bugün
- asgari ücret 52bine çıksa kiralar da 15 bine çıkar20
- en son ne yediniz22
- şaka maka 2025 yılında hala komünist olması11
- ellerim bos gonlum hos9
- 3 polis şehit eden teröristin serbest kalması9
- yazarların özlediği şeyler10
- 23 mayıs 2025 fenerbahçe beko panathinaikos maçı16
- anın görüntüsü9
- sucuklu yumurta8
- gecenin şarkısı8
- lgbt denilen sapkınlık vahim boyutlara ulaştı14
- taşak traşı olmak20
- shawarma8
- keyfi verilebilen çaylaklık süresi sorunsalı9
- her şeye amk diyen tip14
- yaz geliyor heyoo8
- kitap okumak11
- sözlüğün aptalları sıralı tam liste12
- rus kızlarına ilgisi olmayan türk erkeği19
- yapılacak tek şey siyonistleri tek tek öldürmek9
- kadınınız mini etek giyebilir mi8
- her entrynin sonuna evet yazan yazar11
- israil'e en çok mal satan beş ülke9
- günün yorgunluğunu alan şeyler10
- aydinoglu bombala'nın sözlüğe vedası28
- sevismek10
- evlenmemek için nedenler11
- filistinlilerin dedeleri topraklarını sattı8
- göte epilasyon yaptırmak15
- yunan halkına düşman değilim10
- töre dizileri12
- kaldırımdaki taşa tecavüz eden adam17
- evlenilecek adam modeli8
- batman vs superman14
- bir yazarın zekasından şüphe duymak9
- askim orasi degil diyen kadin8
- alkol dostunuzdur9
- sözlükte bilgisiz yazarların çok olması8
- kaç yaşındasın18
- sevgilisi olmayan sözlük kızları tam liste15
- allah ın ahirette baldırını göstermesi8


entry'ler (206)
(bkz: oğuz saygın)
kendi soyunu unutup araplığa soyunanlardan daha cahildir.
e:karşı görüşün oturup sabaha kadar eksilediklerini unutmuşum.
e:karşı görüşün oturup sabaha kadar eksilediklerini unutmuşum.
büyük yayınların duyarsız kaldığı konudur. ucuz kitap olayına girmenin aksine 35 liraya satılan bi kitabı 50 liraya çıkarırlar.
(bkz: foucault sarkacı)
(bkz: can yayınları)
popüler kültür kitaplarını anlarım basılmak ve çok satılmak için yazılır. genç yazarları da anlarım yeni kitap için paraya ihtiyaçları vardır. ayrıca o para sadece simgedir, değerdir. kırk yıllık kitabı astronomik rakamlara satmak okuyacağımız üç beş sayfayı da lüks haline getirir.
(bkz: foucault sarkacı)
(bkz: can yayınları)
popüler kültür kitaplarını anlarım basılmak ve çok satılmak için yazılır. genç yazarları da anlarım yeni kitap için paraya ihtiyaçları vardır. ayrıca o para sadece simgedir, değerdir. kırk yıllık kitabı astronomik rakamlara satmak okuyacağımız üç beş sayfayı da lüks haline getirir.
tanrıya. ne yazık ki senin de dua ettiğin tanrıya. işte allah o kadar büyük ki laik diye dinsiz diyip iftira attığın insanlar da onun kulu, din üzerinden insanları küçümseyen sen de onun kulusun.
dini kullanıp yıllardır insanları uyutanlara tahammülü kalmamışların diline dolanmıştır.
namazında niyazında bir amcaya koplocu demenin ona çamur atmanın -kadir gecesinde üstelik- vebalini nasıl üstleneceksin diye sordurtur.
bir önermedir.
sadece şunu kabullensek işler yoluna girecek aslında. kimse kimsenin dinini namusunu sorgulamadan yaşamayı öğreneceğiz belki de. yok laikçi namusu yok dinci safsatası bunların hiçbiri kalmayacak. herkes kendi derdinde paşa paşa yaşayacağız. şu anki duruma en ofsayt entryi girdim belki ama nedir bu hır gür.
sadece şunu kabullensek işler yoluna girecek aslında. kimse kimsenin dinini namusunu sorgulamadan yaşamayı öğreneceğiz belki de. yok laikçi namusu yok dinci safsatası bunların hiçbiri kalmayacak. herkes kendi derdinde paşa paşa yaşayacağız. şu anki duruma en ofsayt entryi girdim belki ama nedir bu hır gür.
mademki bekaret sizin için her şey ve çok delikanlı sevdanız var; o zaman bu çok kafanıza taktığınız konuya rağmen onunla olmaya devam edin onu eskisi gibi sevmeye devam edin. zor mu geliyor?
ek: senin eksilemenle bu entry değişmeyecek kardeşim. sen bakire olmayan insanlara bok attığında da bakireliği geri gelmeyecek. senin kafanın alacağı şekliyle söyleyim çok mu mükemmel hayatlar yaşıyorsunuz da el değmemiş istiyorsunuz.
ek: senin eksilemenle bu entry değişmeyecek kardeşim. sen bakire olmayan insanlara bok attığında da bakireliği geri gelmeyecek. senin kafanın alacağı şekliyle söyleyim çok mu mükemmel hayatlar yaşıyorsunuz da el değmemiş istiyorsunuz.
geçmek bilmeyen gecenin içinde kopan fırtınaları alıp götürendir. saflığın dul kalmış duyguları yalnızlık tarafından yatağa atılmıştır, bütün gece yalnızlıkla isteksizce sevişen saflık işte tam bu vakitlerde yataktan çıkıp kendini balkona atar, sigarasını yakıp mavinin en sevdiği tonuna dalıp gider. nasıldır ki o sigara bitmez, yoğun düşünceler duman kadar hafifler ve gece son şerrini toplarken duman, mosmor olmuş gözlerin ardından havaya saçılır, rüzgarın perdelere dolanması gibi dolanır ölüm düşüncesi uyuşmuş beyne, o kadar caziptir ki gözyüzü, ismini bile bilmediği bi mavinin içine batmak ister insan hemde hiç yüzeye çıkmak istemeden ve balkondan aşağı küçük bir bakış atılır...
geçende bi davetiye geldi, davetiyede "düğünümüz üzümlüdür" yazıyordu bu başlığı görene kadar bi anlam verememiştim cidden. sonradan bozuldum bu işe efkar yaptım çıktım manavdan iki kilo üzüm aldım harbiden kafam oldu tayyip biliyor işini.
yanlış anlaşılmıştır kardeşim gayette sevgiliye yazılmıştır yahu.
aslına bakarsanız bunu "en" olarak sınıflandırmak pek doğru olmaz.
ilk olarak yataktan kalktım -evet, o kadar alkolden sonra yaşama dönebildim-, midemin yanmasından dolayı paşalar gibi bi kahvaltı edemedim ama dolaptaki soğuk süt aynı etkiyi gerçekleştirdi ardından iki saatlik tv karşısında moronlaşma safhası başladı, başım ağrıncaya kadar saçmasapan pop klipleri izledim, en sonunda kendimden tiksinip birilerine telefon etmek istedim ama telefonumu uzun zamandır kullanmadığım için bulamadım. bulduğumda ise yine o aynı umutla tuş açtım ama operatör mesajlarından başka bana ulaşan yoktu ha bide bizim çocuklar gelirken cerez getir meze bitti diye birkaç defa aramışlar... galiba yalnızım...
mutfaktan bi ses geldi hışımla yerimden kalkıp sese doğru yöneldim ama yine kimse yoktu. evet evet çok yalnızım...
parka çıktım biraz temmuz ortasında hava kapalıydı ve bir tek ben terlik giymiştim ayağıma, niye hep ben tek kalıyorum insanlar arasında? en azından ayak tırnaklarım düzgün diye avuttum kendimi... eve döndüğümde bilgisayarım açıktı herzamanki playlist çalıyordu, en azından eve gelince bi ses beni karşılıyor... yapayalnızlık bu olsa gerek...
bugün yaptığım şeyler bunlarsa eğer hangisi "en" güzeli diye soruyorum kendime -yine kendi kendime konuşuyorum gidip yalnızlık üzerine birkaç entry gireyim bari-
ilk olarak yataktan kalktım -evet, o kadar alkolden sonra yaşama dönebildim-, midemin yanmasından dolayı paşalar gibi bi kahvaltı edemedim ama dolaptaki soğuk süt aynı etkiyi gerçekleştirdi ardından iki saatlik tv karşısında moronlaşma safhası başladı, başım ağrıncaya kadar saçmasapan pop klipleri izledim, en sonunda kendimden tiksinip birilerine telefon etmek istedim ama telefonumu uzun zamandır kullanmadığım için bulamadım. bulduğumda ise yine o aynı umutla tuş açtım ama operatör mesajlarından başka bana ulaşan yoktu ha bide bizim çocuklar gelirken cerez getir meze bitti diye birkaç defa aramışlar... galiba yalnızım...
mutfaktan bi ses geldi hışımla yerimden kalkıp sese doğru yöneldim ama yine kimse yoktu. evet evet çok yalnızım...
parka çıktım biraz temmuz ortasında hava kapalıydı ve bir tek ben terlik giymiştim ayağıma, niye hep ben tek kalıyorum insanlar arasında? en azından ayak tırnaklarım düzgün diye avuttum kendimi... eve döndüğümde bilgisayarım açıktı herzamanki playlist çalıyordu, en azından eve gelince bi ses beni karşılıyor... yapayalnızlık bu olsa gerek...
bugün yaptığım şeyler bunlarsa eğer hangisi "en" güzeli diye soruyorum kendime -yine kendi kendime konuşuyorum gidip yalnızlık üzerine birkaç entry gireyim bari-
normalde yoktur. güven bi kişiye şüphe duyduğunuz anda çıkar. şüphe duyarsınız ve ardından toparlarsınız "hayır ya ben ona güveniyorum" dersiniz işte o anda güven kavramı ortaya çıkmıştır hiç şüphe duymasaydınız asla güveni aramazdınız şüpheyi siz yarattığınız için aslında güvenide siz yaratıyorsunuz. karşı taraftan beklenilmemeli bunu başlatan sizlersiniz.
frisky radio dan tanıdığım yetenekli dj. elektronik müziğe yabancı olmama rağmen çok çabuk alıştım bu adama.
sex işçisiymiş şimdilerde öyle diyorlar. ne günlere kaldık.
kızgın kız ismi.
bunalımlarını atlatmadığı takdirde sigaraya başlaması yüksek ihtimal olan kızdır. salak anlamsız yaşantısına birde sigara eklenmiştir artık, aşka inanmıyorum ayakları takip eder bunları, gerçektende bi kaç ay kimseyi sevmek istemez öylede yapar genç ergen ama görür ki hayat böyle yaşanmaz yeni birileri lazımdır hayatına, bir yandan da kimseye güvenmek istemez, işte tam bu noktada olgunlaşma safhası girer olaya
ergen 15 yaşında hayatı anladığını sanan tiplerdense eğer daha çok yolu vardır, boktan yaşantısı onu bekler acı çektiği için acı çektirmeye çalışır ama bilmez ki içine atıldığı girdap piç kurularıyla kaynar ve hayat ona hiçbir zaman gülmez.
yada kızımız hayatı algılamaya başlar yavaş yavaş, herşeye rağmen tekrardan sevgi dolar içi ve birgün neden olmasındır onun için eğer yüreği isterse neden yapamasındır ve hayat ona gülmeye başlamıştır bile.
ergen 15 yaşında hayatı anladığını sanan tiplerdense eğer daha çok yolu vardır, boktan yaşantısı onu bekler acı çektiği için acı çektirmeye çalışır ama bilmez ki içine atıldığı girdap piç kurularıyla kaynar ve hayat ona hiçbir zaman gülmez.
yada kızımız hayatı algılamaya başlar yavaş yavaş, herşeye rağmen tekrardan sevgi dolar içi ve birgün neden olmasındır onun için eğer yüreği isterse neden yapamasındır ve hayat ona gülmeye başlamıştır bile.
elmalı votkayla denenmesi gereken içecek.