleri kaale bile alınmaz. zira kendisi zaten itiraf etti, bazen yaşlılıktan ötürü yanlış şeyler yaptığını, söylediğini.

en ilginci de, yaşlı başlı, eğitimli bir müslüman olan, hatta bazı taraftarlarınca hoca gibi hürmet gören bülent arınç'ın, şahitleri olmayan, tek kare fotoğrafı olmayan, sadece iddia ve telefon mesajından ibaret bir iftirayı, sanki kendisi görmüşcesine, kudurmuş hayvan gibi höykürerek devamlı dile getirmesidir. zira müslüman ise, zina konusu gibi sakat bir konuyu, şahidi olmadığı halde ortaya dökmesi, herkese bildiriyor olması çok büyük günahtır. sadece günah olsa, aynı zamanda kul hakkına da girmiştir.

vah benim zavallı dindarım. siyaset gözünü öyle bürümüş ki, ne dinin kalmış ne de imanın. allah korkusunu zaten bırakalı on yıl oluyordur.

cesetlere dua okunmasını emreden din

hinduizm, budizm gibi uzak asya batıl dinleridir.

şayet bu başlığı açan mal islam diyorsa, hayal kırıklığına uğrayacaktır. müslüman kabir ziyareti yapar, elini açar semaya ve rabbine dua eder. orada defnettiği yakının kabir ve ahiret hayatının kolay geçmesi, günahlarının affedilmesi için yakarır.

ama insan kafir olunca, dinsiz imansız olduğu yetmezmiş gibi, bir de cahil olunca böyle söylemesi, ölüye, çürümüş et ve kemiğe dua edildiğini zannetmesi de gayet olasıdır. normal insan, en azından merak ediyorsa böyle şeyleri, açar bir kaç islami kaynak, okur da bilgi sahibi olur.

şimdi bu malın yerinde ben olsam, bilhassa tavsiye edilmiş olan kabir ziyaretlerini merak edeceğime, yaşı başı geçmiş müslüman teyzelerin, ablaların, ellerinde mumlarla, bez veya çaputlarla, oyuncak bebekler, arabalar, anahtarlarla niye türbelere gittiğini, o ellerindeki maskaralıkları türbelerdeki muhterem zatlara bağladıklarını falan merak ederdim.

duyduğu dedikodulara inanıp şifa bulmak için kiliselere niye gittiğini, papazdan dua istediğini sorgulardım. papazların onları ''siz müslümansınız, burda ne işiniz var'' diye kovmalarına rağmen yine de bir yolunu bulup içeriye sızmalarını ve bu gayretlerini merak ederdim.

işte bu saçmalıktır, işte bu olmayan müslümanlıktır.

benim uydurduğum tabir ile; bunun adı ''karı'' dinidir.

israil

(bkz: p israil)

türklere göre siyasi ideolojiler

eninde sonunda arkamızı acıtan tüm izm'lerdir.

evde kullanılmayan eşyaları öğrenci evine vermek

sıklıkla yaptığım paylaşım modelidir.

şimdi, sıklıkla derken aklınıza ''bu arkadaş her ay eşya mı değiştiriyor'' fikri gelmesin sakın. kendi evimde fazla gördüğüm ne varsa biriktirmek yerine paylaşmayı seçen bir insanım. ama bunun yeterli olmayacağını bildiğim için, bu tür yardım ve paylaşımlarda komşularıma da başvurduğum olmaktadır. bildiğim, tanıdığım, evinde fazla eşya gördüğüm çevreme de bu tür davranışları tavsiye etmekteyim.

üstelik, öğrenci denilen insan türüne yardım etmek, normal fakirlere, düşkünlere yardım etmekten daha kolay. bildiğin, tanıdığın bir öğrenci vatandaşa söylüyorsun, adamlar grup olarak gelip ne var ne yok taşıyorlar. sana da zahmet ettirmiyorlar. daha ne olsun.

akp nin sonu gelmiştir

gereksiz edilmiş laftır. edenin de bu ülkede yaşadığı muallaktır.

şimdi burada eğri oturup doğru konuşalım; şu anda, bu ülkede tayyip efendiden daha akıllı, daha zeki, daha lider vasıflı ve ipleri elinde tutup oynatmayı bilen bir kişi gösterin, vallahi tüm millet ona oy verir. mesele sadece siyaset ise, bu ülkede hiç kimse şu sıralar tayyibin eline su dökemez.

bizim derdimiz bağcıyı dövmek olmamalı. ben ve benim gibi düşünenler, samimi olmaları hasebiyle ülkede yaşanan pozitif gelişmeleri açıkça dile getirebilirler. yapana da dua ederler. ama aynı derecede kötü olan, yanlış giden, hatalı olan şeyleri de eleştirebilirler. işte bu davranışımız sayesinde, diğer siyasi kafalardan ayrılabiliriz. kimi, bu iktidarın her yaptığını kötülüyor, bir diğer zihniyet ise göz göre göre yapılan yanlışa destek veriyor, ortak oluyor. işte bu yüzden bu ülkede amerikalılar gibi rahat bir siyaset yürütemiyoruz, bu yüzden yıllarca kardeş savaşına sahne olduk.

iki taraf da aynaya baksın, kendisine bir düzen versin. hepimiz insanız. her yaptığımız doğru ya da yanlış olamaz. gerçek insan, adam olan adam, doğruyu alkışlar, yanlışı da adamın gözüne sokar.

anlıyorum ki; bizde mal nüfusu insan nüfusunu geçmiş, biz de bu hale gelmişiz.

rte deki inanılmaz mantık hataları

''pkk ile görüştüğümüzü söyleyen alçaktır, şerefsizdir, müfteridir''

''tabiki görüşeceğiz. devlet görüşür, mit görüşür, fidan hakan görüşür, hakanım fidanım benim adıma görüşür, fidamın benim karakutumdur, onun sözü benim sözümdür''

valla, şahsen ben bunları başbakana ithaf etsem, bu kadar hakaret edip aşağılasam, şimdiye hem hapiste olurdum, hem de ödeyemeyeceğim kadar tazminata mahkum olurdum. allahtan kendisi söylüyor da bizi utandırmıyor....

sevgili ak partililer, bu kadar kapağı napıyorsunuz bilemiyorum ki.

karadeniz demiryolu

ne maliyet, ne de teknoloji, yapılmamasına sadece çıkar çatışmalarının engel olduğu projedir.

ülkenin en çok göç veren bölgelerinden biri olması hasebiyle karadeniz bölgesinde çok fazla yolcu taşınması olmaktadır. ancak, diğer iktidarların yaptığı gibi, bu günün iktidarı da ha bire karayolu, asfalt yapmaktadır. ayrıca yapılan bu asfalt projelerindeki gelişmişlik yüzünden, tüm karadeniz kıyısında sağlam plaj, doldurulmamış sahil kalmamıştır. asfalt denen meret bu ülkede olmadığından dolayı yollara aslında dolar döşenmiştir, bunu da göz ardı etmemek lazım. döşenen bu asfaltta yapılan tüm nakliye, ülkede soyadı bilinen bir kaç meşhur otobüs ve tır nakliyesi yapan firmaya aittir çoğunlukla.

oysa demiryolu geçmiş olsaydı, şimdi bu arkadaşlar ellerindeki otobüslerle ve tırlarla ya başka bölgelere, veya basit turizm kampanyalarına yönelmek zorunda kalacaktı. yada otobüsleri satıp başka alanlarda faaliyet gösterecekti. böyle bakıldığında, iktidarın bir tür tercih yaptığı sonucuna ulaşmak mümkün.

demiryolu projesi, karadeniz bölgesinin ve insanının kurtuluş projesi olabilirdi. zira bölgede üretimi yapılan pek çok ürün, ülkenin başka yerinde üretilmemekte ya da karadenizdeki kadar kaliteli olmamaktadır. bu ürünlerin daha kolay nakledilmesi, limanların ve havaalanlarının da bu demiryolu ile birleştirilmesi neticesinde, karadeniz bölgesine tersine göç olacak, bu günkü nüfus ikiye katlanacak, yerinde geçinen insanlar sayesinde de müthiş bir hareket ve zenginleşme meydana gelecektir.

ama böyle bir gelişme, bölgede ağa konumunda olan ve siyasi güce daha yakın olan kimseleri de çokca rahatsız edecektir, bu da yadsınamaz bir gerçektir.

mümtaz soysal ın kürt sorununu bitirecek önerisi

sadece kürtlerce reddedilecek öneridir. tıpkı, yapılan her mantıklı ve anlaşma tabanlı teklife yaptıkları gibi. zira zaten anlaşma diye bir dertleri yok. savaş onların en geçerli meslek dalı. ancak onun da kurallarını insanlıktan çıkarıyorlar, o da başka bir mallık.

bu pkk lı kürtler çok saçma insanlar. normal bir insanda az da olsa utanma, sıkılma, şeref, haysiyet, gurur, onur, karakter, veya bunların kalıntısı olur. bu şerefsiz domuzlarda hiç biri yok. mayını gömer toprağa, kim basar da parçalanır düşünmez. sokağın ortasına bombalı aracı yollar, en kalabalık zamanda patlatır, kim ölür düşünmez. millet içinde alışveriş yaparken markete, gariban emekçiler içinde oturmuş evlerine giderken otobüse molotof atarlar, yanan sivillere zerrece acımazlar. yaptıkları her günaha karşı, bdp binalarında oturup kahkahalarla günlerini anlatırlar, neşelenirler. ama o savaştıkları devletin, üzerinde atatürk resmi bulunan parasını yemekte bir mahzur görmezler, o devletin hastanesinden, ilacından, doktorundan faydalanırken düşmanlık akıllarına bile gelmez.

sizi gidi sahte kabadayılar, sizi gidi naylon devrimciler. sizi insanlık düşmanı vahşi hayvanlar. sonunuz iyicene yaklaştı. ya gerçek kürt insanı sizi yola getirecek, ya da devlet hepinizi yeni bir tehcire tabi tutacak. aslında aranızda kürt zannettiğiniz ermeni dölleri buna yabancı değil, ama masumlara acırım. onlar çok eziyet çekecek, ve zamanında bu ermeniden dönme sahte kürt teröristlere engel olmadıkları için pişman olacaklar. ama iş işten geçmiş olacak.

islamdaki büyük mantık hatası

bir çok paragrafta, sadece anlayabildiği kadar bilenlerin anlatmaya gayret ettiği, bir şeyler buluruz da küfreder, hakaretler eder, böylece şeytana nasıl güzel asker olduğumuzu ispat ederizcilerin paylaştığı hayal mahsülü şeydir.

birisi şöyle diyor; bir cümlenin açıklaması 10 sayfa olur mu. demek bu mal, hayatında hiç okula gitmemiş. edebiyat, felsefe gibi dersler görmemiş. öyle olsa asla bu cümle ile yola çıkmazdı. en basit edebiyatçılar, şairler, düşünürler bu arkadaşın şu sözünü duysa, muhakkak vururlardı onu. basit bir felsefecinin derinlik arzeden bir cümlesine bir kitap yazılabiliyor. ama söz konusu din olunca, allahın sözü olunca yazılmamalı öyle mi.

bir diğeri ise daha vahim durumda. bir devlet başkanının, bir kralın, istediği insanın tüm hayatını bağışlayabildiğini bildiği halde, tüm dünyanın ve insanların yaratıcısının affını sorguluyor, güya. ama o kadar aptalca sorguluyor ki, tutulacak yeri yok. gönülden, gerçekten pişman olmuş herkes, eski halinden utanıp allahın huzuruna varıyor, pis işlerinden af diliyor. pişmanlığı sahte ise zaten affedilmeyecek, bu belli. eğer ölüm anını görmüş, yanaşmış ise yine affedilmeyecek. zira o anda ne kadar pişman olsan, artık af kapısı kapandığından gereksiz bir yakarış olacak.

yani mantık hatası araması için, insanın biraz da olsa din bilgisi öğrenmesi ve doğru argümanlarla saldırması gerekir. ki şu örneklerde olduğu gibi, kendi kıçından uydurdukları şeyi din zannederek sorgulama mallığına düşmesin.

15 yaşındaki bir çocuğa terörist demek

teröriste hakarettir efenim. yazıktır, günahtır. yıllarını çoluk çocuk, sivil asker demeden öldürmeye adamış, tüm hayatı yaşam karartmak, cana kıymak, ocak söndürmek, bebek kesmek, hamile kadınları kesip doğramak, dağı taşı mayına boyayıp hayvanları bile katletmek olan terörist yaban domuzlarına büyük hakarettir.

sen kalk, öyle üç beş şişe molotof atmakla, üç beş polis taşlamakla terörist ol. yok ya, olum bak git.

pkk da küçük çocukları mikiyorlar

17 yaşındaki yetişmiş ibnelerin bile çocuk sayıldığı ülkemizde, hapishaneye çocuk girmediğini bilmeyen ibnelerin terslediği gerçekliktir.

bilhassa kürtler, çocukları daha geç nüfusa veriyorlar. esasında eşşek kadar ibne olduğu halde, en az 20 li yaşlardaki pezevengin nüfus kağıdı yaşı 16-17. böylece, ağır cezalık suç haline gelen molotof taarruzunu bu küçük nüfuslu ibnelere yaptırıyorlar. şerefsizi yakalıyorsun, bir bakıyorsun ki daha 18 den gün almamış. böylece polis savcıya veriyor bu ibneleri, savcı da ifadesini alıp salıyor tekrar pisliğin içine.

yani anlaşılacağı gibi, bu mini mini yavrular, pkk ya kalıyorlar. o domuzlar da güzelce kullanıyorlar.

vizelerden sonra memlekete gitmek

yurtta veya evde masraf etmekten iyidir.

suriye muhalefetine hıristiyan lider

gelecek olanın, gideceği beklenen kişiyi aratacağı düşünülen, hissedilen, öyle tahmin edilen lider seçimidir.

49 bin tl ile yapılabilecekler

şöyle orta boy bir suv edinilebilir mesela.

türk polisinin bdp li altan tan a verdiği ayar

kendisine tarih yazılan bir kofti topluluğun reddiyesine maruz kalmış ayardır.

biri 500 sene der, biri 1500 yıla çıkarır, aradan geçen zamanla 2-3 bin yıl öncesine kadar götürürler tarihlerini. ama adları sanları ne hikmetse hiç bir yerde geçmez. zamanında yaşadıklarını iddia ettikleri çağlarda ve coğrafyalarda ortaya çıkan yazıtlar ve eserler, her yerde türk kolonilerinin, boylarının, kollarının yaşadığını açıkça ve bilimsel bir şekilde ispat ediyor. ama bu hain sürüsü durur mu, bu sefer başka bir millete kayıyor ataları, ve başka coğrafyaya.

insanda beş kuruşluk akıl olur sevgili kardeşim. şöyle bir aynaya bak. asya halklarından hangisine, hangi ırk ile benzediğine bir bak. kafan çalışmıyor olabilir, satılmış veya kiralanmış da olabilirsin, ama en azından gözün görüyordur. aynaya bir bak, bu yakın coğrafyada esas ırkını bulabilirsin.