bugün

entry'ler (1698)

seçim bitince iftar çadırını kapatmak

iyi de adam seçimi kaybetmiş ve fiilen belediye başkanlığı bitmiş. bahsi geçen direk belediyenin bir hizmetiyse bunu yeni kazanan başkan devam ettirir yahut sonlandırır. eski ile alakası olmayan durum.

dem partinin mhp den fazla oy alması

MHP 52 ilde ve yüzlerce ilçede seçime girmedi ve buralarda akp yi destekledi. bu yüzden oy yüzdesi ile değil kazanılan yahut kaybedilen yerler olarak bakmakta yarar var.

kuresel ıkınma ile kısmetse olur

mutlu bir evliliğim var hamd olsun. lakin bir başka kadını daha mutlu etmek istiyorum. bir kadının daha benden mahrum kalmasını önlemek için acaba listeye girebiliyor muyuz?

islam arap milliyetçiliğidir

çok uzun ve ciddi sosyolojik bulgularla cevap verilmesi gereken bir önerme. sözlükler de yeterince ciddi ortamlar olmadığı için maalesef her konu basit deneyimlerle cevaplandırılmaya çalışılıyor.
islam arap milliyetçiliği değildir lakin bazı islami hareketler arap milliyetçiliği barındırır. Hatta biraz daha ileri gidelim Emevi ve Abbasi dönemi uygulamalarda bu arap milliyetçiliğinin de ötesinde bir aşiretçilik görürsünüz. Bu konu dinden ziyade pratik siyasetten kaynaklanır. Özellikle ehli sünnetten ayrılan "hariciler" olarak tanımlanan gruplar bunu en üst seviyede yaşarlar. Bunun da en temel sebebi çölde yaşıyor oluşlarıdır. Sert, gaddar, amansız topluluklardır. Burayı şimdilik bir kenara bırakalım.
Dinle bir milletin yok olmadığı tezi üzerinden islamı seçip varlıklarını kültürel olarak devam ettiremeyen topluluklar olduğu ve bunun da sebebinin dinin arap miliyetçiliği barındırdığı tezine varılmış.
Cümle baştan sona ispata muhtaç ama az da buraya değinelim.
Din değiştiren topluluklar yok olmaz mı gerçekten? Önce milletin ve kültürün tanımı yapılmalı. Her milletin tarihi serüveni farklı olduğu için ortak bir millet tanımı yapılamamıştır. Fakat gene de bütün tanımları toplarsak bazı maddelerde birleşildiğini görürüz. Bunlar da ortak geçmişi olan ve ortak gelecek kaygısı güden, tercihen birlikte yaşayan insan topluluğu. Bizler buna kültür etkisini ve ortak dili de ekliyoruz. Kültür ise insanın tabiata katkıları veya ekinleri olarak tanımlayabiliriz.
Bazı dinler vardır ki her toplumu aynı düzeyde değiştirmez. Misal zaten tarım toplumu olan bir gurup manihaizmi seçerse bir sorun olmaz. Çünkü temel beslenme şekilleri ekim dikim üzerinedir. Hayvancılık yan uğraş olduğu için proteinden uzak, eski yaşam tarzları ile devam edebilirler. Peki at sürüleri ve koyunculukla geçinen bir toplumun durumu ne olacak. Et yemenin yasak olduğu bir dine geçen türklerin durumu ne olacak. Tüm yaşam felsefelerini değiştirmeleri gerekmeyecek mi? Üretim kaynakları inanç sisteminizi etkiler ve bunun tam tersi de söz konusudur. Yani evet bazı dinler vardır ki her toplumda aynı seviyede değişime sebep olmaz. Biz bu konuda oldukça şanslıyız. "Töre" olarak tanımlanan eski Türk dini ile Karahanlılar döneminde kabul edilen islam dini kültürel olarak bir birine çok yakın. Burada Saltuk Buğra Han'ın dahiyane bir çalışmasını görüyoruz. Türk coğrafyasında yaşayan "maturidi" sayesinde, döneminde cereyan eden ve yunan felsefesiyle fazla haşır neşir olmuş arap alimlerin ortaya koyduğu sapık sapkın inançlardan uzak kalmış ve islamı türk yorumu haline getirebilmiştir. Burası da ayrı bir başlık konusu.
Not: Fazla vaktim olmadığı için şimdilik bu kadar değiniyorum. Daha müsait olduğum bir zamanda daha detaylı ve tarihsel süreçleri de kapsayan birşeyler yazarım.

harici ahlak kanunlarını empoze etmek

özelden uyarmak istedim ama arkadaşın "mesaj engeli" olduğu için ancak buradan yazabilirim. üç cümle ve 13 kelimeden müteşekkil bir yazıda bari bu kadar bariz ve üst seviyede anlatım bozukluğu yapmayın lütfen.

anlatılmak istenen bölük pörçük de olsa kabul edilebilir bir önerme. önce ahlak ve etik kavramını tartışmak gerekir. bu iki kavramın tanımı yapılmadan üzerinde yapılacak her türlü tartışma mesnetsiz olacağı için havada kalır. umarım konuya ilgi duyan birileri gelir ve bu başlık biraz yeşillenir.

sadreddin konevi

1. Gıyaseddin Keyhüsrev ve 1. izzettin Keykavus devirlerinin akil atabeyi Mecüddin ishak'ın oğlu ve Muhiddin Arabi'nin halifesidir. Mecüiddin ishak yaşadığı dönemde Anadoldu'ya Asya ve Endülisten entellektüel transferi politikası gütmüş ve bir dönemin bir çok aydınının ülkeye gelmesini sağlamıştır. Muhiddin Arabi'nin halifesi olan Sadreddin Konevi bu büyük entellektüel grubu koordine etmiş ve adete kurucu akıl gibi çalışmıştır.

uzun entryleri okumamak

kendisini ifade ederken cümlenin sonunu "amk" ile bitirenlerin ortak özellikleri uzun entry okumamalarıymış. şaşırdık mı?

pavyon hesabı

madem bu kadar astronomik rakamlardan rahatsızsınız ve size "kafanız güzel olduğu için hesap kitleme" yapıldığına inanıyorsunuz, masaya verdiğiniz her siparişin ücretini peşin ödeyin adisyon açtırmayın. bu da size bir abi öğretisi olarak kalsın.

fakirin karnı doyunca siki kalkar

yanlış önerme. fakirin siki hep kalkık sadece karnı doyunca daha çok kalkması durumu olabilir.

haması terörist kabul eden ve etmeyen yazarlar

haması bizim terör örgütü olarak kabul etmemiz yahut etmememiz herhangi bir şeyi değiştirmez. asıl olan uluslararası hukukun bu konuda neler dediğidir. ayrıca haması terör örgütü olarak görmemiz yönünde baskı yapan ülkelerin, tüm uluslararası kurumların terör örgütü olarak tanımladıkları PKK, ypg ve evanelerinin terör örgütü olarak tanımlamaları konusunda pek de iştahlı olmadıklarını görüyoruz.
hamasın durumunu ise dünyanın en sert tecritine maruz kalmış bir halkın militarize olmasından daha tabi ne olabilir diye açıklarım. esaret içinde doğmuş, sürekli yakınlarını sebepsiz yere kaybeden bir halk var ortada.

ariza cikarmak

arıza çıkarmaktan ziyade "maraza çıkarmak" olarak söylenmesi gereken söz öbeği. özellikle kullanıldığı yerler dikkate alındığında bu anlaşılır. lakin dile kolay gelmesi sebebiyle zaman içinde "arıza çıkarmak" olarak dile otura gelmiştir.

yüzmek vs gym gitmek

ülkede yüzme denince batmamak için uğraşan fok balıkları gözümün önüne geliyor. türk halkı yüzme sporuna o kadar uzak durur ki, sahillerde havuzlarda yüzme bilen (doğru teknikte) üç beş kişiden fazlasını görmezsiniz. leğende batmak istemeyen fok balıkları gibiyiz hepimiz. doğru teknikte yapılmayan yüzmenin de vücut gelişimine çok bir katkı sağlayacağını zannetmiyorum.
not: bu alegorik ifadedeki fok balıklarının felçli olduğunu düşünün.

hayalinizdeki eş tipi

sarışın, esmer, kumral veya beyaz
uzun boylu, kısa boylu veya ortalama boylarda
zeki, aptal veya sıradan
siyah saçlı, sarı saçlı, kızıl saçlı veya kel
kahverengi gözlü, ela gözlü, mavi gözlü, yahut kör
nefes alsın veya hahahahah bunu yazmayayım ya. kimse kriter yazmasın ya. bunların alayına tav oluyorsunuz bir "verme" ihtimaline karşın.

zafer partisinin kapatılması gerekliliği

"muamma" üzerine bir partinin kapatılması gerektiğinin beyan edildiğini de gördük. işte bunlar hep demokrasinin şeysi. ayrılıkçı ve yasalarca terör örgütü olarak tanımlanmış yapıların siyasi ayağı olmayan herhangi bir partinin kapatılması demokrasinin içselleştirilmediğini ancak bu kapatma davasını savunmanın da demokratik bir hak olduğunu mu söylesek? yoksa başkalarının hakkının başladığı yerde sizin hakkınız biter deyip, sizden olmayan fikirlerin yaşaması bir gerekliliktir mi desek?

ne diyeceğinize siz karar verin.

ali babacan mı daha kürtçü selahattin demirtaş mı

ali babacan kürtçü olmamakla birlikte kürt oylarına talip bir liberaldir. daha açık söylemek gerekirse hdp oylarına talip siyaseten varlık mücadelesi veren bir dönemin önemli şahsiyetidir.

ali babacan ve davutoğlu'nun ak parti içinde etkin ve yetkin olduğu dönemlere bakarsak ak parti de benzer politikayı gütmüştür. ilgili isimlerin partiden dehlenmesi ile birlikte (bu kişiler semboldür, benzer bir çok isim de partiyi terk etmiştir yahut dehlenmiştir) akparti milliyetçi muhafazakar bir dole bürünmüştür.

altılı masayı oluşturan yapılardan, saadet partisi'nin ideolojik temeli incelenirse diğer iki partinin söylemi olan "türklük tanımının kaldırılması" fikrinin nereden geldiği daha net ortaya çıkar. saadet partisi'nin ideolojik ekseninde türk kelimesinden ve tanımından rahatsız olan söylemlere sıklıkla rastlanır. bazıları davutoğlunu neden bu çerçevede değerlendirdiğimi merak edebilir. onlara da davutoğlu'nun kaleme aldığı "üç tarzı siyaset ekseninde ... " diye başlayan makalesini okumalarını tavsiye ederim.

ilgili siyasiler etnik milliyetçi olmayıp daha çok, tarihin derinliklerine bilmen ve tecrübe ile gömülmüş "osmanlıcılık" fikrini savunan bir garip kişiliklerdir.

libidosunu gizleyemeyen kadın

dün kadının biri bana merhaba dedi, o kadar saklayamıyor libidosunu. "ne demek merhaba"

neşet ertaşın biraz ezik olması

eziklik tanımını yapmak lazım önce. fakat ezik dediğiniz adamın, herkesin almak için yarıştığı "devlet sanatçısı" ünvanını ret ettiğini düşünürseniz, nasıl bir duruşa ve karaktere sahip olduğunu anlarsınız. "kabul ettiklerinizden ziyade vaz geçtikleriniz belirler sizin kim olduğunuzu."

evli yazarlar

"sözlük formatının dışında"
yukarıda bir yazar "ben olsam sevişirim" demiş. ülen 24 saat sevişiyoruz mu sanıyorsunuz? okuyor, bilgileniyor ve yerine göre bir iki kelam laf ediyoruz. gençlerin gündemini takip ediyoruz ve fakat sizlerden bir farkımız var. buraları çok da fazla ciddiye almıyoruz.

sex işçisi saçmalığı

"orospu" bir hakaret kelimesi iken "seks işçiliği" bir durum tespitidir.

sığınmacılar gitsin deyip ev iş veren türkler

savaşların sadece toprak kazanmak yahut ekonomik çıkar elde etmek için değil, aynı zamanda kölelik düzeni için yapıldığını hatırlatır. savaşa giren ülkenin, mülteci durumuna düşen halkı açık köle pazarının unsurları olurlar. 20. yy kölelik tanımı dikkate alındığında bu eylemin sebeplerini daha iyi anlarsınız.