entry'ler (52)

mizah ciddi bir istir

bir şeyin ciddi olması güzel olduğu anlamına gelmediği ve mizahın rahat kafayla yapılması daha güzel olduğu için (bence) gereksiz kasıntı bir önermedir.

aşık olunmaması gereken birine aşık olmak

aşık olduğunuz insanın sizinle olması mümkün diildir. hayatı bambaşkadır. sizden büyüktür. konumu sizinle olmaya uygun diildir.siz sadece öğrencisinizdir. 20 yaşında bile olsanız. hem belki onun sevgilisi bile vardır. hem belki sizden hoşlanmamıştır. o size karşı kibar olmaya çalışır ama sizi mutlu etmez bu kibarlık. size iyi davranır, bu sefer umutlanıp tekrar üzülürsünüz.yine de kalbinizde ilerde evlenip barklansanız bile çıkmayacak kadar derin bi iz bırakır. bi keresinde dışarda karşılaştığınızda nası da sizi yanağınızdan öptüğünü ömür boyu hatırlarsınız ve bu tek hatırayla mutlu olmaya çalışıp hayatınıza devam edersiniz, bir şekilde..

elma değil ayva

son zamanlarda yapılmış en güzel türkçe şarkı. eğlenceli olması ve melodisinin güzelliği bir yana, sözleri düzgün dinleyince o kadar anlamlı ki, insanın gidip mirkelam'ın yanaklarını sıkası falan geliyo.
"sen her yerdesin...tamam da nerdesin?"

dinsizlik ve bilim

el ele yürüyen iki olgudur bunlar; biri düşünce diğeri elinden tutar kaldırır.
çünkü insan bilimle uğraştıkça tanrısallaşır, ve gittikçe kendisinden daha yüce bir varlık olduğuna daha az inanmaya başlar.

tuvalette kisisel gelisim kitabi okumak

kitabı değerine göre bir ortamda okumak.

türkiye ile amerika arasındaki farklar

amerika mutlu olmak için yaşar; türkiye mutsuz olmak için.

ernesto che guevara

kendisi sadece ve sadece vasıfsız bir teroristtir. bu kadar ünlü olmasının sebebi dünyadaki güçlü insanların güçsüz insanları boş bir imajla oyalama çabasıdır.

en güzel kadın istanbul

istanbul üzerine yapılan benzetmelerin ve saçma isimli şarkıların bolluğundan tiksinen bünyelere bir darbe daha.

juan carlos fresnadillo

28 hafta sonra'nın başarılı yönetmeni. gerilimi kamera hareketleriyle nasıl arttıracağını çok iyi bilen biri. ayrıca kısa zaman sonra yönetmenim.

sözlük dizi olsa yazarların muhtemel rolleri

whatthebleep: fazla görünmeyen ama aslında bütün olayları yöneten kişi.

tatu

erkeklerin dikkatini çekmek için birbirlerine aşık numarası yapacak kadar ucuz insanlar. dişi cinsin utanç kaynaklarından biri.

kızıl saçlı kızlar

diğer saç rengindeki hemcinslerinden pek farkları yoktur. kızları sadece dış görünüşlerine göre sınıflandıran erkeklerin "aman ne güzel, izlemeye doyamazsın, yanında otursun izle" gibi laflarına daha çok maruz kalırlar sadece. halbuki sen kimsin de elalemi izlemeye doyamam aman bilmemne gibi laflarla huzursuz ediyosun? beğeniyosan adam gibi beğenirsin; yok sevmediysen de kimseyi rahatsız etmeden uzak durursun. sanki dünyadaki bütün kızlar senin için yaratılmış da sen onların içinden seçim yapıyormuş gibi havalara girmek neden? gerçeğin çok daha farklı olduğunu bile bile hem de...

şimdi ayrılığın saati ve akrebin kuyruğu içimde

"akrebin kuyruğu içimde" kısmıyla ürküten edebi çalışmadır.

kız toplantılarında en çok konuşulanlar

erkeklerin konuştuğu konular kadar boş değillerdir genelde. gerçi kıza göre değişir, eğer gider de kafası saç boyası ve kıyafet modasından ötesini almayan kızlarla takılırsanız, siz de onlardan birisiniz demektir (erkek olsanız da) ve dolayısıyla boş muhabbetlere maruz kalırsınız. sonra da bütün kızların böyle konuştuğunu zannedecek kadar cahilleşirsiniz.

dizi seyretmeyen kadınlar

belli bir tavır içinde olmayan ama izleyecek dizi bulamayan kadınlardır bazen. bütün dizilerde aşkın ve sevginin dibine kadar sömürülmesinden sıkılmışlardır, bir oyuncunun suratına romantik bir parçayla 5 dk boyunca yakın çekim yapıp seyirciden hislenmesini bekleyen yönetmenlerden tiksinmişlerdir, her senaryonun başka bir senaryonun artığı olmasından nefret etmişlerdir, beyinlerinin uyuşturulmasından tırsmaya başlamışlardır.
eğer düzgün diziler yapılsa izleyecek olan insanlardır yani.

psikolojik sorunlari olan sanatcilar

sanatlarının ortaya çıkmasını genellikle o rahatsızlıklara borçlu olan kişiler. çünkü mutlu insanlarda uyuşuk bir rahatlık olur ve dünyayla fazla uğraşmazlar. sadece huzursuz insanlar değişik şeylere yönelip bu yolla iç dünyalarını en azından dünyayla paylaşmaya çalışırlar, eh yetenekleri de varsa bu onları sanatçı yapar zaten.

oldeuboi

--spoiler--
rahatsız edici senaryosu ve çekimlerine rağmen insanın emeği geçen herkesi takdir etmesini sağlayan bir film. anlatmaya çalıştığı şey zaten normal insanların hayatı değil; size yabancı olan ve farklı gelen insanların hikayesi. normal insanların düşünmekten bile tiksineceği bir tür aşkı bilinçli ve bilinçsiz olarak yaşamış insanların verdiği tepkilerin karşılaştırması gibi. bilinçsizce yaşayan adamda kendinizin benzer bir tuzakta vereceği o aşırı tiksinme ve dehşet dolu tepkiyi görebiliyorsunuz; zaten en kötü hissettiren şey de bu.
--spoiler--

cosmopolitan

belki tek suçlu olmayan, ama yaratmaya çalıştığı korkunç hırslı kadıncıklar yüzünden insanın şöyle düşüncelere sahip olmasına neden olan dergi:
"eğer bir gün ben de kadın dergilerini okuyup onların tavsiyelerine uymaya çalışırsam,modaya uygun olmadığı ya da birileri sevmediği için sevdiğim bir kazağı giymekten vazgeçersem,aldığım şeyleri beğendiğim için değil gösteriş olsun diye alırsam,hayatımdaki insanlara önceden belirlenmiş taktiklere göre davranırsam,düşünmekten vazgeçip rahatlığı daha önemli bulmaya başlarsam,güçlü olmak için başkalarını kırarsam,insanları küçük görüp bununla eğlenebilirsem,umursamaz olabilirsem,başarılı olmak için birilerinin başarısızlığını kullanırsam, işte o gün ben kendimden ve dünyayı değiştirme hayallerimden vazgeçmişim demektir..."
kısacası cosmopolitan; en büyük fobilerimden birisi.

love is gone

bir şarkının hem hafif ve eğlenceli hem de anlamlı olabileceğine bir örnek daha. klibi de çok şekerdir; ayrıca hiper güzel ve sevimli bir kadın oynamaktadır klipte.

sema şimşek

bu kadını herkes çok sever takdir eder, tamam. gerçekten güzel kadın. ama ben mi eski görüşlüyüm bilmiyorum, şöyle bir durum var. hamile bir kadının kilo almamak için soytarılıklar yapması ve gazetelere "ben bu 4 kiloyu önceden alsam psikologları geziyordum şimdi" demesi nedense bana pek hoş gelmiyor. dünyada binbir sıkıntı varken şımarıkça gazetelere böyle şeyler söylemek cahilliğin en üst noktası bence.