bugün
- yazarların özlediği şeyler11
- kadınınız mini etek giyebilir mi10
- datça8
- sözlükte kız var mı10
- şort mevsiminin açılması8
- gecenin şiiri13
- gecenin şarkısı8
- anın görüntüsü13
- darwinin ateist olmaması9
- zeki insanların yalnızlığı seçmesi11
- yazın ferahlatan içecekler9
- gerdekte korkudan bayılan türbanlı11
- shawarma12
- akp ye oy atmanın sonucu9
- kitap okumak13
- almanya da 199 euro'ya satılan alanya tatili12
- töre dizileri13
- ellerim bos gonlum hos11
- ibb'nin soyulup soğana çevirilmesi8
- batman vs superman10
- rus kızlarına ilgisi olmayan türk erkeği24
- ıq seviyesi 130 ve üstü yazarlar tam liste8
- sözlüğün aptalları sıralı tam liste13
- asgari ücret 52bine çıksa kiralar da 15 bine çıkar20
- en son ne yediniz22
- şaka maka 2025 yılında hala komünist olması11
- 3 polis şehit eden teröristin serbest kalması9
- 23 mayıs 2025 fenerbahçe beko panathinaikos maçı16
- sucuklu yumurta8
- günün yorgunluğunu alan şeyler9
- sözlük yazarlarının en sevdiği tatlı10
- lgbt denilen sapkınlık vahim boyutlara ulaştı14
- taşak traşı olmak20
- her şeye amk diyen tip14
- yaz geliyor heyoo8
- yapılacak tek şey siyonistleri tek tek öldürmek9
- her entrynin sonuna evet yazan yazar11
- israil'e en çok mal satan beş ülke9
- aydinoglu bombala'nın sözlüğe vedası10
- sevismek10
- evlenmemek için nedenler11
- filistinlilerin dedeleri topraklarını sattı8
- yunan halkına düşman değilim10
- kaldırımdaki taşa tecavüz eden adam11
- evlenilecek adam modeli8
- askim orasi degil diyen kadin8


entry'ler (356)
kontrol edilemez bir şekilde yemek yeme ve aşırı kilo almayla sonuçlanan bir yeme bozukluğudur.
normal yeme alışkanlıkları olan insanlar, "azcık boğazını tutsun canım o da!" diyip; bu insanları çok rahat yargılayabilirler.
ancak kazın ayağı öyle değildir işte. sen, önündeki dondurma kasesinden 2 kaşık alıp "artık yemek istemiyorum" diyip kenara bırakabilirsin, ancak dolapta dondurma olduğunu bilen bir yemek bağımlısının tek düşündüğü "dolaptaki dondurmadır" ve onu tamamen yeyip bitirmeden başka herhangi bir şey düşünemez ya da yapamaz!
bununla mücadele etmiş ve yenmeyi başarmış biri olarak, yaşadıklarımı anlatmak istiyorum ki belki benim yaşadığım şeyleri yaşayan ve bir çıkış yolu arayan birilerine umut verebilirim.
ilk denememde önce, 20 kilo zayıfladım; sonra 30 kilo geri aldım.
Hem yemeğe âşıktım hem de nefret ediyordum. Üniversiteye başladığımda artık 100 kilonun üzerindeydim. "Âşıklarım" sayısızdı artık. Mc Donaldstan Burger Kinge, KFCden, Pizza hata, Dominnos pizza'ya, litrelerce kolaya, ice tea'ye, çikolatalara, pastalara, cipslere, kebaplara, tatlılara, çerezlere, gofretlere, hamur işlerine, kilo kilo dondurmalara, biralara... Hepsi de artık en yakın dostumdu.
Sabah uyandığımda yemek düşünüyor, akşam yatarken yemekleri hayal ediyordum. Tüm paramı aburcubura yatırmaktan harçlıksız kalıyordum. Her gün poşetler dolusu abur cubur alışverişi yaptığım için market kasiyerleri bile dehşetle benim sepetime gözlerini dikip, beni alttan alttan süzüyorlardı. Ben de o bakışlardan kaçmak için her gün farklı bir marketten alışveriş yapıyordum ve böylece tanınmıyordum artık.
Haftada 4-5 gün yemek siparişi veriyordum ya da hamburgerlerimi paket yaptırıp evde gizlice yiyordum. Çoğu zaman sırt çantamla gidiyordum bu alışverişlere. o abur cuburları tıkınırken gözüm dönüyordu. çiğnemeden yutuyordum lokmalarımı. sonrasında da büyük bir pişmanlık duyuyordum. ağladığım bile oluyordu!
Aldıklarımı kimse görsün istemiyordum. Kovalarla tavuk kızartması yiyor ya da hamburger menüleri ikişer ikişer götürüyordum. Ellerimde o yemek poşetleriyle bir an önce eve atmak için kendimi, dakikaları adımlarımı sayıyordum. Yemek yerken kapı çalsa açamıyordum. Kimseler görmesin istiyordum beni. Gizli gizli yiyordum yemeklerimi, tıpkı bir alkolik gibi!
Bunun herhangi bir bağımlılıktan farkı yoktu.
Tezgâhının altında sakladığı votka şişesinden bir yudum alıp yerine saklayan, sonra televizyonun karşısına geçen, 20 saniye sonra tekrar mutfağa gidip votkasını sakladığı yerden çıkarıp bir yudum daha içen ve yine aynı yere saklayan; sonra yine oturma odasına giden, o şişenin dibini görene kadar mutfakla oda arasında mekik dokuyan bir alkolikten farkım yoktu!
Bütün atıştırmalıklarımı dolaplara tezgâhların altına saklıyordum. Kimse evime gelmesin mutfağıma girmesin istiyordum. Habersiz kapıma gelen bir arkadaşım olursa kapı deliğinden bakıyor ve evde yokmuşum gibi yapıyordum. Çöplerimi bile geceleri atıyordum. Tek başına yaşayan bir kadının evsel atık miktarı insanları hayrete düşürebilirdi çünkü! Tek düşündüğüm, önemsediğim, aklım, fikrim, her şeyim yemek yemekteydi.
24 yaşında 113 kilo olmuştum. kendinden hefret eden, bir genç kadın! ve bir gün artık bunun son olduğunu ve hayata tutunmam gerektiğinin farkına vardım.
kendimi sevmeyi, kendime değer vermeyi öğrenmek zorundaydım ve ben de mutlu olmak istiyordum.
yemek, insan gibi nasıl yenir; kendime öğrettim.
spor nasıl yapılır öğrendim. araştırdım. okudum.
protein ve egzersiz nedir öğrendim.
günlük tükettiğim kalorileri saydım.
10 metre koşamayan, 2 km tempolu yürüyemeyen morbit obez bu kızı; 5 km'yi 30 dka'da koşabilen bir kiza cevirdim!
öğlene kadar uyuyan ben, sabah 6:30 da kalkıp; 6 km koşan bir kadın oldum!
tam 40 kilo zayıfladım ve beden kitle endeksim "MORBiT OBEZ" den, "NORMAL" sıralamasına düştü.
hala her gün, yediklerimle ve egzersizimle mücadele ediyorum.
sağda solda zayıflama mucizeleri aramaktan vaz geçin! çünkü böyle bir mucize yok!
kimse 1 gecede 10 kilo zayıflayamaz! çünkü kimse 1 gecede 10 kilo da alamaz!
sabırlı olun!
ama yarın daha geç olmadan şu an bir adım atın ve mesela dolabınızdaki kolayı dökün! markete gittiğinizde çikolata almayın!
gerçeğinizle yüzleşin!
bu bir klişe biliyorum ama, EĞER BEN YAPABiLDiYSEM; HERKES YAPABiLiR!
normal yeme alışkanlıkları olan insanlar, "azcık boğazını tutsun canım o da!" diyip; bu insanları çok rahat yargılayabilirler.
ancak kazın ayağı öyle değildir işte. sen, önündeki dondurma kasesinden 2 kaşık alıp "artık yemek istemiyorum" diyip kenara bırakabilirsin, ancak dolapta dondurma olduğunu bilen bir yemek bağımlısının tek düşündüğü "dolaptaki dondurmadır" ve onu tamamen yeyip bitirmeden başka herhangi bir şey düşünemez ya da yapamaz!
bununla mücadele etmiş ve yenmeyi başarmış biri olarak, yaşadıklarımı anlatmak istiyorum ki belki benim yaşadığım şeyleri yaşayan ve bir çıkış yolu arayan birilerine umut verebilirim.
ilk denememde önce, 20 kilo zayıfladım; sonra 30 kilo geri aldım.
Hem yemeğe âşıktım hem de nefret ediyordum. Üniversiteye başladığımda artık 100 kilonun üzerindeydim. "Âşıklarım" sayısızdı artık. Mc Donaldstan Burger Kinge, KFCden, Pizza hata, Dominnos pizza'ya, litrelerce kolaya, ice tea'ye, çikolatalara, pastalara, cipslere, kebaplara, tatlılara, çerezlere, gofretlere, hamur işlerine, kilo kilo dondurmalara, biralara... Hepsi de artık en yakın dostumdu.
Sabah uyandığımda yemek düşünüyor, akşam yatarken yemekleri hayal ediyordum. Tüm paramı aburcubura yatırmaktan harçlıksız kalıyordum. Her gün poşetler dolusu abur cubur alışverişi yaptığım için market kasiyerleri bile dehşetle benim sepetime gözlerini dikip, beni alttan alttan süzüyorlardı. Ben de o bakışlardan kaçmak için her gün farklı bir marketten alışveriş yapıyordum ve böylece tanınmıyordum artık.
Haftada 4-5 gün yemek siparişi veriyordum ya da hamburgerlerimi paket yaptırıp evde gizlice yiyordum. Çoğu zaman sırt çantamla gidiyordum bu alışverişlere. o abur cuburları tıkınırken gözüm dönüyordu. çiğnemeden yutuyordum lokmalarımı. sonrasında da büyük bir pişmanlık duyuyordum. ağladığım bile oluyordu!
Aldıklarımı kimse görsün istemiyordum. Kovalarla tavuk kızartması yiyor ya da hamburger menüleri ikişer ikişer götürüyordum. Ellerimde o yemek poşetleriyle bir an önce eve atmak için kendimi, dakikaları adımlarımı sayıyordum. Yemek yerken kapı çalsa açamıyordum. Kimseler görmesin istiyordum beni. Gizli gizli yiyordum yemeklerimi, tıpkı bir alkolik gibi!
Bunun herhangi bir bağımlılıktan farkı yoktu.
Tezgâhının altında sakladığı votka şişesinden bir yudum alıp yerine saklayan, sonra televizyonun karşısına geçen, 20 saniye sonra tekrar mutfağa gidip votkasını sakladığı yerden çıkarıp bir yudum daha içen ve yine aynı yere saklayan; sonra yine oturma odasına giden, o şişenin dibini görene kadar mutfakla oda arasında mekik dokuyan bir alkolikten farkım yoktu!
Bütün atıştırmalıklarımı dolaplara tezgâhların altına saklıyordum. Kimse evime gelmesin mutfağıma girmesin istiyordum. Habersiz kapıma gelen bir arkadaşım olursa kapı deliğinden bakıyor ve evde yokmuşum gibi yapıyordum. Çöplerimi bile geceleri atıyordum. Tek başına yaşayan bir kadının evsel atık miktarı insanları hayrete düşürebilirdi çünkü! Tek düşündüğüm, önemsediğim, aklım, fikrim, her şeyim yemek yemekteydi.
24 yaşında 113 kilo olmuştum. kendinden hefret eden, bir genç kadın! ve bir gün artık bunun son olduğunu ve hayata tutunmam gerektiğinin farkına vardım.
kendimi sevmeyi, kendime değer vermeyi öğrenmek zorundaydım ve ben de mutlu olmak istiyordum.
yemek, insan gibi nasıl yenir; kendime öğrettim.
spor nasıl yapılır öğrendim. araştırdım. okudum.
protein ve egzersiz nedir öğrendim.
günlük tükettiğim kalorileri saydım.
10 metre koşamayan, 2 km tempolu yürüyemeyen morbit obez bu kızı; 5 km'yi 30 dka'da koşabilen bir kiza cevirdim!
öğlene kadar uyuyan ben, sabah 6:30 da kalkıp; 6 km koşan bir kadın oldum!
tam 40 kilo zayıfladım ve beden kitle endeksim "MORBiT OBEZ" den, "NORMAL" sıralamasına düştü.
hala her gün, yediklerimle ve egzersizimle mücadele ediyorum.
sağda solda zayıflama mucizeleri aramaktan vaz geçin! çünkü böyle bir mucize yok!
kimse 1 gecede 10 kilo zayıflayamaz! çünkü kimse 1 gecede 10 kilo da alamaz!
sabırlı olun!
ama yarın daha geç olmadan şu an bir adım atın ve mesela dolabınızdaki kolayı dökün! markete gittiğinizde çikolata almayın!
gerçeğinizle yüzleşin!
bu bir klişe biliyorum ama, EĞER BEN YAPABiLDiYSEM; HERKES YAPABiLiR!
ing: umarım geberirsin lanet olası!
elleri temizse olabilir.
bu kadının gerçek potansiyeli budur. umarım çok geç olmadan eski günlerini hatırlar ve düzelmeye bakar.
http://www.youtube.com/watch?v=lqSKVv6YO8g
perşembenin gelişi çarşamdan belli belli editi: nasıl bir şom ağızlılıksa artık benimki de!
http://www.youtube.com/watch?v=lqSKVv6YO8g
perşembenin gelişi çarşamdan belli belli editi: nasıl bir şom ağızlılıksa artık benimki de!
- babama söyleyeyim de laptopumu satmasın. *
ing.badem gözlüler. *
amerika'da da bir siyahi, başkan olamaz deniyordu fakat gördük ki çok da güzel oluyormuş.
(bkz: barack obama)
(bkz: barack obama)
iki ayda 17 kilo vermemi sağlamış olan fitness programı.
durmak yok yola devam editi: 4 ayda 25 kilo vermemi sağlamış olan fitness programı.
(bu program aslında 3 ay sürüyor, fakat ben P90x rutinine yeniden başladım)
durmak yok yola devam editi: 4 ayda 25 kilo vermemi sağlamış olan fitness programı.
(bu program aslında 3 ay sürüyor, fakat ben P90x rutinine yeniden başladım)
"doğunca ebe yıkadı, ölünce de imam yıkayacak" deyip banyo da yapmıyordur bu pasaklı.
(bkz: ateş büküyoruz biz)
(bkz: öpüjeeeem)
bir de monitörden kendisini izler bu sunucu. aynı nazlı ılıcak'ın yaptığı gibi.
not: sanırım saçları bozulmuş mu diye kontrol ediyor.
not: sanırım saçları bozulmuş mu diye kontrol ediyor.