bugün

özelleştirmenin nimetlerinden anlamayan kesimin hezeyanı. ilginç bir şekilde, şoven milliyetçisiyle, emekçi sosyalistini aynı çatı altına toplayabilen önerme. Halkı düşünüyoruz adına çelişkiler yumağı sunmaktan başka bir şey olmayan hadise.

Efendim, özelleştirmenin yararlarına gelecek olursak. ilk önce altın kural; devlet eliyle gerdeğe girilmez.

Empirik veriler göstermektedir ki, devlet kurumu, yeryüzü kaynaklarını, özel teşebbüslerden çok daha verimsiz kullanmaktadır. Bunun altında yatan en önemli sebep ise, devlet kurumlarında özel mülkiyet kavramından yoksun bir yönetim biçiminin baskın olmasıdır. Zira, kamu iktisadi teşebbüslerinde (KiT) çalışan memur amcalarımız, "yav benim şirketim mi, niye bu kadar çok uğraşayım ki" ya da "devletin malı deniz, yemeyen keriz" mantığı ile hareket ettikleri için, burada çalışanların, bu kurumları kar ettireyim anlayışı taşıyor olmaları ne yazık ki çok düşük bir ihtimaldir.

Fakat, özel teşebbüslerde bu durum çok farklıdır. özel firmalarda çalıştığınız vakit, işinizi kötü yaptığınız anda, profesyonel kariyerinizin tehlike altına düşme ihtimalini göz önüne alır ve kendinizi daha verimli çalışmak için daima oto-motive edersiniz. Devlet kuruluşlarında ise, profesyonel kariyer yoktur, memuriyet kadrosu vardır. Kadroya girdiyseniz yırttınız, ölene dak o memuriyet sizindir. Kimse sizi yerinizden edemez. Sizin de, kimseye vefa borcunuz yoktur, salla başı al maaşı, en güzel işleyen sistemdir.

Bu yüzdendir ki, kitler cumhuriyet tarihi boyunca daima zarar etmiştir. Zarar eden bir şirket, serbest piyasa kurallarına göre batar. Ama kitler hiç bir zaman bu kurala uymaz. Çünkü, devlet o zararı daima finanse eder. Devlet finanse eder lafını duyduğun anda soracaksın; nasıl diye. El-cevap; vergi ile...

Ülkemizde vergi'nin %70 nin dolaylı, yani kdv ve ötv yoluyla, toplandığını varsayarsak, bu vergiler en çok işçi,köylü, emekli, memur ve esnafın üzerinde yük oluşturmaktadır. Yani, devlet zararının büyük kısmını düşük gelirli kısım üzerinden telafi etmektedir.(nasıl bir sosyal devletçilikse bu?)

Kar eden KiT'ler de yokmudur? Elbette vardır. Milliyetçiler, en çok bu konuda balıklama atlarlar. "PetKim, Türk Telekom, TEKEL, hepsi kar eden kuruluslarken neden satılırlar?" diye soranlara cevabım şudur;

Efendim, bu kitler kar etmektedir, zira bu kitler monopol, yani tekeldir. Özel teşebbüs, devlet o sektörde zarar bile etse, kendisini finanse edebileceği için, kitlerle rekabet edemez. Özel sektörün giremediği ve güçlü bir talep olduğunu hissettiğiniz sektörlerde, kitler tek başlarına kalacaklardır. Rekabet olmadığı için, fiyatı kendi kafasına göre ayarlayacak olan devlet kurumlarının kar etmesinden doğal başka bir şey yoktur. Ama, bu fiyatlar ne kadar gerçekçidir, sorgulanması gereken budur.

Tekel fiyatları, genellikle serbest piyasa fiyatlarından cok daha pahalı olmaktadır. eee, bu fiyatlardan en nihayetinde sömürülecek olan işçi,köylü, emekli, memur ve esnaf olduğuna göre, kitler zengin olurken, aslında düşük gelirli vatandaşlarımızın cebindeki parasını dolaylı olarak çalmaktadır.

Bunun en güzel örneği telekomun özelleşmesinden sonra yaşanmıştır. Telekom özelleşmeden önce 256 kbps internet 29 milyona iken, şimdi 4 katı hızlı olan internet, kablosuz modemi bile bedava, daha ucuza verilmektedir. Telekom, devlet elinde iken de kar ediyordu ama, şimdi fiyatlar düştü, karını katlayarak devam ettiriyor. Fiyatlar ucuzlayınca da benim işçimin, köylümün, emeklimin, memurumun ve esnafımın cebinde daha çok parası kalıyor...

Velhasılı kelam, demem odur ki, özelleştirme karşıtlığı yaparak fakiri koruyorum diyenlerin bütün safsataları hayal ürünüdür. özelleştirmeye karşı çıkmak ve Devlet'in Kit çalıştırmasını desteklemek, aslında fakirliği ve sömürüyü desteklemektir.
efenim vatan satmaktan ziyade ekonomi teorileri ile ilintilidir. telekom konusundaki cahillerin komedyası evlere şenliktir. tüm altyapısı kurulmuş haliyle peşkeş çekilen türk telekom'un "aaa bak karı da arttı, internet hızı da coştu" gibisinden ineklik boyutundaki vatandaş sevinçlerine ve çalışanların maaşından kesilerek elde edilen o kar sanki kendi ceplerinden içreymiş gibi sevinen bu sermaye yaltakçılarına gülümsüyorum. asıl şoven sizsiniz. azıcık ekonomi okuyon, adam olun! kazanma hırsınızdan, rekabet hırsınızdan arının diyorum! artı değer girsin makatınıza!
Ekonomiden anlamayanların, ekonomi teorisi olarak, çürümeye yüz tutmuş, demode artı değer kontr- argumanı ile geldikleri arguman.

Efendim, beni esas güldüren, tüm altyapısı ile kurulmuş telekomun sanki bedavaya satıldığı gibi lanse edilmesidir. Telekom'un yarısı 6.5 milyar dolara satılmıştır ki 2001 krizinden önce 1 milyar dolara alıcısı olmayan bir kurumdan bahsediyoruz...

Kaldı ki fiyatların düşmesindeki esas etken, piyasaya başka kablosuz internet operatörlerinin de (bkz: smile adsl) dahil olmasıdır. Fiyat/ performans oranı, göreceksiniz, rekabetle git gide düşecektir. (bkz: #1848549)

Ayrıca bir başka komik olan iddia ise, memur maaşlarının düşürülerek fiyatların düştüğü söylentisidir; ki, kanımca,ekonomi cahilliği bu kadar da göze sokulmamalıdır. Telekom işçilerine, bu sene enflasyonun ustunde maaş zammı teklif edilmişir. Ayrıca, onbin işçinin maaşı kesilerek, 70 milyonun interneti ucuzluyorsa, adama sorarlar; senin maaşın ne kadar diye?

Efendim, bir kaç işçiyi savunacağım diye 70 milyonun ekmeği ile oynamak sosyal adalet ilkesi ile bağdaşmaz. Emeğin değerini, nihayetinde yine tüketici belirler. Artı değer bir şey yoktur, varsa da 70 milyonluk tüketici sınıfının hakkıdır, üç beş işçinin değil. (bkz: Avusturya Okulu)
Devletlerin amacı her zaman için eğitim, sağlık ve korumadır. Ama asla görevleri kömür ocağı işletmek, telefon hattı çekmek, içki üretip satmak, köylünün mahsülünü satın alıp satmak, devlet benim ürünümü satın alsın ama ben calışıp her ay devlete maasımın 3te birini gelir vergisi olarak devlete vereyim. Aman telekomun işçisini ben sübvanse edeyim o orda yatsın.(bunu iş olmadığı için bir sene önceden birikmiş gazeteleri cuvalla işe götürüp orda okuyan işçileri bildigim için sölüyorum) sıfır ilerme sıfır rekabet oluştur. Herseyi devletten beklemek herseyi devletten istemek. Ondan sonra hastanede sıra bekle nerde bu devlet diye bagır bana bakmıyolar ilgilenmiyolar diye ağla. Peki devlet senin hastanen ile mi ilgilensin 3. sınıf bugdaya dünya şartlarına göre 3 katı ücret verip satın alsın sora satamasın içinde patlasın. Eee oda ne yapcak vergilere zam, efenim bütçe tutmuyo kıçımdan vergi uydurdum bunu ödeyin demesi.
KiT ler zarar etsin ne yapalım görev zararı söle hazineye ödesin olur. Hazine ne yapacak ya para basacak yada borclanacak. Para bastı ne oldu efenim enflasyon hayda bu seferde aldığım maaş bi işe yaramıyo. Hoop olmadı enflasyon var bizde borclanalım. Olur.
Efenim kactan veriyolar parayı cok kolay libor+reel faiz+enflasyon.Neden efenim böle yapıyolar. Çünkü ülken zor durumda ve geri ödeyeceğine inanmadığı için böle bi faiz istiyo. Alalım, aldık. Eee KiT ler zarara devam üstüne bide insanlara ulaşamadığın için hizmeti götüremediğin için insanlar cahil kalsın terör cıksın onada bi sürü para harca iyice batak
Borçları ödeyeme ne yapalım baska yerden alalım. Oldu borcu borçla öde sora baba gibi faizi dayasınlar bide basiretsiz yönetim alsana süper karısım devleti batırmak için.
Yok efenim satmayalım bi tek senin düşüncen doğru
Devlette para cok aslında bendede cok ben vermiyorum üstadın dediği gibi
"ben aksamları para sıcıyorum" haberiniz olsun.
(bkz: ozelleselim guzelleselim)

yazan:kemal unakitan
serbest piyasa ekonomisi calismayan insanin algisidir. deveye hendek atlatir gibi meseleyi aciklamaktansa "gidin konu hakkinda ders alin da gelin" demeyi yeglerim.
ata iskender mi özelleştirilen?
kukla kebap mı?
yoksa zeynel köftecisi mi?
hiç biri.
limanlar, madenler, önemli fabrikalar...
ülkenin önemli stratejik noktaları yani.
kimlerin elinde?
yabancıların.
ne zamandır?
özaldan beri.
ee bu yapılan nedir?
parsel parsel ülkeyi satmak.
liberal ekonomiden cakmayan insanlarin söylemidir. zira kuruluslar satılsa dahi bu ülkenin yararina olmaktadir.
hangi dünya ülkesi telekom kuruluşlarının yarıdan fazlasını satıp özel sektoru bu konuda söz sahibi yapmıştır ? ve hangi gelişmiş ülke gelişmeden önce en bastan beri özel sektörle kalkınmıştır.bugun kore devlet eliyle yapılan yatırımların meyvesini almakta. 30 sene öncesine kadar bizden çok daha düşük olan milli gelirleri bizi çoktan aşmış refah ulke konumuna gelmiştir.gelişmekte olan ülkeler önce kendilerini korumalı daha sonra neyi özelleştircekse özelleştirsin.fakat telekom gibi iletişim ve istihbarat yeteneklerimizi etkileyebilecek kuruluşlarda söz sahibinin yabancı firmaların olması , özel olması doğru değildir.böyle bir örnek dünyada da yoktur bizden başka.
hernekadar kötü bir şey olsa bile, kamu kuruluşlarında çalışanların durumunu gördükten sonra tüm kamu kurluşlarının özelleştrilmesi gerekir. senin, benim, onun, bunun, şunun ödediği vergiler ile maaşını alan bir çalışandan kötü muamele görmek insana ister istemez dokunuyor. hatta en mantıklısı bu tip ibneleri özelleştirmek hatta kısırlaştırmak lazım.
özelleştirme modern iktisat kuramı içerisinde önemli bir yere sahiptir ve uygulanması gereken bir yöntemdir. kimsenin devletin, üreteceği çoraba, ipliğe yada diğer eşyalara ihtiyacı yoktur. bunlar özel kesim tarafından da gayet rahat üretilip arzı sağlanabilecek ürünlerdir. unutulmaması gereken, özelleştirmenin başlangıcı olan margaret thatcher * ingiltere'sinin dahi özelleştirmeye giderken, stratejik önemi olan sektörlerde*** ki kamu gücünü muhafaza ettiği gerçeğidir.
öncelikle çürümeye yüz tutmuş, demode argumanı * ilgili başlık altında ziyadesiyle iktisadi bir eleştirisini beklemekteyiz bu das kapital yemiş yutmuş, jacques derrida'lara yatay geçiş yapmış iktisat tarihçisi abiden.

"ucuza/pahalıya satıldı" verilerini borsa ekonomisiyle büyümüş the özal çocukları için bir kriter olabileceğini düşünebiliriz. o anlamda haklılar. dedik ya kazanma, rekabet hırsı. geçelim psikolojik-sosyolojik zemini de "aldım-verdim-ben seni yeni yendim" ekolünün bu bond çantalı evlatlarını kapitalizmin serin sularına emanet edelim.

2005 yılında özelleşmiş türk telekom kurumu ile ilgili eleştirilerin özellikle hizmet boyutu ile ilgili yansımalarını kurumun adının geçtiği sözlük başlıklarında bol bol bulabilirsiniz. destek hattını aradığınızda size hemen geri dönüş yapan (!) oger telecom alnınızdan öper!

piyasanın içindeki çok sayıda elektronik ve haberleşme mühendisleri bilmektedir ki bu satış herşeyden önce ekonomik değil teknik bir peşkeştir.

telekom işçilerine enflasyonun üstunde maaş zammı teklif edilmesini refay düzeyi sayan ekonomistlere, o enflasyon oranını başbakanlık tekliflerince oluşturan istatistik kurumlarına buradan selam çakarım!

bir kaç patronu savunacağım diye 70 milyonun ekmeği ile oynamak sosyal adalet ilkesi ile bağdaşmaz. emeğin ölçüsü zamandır.
o kıskanılan süper güçlerin çiftçisinden tahıl satın almadığı görülünce, devletin artık böyle kalemlerden elini ayağını çekmesi gerekli olduğu rahatlıkla anlaşılır. başka bir ülkenin çiftçisi ürettiği malı devlete geçirmeye çalışmıyor efendim. birlik oluşturup fabrika kuruyor ve işlenmiş halini satıyor. bize bakarsak "devlet almak zorunda" bakışı hakim insanlarda.

hatırlarsanız t.m.o.'nun deposunda yangın çıkmıştı. bilen bilir...

edit: konuyu telekomla sınırlamak saçma geldiğinden uzaklaştım konudan.
algida dogruluk olarak degerlendirilen eylemdir.

soyle anlatayim evladim; ananin kullanim hakki kimde? babanda. baban anani ozellestirip kullanim ve isletme hakkini devrederse ne olur? gol olur. iste bu kadar..

anan ve baban yerine herhangi bir kurum ve sirket getirilebilir.
her ne kadar her seferinde biraz daha batıyor olsa da, "bir koyup üç alma" * umuduyla yaşamaya meraklı bu kadar insan varken ortalıkta, asla doğru bir şekilde yerleşemeyecek olan mantıktır.
dış ticaret açığı denen şey sürekli büyürken, işleyen tesisleri satarak, çoğaltılamayan bir parayı bir kereliğine elde etmek için üretimden vazgeçmek, arkadaşların dediği gibi turgut özal beyimizden beri uygulanan bir yöntemdir.
"liberal ekonomiden anlamak" heryerde nescafe bulabilmek ama hiçbir ayın sonunu birilerine borçlanmadan getirememekse, gerekli önlemleri almadan bütün piyasaları değiştirerek kendi halkını sudan çıkmış balığa çeviren, üretim bilincinin yerini tüketim toplumu ile değiştirmesini göre göre seyirci kalan politikacıların halkçılığından şüphe duyarım.
bu ülkenin insanının artık ürününü; liberalizm adına ayan artıklarına ve birtakım çok uluslu şirketlere peşkeş çekmeyi içine sindiremeyen bireyin bu olayı algılama biçimi.
herseyi iktisatla acıklamak, iktisatcının kalp ameliyatınada gireceği anlamına gelirki bu çok tehlikelidir. Bazı ilişkileri açıklarken sadece bu yönünden bakarsak yada sonunu hep kötü düşünürsek bizim için en iyi yönetim şeklinin komunizm olması gerekir. Bir tek örnek verilerek herseyin sonunun kötü olacağının düşünmek veya düşündürmeye calışmak yazarın ya bu işten bir çıkarı olduğunu yada karamsarlığın kanına işlediğinin açıkca bi kanıtıdır.

Ben acıkca sunu belirtmek isterimki kendi kazandığım paranın vergisini ödemekten cekinmiyorum yada kacınmıyorum. Ama her gün bin türlü cefayla kazandığım paranın baskasının sosyal adalet ilkesinin uygulanması için harcanması bana dokunuyor. Çok isteyen varsa turk telekomu satın alsın işçilerine aralarında topladıkları para ile maaslarını ödesinler. Ben daha çok sevinirim.

Saygılarımla
özelleştirme ile kritik önemi haiz kamu kurumlarını yabancı sermayeye peşkeş çekme arasındaki farkı algılayabilen her insanın bir anlamda gayet büyük bir haklılıkla iddia edebileceği ve iddia ederken haklı olacağı durumdur.

davarlık odur ki, ulusal telekomünikasyon ve bankacılık sistemi çok büyük ölçüde yabancıların eline geçmişken, "efendim biz özelleştiriyoruz, ne güzel para kazanıyoruz" diyen oksijen tüketicilerinin yalanlarına inanarak hükümetin özelleştirme programını savunmaktır. ne yaptınız lan sattınız da, cari açığı mı kapattınız? büyüme mi arttı? istihdam mı yükseldi? dış borç ya da iç borç stokunu mu azalttınız? ne s.ke yaradınız satıp savdıklarınızla? bangır bangır krize yuvarlanıyoruz!

her allah'In günü kanallarda "konsept istanbul, bilmem ne konakları, ot residance, bok kent" reklamları çıkıyor ondan da anlamıyorsunuz değil mi? müteahitler krizden önce son voliyi vurmak için s.kecek adam arıyor. 4-5 ay sonra yarısına satamayacaklar ellerinde kalan evleri. bu sefer de kriz yüzünden satacaklar tuttuklarını onlar ne olabilir? tcdd olabilir mesela, thy olabilir mesela! şimdi hergün tren kazaları da oluyor. tcdd'de topun ağzında, aman efendim beceremedik bari satalım yabancıya diyecekler.

memlekette mal davara karışmış.
git len çiftçi bozuntusu sen tohumunu üretme onu dışardan al, israil tohumu al ,amerika tohumu al ama üretirken ucuza sat bak biz dışardan daha ucuza getiriyoruz gördünmü yaptığını ananı da al git.çek elini ordan tohum üretme sakın ha! paran varsa alırsın.. ee yokmu paran. o zaman üretme kardesim de git.

dünya üretenlerin ellerinde yükselir...
belki de bir devlet kurumunun* topu topu 2 yıllık kârına satıldığını öğrenmenin insanda (beyin taşıyan) uyandırabileceği algılamadır.
Türk Telekom AŞ'nin yüzde 55 hissesi, toplam 6.5 milyar dolar karşılığında bir konsorsiyuma satıldı. 1.3 milyar $ peşin, gerisi 5 taksit. 2004 Yılı cirosu 9 Katrilyon TL olan Türk Telekom'un brüt kârı 3,3, net kârı ise 2,2 katrilyon TL'dir. Buna göre Konsorsiyum her yıl elde ettiği karlarla taksitlerini rahatlıkla ödeyebileceği gibi üstüne para da kazanacak. Türk Telekom bu gün, yeniden oluşturulmaya kalkışılsa, ilk tesis maliyetinin 200 milyar doları bile geçeceği hesaplanmaktadır. Türk Telekom ihalesinden 10 gün önce Pakistan Telekom'a 10 milyar dolar değer biçildiği dikkate alındığında, gerek abone sayısı gerekse kârı Pakistan Telekom'un 4 katı olan Türk Telekom'un toplam değerinin 40 milyar dolar %55'inin de 22 milyar dolar etmesi gerekir. Türk Telekom'un özelleştirilmesinin kendi başına büyük bir hata olduğu gerçeğini bir yana bırakalım, bu boyutta bir hesap hatası ile kimler kurumun yağmalanmasına göz yumuyor? Peşkeşin sorumluları kim?

Türkiye'de herkesin kimi ne zaman aradığına, ne kadar konuştuğuna, hatta ne konuştuğu bilgisine ve kişisel bilgilerin yanısıra bir takım stratejik bilgilere ulaşma olanağı vardır. Silah kuvvetlerin kiraladığı özel devrelerin güzergahlarının belirlenmesi, bu görüşmelerin kayıtlarına ulaşılmasının, yaratacağı tehditi düşününüz. Tüm internet trafiğinin denetlenmesi, kimin hangi siteleri ziyaret ettiği bilgisinin, e-posta iletişimlerinin kontrol altına alınması ihtimali de bulunmaktadır. Özel bir şirket tüm bu bilgileri kendi ekonomik çıkarları için denetlemek isteyebileceği gibi, yabancı istihbarat örgütleri ile de paylaşabilir.

kaynak;http://www.tmmob.org.tr/m...;file=article&sid=837

edit: bir yıllık karıyla ödedi geçti elin adamı. ucuz ucuz oh miss. şakirtler çok yaşa.
uğrunda emek harcayıp, emeğe karşılığı, haksız rekabet ve minimum gelir şartlarında alan herkesin hissiyatıdır.

antidemokratik olduğu gibi bir ülkenin beceriksizliğinin, ilgisizliğinin, paraya düşkünlüğünün ve en önemlisi dolandırıcı yönetiminin bir yansımasıdır.

özelleştirme halkları yoksullaştırır.
emperyalizme uşak eder.
sömürge ülkesine çevirir.

yabancı sermayeye hayır!
kanımca doğru bir algıdır. eğer ülkenin bazı kuruluşları özelleştiriliyorsa evet kar amaçlı olbilir. fakat ülkede özelleştirilmeyen kurum kalmadıysa, evet bu vatanı satmaktır. yaparlar mı, yapmazlar mı bilemem ama boğaz köprüsünü de özelleştirmeye karar verdiler. işte durum bu. siz hala devam edin, müslüman akp, dindar akp, yakında sülalenizi satınca da devam edersiniz böyle demeye.
yarın öbürgün özelleştirilerek satılan yerlerde, satın alan ülkenin bayrağı sallandığında, özelleştirme çığırtganlarının dumur olacağı bir durum.
tabi ki her ülke için özelleştirma şarttır .çünkü diğer türlü bir tekel ve tek düzelik söz konusudur. bu gibi bi ortamda rekabet olmayacağından gelişim biraz gecikebilir ve zorlaşır.fakat her işin bir mantığı olduğu gibi bu işin de bir mantığı vardır. özelleştirme dendiğinde sadece elden bişeyleri çıkarmak satmak anlaşılmamalıdır.pazar yaratmaktır özelleştirmenin mantığı budur.tabi ki şu anda ki anlamı özelleştimenin kirli işlerin üstünü örten güzel bi anlamı vardır.