bugün

entry'ler (138)

8 mart dünya emekçi kadınlar günü

bugün işyerime düzenli olarak gelen bir müşteri "zeliha hanım yokmuş size kısmetmiş" deyip elime bir çiçek tutuşturdu. Kendince incelik yaptığını düşündü belki. Fakat çöpe gideceğine sen al bir incelik değildir.8 mart dünya emekçi kadınlar günü siz elinize bir çiçek alıp hoşlandığınız kadına götüresiniz diye de değildir.

özgecan aslan

Berkin Elvan öldü, ben gülebiliyorum diye kendimden utaniyorum.

Yavuz bingöl çıkıp "sokaklarda ölmüş annesine küfredildiği zaman, erdoğan da ertesi gün berkin elvan'ın annesini yuhalatti. bu çok insani bir şey" diyor.
yavuz bingöl adına utaniyorum.

Gülsüm anne yavuz bingöl'ün annesini kastederek "şahsenem bacı anamdır, ona gelen bana gelsin." Diyor. insanligimdan utaniyorum.

Soma'da ölen yüzlerce madenci için "bu işin fıtratında bu var." Diyorlar.
içinde "fıtrat" kelimesi geçen her cümleden utaniyorum.

Ethem sarısülük, mehmet ayvalıtaş, abdullah cömert, mustafa sarı, medeni yıldırım, ali ismail korkmaz ve daha niceleri yirmili yaşlarını tamamlayamadan öldürülüyor.
kAtilleri değil ben utanıyorum.

Trans olduğu için yüksek ahlaklı toplum tarafından kabul edilmeyen eylül cansın, seks işçiliği bile yapamadığı için intihar ediyor.
yine utanıyorum.

Artık midem dönüyor, başım bulanıyor. kusuyorum.

Özgecan aslan tecavüze direnirken sadece bir kac tırnak izi bırakıyor suphi altındöken'in yüzünde.
bilekleri kesiliyor. bedeni yakılıp nehire atılıyor.

Gündemdeki en önemli maddemiz yine mini etek giyen kadının tecavüzü hak edip etmediği.

yavaşca gerçeklik algımı yitiriyorum.tüm bu olanları oyun olarak görmeye başlıyorum. içinde sıkışıp kaldığımız bu oyunun son kısmında olmayı ve bitişe bir an önce varmayi temenni ediyorum.

Hergun kendimden, her şeye rağmen gülebilmekten, ahlaklılık yalanından, ikiyüzlülüklerden,hiçbir sey yapamamaktan utanıyorum.

bir mesajın iki kontör olduğu yıllar

Kontorunuz bitmek üzereyken son mesaja "bu son mesajım kontorum bitiyor" yazdığımız yıllardı.

bir insan üretmiş olsan sebebi ne olurdu

baslik olarak gercekten yaratici.

aslinda benim aklima takilan kismi su ki bu bahsi gecen makineyi uretseniz ve o size hicbir cikar hicbir getiri saglamayacak olsa neden uretirdiniz?

masumiyet

zeki demirkubuz'un 1997 yapimi filmi.
--spoiler--
filmin uc ana karakteri olan bekir,ugur ve yusuf'un icice gecen hikayesidir bu film.

ugur muebbet hapse mahkum sevgilisi zagor icin o sehir senin bu sehir benim suruklenmektedir. gecinmek icin hic tanimadigi adamlara bedenini satar.ruhu ise her zaman zagora sadik kalmistir.belki de zagordan baska kimseye deger vermemistir.bekire bile...

bekir ise ugurun pesinde tum hayatini, ailesini, cocuklarini bir kenara atmis ugurun onu bir gun bile sevmedigini bile bile pes etmemis. yirtilmaya baslamis bir poset gibi uguru takip ettikce icindeki her seyi bosaltmis 3 kisilik hayatlarinda yapayalniz kalmistir. ugurun zagor'a olan hastalikli askini ugura karsi yasatmis. 20 yil boyle her an yaninda ama icsel olarak hep uzaginda kalmis. sonunda o da pes etmis. ugur'u cezalandirmak icin, gecirdigi sinir krizinden sonra kendini vurmustur.

yusuf bize ogretilen masum tanimina en uygun karakter gibi gorunse de evli olan ablasinin sevgilisi oldugunu ogrenince sevgilisini vurmustur.on yillik hapsin sonunda arada bir para gonderen enistesi ve yillar once kaldigi hapisaneden arkadasi orhan disinda kimsesi olmayan biridir.

bekir ve ugurun hayatina bir otelde girer.ugur ve bekir'le arkadas olur. bekir kendini o gun yusuf'u kiskandigi icin vurur.bekir olur ama sanki yusuf'un hayatinda yeniden can bulur.yusuf ugur'a asik olmustur.ona askini itiraf ettigi sahnede;

"sevdim abla ne kotuluk var bunda" der. yusuf masum mudur bilinmez ama baskasini seven bir "abla"yi sevmek, her sevmek kadar masumdur.

filmin sonunda goruruz ki zagor yusuf'un hayatta ailesi disinda bildigi kendine cikis yolu gordugu tek arkadadi orhandir.

--spoiler--

nirolis

üc yildir yazmamisim sozlukte.simdi farkettim.nirolis de sozlukte en sevdigim insanlardandi.ki ben 3 kisiyi taniyordum zaten.sonra birden kayboldu.simdi nerede ne yapiyor hic bilmiyorum.hala acar maillerini okur gulerim.umarim simdi iyidir.umarim birgun yeniden karsilasiriz.

jamiroquai

dinle, izle mutlu ol...

http://www.youtube.com/watch?v=FRSH-egVyzk&NR=1

big fish

bu masalın ninnisi için;

http://www.youtube.com/watch?v=j177up7QcAk

bülent arınç

http://www.bobiler.org/k.asp?id=4174

terkettikten sonra dinlenecek şarkılar

tolga burkay ve melis danişmend- yalancının şarkısı

http://www.youtube.com/watch?v=Hbng4JZk8sU

facebook

çorlu'dan hesabıma birisinin ısrarla giriş yapmaya çalıştığı site. o bi şey değil çorlu ile herhangi bi bağlantım yok. çorlu'da yaşayan bir tanıdığım bile yok... çok enteresan.

murat kemaloğlu

seksenlerde kaplumbağaların uykusuna dek isimli bir albüm çıkarmıştır. albümdeki şarkılar:

kaplumbağaların uykusuna dek
yazgı
toprak
soylu kişi
kuğu
aşktan değil
dalga dalga

şarkıları http://www.muratkemaloglufm.blogcu.com/ bu adresten dinleyebilirsiniz, hatta dinlemelisiniz!

geriye dönüşsüz

bir nilgün marmara şiiri:

Her yüz kabulü parçalanmayı çağıran eliaçıklık,
ama,
Yüzüm yanındadır seninkinin, sırlı camın
değerbilirliğinde,
imgeleriz birbirimizi içsel yakarıyla, bilirim.
Sakınmayla ertelediğimiz, gecikmiş an,
Kurtulsun dilerim kuşkudan; sorusundan gerçek mi,
gerçek mi?
Budur çünkü kesen elleri, göğümüzü şaşırtan,
Alıkoyan yağmur kokan otlardan bedenlerimizi.
Budur sorgulayan özdeş isteklerimizi, bağlansın mı
bağlansın mı bebekliğe?
içinden geçmeyi seçerken bir durallığın,
Ürkünç devinimine zincirlenme korkusu; o esriten
kızıl değişimin.
Şimdi gözyaşı ve endişe küplerini gizliyor aşk,
kanadında.
Bilemediğimiz ayin, şarkılarını bekletiyor dil için!
Kaçtığımız her kare duvarına ekleniyor yuvarlak
avlunun, üçgenleri yok ederek sonunda tutsak
edileceğimiz!

bakışsız bir kedi kara

bir ece ayhan şiiri:

gelir dalgın bir cambaz.
geç saatlerin denizinden.
üfler lambayı.
uzanır ağladığım yanıma.
danyal yalvaç için.
aşağıda bir kör kadın.
hısım.
sayıklar bir dilde bilmediğim.
göğsünde ağır bir kelebek.
içinde kırık çekmeceler.
içer içki üzünç teyze tavanarasında.
işler gergef.
insancıl okullardan kovgun.
geçer sokaktan bakışsız bir kedi kara. ,
çuvalında yeni ölmüş bir çocuk.
kanatları sığmamış.
bağırır eskici dede.
bir korsan gemisi! girmiş körfeze.

thievery corporation

kesinlikle underrated bir acid jazz grubu.

dinlenmeli:
sweet tides http://www.youtube.com/watch?v=sRbKzumSPVw
enigma http://www.youtube.com/watch?v=uHnyOFTQpm0

la blogotheque

''take-away shows'' projesiyle bir çok güzel grubun sokak performansını bizlere sunan blog.

içerisinde fleet foxes, beirut, arcade fire, efterklang ve gevende gibi bir çok güzel grubun performanslarını barındırıyor.

videolara şu adresten ulaşabilirsiniz:
http://www.blogotheque.ne...?page=cae_all&lang=en

örneğin fleet foxes için:
http://www.blogotheque.net/Fleet-Foxes,4532

umut sarıkaya tipi mutluluk

dolabı açtığınızda karşınıza çıkan dondurma kabında gerçekten dondurma olması.

siyaset

nefret ettiğim hede.

ne olur din, dil, ırk, siyasi görüş gibi şeyleri bırakıp daha üst kimliklerde buluşabilsek?

şu sıralar kulağımıza misafir olan şarkılar

sigur ros - heima

sözlükçülerin formspring sayfaları

http://www.formspring.me/balzamin