bugün

afrika da açlık

konuyla alakalı olarak anıl yücel'in yazmış olduğu bir köşe yazısı;

Hayatınız boyunca hiç aç kaldınız mı? Öyle bir kaç saatliğine açlıktan bahsetmiyorum. Şöyle 24 saat boyunca aç kalıp da kurt gibi acıktığınız ve bulduğunuz her şeyi yiyebilecek kadar iştahlı olduğunuzu düşünün.

Bu açlığın vermiş olduğu hisle sokakta bulabileceğiniz çöpleri karıştırdığınızı da..

Dışarıda çöplerden bulabileceğiniz o bayat, üzeri yeşillenmiş ve kupkuru ekmeği bile hiç bir tiksinme belirtisi göstermeden ve hiç yüzünüzü buruşturmadan yiyecek kadar aç olduğunuzu hesaplayın ama bunu bile bulamıyorsunuz, yiyecek hiç bir şey yok. işte Afrika'da açlık böylesine bir his.

Dünya'nın pek çok bölgesinde yemek bolluğundan kaynaklanan obezite'yle savaş verilirken, insanlar sürekli diyetlerle zayıflamaya çalışırken öte yandan Dünya'nın öbür tarafında Afrika'da yaklaşık 14 milyon kişi açlıktan ölme tehlikesiyle yüz yüze.

Uzun yıllardır süregelen ve devam eden bu sıkıntı, gerek iç savaşlar, gerek kuraklık, gerekse en temel ihtiyaçların giderilememesi, başta AiDS, Ebola gibi bin türlü bulaşıcı hastalık ve diğer dünya nüfusunun konuyla ilgili yaklaşımlarının çözümde yeterli olmaması ya da olamamasından dolayı aşılamıyor.

Afrika tarihini incelediğimizde insanlık dramının en büyük zulümlerinden birine şahit oluyoruz. Açlıktan ölen insanları, toplu mezarları, salgın hastalıkları ve sömürgeciliğin en ağır boyutlarını görmek mümkündür. Sömürgeci güçlerin bir zamanlar Afrika insanını gemilere doldurup, köle ticareti için çıktığı yollarda Avrupa'ya ve Amerika'ya taşıdığı dönemlerde, Batının insanlık tarihinin en karanlık ve en vahşi dönemlerini yaşatan anlayışları bugünde özgürlük ve insan hakları konusunda her ne kadar nutuklar atsa da günümüzde Afrika'nın içinde bulunduğu zorlu koşulların en önemli suçluları olarak en ufak bir değişiklik belirtisi dahi yoktur.

Afrika halkı çağdaşlarından çok farklı bir hayat sürdürmektedir, yıllarca ezilmiş, sömürülmüş ve doğanın en sert koşullarına maruz bırakılmıştır. Bütün bunlar kapitalizmin acımasız sonuçlarından biridir. Batı her ne kadar bunlara yapay çözümler sunsa da ve insanların gözünü boyamaya kalksa da izlediği politikalar Afrika'daki açlığın ve kıtlığın her anlamda en önemli sebebidir.

Batı bugün bile bahsettiği özgürlük ve demokrasi anlayışıyla Afrika'daki açlığı da kendi lehine, kendi çıkarları doğrultusundan yürütebilmek için önemli bir propaganda malzemesi olarak seçmiştir.

Bu dünya'nın kanayan bir yarası ve büyük bir ayıbıdır. Bu yüzden insan olarak onlara her bakımdan sorumluyuz.

Anıl Yücel