bugün

entry'ler (341)

gelecem yerine gelicem diyen erkek

türkçe'yi doğru telaffuz eden erkektir. sanıldığının aksine türkçe, yazıldığı gibi okunan bir dil değildir. türkçe tellaffuzda gelecek zaman ekinin ilk ünsüzü yani bu durumda -e > -ı/-i'ye dönüşür. -ğ ve beraberindeki -i ise yutulur. sonuç olarak geleceğim > gelicem, geleceksin > geliceksin, gelecek > gelicek, geleceğiz > gelicez, geleceksiniz > geliceksiniz, gelecekler > gelicekler şeklinde telaffuz edilir. kural bütün benzer örnerklerin telaffuzunda bu şekilde bir dönüşüm izler. son bir dipnot olarak ise zaman anlamındaki gelecek kelimesi telaffuzda aynen söylenir, bu kelimenin de "gelicek" şeklinde telaffuz edilmesi yanlış bir kullanımdır.

yakışıklı erkeklerin hep yalnız kalması

yakışıklı olmasına rağmen belki de ismail yk sendromundan muzdariptir.

(bkz: ismail yk)

(bkz: şappur şuppur)

--spoiler--

beni beğeneni ben ben beğenmem
benim beğendiğimi ise beni beğenmez

--spoiler--

müjdat gezen

sanatçılığına bok atanların, sanat anlayışını ve sanata bakış açısını merak ettirendir.
çok iyi bir sanatçı ve sanat destekçisi olduğu gibi iyi de bir fikir adamıdır.

fena değil insanı

kolay kolay beğenmeyen, beğeni eşiği ve gözü yükseklerde olan hırslı insandır; ama memnuniyetsiz, züppe, gösteriş budalası değildir. bendir.

bir fena değil insanı olarak örneklendirmem gerekirse:

-offf! abi hatuna bak, taş.
+abartma olm, fena değil o kadar.

-kanka, bu nasıl oldu yakıştı mı?
+fena değil; ama daha iyileri de olabilir.

-kaan, bu hafta çok başarılı oldun, helal olsun.
+teşekkür, fena değildim; ama daha iyi de olabilirim.

-ulan adi, herkes kalmış sen ba ile geçmişsin.
+fena değil tabii; ama aa olsa daha iyi olurdu.

-oğlum para durumun ne alemde, para vereyim mi?
+gena değil ya, halledelim ben gerek yok.

-aşkım, 1 ayı bitirdik ve hiç kavga bile etmedik, ne kadar uyumluyuz diğ mi?
+fena sayılmayız işte, sen de suyunu çıkarma.

fena değil insanının hayatındaki bu diyaloglar zamanla yerini şunlara bırakır:

-aga, karıya bak!
-ya da bakma lan, nasılsa fena değil di mi? hahahaha

-bu mont on numara oldu, ne dersin?
-fena değil di mi? hahahaha

-yine ba almışsın, fena değil ha! hahahaha

-hayatım, şu çanta nasıl fena değil diğ mi?

asla yapmam deyip yapılan şeyler

genelde asla yapmam denilen zamandan çok kısa bir süre sonra yapılması da ayrıca ilginçtir.

çok yakın bir arkadaşımla sıhhıye köprüsünün altındaki dönerciden asla döner yemeyiz, diye başlayıp içip içip kimseye yazmayız, diye devam ederek sarhoş olunca sokaklarda deliler gibi şarkı söylemeyiz, diye sonlanan konuşmamızın üzerinden bir gün, evet tam bir gün sonra asla dediklerimizin hepsini yapmamız ve yaptıklarımız yüzünden her anlamda 1 ay pişmanlık duyarak acı çekmemiz; buna verilebilecek en iyi örneklerden olsa gerek.

bir lahmacunu güzel yapan detaylar

insanın aç olmasıdır kesinlikle.

ne demiş yılmaz erdoğan:

hiçbir lahmacun da
o, okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin
tadını vermeyecek bir daha
çok daha iyilerini yedim sonra
bizzat urfa'da hatta
ama hiçbirinde
o kadar aç oturrnadım sofraya

kanka olunmak istenen ünlüler

(bkz: marion cotillard)

kanka ayağı, göt ayağı demişler. bir umut işte.

en sevdiği dizi behzat ç olan insan

en asil duyguların insanıdır. hatta bu kalıbın en iyi oturduğu insandır da kanımca.

ayrıca, amirime kurban ol sen la.

yazarların alternatif intihar yöntemleri

kaygısızlardan hatırladığım, berber ismail'e traş olma yöntemi aklıma çok yatmıştı vakti evvelinde.

sözlük yazarlarının seks hikayeleri

önemli bir çoğunluğu:

içeri girdiğimde memelerini sıvazlıyordu,
bana poşetlerini taşıyıp taşıyamayacağımı sordu,
asansörde göz göze geldik ve...

gibi klişelerden oluşan fantazilerdir.

sözlükçülerin favori oyun kahramanları

carl johnson - cj

(bkz: gta san andreas)

öperek iyileştirme yöntemi

kutsal annelerin, mucizevi formülü. norveçli balıkçılarınkinden bile daha etkili.

hiç aç kemalistin olmaması

(bkz: bsg dedirten zırvalar)

her akşam ailesine meyve soyan baba

kraldır aga, dayımdır da ayrıca kendisi. giyer babam pijamayı, bir yandan vıcık mandalinayı soyar, diğer yandan da bıyıklarını burur. kim tutar be dayım seni.

durduk yere adamın ağzına sıçan filmler

(bkz: tabutta rövaşata)

(bkz: candy)

(bkz: the pursuit of happyness)

(bkz: yeo-haeng-ja)

(bkz: umut) (bkz: yılmaz güney)

(bkz: kızılırmak karakoyun)

(bkz: canım kardeşim)

(bkz: hotel rwanda)

(bkz: lorenzo s oil)

(bkz: the truman show)

(bkz: gelin) (bkz: ömer lütfi akad)

daha uzayıp, gider.

türk dili ve edebiyatı

bu bölüm oldukça teoriktir. kim ne derse desin, gerçek bir edebiyatseverin büyük umutlarla gelip hayal kırıklığına uğramasına ve o çok sevdiği edebiyattan soğumasına neden olur.

benim naçizane tavsiyem: eğer edebiyatı gerçekten seviyorum, tutkunum ona diyen ve sırf bu yüzden edebiyat okumak isteyen varsa tez yoldan vazgeçsin bu fikrinden.

en iyi filmler

tabii ki ve tabii ki (bkz: the bucket list)

sıçılan bokun büyüklüğünü görünce hayrete düşmek

insanın bokuna yabancılaşması, hatta bokun metalaşmasıdır. felsefi ve sosyolojik açıdan çok büyük önem taşır.

spermli peçeteleri sürrealizm örneği sayılan ergen

belki günün birinde "başkentte bir sürrealist" olarak anılabilecek ergendir. kim bilir?

sinem kobal ın seksi bakışları

nedense bana bayhan'ın bakışlarını hatırlatandır.