insanların belden aşağı kelimelerle hakaret etmeye çalıştığı kadın. bu kadına saldırdıkça allaha kendinizi ispatladığınızı mı sanıyorsunuz yoksa, bilincinizin bir köşesinde "ya allah yoksa" diyen sesin daha gür çıkmasına sebep olduğu için mi kızıyorsunuz? hangisi?

sana nasıl ah ettim bilemezsin, allah sana ölmeyi istetsin ama öleme.

eve erkek atın, hazır ev de var.

ilk boyun-ense yapısı, sonra da omuz ve popo proporsiyonudur.

onu başkasıyla hayal edince karnına kramp girmiyorsa unutmuşsundur.

(bkz: türk kızı ata sporu)

erkek versiyonu ile karşılaşmış biri olarak yadırgamadığım bayandır. * "kahve içmeye gidelim.. sen, ben ve annem" diyeni bile gördüm. çok şansızım sözlük, hem de yakışıklıydı ama annesi cadı silaydı ^.^.

özgüven eksikliği olan erkek ile evlenmiş kızdır.

ince düşündüğünü sanan sığ kişilerin yapacağı iştir. tam tersine, bu şekilde davranarak engelli kişinin engelini yüzüne vurursun, güzel olanı normal davranmaktır.

yapılması gerekendir. bu noktada kızlara büyük bir görev düşüyor, kızlar çirkin erkekler ile evlenmeyin, evlenseniz de onlardan çocuk yapmayın, gidip yakışıklı birisini bulun, ondan yapın. sonra da senden deyip kocanıza kakalayın, başa türlü düzeleceği yok bu erkeklerin tipinin.

sade bir vatandaş, devrime gidecektir.

ben de yolluyum, sadece yollu değil, ben içki de içiyorum, tenini unutmadığım bir erkeği düşünüyorum da üstelik. ben bir gece onunla uyuyamadığım için nasıl üzülüyorum. şimdi görsem ama yüzüne duygusuzca filmlerdeki orospuların kahkahasından atarım. pardon "orospu" değil "yollu" diyecektim. belki hiç kimseye anlatılmadan unutulacağım, belki tertemiz bir geleceğin, gölgeli anısı olacağım.

bir gün bir yerde bir yazı okudum, "erkekler neden evlenir" yazıyordu. yüzlerce kişiden tek bir tanesi "gurur" demiş. ben onu o kadar iyi anlıyorum ki..

bakışlarından belli olan ne söylediğinin farkında olma hali ve özgüveni.

gördüğü manzara karşısında dehşete düşmüş, o anda ne yaptığını bilmeyen annenin tokadıdır. bu kadar büyütecek bir konu değil.

ona da, kendine aldığın hediyeden aldığında ya da hatırını sormak için atacağın mesajdan önce, içinden "önemli mi ki artık" ya da "bir anlamı var mı?" gibi cümleler kurmaya başladığın andır. o hediyeden ona da alırsın, mesaj atarsın, ararsın, ilgi gösterirsin hiçbir şey olmamış gibi. ama bir gün o sesin dediğini yaparsın ve o da artık herkes gibidir.

(bkz: kızların yüzde 99 unun erkek olması)

sevilmek için yalvaran erkek cümlesi.

bak kardeş şu aşamadan sonra istersen okuma depresyona girme diye diyorum.

ne bozdurmuş,ne bozdurmamış bi kızın bakmayacağı bir tipsin zaten. sen anca anca dünyada erkek görmemiş yüzü gözü dünyaya kapalı bir asalakla evlenebilirsin. o da anca, seni onu "beslediğin" için yanında tutar. sen o efendi-köle ilişkini de pek ala evlilik sanırsın..
ama bir gerçek var, bu senin kirlenmiş ruhunla hiç bir zaman gerçekten sevemeyeceğin gerçeğidir. çünkü sen yüzüne baktığın kadında kendi eksikliklerini gören zavallı bir erkeksin. o eksikliklerinden dolayı kendini sevmiyorsun, ve bunu sana hatırlatan her nesneye karşı antipatin var. bu sebeple o nesneleri ne kadar aşağılarsan, kendi benliğine bir o kadar "eksiksiz olduğunu ispatlamaya" çalışırsın. ama o benliğin bilir ki sen eksiksin ve hiç bir zaman tamamlanmayacaksın, en azından seni olgunlaştıracak acılardan bir kaç tane çekip evren sana haddini bildirene kadar.**

yasmin levy-perdono..(içtikten sonra acıtır.)
http://www.youtube.com/watch?v=9D7ttbU980M

ilgi bekleyen kızdır. "evet çok şişkosun, damperli kamyon gibi götün var, gözlerin japon balığı gibi, boyun da çok kısa anca büyüteçle görebilirim seni" deyin, savunmaya geçip "hiç de bile çok güzelim ben" demezse ben de bişey bilmiyorum*

hoşlandığınızı söylediğiniz erkeğe yiyecek gibi baktığı anda gerçekleşen olay, soğumak ne kelime küpküp doğrayıp rakıya katmayı hayal ettim *