entry'ler (162)

kadınlar erkeklerin üstünlüğünü kabul etsin

hem kadınlar sosyal yaşama katılsın diye gaz verip, ama türbanla katılmasın yani diye not düşenlerden daha cesur, daha dürüst davranmış, fikrini beyan etmiştir.

not: kadın savunucularının tamamını kast etmiyorum, yukarıda bahsettiğim şekilde davrananlara lafım.

sözlük yazarlarının ilk okuduğu kitaplar

(bkz: kemalettin tuğcu) - hacıbaba.

bir ölçü birimi olarak güdülebilecek koyun sayısı

sayın başbakanımızın sık sık kullandığı ölçü birimidir.

kah gandi kemal'e ''iki çoban güdemezsin'' der,
kah selehattin demirtaş'a ''sana o örgüt, on koyun bile güttürmez'' der.

ama terazinin kefeleri sağlamdır, böylece de herhangi bir adaletsiz kıyas olmaz.

mavilim

kayahan'ın müzik setinin önünde uykusuz kaldığı bir gecenin sabahında, mavi ışıklı müzik setine yazdığı şahane şarkı.

--spoiler--
sabah oldu mumları söndürdüm
yine benim uykumu öldürdün
yağdı yağdı üstüme hatıralar

sabah oldu gözleri mavilim
uyan artık sevgili zalimim
seni sevdim, sen bana düşman mısın?
--spoiler--

sol eliyle ilişkisi var

sağ eli olmayan engelli facebook kullanıcılarının hesabına eklemesi gereken uyarı.

3 temmuz 2011 futbolda şike soruşturması

şimdi biz ne cevap vereceğiz onlara?

nasıl konuşacağız başımızı yerden kaldırıp?

haklı mı çıktı şimdi onlar?

ahmet çakar, hıncal uluç ve toroğlu mesela, haklı mı çıktılar?

şimdi siz kontrpiyede mi kaldınız uğur vardan, uğur meleke, mehmet demirkol, tanıl bora, banu yelkovan?

biz yani öyle mi, yenildik mi şimdi?

keşke fuat akdağ çıksa şimdi yeniden de bıyık altından gülüverse yalnızca ''merhaba sevgili izleyiciler'' diyerek başladığı programında, biz hıncal uluç'a ''delidir ne yapsa yeridir, bunadı'' diyebilsek, serhat ulueren'i,çakar'ı ve toroğlu'nu reyting canavarı olarak görüp, gülüp geçebilsek...

ama olmayacak işte. ne yapsak olmayacak. iyiliğe inancımız azalmayacak belki ama azalmış gibi yapmak zorunda kalacağız, sırf bize ''enayi'' demesinler diye.

futbolu sevme suçundan içerdeyiz işte, yüreklerimiz de dahil elbette.

yalan mı

seninle yıllar boyu kadere karşı durdum
bu sevda denizinde demek bizde boğulduk
kaç gece sabahladık uykulardan uyandık
bu yağmurlu gecelerde boş yere mi ıslandık

senin için ağladığım, yalan mı yalan mı
diz çöküp te yalvardığım, yalan mı yalan mı
gençliğimi harcadığım yalan mı yalan mı
yalanmış meğer

boş yere harap ettin kalbimdeki yerini
sen vurdun yüreğimi sevda ümitlerimi
kaç gece sabahladık, uykulardan uyandık
o yağmurlu gecelerde boş yere mi ıslandık

bir de şiir vardır bu şarkının içinde, o da şöyledir:

benim yaralı kalbim
güneşin battığı yer
bakışların ışık olsun
bana biraz ümit ver
soframda ekmeğindim
dudağımda yemindin
hani yıllar geçse bile
sen yanlızca benimdin
senin için ağladım yalan mı
senin için yalvardığım yalan mı
sabahlara kadar uyumadığım yalan mı
gençliğimi harcadığım yalan mı
ne olur söyle...

türkçedeki en güzel kelime

tartışmasız şekilde günaydın.

melih gökçek

çıkıpta ''hakim ve savcıların siyasi görüşünü açıklamasını olağan bulanlar neden türbanlı savcı ve veya hakim görmeye dayanamıyorlar? her iki şekilde de ideolojisini açıktan belli etmiş olmuyorlar mı?'' demediği için gözümde oluşturduğu iyi tartışmacı imajını sikip atmıştır.

günü en iyi anlatan şarkı

(bkz: big in japan)

12 haziran da bdpli bağımsızlara oy verecek yazar

(bkz: kendi kendini fişlemek)

nihat genç

bir trabzonlu ve trabzonspor taraftarıdır ve şöyle buyurmuştur.

''.........Fakat şunu artık hepimiz kabul edelim: Türkiyenin en büyük takımı değil, Türkiye'nin kendisidir Fenerbahçe... Bizim kendimize benzer F.Bahçe... Bizim sinirlenmemize, bağırmamıza, aramızdaki dalaşmaya, birbirimizi suçlama şeklimize... Yani bizim ruh hâlimiz ne ise, Türkiye'nin ruh hâli, her şeyi Fenerbahçe'dedir. O yüzden Fenerbahçe ,aşılamaz bir takımdır. Yani Biz Fenerbahçe ile maç yapan takımlarız.. Bu gerçeği buraya koyalım.. Çünkü 100 yıl geçti, hâlâ Fenerbahçe'yi yenmek bayram, neşe. Herkes toplanıp Fener'i yenmek için bir araya geliyor... Türkiye ligi her ne kadar 34 haftadan oluşuyorsa da, aslında bir sezon boyunca her takımın iki kere Fenerbahçe ile karşılaştığı bir süreçtir.''

davutoğlu nun milf heyetini kabul etmesi

http://yenisafak.com.tr/P...2009&c=2&i=230869

ele alınan konular önemli diyolla.

fatih artman

four four two dergisinde bu ay yayınlanan röportajını okurken gözlerimden yaş geldi. bildiğin holigan ya la bu adam.

topun kaleye gittiği yolda her şey mubah!

'behzat ç.' dizisinin başrol oyuncusu erdal beşikçioğlu, komiser harun'u canlandıran fatih artman, yapımcı tarkan karlıdağ ve yönetmen serdar akar, fourfourtwo dergisinin haziran sayısında futbol 'maceralarını' anlattı.

behzat ç.' erdal beşikçioğlu ve 'komiser harun' fatih artman, birer futbol delisi çıktı! meğer beşikçioğlu, i̇lhan cavcav'ın yeğeni; artman, eski holiganmış! fourfourtwo dergisi haziran sayısı için dizinin iki oyuncusu, yapımcısı ve yönetmeniyle konuştu. biz de behzat ç. ve komiser harun'la yapılan söyleşinin bir bölümünü buraya aktardık.

- futbolu hangi takımı ve kimleri izleyerek sevdiniz?
erdal beşikçioğlu: babam fenerbahçeli olduğu için ilkokul ve ortaokulda cemil turan izleyerek futbolu öğrendim. rummenigge vardı benim çocukluğumda. onun ismini bağıra bağıra koşardık. yaşım ilerledikçe ve ankara'da yaşadıkça şehrin takımlarıyla ilgilenmeye başladım. kırmızı-siyahın uyumunu ve ismini sevdiğim için gençlerbirliği'ni destekledim. sarı-laciverdin imgelem dünyasında bir karşılığı yok, bir şeyi andırmıyor. ölümüne gençler yani! bir kere gençlerbirliği'nin geçmişi yeter... adamlar takım arkadaşlarına bozulup yeni bir takım kuruyorlar. 16 yaşında çocuklar yapıyor bunu. şimdi aynı şey yapılmak istense zor tabii...
fatih artman: ben uche'ydim!
e.b: nasıl kırılmıştı adamın bacağı ya!

- sizin gençlerbirliği altyapısında oynamışlığınız var...
f.a: evet, çok uzun süreli olmasa da gençlerbirliği altyapısında oynadım. esasında koyu bir fenerbahçeliyim.
e.b: tamam, oğlum sana o sorulmadı ki! nerede oynardın, ne yapardın?
f.a: kaleciydim. 9-10 yaşlarımdaydım. bir transfer durumum bile vardı. futbola devam edemedim ama yine oyuncuyum işte.

ben alex ç. olurdum!
- behzat ç. ekibinden bir takım çıkartmanız gerekse kim nerede olurdu?
e.b: ben orta sahada, alex ç.'nin yerinde olurdum. fatih defansta olurdu, top geçer adam geçmez. 'akbaba' sağda solda uçar giderdi zayıf olduğu için.

- halı sahada da olsa futbol oynuyor musunuz?
e.b: oynamayı çok istiyoruz ama kendimizi çok kaptırdığımız için biraz tehlikeli oluyor. top oynamaya başladığımızda bizi bir hırs bürüyor. bir maç için bizim sete bir hafta tatil lazım. bizim takımı gazlamaya da gerek kalmaz. şartlar ne olursa olsun o topun o kaleye girmesi gerek ve topun kaleye gittiği yolda her şey mubah! bu biraz tehlikeli.

- dünyanın her yerinde başkent takımlarının başarıları malum... ankara takımlarının bugüne kadar şampiyonluk yaşayamamış olmasının sebebi sizce ne?
e.b: neden öyle diyorsun yahu! ligin büyük kısmında uefa şampiyonu galatasaray'ın üzerindeydik. bazen bazı takımın kilit oyuncuları sezon içinde sorun yaşayabilir. bu sezon gençlerbirliği'nin yaşadığı da böyle bir şeydi. orhan şam'ın doping olayını hatırladıkça sinirleniyorum. o olaydan sonra takımın moralini düzeltemezsiniz. o hata yapıldı, olay koca bir camiaya mal edildi ve sonrasında kimse çıkıp özür dilemedi. önümüzdeki sezon her şeyin daha iyi olacağına canı gönülden inanıyorum.

- dizide argo konuştuğunuz için sık sık uyarı alıyorsunuz. sahada nasıl olurdunuz?
e.b: maç bitmezdi herhalde. ceza alırdık, cezamız bitince yine ceza alırdık.

seti̇ birakip maça gi̇tti̇k
- ankara'da fırsat buldukça maçlara kaçar mısınız?
e.b: gençlerbirliği-fenerbahçe maçında 'ne yaparsanız yapın, biz gidiyoruz' dedik ve seti bırakıp maça gittik. i̇ki saatlik zorunlu bir yemek arası verdiler. o maç için değerdi. hiç pişman olmadık.
f.a: ben de çok yalvarmıştım 'abi gidelim' diye. bence de değdi. fener dört tane attı gençler'e.
e.b: ha haa! ha haa! i̇lk yarıda gördük sizi beyefendi.
f.a: 10 sene sonra o skor öyle yazmayacak mı?
e.b: i̇lk yarıda senin yüzünün halini gördüm ya bana yeter.
f.a: i̇kinci yarı ben de senin. neyse ben yine holiganlık yapmaya başlamayayım. i̇tiraf ediyorum bir keresinde gençlerbirliği fenerbahçe'yi 3-0 yenmişti. o maçı statta izlemiştim. benim için acı bir deneyimdi. o zaman mağlubiyetleri bu kadar kolay atlatamıyordum.

- emrah serbes kitabında behzat ç. karakterinin amatör kümede futbol oynadığını ve teknik direktörlük yaptığını yazmıştı. i̇lerleyen bölümlerde bunları izleyebilecek miyiz?
e.b: ben bunun olmasını çok çok isterim. yeşil sahalara dönmeyi çok istiyorum, bildiğin gibi değil.
- futbolla ilgili en unutulmaz hikayeniz hangisi?
f.a: ben eskiden holigandım. fenerbahçe kafilesi ne zaman ankara'ya gelse ben yanlarındaydım. bir defasında alex'le birlikte sürmanşet olmuştum.
e.b: nasıl la?
f.a: ben kolumu onun omzuna atıp kendime doğru çekmişim. bağırıyorum, ağzım açık. 'bu ne sevgi ah!' yazıyordu gazetede.
e.b: el ense çektin yani alex'e!
f.a: çektim. sonra üç gol attı.

- amcanız i̇lhan cavcav'la futbol konuşma fırsatınız oluyor mu?
e.b: arada bir maçları birlikte izliyoruz, sohbet ediyoruz. i̇kimizin de vakti her zaman çok dar. sezon açılmadan önce yine yakalarız birbirimizi. sürekli gençlerle takıldığı için kendisi de genç kalıyor. onunla futbol konuşmaya bayılıyorum. türkiye'de futbolu en iyi bilen adamlardan biridir.

- dizide gençlerbirliği'nin geçtiği kısımlarda ayrıca eğleniyorsunuzdur herhalde...
e.b: kesinlikle. alkaralarla biz çok eğleniyoruz. çekime genellikle taraftar geliyor. zaten onlarla birbirimizi tanıyoruz ve ortam çok sıcak oluyor. hikaye kendiliğinden akıyor. bir gün alkaralarla yine çekim yapıyoruz. bu sefer ankara 19 mayıs stadyumu'nda. stada girerken 'taraftar sizi bekliyor' demişlerdi ben de kafamda canlandırmaya çalışmıştım ama o kadarını değil! stada bir girdik, herkes tezahürat yapmaya başladı. 'behzat ç.', 'ankara polisiyesi' diye stat inliyordu. bizim ekip sahadaydı. sahadan tribünleri öyle izlemek rüya gibi bir şeydi. ses ne güzel geliyormuş sahaya! o sesi duyup da oynamamak nasıl bir şey aklım almıyor. 10 saniyede koştuğunuz mesafe o gazla üç saniyeye düşer.
f.a: oynamayan da var işte abi. 'kartal gol gol gol!' diye i̇nönü inlerken anelka gol atardı mesela çat diye!
e.b: fenerbahçe'ye bağlamasan olmaz değil mi!

- dizide yaptığınız gibi gazeteleri hep tersten mi okursunuz?
e.b: gazetenin ilk sayfasına bakıp direkt arkasını çeviririz. kendi aramızda akşama kadar konuşup, akşam da özetleri izleriz. vaktimiz olsa da bütün maçları ve yorumları izleyebilsek. bank asya 1. lig'i izlemeyi de çok seviyorum. çok beğeniyorum. göztepe'nin süper lig'e çıkmasını heyecanla bekliyorum.
f.a: ben chelsea hastasıyım. bir de bank asya'yı galatasaray düşerse ne olur diye takip ediyorum.

kardeşimsin.

selçuk şahin in futbolcu olduğu gerçeği

8 yıldır fenerbahçe formasını terleten, kardeşim gibi sevdiğim, zor zamanların adamı. 8 yıllık dönemde hiç bir teknik direktörün vazgeçemediği bir futbolcunun da kötü olduğunu iddia edenlere de selam olsun. 8 yıl, 8.

ama işin sırrı sanki birazda ertuğrul özkök'ün şampiyonluk sonrası sivas 4 eylül stadının soyunma odasından izlenimlerini aktardığı yazıda gizli.

Şampiyon olmuş değil, tam aksine kaybetmiş gibi ağır, kasvetli bir hava hakimdi. Selçuk ve Stochun girmesiyle oda birden şenlendi. ikisinin Şampiyooon diye başlayan nakaratı, soyunma odasında yankılandı. Ardından çılgınca bir sevinç...

akp nin devrimcilere bakış açısı

http://www.seniste.com/site/karikatur/resim/141.jpg

şıkır şıkır

bu yazın şarkısıdır. gülben ergen feat mustafa sandal. ikinizi de çok özlemişiz.

nerdeyiz şimdi bak, ne kadar uzak
tahmin bile etme bırak
sadece çevirme gözlerini

bir tebessüm bile yetecek inan
kalplerimiz sürükleniyor
farkında değilsen hiç olma

ne aşklar gördü bu sahil
ne fırtınalara şahit
vazgeçmişken çıktın karanlıktan

çaktı gözleri aman ışıl ışıl
tam yerinde yıldızlar şıkır şıkır
bütün alevler aşkımın şerefine
sönüp giden senden bilsin

içimde bir tebessüm ah kıpır kıpır
işliyor ya kalbime tıkır tıkır
bütün alevler aşkımın şerefine
sönüp giden senden bilsin.

http://www.youtube.com/watch?v=bqA-hshuLMs

hepimiz poşulu teröristiz

(bkz: onu biliyoruz onu geç)

bel çantası kullanan erkek

olsa olsa memo tembelçizer' dir.

rte nin büyük hataları

kendi kurduğu devlet yapısı için en uygun kişiler olan aydın doğan ve cem uzan'ın başını yemesi. gerçi cem uzan siyasete atıldığı için oldu bunlar ama, yine de geçinmeyi becermeliydi.