bugün

entry'ler (60)

the square

'başka sinemada' gösterilmeye başlanılan Ruben Östlund filmi. Modern dünyanın yarattığı insana ve sınıfsal farklara çok güzel göndermeler yapan, insanın iç güdüsüne ve korkunun ne denli hayatımıza ettiğine dair güzel bir film.

--Spoiler--

filmin başında hırsızlık olayı yaşayan baş karakterimiz (Christian), daha önce hep tehlikelerden uzak kalmış olacak ki olay anında çok korktu. Daha sonra başka sahnede 'bırak şu isveç ağzını' tarzı bir çıkışla daha karşılaşan kendi deyimiyle topluma mal olan entel ve modern Christian'ın değişimi film ilerledikçe çok çarpıcı oluyor.

filmin adından da anlaşılacağı üzere bir ''kare''den bahsediliyor filmde ve bu karede herkes eşittir, ve kareye girip yardım talep birine herkesin yardım etmesi gerekmekte. Bu kare bütün film boyunca vurgulanırken, yeni açılacak serginin de en önemli kısmını oluşturuyor. Ancak yardım istemek ve yardım etmek için illa bir kareye ihtiyacımız var mı gerçekten? ya da karedeki kişileri görmek için neler yapıyoruz? gibi sorular sorduruyor film ilerledikçe.

sınırlarımız neler, ve kendimizden olmayanı yargılarken ne kadar acımasız oluyoruz? Film boyunca farklı dilencilerle karşılaşan Christian'ın değişimini, aslında ait olduğunu düşündüğü sınıfın kendi iç güdüleriyle olan çatışmalarını da özetler nitelikte. Kendi kızlarına sesini yükseltti diye vicdan yapan babanın, ''onların sınıfına'' ait olmayan hem de Christian'ın haksızlığından ötürü özür arayan çocuğu merdivenden iterken ve sonrasında bırakıp giderken ki tavrı benden değil, bana bulaşmasın, huzurumuz kaçmasın diyen yüksek sınıf tavrı. Adeta dilencilere ya da 'modern' olmayan yerlerde yaşayan insanlara eldiven ve maske ile yaklaşacak olan karakter, daha sonraları vicdan azabının etkisiyle o sınıftan birine olan vicdan borcu için afilli takım elbiseyle çöplere dalabiliyor ve kendisini, ekonomiyi, kapitalizmi eleştirecek bir video çekebiliyor.

öte yandan evinde maymun besleyen amerikalı gazetici kadını hamile bırakma korkusunun karakterde yarattığı psikolojik etki; gazeteci kadının güç sahibi biriyle yattıktan sonra ona bunu kullanarak baskı yapması da kadın erkek arasındaki duygusallık-güç-dürtü olaylarına güzel bir gönderme olmuş diye düşünüyorum.

sırf PR uğruna reklamda dilenci sarışın bir kız çocuğunun patlatılması ve bunun ülkeyi ayağa kaldırması ardından gelişen düşünce özgürlüğü sınırı ve bu sınırın neye göre belirleneceği polemiği de ayrıca bir tartışması konusu olabilecek cinsten.

konsept gereği sergi açılış yemeğine çağrılan maymun rolüne giren adamın rolünü fazla abartması, insanları tehdit etmesi ve korkudan kimsenin kımıldayamaması; en son bir kadına şiddet uygulayıp tecavüze kalkıştıktan sonra yaşlı birinin cesareti ile onu durdurması ve diğer insanların da cesaretlenip o adamı linç etmesiyle biten korkunun bizi susturması, hareketsiz kılması ve bencilliğimize olan şahane göndermeler takdire şayandı. nefes kesici sahneydi.

Film ile ilgili anlatılacak o kadar şey var ki buraya yaz yaz bitmez. Adeta not defteri ile girilesi film.

Eleştiri olarak da bence uzunluğu biraz abartılmış ve bir çok konuya değinmeye çalışmış. Daha spesifik gidilseydi daha da güzel olabilirdi ama tabi bence bu haliyle de yeterince güzeldi.

gecenin şiiri

görsel

anın görüntüsü

görsel

sözlük kızlarının hiç bilimden bahsetmemesi

Sanki ülke erkekleri olarak hepimiz bilimle yatıp kalkiyoruz da..

uber

izmir'de var mı diye merak ettiğim uygulama ?

akıl sağlığınızı nasıl koruyorsunuz

A haber izliyorum. Miss gbi Ohh her şey güllük gulustanlik oluyor 5 dk.

toprak kokusu

Şu an yağan yağmurla etrafa dolan paha bicilemez kokudur. Yaşadığımı hissettiriyor.

letgo

HiçBir şey satılamayan uygulama.:/

mum alevi

Mum alevi romantizmdir, anıdır, ailedir, aşktır, kitaptir diye uzatilabilecek listenin kaynağıdır. Mum alevi en güzel duyguları duyma şerefine sahip bir alevdir.

anın görüntüsü

görsel
Canim tavan, ne kadar da güzelsin.

muaviye

Sanırım 2017 yılında hala bu denli gündemde olacağını bilseydi, devleti falan bırakıp köyüne yerleşip tarımla uğraşırdi.

iç dökmek

Merhaba sözlük.
Buralarda kimse beni tanımaz yeniyim. Hem şehirde hem Sözlükte. Çıldırma evresindeyken kaçtım tüm tanidiklarimdan. Kafam bozuk be sözlük. Çok takiyorsun dediler bana ama yapamadım, bosveremedim. Çok aptal akrabalarım, tanıdıklarım oldu sözlük kardes. Hani klasik her şeyi bildiğini sanan ama kendi güzel beynini yormamak icin tek bir kitap bile okuma zahmetinde bulunmayan insanlar varya (evet evet sizin de bir sürü tanıdığınız var bu sekilde) ha iste o insanlarla doldu etrafım. Nefes alamadım. Anlatamadım. Kendileri yetmedi bana da karıştilar sanki zor zamanım yanımda oldular da sanki bir defa beni dinlediler de bi de hayatıma müdahele ettiler.
Neyse kaçtım şehri, insanları bıraktım kaçtım. Şimdi yeni bir şehirde yeni insanlarlayim. Her şeye sıfırdan başlamak o kadar güzel ki anlatamam. Hala telefonla bana ulaşıp beni rahatsız edenler yok mu var tabi ama azalacak die umut ediyorum sözlük kardes. Bir konu var ki sözlük kardes çok zor.
Ailemle taban tabana zit hayatlar yaşıyoruz. Benim hayatımın çok azini bilmelerine rağmen çok tepki gösteriyorar her şeyi bilseler neler olur bilemiyorum. En çok annem kafamı kurcaliyor. En çok ondan ayrı olmak koyuyor ama onun yanına gidince de başka bir insan oluyorum cunku o bilirse beni Kahrolur. Duygusal yakinliktan yoksunum sözlük. Yıllar oldu bu uzaklık. Alıştım çoğu şeye ama işte şimdiki gbi bir an gelince doluyor insan. Şu an mesaiden çıktım kafa bir milyon olmuş, otobüste yazıyorum. Dolandikca dolaniyor be bu Büyükşehir otobüsü. insanlar da surat bi karış. Sanırım herkes dertli.
Neyse sözlük şimdilik bu kadar.
Dinlediğin icin tesekkur ederim sözlük.

anın görüntüsü

görsel
Biter misin lütfen mesai

bulaşıcı mutsuzluk

bu ülkede özellikle son zamanlarda gözlemlediğim, deneyimlediğim durum.
artık insanlar o kadar mutsuz ki mutlu bir insana denk geldiğinde şaşırır oldular. sevgililer mutsuz, yalnızlar mutsuz; fakirler mutsuz, zenginler mutsuz; evliler mutsuz, bekarlar mutsuz; işi olanlar mutsuz, işsizler mutsuz; öğrenciler mutsuz, öğretmenler mutsuz, veliler mutsuz, siyasetçiler mutsuz, psikologlar mutsuz, doktorlar mutsuz vs vs.
herkes çok kısa mutluluk serapları ile hayatta kalıyor gibi.
Bulaşıcı dedim ya, herkes nasibini alıyor bundan. kısa süreliğine de olsa yurt dışına çıkılınca buradaki kronikleşen durum daha da anlaşılır oluyor.
koca bir mutsuzlukta yaşarken daha da geriye gidiyoruz çünkü mutsuzlar olarak daha ne kadar mutsuz oluruza uğraşıyoruz ve bunun farkında bile değiliz. o kadar ki bu durumdan kurtulayım derken yapılan her mutlu olma hamlesi daha da mutsuz eder hale geliyor insanı. çırpındıkça batma olayı gibi.
bu benim gözlemim, eğer öyle olmadığını düşünüyorsanız lütfen...

pedallı taşıtlar vergisi

alınmaya başlanırsa ki bu ülkede hiç şaşırtıcı olmaz kimsenin yine bi bok yapamayacağı vergidir. daha önce yapılan zamlara, yaptık oldulara, canım istedi kime nelere vs'lere tepki gostermedigimiz gibi.
çok popüler bu aralar ama yine de ekliyim (padişahım tekere ayrı, seleye ayrı vergi al böyle olmuyor)

günün fotosu

görsel

özledim

Özlem Çok acı veren bir duygudur. Acı verir (en azından ben şu an onu yaşıyorum). Ellerimden kayıp gidene olan duygudur ve söylediğim her "özledim"in aslında duvardan dönme olayıdır şu an beni uyutmayan.

gecenin şarkısı

Çok değerli bir kadın sayesinde tanıdım eda baba'yi. Sonra o kadın bıraktı, aldı her şeyini gitti.
Geride hayal kırıklığı, anılar ve edababa'yi bıraktı.
O kadın gitti, ama acısı duruyor.
O kadını benden alan mezhep meselesine, o kadını benden alan cikmazlarina, o kadını benden alan her şeye bir acı sitem bırakıyorum.
Sevgiyle kalın. Sevin. Bırakmayın.

https://youtu.be/z_l7IUF670s

5 vakit camiye giden gay insan

Size ne arkadaşım insanların ibadetinden size neeee. Başlık trol bile olsa size ne.

cuma namazına gitmeyip sözlükte fink atan erkek

Basligi açan arkadaş namaza gitmişken, orda bir kitap var çok açıp bakmisligin yoktur ama bir defa dene derim ben; hani öyle arapça okuma türkçe mealiyle oku. Ha yine başlıkta ısrar edersen bu sefer arapça bilen biri okusun sana orjinalinden; ha yine mi olmadı; o zaman zaten okuduğunu anlayan biri değilsindir o yüzden burdan sana yazıp o pırıl pırıl beynini yormayayim.