bugün

algıda problem yaşamaktır.

her şeyi devlet yapsın isteyenler devlet dairelerindeki kalitesizliği hiç görmemiş sanırım.

hükümetin özelleştirme politikasını, ahbap çavuş kapitalizmini eleştirebilirsiniz. ama özelleştirme genel olarak faydalıdır. devletin boş yere akan musluklarını keser. özelleştirilen firma artık kendi başınadır. batarsa da çıkarsa da zararı firma sahibinindir.

örneğin trt özelleştirilmelidir. 1.7 milyar tl bütçesi var. 1.8 milyar tl gideri.. reklam gelirleri çok az. tüm geliri bandrol ve faturalardaki trt paylarından geliyor.

insanlar şunu ayıramıyor. hükümet garip bi özelleştirme yapıyor. müşteri garantili, yolcu garantili vs. insanlar bu özelleştirme gibi görünen ama ahbap çavuş kapitalizmi olan şeye bakıp "özelleştirmeler kötüdür" algısına sahip oluyor.
Komüniklerin sanrısıdır.
vatan satma eylemi değildir. bilakis milletin a...koyma eylemidir ki Mehmet cengiz bu misyonu kendine görev bilmiş ender şahşiyetlerdendir.
Ya nolacadı? Bizim özelleştirmelere cuk diye oturuyor çünkü bizim özelleştirmelerde firmalar, bir iki çok kar getiren örnek dışında (Tüpraş sana bakıyorum) genelde yabancılara gidiyor.

Şimdi özelleştirme yalamaları şunu savunuyor: e doğrudan yabancı yatırım geliyor ya. Görünürde doğru bir tespit. Ama doğrudan yatırımın da işe yararı var işe yaramazı var. Adam senin Antalya'dan mis gibi villayı ucuza kapatıyor; doğrudan yatırım, Ama bunun sana veya Türk ekonomisine faydası ne? Satın alırken ödediği vergiler dışında hiç. Ayrıca sıfır bina değil de ikinci el alıyorsa o vergiler biraz daha düşüyor, dahası yapı stoğunu eritmediği için inşaat sektörüne de bir getirisi olmuyor.

Esas doğrudan yatırım, yabancının buraya gelip sıfırdan fabrika açması işletmesi vs yepyeni bir ekonomik katkı yaratması.

Ama var olan bir şirketi satın aldıklarında 1) kur paritesi nedeniyle zaten komik rakamlar ödüyorlar (TÜrk telekom anyone?), bir de her yıl elde edilen karın muhtemelen en az %50'sini kendi ülkelerine götürüyorlar. Satın alırken öne sürdükleri şartlar da cabası. Yabancı sermayeye muhtaç olduğumuz için ne deseler hev hev diye kabul ediyoruz. Tekel'den çerez parasına alınıp iki üç yıl sonra yurtdışındaki bir firmaya devasa rakamla satılan Mey içkiyi nasıl unuttunuz? Normalde özelleştirmelerde bir deadlock süresi vardır; hisselerini aldığı gibi satamaz ki al sattan kar elde edemesin, aldığı yatırıma katma değer kazandırsın; ama mey içki de adam aldı içini apartman dairesi döşer gibi döşedi, satın aldığı bedelin neredeyse on katına sattı. Biz satamaz mıydık? Böylesine beceriksiz bir özelleştirme idaresiyle, sıcak paraya kana susamış vampir gibi ihtiyaç duyan ekonomi yönetimiyle tabi satamazdık. Noldu? Bu doğrudan yatırım ne haltımıza yaradı? Bilmem kaç yıldır özene bezene büyüttüğümüz bir değerin bir parçası paçavra gibi satıldı. Bu doğrudan yatırım karlı mı şimdi?

Ayrıca yurtdışına yapılan kar transferleri bizim cebimize girmesi gerekirken dışarı giden paralar. istihdakm yaratıyor diye sevinebiliriz ama o istihdam sayesinde çalışanların cebine fazladan bir refah unsuru girmiyor; onlar köle gibi çalışıyor, çok uluslular parsayı topluyor.

Koç'lara sabah akşam saydıran akitler aslında oturup onlara teşekkür etmeli. Tüpraş gibi stratejik bir devi yurtdışına kaçırmadan elde tutabilecek satın alabilecek kaç türk firması/ holding'i var?

Doğrudan yatırımın avantajları, teknolojinin khow-how'ın da gelmesi; ancak o da bizim olmuyor FM hakları çerçevesinde elimizi bile süremiyoruz. Halihazırda know-how ve teknoloji geldiği için Ar&Ge'ye de ihtiyaç duymuyoruz, o yüzden çok acayip bir montaj sanayi ülkesi olarak yolumuza devam ediyoruz, ama onca tantanaya karşın hiçbir ilerleme sağlayamadan. Belki büyük kriz zamanları geride kaldı ama orta gelir tuzağına çakılıp kalmış basit bir latin amerika ülkesinden farksısız ve muhtemelen de daha kötüye gideceğiz.
vatanı ilk yıllarından beri taşıyan lokomotifleri satmaksa böyle algılanması yüksek ihtimaldir.
özelleştirmeye karşı değilim ama mantıklı özelleştirmeler yapıyosan eğer. şimdi bi kurum özelleştiriliyo ve bi bakmışsın o kurum bilmem ne gruba satılmış. o grubu bi araştırıyosun tayyibin amcasının oğlunun şirketi Çıkıyo. ve bu amca oğlu o şirketin sadece karıyla ödüyo bu parayı. afedersiniz de sikeyim öyle özelleştirmeyi. daha sonra bu özelleştirilen kurum 10 kat değerle israilli ya da dubaili ibnelere satılır! evet bu özelleştirmeler 'vatan elden gidiyo' olarak yorumlanabilir ve cok haklı yorumlardır.
bir insanın böyle bir şey algılaması için mal olması lazımdır. yahu günümüzde özelleştirmeye gitmeyip de ekonomisine yabancı şirket teşvik etmeyen ülke kalmışmıdır ki? çin bile neler yapıyo bizim sığırlar hala vatan elden gidiyo diye ağlıyor.
özelleştirmeyi satıp kurtulmak olarak gören maktıkla aynıdır. tekel bu konunun en iyi örneğidir, öyle ki; tekel 292 milyon dolara satıldı, alan kişi 920 milyon dolara sattı ve aradan çok kısa bir süre sonra 608 milyon dolar kar etti mi? özelleştirme kolaya kaçmaktır.
algısında bozukluk olmayan her insan böyle algılar. fırsatını buldukça eşine, dostuna, yandaşına ülkeyi peşkeş çekenlerin, kayırmayı kanıksamış, sermaye yanlısı düşünceye sahip olan memleket düşmanlarının umurlarında olmayan bir olaydır.

bu memleket bizim liboşlara bırakmayız!
kalbur üstü planlanmışsa aynen öyle algılanacak hadisedir.

ayrıca özelleştirme devletin ben bu işi beceremiyorum al sen işlet demesinden başka birşey değildir.

kısa vadede karlı görünse de ülkenin geleceğinde kritik adımlardır.
şayet turk telekom ederine satılsa idi bu sadece yanlış bir politika olacaktı.
ama türk telekom karına satıldı, bu vatanı satmak oldu. *
devlet yolları da özelleştiriyormuş, bu konu hakkındaki görüşlerinizi merak ettim ey bilge insan. kafası hiç çalışmayan biri bile pek tabi bir savaş vs. durumunda yabancıya gitmiş bir yoldan nasıl gidilmeyeceğini bilir. ha bir de iki de bir kafa tuttuğunuz israil' de bütün internet olayı. haa bir de telekom satışında 1.05' lik bir hissenin kime satıldığını bile bilmiyoruz. muamma kısacası. nerde sizin şeffaflığınız diye sorarlar. devletin elinde bişey kalmadığı zaman da seni satarlar artık.
türkiye şimdiye kadar iki ekonomik sistem ile yönetildi. birincisi kemalist ekonimi, ikinci ise liberal ekonomi. kemalist ekonomi de yönetenler sürekli kendileri yiyordu, liberal ekonomide ise birazını yönetenler birazını ise belirli bir elit kesim yemektedir. vatandaş rıza her zaman ki gibi sürünmeye devam ediyor. özelliştirilen devlet tekelleri, istedikleri gibi işçi çıkarıp, istedikleri ücretlendirmeyi yapıyorlar. kendi kadrolarını işlere yerleştirip, kendileri gibi olmayanları da kapı dışarı ediyorlar. özelleştirmeyi savunmak düşüncesizliktir, tuzu kuru olmaktır. bunun acısını hissetmeye başladığınız bir kaç yıl sonra iş işten çoktan geçmiş olur ve o zaman özelliştirmenin o derinlerde yatan kanlı kılıcının acısını anlamış olursunuz.
ben anlamadım. tekel işçileri 3000 lirayı tekelden zorla mı alıyormuş?

ben anlamadım. tekel işçileri; Yoksulluk Sınırı 2 Bin 520 Tl olan bir ülkede 3000 tl aldıkları için aslında çok mu para alıyorlarmış.

ben anlamadım. tekel işçileri, 3000 alırken yetim hakkı yiyormuş da, 5600 USD ile dünyanın en çok kazandıran milletvekilliğini yapanlar ne hakkı yiyormuş.

ben anlamadım. devlet işletmesini beceremediği yeri satarken neden işçinin maaşı üzerinden kamu yaratmaya çalışıyormuş.

ben anlamadım. yetim hangi yetimmiş, bu tekel işçilerinin çoluğu çocuğu neymiş o zaman.

ortada, kapitalist olduğunu iddia eden ve aynı zamanda emperyal istekleri olan bir devlet var. bu devlet kapitalist olduğu için, devlet olarak yapısallığını küçültmek, ticarete kendisi girmemek zorunda.

bu şartlar altında da doğru kapitalizmi yaşamak için, zamanında kendisinin girdiği işlerden çekilip bunları vermek/satmak zorunda. bunu da yapıyor. tam olarak yapması gerekeni yapıyor. ucuza pahalıya yapması önemli değil. bedavaya da verebilir. çünkü zaten amacı devleti küçültmek, kapital formunda devlet olup para kazanmak değil.

yani kapitalizme libralizme gönül vermiş bir kemalistin bunu eleştirmesi kafadan yanlış.

bunu yapan dincinin de bunu pragmatik bir şekilde açaıklayacağım diyerek, yetim hakkı üzerinden değerlendirmesi yanlış. açıklama basit çünkü. satmalısın. kapitalist isen. sanki anasını satayım satın alanın yetim hakkı yemişliği yok, sanki satacakları adam için allaha soruyorlar önce "yetim hakkı yemiş mi" diye.

böyle salak meşrulaştırma yollarına girince iyice salaklaşıyor olay zaten.
satılan türk telekom 2 sene sonra 320 milyon dolar'a kadar çıkarak türkiye 1.ligi yayın hakkı ihalesine girdi.
haklısın bu para hem milletimize hem de devletimize layık değil. elalem yesin, bunun adı da vatan satmak ya da başka bir şey olmasın.

siz değil, biz suçluyuz.
(bkz: bir insana 40 kere koyun dersen koyun olur)
bir ülke bu kadar genç ve potansiyel sahibi iken telekomun parlayacağı dönemde ülkenin telekom firmasını satarsan, enerji talebi patlaması yaşandığı dönemde enerji firmanı satarsan çok büyük bir stratejik yanlış yapmış olursun. şimdi gidin bakın o satılan şirketlere, yıllık ciroları kaç ve kendini kaç yılda amorti ediyor.
devletteyken zarar ediyordu diyerek kendini savunmak komiktir. sen torpili engelle, heryere adamlarını yerleştirme. işin başına işinden anlayan idealist kişileri geçir ve en önemlisi sorumluluğunu aldığın bir kurumun yönetim ve denetimlerini yerine getir kazanan devlet, düşen ise vergilerimiz olsun sonra.

ama kurumları kendi menfaatlerin için peşkeş çekersen, devletin tüm kurumlarına kendi adamlarımı doldurucam diye badem bıyıklıları her kurumun başına getirirsen sonunda ülkeyi satarsın.

kısacası doğru bir algıdır, vatan satılmaktadır.
vatanı satmaktan ziyade kapitalist batı yalakalığıdır.
49. hükümet demirel-inönü döneminden başladı ve hala sürmekte. özelleştirme hükümet politiaksından daha çok devlet politikası haline geldi.
sosyalist olduklarını soyleyen partiler iktidar da olduklarını zamanlarda bile özelleştirmeyi sürdürdü.
dediler ki kamu kurumları zarar ediyor, dendi ki kamu kurumlarında çalışanlardan verim alamıyoruz. bu yüzden özelleştiriyoruz.
sen bir ülke yönetirken bir fabrikayı yada bir kurumu zarar etmesinden kurtaramıyorsan o ülkeyi yönetmek senin harcın değildir. kamu kurumundaki çalışanların verimini yükseltemiyorsan ülkeye ne verebilirsin ki.
bunlar öne sürdüğü bahanelerden başka bir şey değil. emir büyük yerden geliyor. öyle bir yerden ki sosyalist olduğunu söyleyen aynı zamanda halkcı da bunlar, özeleştirmeye devam ediyor. senin sosyalist halkcı davanın değeri bu kadarmış.
kamu kurumlarına birinci öncelik kar değil sosyal hizmettir. bu yüzden kamu da personel şişkinliği vardır ( siyasetin etkisi de büyük).
özel sektör ise kar amacı güder. bunu da çalışanları sömürerek yapar. asgari ücret üzerinden sigorta yapar, personel sirkülasyonu vardır. ana amaç paradır.
özelleştime demek aynı zamanda vatandaşların haklarını, emeklerini de satmaktır.
büyük kesim ( emekci) düşük bir ücretle sömürülür. beyaz yakalılar ve sermaye sahipleri arasında gelir dağılımı bakımından uçurumlar vardır ve bu sınıflaşmayı doğurur.
liberal ekonomi bik bik hikayelerini bi kenara bırakın, 15 yıl oncesine göre daha kapitalist, tam bir açık pazar haline geldik, yalakası olduğunuz avrupaya daha çok benzdedik, bunu mu savunuyorsunuz ?
ekonomiden, yönetimden haberdar olmama durumu.
vatanı kitlerden oluşan kişinin algısıdır. nasıl algılamasın ki arkadaş; hiçbir becerisi bilgi birikimi olmaksızın devlete kapağı atınca köşe dönülen bir ülkede yaşıyoruz. çalışsan da çalışmasan da ay başında maaş hesaba yatar.
babasının evini sattıklarında babamın hatırasını mahvettin kemikleri sızlıycak diye laga luga yapan bay muhteremin vatanın malları satıldığında kimin hatrının olduğunu düşünmeme durumudur. *
algıda hata yapmaktır. özelleştirme yapılan kurumlar bütçelerini 1-2 sene içerisinde 2-3 katına çıkarmaktadır. ülke ekonomisine katkısı yadsınamaz. fakat özelleştirilen kurumlar kısa sürede nasıl bu kadar kara geçiyor hiç araştırdın mı? bak ben bir örnek vereyim, iskenderun demir çelik fabrikası devlet tekelinde iken 15.000 civarı işçi çalıştırırken şimdilerde 3000-4000 işçi çalıştırmakta.. peki aradaki 10.000 kişi ne oldu sizce? çok basit dimi, işsiz kaldı.

benim halkım, abim, kardeşim işsiz kalırken napayım ben kalkınan ülkeyi, özelleştirdiğin firmaya işçi çıkarmayacaksın şartı koymadıktan sonra bu ülkede kazanan hep zenginler olacak.
Devletin malı deniz yemeyen keriz söylemi ile devleti kemirenlerin bu hakları elinden alınınca çemkirme durumudur. Tekel işçileri en büyük örnektir. içlerinde çalıştıgım için çok iyi biliyorum ki yatarak para alıyorlardı ve bu delete büyük külfet oluşturuyordu.

Siz vatanı satın söylemine devam edin bu ülke kalkınmaya büyümeye devam ediyor.
biz anladık özelleştirme vatan satmak değilmiş!
bir takım avrupai kavramları kullanarak tek tük kalan devlet kurumlarını sermayeye peşkeş çekmenin adını "özelleştirme" denen zırva bir kelimeyle üzerini örtmeye çalışan liberallerin sosyalistlerden dem vurduğunu gösteren ifadedir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar