bugün

islam dini birçok diğer din gibi iyi şeyler önerir insanlara; çalmayın, çırpmayın, komşunun karısını veya tavuğunu ellemeyin, vesaire vesaire. ancak dinler kadar ''dinlerin insanlar tarafından algılanışı'', ve ''dinlerin pratikte (toplum hayatında) gözlenen uygulaması'' da önemlidir. şöyle ki; hristiyanlık, engizisyon mahkemeleri zamanında* hiç de iyi bir örnek değildii dışarıdan bakan bir gözlemci için. islam'la da birçok kötülük vardır bağdaşan; örnek :
- recm (taşlayarak öldürme).
- kırbaç cezası.
- el/kol kesme.
- 8 yaşındaki kızlarla koca koca adamların evlenmesinin yasak olmaması.
- birden çok kadınla beraber olmanın yasak olmaması, kadına şiddetin normal karşılanması.
- islami terör.
- düşünce suçunun genel kabul görmesi. (karikatüriste ya da yazara ölüm fetvası verilmesi).
- ota boka cihad ilan edilmesi.
- dini liderlerin kural koyması, kitaba göre olmaması gereken bir ruhban sınıfı gibi davranması, halkın bunların ağzının içine bakması, ne derlerse yapacak koyunlukta olması.
- kitapta yazanın aksine islami toplumların ''bilim''e kapalı olması.
gibi.

edit : zaten ben de uygulama kötü diyorum okumuyor musunuz? ayrıca ''islam iyidir ama işte bunlar oluyor malesef o tü-kaka memleketlerde...ama biz islam cumhuriyeti olalım, bizde öyle şeyler olmayacak'' diyenler varsa, sivas katliamını bir düşünsün bakalım bu ülkede engelleyebilmişmiyiz bu tipleri, ya da 10 karılı anadolu erkeklerini, kadınların ülkemizdeki halini, ve ramazanda oruç yiyenlerin dövülmesi hatta öldürülmesini... heyekellerin içine tükürülmesini, 5 yaşında kızların çarşafa sokulmasını...çağdaş eğitim yerine dini eğitim verilmesini, cihad'ların leblebi çekirdek gibi hayatımızın parçası haline gelmesini.. bir de islam cumhuriyeti olursak.... düşünün yani gerisini.
islam ile ilgili bağdaşabilecek tek bir kötülük bile yoktur. ancak islamın yanlış yorumlanmasından veya kasti çarpıtılmasından iyi bilinmemesinden kaynaklanan kötülük vardır.

ancak bunlar çok iyi bilindiği halde çeşitli nedenlerden kaynaklanan kuyruk acısından dolayı islama saldırılır. sen inanmıyorsan senin islam hakkında daha fazla konuşmana veya saldırmana gerek yoktur. inanmıyorum dersin saygı gösterirsin susar oturursun ancak buraya gelip ilgi çekmek daha bir tatlı oluyor sanırım.
islam ile zorla bağdaştırılmaya çalışılan kötülüklerdir.
islamla kötülüğü bağdaştırabilecek kapasitede olan kişi beyanı. bu tip insancıklar islamı kendi çıkarına kullanan kişiler ile aşırı derecede benzerlik gösterirler.

(bkz: bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak)
(bkz: sabah erken kalkanın kuran yorumlaması)
9 yaşında bir kız çocuğuyla evlenmenin caiz ve hatta sünnet kabul edilmesi, sadece ganimet amaçlı savaşlar * çıkarıp, insanlar öldürülmesi, ölmeyenlerin esir alınması, savaşa katılmanın farz olması, kadınlara ikinci sınıf insan muamelesi yapılması, hatta onların insan bile değil erkeklerin "tarlaları" olduğu kabul edilmesi gibi kötülüklerdir.

ama problem haşa islam'da değildir, sakın yanlış algılamayın. bendedir problem, evet evet bendedir. o yüce yaratıcı önünde bu iğrençlikler için özür dilemeliyim hemen. nasıl da kötü düşünmüşüm o ulvi dine karşı.
(bkz: yok öyle bişey)
biraz daha somut şeylerle muhalif olunan konudur. bakalım.

- "Kadinlariniz sizin çocuk üreten tarlalarinizdir. O halde tarlaniza dilediGiniz gibi variniz. Kendiniz için ileriye dönük hazirlik yapiniz ve Allah'tan korkunuz."·(Bakara Suresi, 223)

uygulamaya bakıp değil de kutsal kitaba bakıp konuşmak gerekirse, buyrun kadın, buyrun tarla. kadının insanlık gururu yok mudur ki bu sözleri içeren bir kitabı kutsal kitabı olarak kabul edebilmektedir. tartışınız.

yine aynı surede

"iki kadının tanıklığı bir erkeğin tanıklığına denktir."
"kadının şahadeti erkeğin şahadetinin yarısı değerindedir."
"iki erkeği de bu muameleye tanık tutun.iki erkek bulunmazsa, bir erkekle iki kadın tanık olsun."

bir diğer mukaddes suremiz olan nisa suresine geçelim:

"erkekler kadınlar üzerinde hakimdirler.iyi kadınlar ,gönülden boyun eğenlerdir. serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin,yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün.size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın." 34. ayet

"size helâl olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. eğer o kadınlar arasında da hoşnut olmazsanız o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin" 3. ayet

"allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü, erkekler kadınlar üzerinde hakimdirler. iyi kadınlar gönülden boyun eğenlerdir."

şimdi o barış, kardeşlik, sevgi dininin insanlara savaş konusunda verdiği öğütlere geçelim.

-Tevbe-41 'Gerek hafif, gerek ağırlıklı olarak mutlaka seferber olun ve Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.'

Enfal-65 'Ey peygamber! Müslümanları savaşmaya teşvik et. Sizden sabırlı 20 kişi olursa, küfre sapanların 200'üne galip gelir, sizden yüz kişi olsa olsa onların binine galip gelir. Cünkü onlar gereğince anlamayan bir topluluktur.'

Nisa-84 'Allah yolunda savaş. Kendinden başkasından sorumlu değilsin. inananları da teşvik et. Umulur ki Allah, kuvvetce daha üstün, cezalandırmada daha güçlüdür.'

Saff-4 'Allah kendi yolunda, duvarları birbirine perçinlenmiş bir bina gibi, saf bağlayarak çarpışanları sever.'

Muhammed-4 'Küfre batmışlarla burun buruna geldiğinizde, boyunlar vurulur...'

peki amaç nedir bu katliamda, sevgi dostluk ve allah ın merhametini yaymak mı sanıyorsunuz. çıkarın o pembe gözlüklerinizi, buyrun devam edelim.

Enfal-69 'Artık elde ettiğiniz ganimetlerden helal ve temiz olarak yeyin; Allah'tan korkun. Allah çok affedici, çok merhametlidir.'

nerden de çıktı şimdi bu ganimet meselesi, biz bu insanları altın için, mal için toprak için mi öldürmüştük. e cihada çıkan kılıfını hazırlar, allah'ın sözüne ihtiyaç varsa "evelallah" onu da yazarız kurana olur, biter. öyle değil mi cemaat-i müslimin.

Enfal-1 'Ey Muhammed! Sana savaş ganimetlerinin Hükmünü sorarlar. De ki: "ganimetler, Allah'ın ve Peygamberindir." O halde inananlardansınız, Allah'tan korkun, aranızı düzeltin Allah'a ve Peygambere itaat edin.'

Enfal-41 'Doğru ile yanlışın ayrılış günü, iki topluluğun karşılaştığı gün, kulumuza indirmiş olduğumuza inanıyorsanız şunu bilin: ganimet olarak elde ettiğiniz şeylerin beşte biri, Allah'a, Resule, Resul'ün yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışa aittir. Allah her şeye kadirdir.'

e tabi, kılıf uydurmak zor iş. arada insan gizli emellerini belli etmeden de olmuyor. kimeymiş efendim bunca mal, bunca toprak? muhammede. neden peki, ne gibi bir hakla talep etmektedir bunu, peygamberliğini kullanarak.

hadi hepsine eyvallah, peki böyle evrensel bir din kitabında, ganimetin ne kadarının peygambere verileceğini açıklamak neden? bu bilgi çok mu alakalı islam felsefesiyle, bize iyiyi güzeli falan öğütlüyor da ben mi fark edemedim. cahilliğime verin.

peki ya, bunlara rağmen savaşmamakta diretirseniz ne olacak?

Nisa-95 'inanların; özür sahibi olmaksızın oturanlarıyla, Allah yolunda malları ve canlarıyla didinip gayret gösterenleri aynı değildir. Allah, malları ve canlarıyla gayret gösterenleri oturanlara derece bakımından üstün kılmıştır. Allah hepsine güzellik vaat etmiştir ama Cihad edenleri cok büyük bir ödülle, oturanlardan üstün kılmıştır.'

Tevbe-20 'iman edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, rütbe bakımından Allah katında daha üstündürler. Kurtuluşa erenler de işte onlardır.'

Tevbe-81 'Allah'ın Resulüne ters düşmek için arkada kalanlar, çöküp oturdukları için sevindiler; Allah yolunda mallarıyla canlarıyla Cihad etmeyi çirkin gördüler; 'bu sıcakta sefere çıkmayın' dediler. De ki; 'hararet bakımından cehennem daha zorludur.' Bir anlayabilselerdi!'

buyrun bu da tehdit kısmı.

Bakara-216 'Hoşunuza gitmemekle birlikte, savaş üzerinize yazılmıştır (bazı çevirilerde, üzerinize farzdır olarak çevrilmiştir). Bir şey sizin için hayırlı olduğu halde siz ondan tiksinebilirsiniz. Ve bir şey sizin için şer olduğu halde siz onu sevebilirsiniz. Allah bilir siz bilmezsiniz.'

farz olmadığını iddia etmek biraz güç olacak.

sağlıklı günler dilerim.

edit: kötüleyin kuzum devam, ama biraz da anti tez üretseniz. zira böyle, reddedişlerle bir yere varamayacağız.
yüzlerce sayfalik bir kitaptan konu bütünlüğü aranmadan alıntı yapılarak varmış gibi gösterilen kötülüklerdir. zaten bu durum bile islamı kötülemeye çalışan zihniyetin ne kadar aciz olduğunu gösterir.
(bkz: misyoner saçmalıkları)
antitez üretmekten yoksun mumin kardeşlerimin ısrarla inkar ettiği oluşumlardır.

deseniz ki islam toplumları şu halde bu halde, gelip bunlar ya cahildir, ya art niyetlidir derler. kurandan örnek versen, tefsir derler kıyas derler. yahu bir tutarlı olun be arkadaşım. kuranda ne yazıyorsa onu söylüyoruz işte.

tefsir denen şey, kuranın yorumudur. benim senin gibi bir beşerin, allah ın sözünü yorumlamasıdır. buyrun yukarıdaki de benim tefsirim alın inceleyin.*

icma ve kıyasın konuyla ilgisini çözmekse mümkün değil, buyrun kuranı gösteriyorum. siz yoksa bu yöntemlerin kuranın üzerinde bir tutarlılık ve sağlamlık sahibi olduğuna falan mı inanıyorsunuz?
olaya nerden baktığımızla alakalıdır aslında bu.

zina eden, hırsızlık yapan birisinin penceresinden bakarsak olaya, evet islam ile bazı kötülükler bağdaşır.

nedir bunlar?

zina edenlerin sopalanması, hırsızlık yapanın kolunun kesilmesi gibi.

fakat olaya karısına, kızına tecavüz edilen veya yıllarca çalışıp biriktirdiği parası çalınan bir mağdurun penceresinden bakarsak islam ile bu kötülük dediğimiz şeylerin bağdaşması çok normal. bağdaşmaması, kötülüklerin cezasız kalması asıl anormal olan.
insan hakları, medeniyet, insanlık onuru gibi şeylerden habersiz insanlarla karşılaşmama vesile olmuş kötülüklerdir bunlar.

bir insan ne kadar cahil olursa olsun ya da hangi dogmatik düşünceyi savunuyor olursa olsun, bir insanı hapsetmekle, kolunu kesmek arasındaki farkı alıgılayabilmelidir.

bu çarpık dimağlara göre idam cezası kaldırılsın diyen aydınlarımız da tecavüzcü, sapık, katillerdi. yok olaya mağdur açısından bakmak, yok katil açısından bakmak diye gevelenecek bir şey yok ortada. karşınızda suçlu da olsa bir insan vardır, ve ona göre ceza alır.

insanlık bunları aşalı 200 seneden fazla oldu. açın bir tarih kitabı, magna carta bildirisini okuyun. insan hakları sözleşmesini okuyun. 1000 sene geriden takip ederek dünyayı bir yere varamazsınız.

siz insanları katletmenin yanlış olduğunu onları katlederek gösterebileceğinize inanıyorsanız gerçekten acınacak haldesiniz demektir. toplumu düzenlemek adına, devlet eliyle vahşet uygulamak neyle açıklanabilir ki başka?

zira ben burada bir rehabilite amacı göremiyorum, hem toplumu korumaktan, hem katili eğitmekten uzak, basit insan duygularına dayalı ilkel cezalandırma şekli. ha neyi amaçlar, neyi elde eder söyleyeyim. intikamı, kini, nefreti.

ben kendi aileme de tecavüz edilse, en değerli eşyam da çalınsa, öldürülsem de, katilimin böyle hayvanca muamelelere, böyle ilkel tavırlara muhatap olmasını istemem. çünkü asıl insan olmayan, karşısındakini insan yerine koymayandır.

ayıptır, insan kendi insanlığından utanır, böyle bir şeyi savunmadan önce.
islamla bağdaşan kötülük yoktur. islamı, kötülükle bağdaştıran kötüler vardır.
Kuran'ın sadece mealine-ki bu mealde kelimesi kelimesine çevirme kastedilmiştir- bakan; bu ayet niye inmiş, hangi olaydan sonra inmiş, ne anlatılmak istenmiş gibi çok önemli hususları bilmek istemeden veya bilmeden- art niyet aramak istemiyorum- bilgi toplamaya çalışan insanların kimi zaman da sadece belli kısımları alarak 'aha bakın sizin dininiz ne kadar pis, ayyy' diyerek aradığı ama aslında bulamadığı kötülüklerdir. zira bulduğunu zannederek ancak kendilerini kandırmaktadırlar. biz cahil olmak istemeyen insanlar olarak gerçeğin nasıl öğrenileceğini bildiğimizden bu tip insanlara inanmayız. böyle entry yazıp cevaplar vermemizin tek sebebi de zihinleri bulanabilecek insanlara bir nevi yardım etmektir.
f tipi cezaevine kapatılmak mı? idam mı?

ben idamı tercih ederdim.

şimdi burda "idam" islamda yer alan bir kötülük. tek kişilik hücrelerse medeni ülkelerin getirdiği bir ceza şekli öyle mi?

idam kalktı, hepimiz medeni olduk öyle mi?

arkadaşım bir yerde yanılıyorsun. kötülük de iyilik de insanın doğasında var. bu kötülükler islamla da, medeniyetle de insanlıkla da bağdaşır, bağdaşmak zorunda da.
kişilerin yorumlayıs gucleri ve hayata bakıs acılarıyla boyutu belirlenen kötülüklerdir. yeterince kasarsanız polyanayı bile kötülükle bagdastırabilirsiniz. yeter ki içinizde bir yerlere bok atma arzusu olsun..
yoktur. islamı kötülüklerle bağdaştırmak için kendini yırtanlar vardır.

madem kuran'dan örnek veriyoruz, ışığımız sadece kuran, kıyas falan kabul etmiyoruz.
"benim taptığıma siz tapacak değilsiniz
sizin taptığınıza da ben tapacak değilim
sizin dininiz size, benim dinim bana"

(bkz: leküm diniküm veliye din)
kuranı tek yönlü anlamamak gerek derken, kendi yönlerinden başka yön göremeyenlerin anlamakta güçlük çektikleri kötülüklerdir. gözleri öyle örtülerle kapanmıştır ki, değil burada yazılacak bir iki entryle, ciltlerce felsefe okusalar da boş batıl inançlardan kurtulamazlar. öyle ki, kuranda kazayla allah yoktur yazacak olsa, ona bile kulp bulup "bağlamı içinde değerlendirecek" bünyelerdir bunlar. kuran ak dese, aha da tefsiri orada kara demiştir diyebilecek pişkinliktedirler.

evet, siz nasıl derseniz, nasıl yorumlarsanız o mana çıkar kurandan. tek doğru ve tarafsız manayı çıkaracak olan mümindir. kitapta hata varsa bile, kapatır gözlerini ezberinden devam eder. beton dökülmüş beyinleriyle, gerçeklere gözlerini kapatan bir milyar insan. tam olarak bir toplumsal histeri değildir de nedir bu?

kandırın kendinizi beyler, uyutun kendinizi paşalar. ben anladım ki, bu memlekette kandırılana, kandırılıyorsun demek suç, kandırmak değil. ezber bozmak suç, beyin yıkamak değil. siz buyrun devam edin at koşturmanıza. ben şöyle geri durayım.

hayat ziyan etmek parayla mı, değil tabi. devam gençler, durmak yok yola devam.
ya yanılan sensen? diye sormak istiyorum ateşli ateşli islama saldıran arkadaşa. hani biz kandırılıyoruz ya, hani bizim gözlerimide perde var ya, sen her şeyi sorgulayarak doğrusunu buluyorsun ya biraz da kendini sorgulasana. bakalım nereye kadar inebiliriz. misal en sevdiğim sorudan başlayalım. neden hep kendinin en akıllı olduğunu, doğrusunu bildiğini düşünmekte ısrarcı davranırsın?
iyilik veya kötülük diye bir şey yoktur, bakış açısı vardır. herkesin kıstasları farklıdır, islam'ın amacı da olabilecek en az hata(sıfır hata) ile (hatalı insan kaynaklı değil hatasız allah kaynaklı kurallar) topluma medeni, sosyal, adli dengeyi getirmektir.

denge; kainatın özüdür. allah; sonsuz hikmet sahibidir. insan; fıtrat olarak en yukarı ya da en aşağı varlık olma potansiyeline sahiptir. yeter ki o müthiş dengeyi, düzeni görsün. varlıkları değil de, her şeyi uyum içinde yaratanı idrak etsin.

not: buraya allah rızası için yazan arkadaşlar, lütfen dini hususları yorumlarken bir kez daha düşünün. şu sanal ortamda; bir eli şeyinde, dalgasına ve fitne amaçlı başlık açanlara kızıp da savunduğunuz şey ile ters düşecek yazılar yazmayın.

amin.
allah yoksa,* çok afedersiniz çük gibi kalacak olan "mü'min"lerin arayıp da bulamadığı gerçeklerdir.

bana allah varsa edebiyatı yapacak olanlara buradan selam edeyim şimdiden, kendilerini yormasınlar, tüccar zihniyetleriyle yaptıkları kar zarar hesaplarını kendilerine saklasınlar.
efendim ne demiş birileri, eğer Allah yoksa ona inanmakla bir şey kaybetmem, ama varsa ona inanmamakla çok şey kaybederim. ah nasıl da çok afedersiniz çük gibi kaldık değil mi?
tanım: olmayan kötülüklerdir.
kendinden başka her şeyi sorgulamaya çalışanların aksinin varlığını gördüklerinde çük gibi değil at yaprağı gibi ortada kalacakları gerçeklerdir. pardon göremezler. kendi inandıklarını değil bizim inandıklarımızı sorgular o bilim insanları.
islam dini ne yazık ki bazı sığ düşüncelerin esiri olmakla kalmıyor, kendi düşüncelerini alaylı bir dille saygısızca ifade edilmesine de alet ediliyor.

daha önce de islam dini ile ilgili yanlış anlaşılmalar üzerine yazmış olabilirim. bir daha belirtmekte yarar var. üzülerek söylüyorum, şeriat ülkelerinde yani islam dinini yaşadığı farzedilen ülkelerde olan bazı olumsuz tutumlar islam dininin öyle olduğuna dair yaklaşımları da beraberinde getiriyor. bu, cehaletin, okumamanın ama okumuş gibi yapmanın, düşünmeyip hazır düşünmüş birinin fikrini söylemenin, her duyduğuna inanmanın en güzel örneği.

oysaki bazı gelenekleri dinlerinden üstün tutan bu ülkelerde bu gelenekler zamanla dinin yerini tutmaya başlıyor. bizlerde zamanla demek islam dininin yaşandığı ülke burası o zaman hırsızlık yapanın elinin kesilmesi islam dininin bir emri diyoruz.

oysa din kulaktan dolma bilgilerle öğrenilmediği gibi, kendi kafasından yorumlanarak da anlaşılmaz. dini anlayabilmek için kutsal kitap olan kuran-ı kerim i okumak, okumak, okumak gerekir. tıpkı ilk vahyedilen ayette söylendiği gibi. yüce yaradanın hikmeti, herşeyi ne güzel özetliyor.
bir elim şeyimde fitne amaçlı yazdığım yazılarla ateşli ateşli savunduğum gerçeklermiş bunlar. vay be, tek elle amma da savunmuşum dedirten fasülyeler.

ya yanılan bensem, diye diye her türlü batıl inanca saplanacak kısır beyinli arkadaşlara ne diyeyim bilemedim. belki de yanılan ben olmadığım için, dinlerin bu tuzağına düşmüyor, bana inanmazsan şöyle yanarsın böyle sıçarsın palavralarına inanmıyorumdur. bir de bu açıdan bakmaya ne dersiniz?

bu din denen balçık içinde öyle debeleniyorsunuz ki, ya varsa şüphesiyle ticaret hesaplarına sarılıyorsunuz. ama anlamıyorsunuz ki bu tehditleri savuranlar, tam da bunu yapmanızı istiyorlar.

züdüt: şüphesiz ki, bugünkü 31 inci toplamda 50 nci entrymin böyle bir konuya denk gelmesi, allah'ın varlığına muhteşem bir kanıttır pek muhterem samanyolu tv izleyenleri, o ki insanı bir parça topraktan yarattı.*

bıdıt: imla editi, tekzip ve özür. **