bugün

entry'ler (14)

fırat budacı

uykusuzdaki köşesini her hafta okuyorum mutlaka. fakat kendimi durduracak değilim yazılarını topladığı kitabını okuduktan sonra oldu olanlar. hepsini soluksuz pek ara vermeden okuduğumdan mıdır nedir onun gibi düşünmeye başladım. artık hiçbir şey normal değildi ve olmadık ince ayrıntıları görüp bunları içimde tutamaz hale gelmiştim. o değilde bir sürü kişiyle bozuştum çünkü her fırsatta laf sokuyordum herkese. bir süre sonra kendiliğinden geçti normale döndüm ama asla eskisi gibi olamadım. Olmak da istemiyorum.

Keşke daha çok yazsa da hiç etkisinden çıkamasam.

kim milyoner olmak ister

şu an elenen kız kadar salak yarışmacı görmedim. bir ortaokul öğrencisinin bile bilebileceği soruları bilemedi. merkep i duymamış hiç buranın atmosferi başka filan diyor bir de telefonla sorduktan sonra arkadaşıma güveniyorum eşek diyor. tey allahım ya.

kim milyoner olmak ister

kenan ışık'ın bulutsuzluk özlemi grubunu bilmediğini ve sözlerimi geri alamam şarkısını da ilk defa duyduğunu söylediği yarışma programıdır. bir yarışmacı genelin bildiği bir şeyi bilemeyince demediğini bırakmıyor. rezil rüsva etmesini biliyor insanları.
bu kadar sanatın içinde olup bulutsuzluk özlemini bilmemesi hatta o şarkıyı ilk defa duyması oldukça şaşırttı beni.

sözlük yazarlarının itirafları

hani filmlerde olur genelde. kahraman bir karar verir sevdiği adamı ya da kadını bırakır bi sebepten ama seviyordur. sonra bir an olur herşeyden vazgeçip adama döner çok kararlı olduğu bir andır o an ve sonrasında hiç pişmanlık olmaz film biter zaten olsa da biz bilmeyiz. bu ana çok yaklaştığım anlar oluyor sözlük.

bir adamı bıraktım bir sebepten hem de ruh eşim olan bir adamı. hayatımda hiç kimse beni bu kadar anlamamıştı. nasıl anlatılır bilmiyorum iki insan nasıl bu kadar birbirini tamamlar ama olmadı yapamadım ve bıraktım. şimdi sanki her sabahın akşamında(ama kesinlikle bir akşam) onu arayıp ben eşşeklik ettim dicekmişim gibi geliyor. çok doğal bi arkadaşımı arayıp hadi buluşalım der gibi tamam vazgeçemedim senden diyecekmişim gibi uyanıyorum. böyle böyle aylar geçti sözlük. ama aradığım zaman çok geç olacağını ya da aslında onu hiç arayamayacağımı biliyorum. ama ne tuhaf gerçekten her gün onu aramaya bu kadar kendimi yakın hissetmem ve aslında hiç aramayacak olmam.

zeytin ekmek

gariban yiyeceğidir. yalnızsam, açsam ve yiyecek bir şey bulamamışsam yerken kesin ağlarım.
peynir ekmek öyle değildir ama bak...

başkalarının mutsuzluğundan mutlu olmak

mutluluk yarışına giren insanların içinde oldukları durumdur. çekememezlik, kıskançlık, rekabet vs sebeplerle sürekli hayatlarını kıyaslar bu insanlar. ki genelde de en iyi kız arkadaşlar arasında olan bir durumdur. biri mutsuz olduğunda başına gelen olaya ondan daha çok üzülmüş gibi yaparlar ama içten içe ya o olumsuz olaya karşı nötrlerdir ya da gerçekten bu mutsuzluk onları mutlu etmiştir.

içinde bulunduğum iş ortamında bekar arkadaşlardan biri çok ani bir evlilik yaptı birden bire yakaladığı bu mutluluk herkesi şaşırttı fakat onunla beraber çok sevinmiş görünüyorlardı. ama hepsinin özellikle bekar olanların kıskançlıktan çatladıkları o kadar belliydi ki. derken 1 sene dolmadan kızın hali herkesin dikkatini çekti. bir şeylerin ters gittiği belliydi fakat kız açık açık herkese anlatmıyordu. herkes köşelerde kızın evliliğinin kötü gittiği tahmininde bulunuyorlardı. birkaç hafta sonra artık yaşadıklarını hepimizin bulunduğu bir yerde paylaştı arkadaş. çok fazla şiddet görmüş ve boşanmaya karar vermişti. ağlayarak odadan çıktı. daha sonra olanları anlatmaya utanıyorum. oradaki bütün insanlar başka bir şeye dönüştü. ayy yazık, vah tüh yorumları yapılıyordu ama hiç konuşmasalar da gözlerindeki o mutluluk, ben ondan mutluyum galibiyeti çok net okunuyordu.

arkadaşım dediğimiz insanların üzüntülerine üzülecek kadar da insan olamıyoruz bazen...

kızılay alışveriş merkezi

kızılay alışveriş merdiveni...

eli cebinde ders anlatan öğretmen

sağ eli cebinde, vücudu öğrencilere dönük sol eliyle matematik problemi çözüyorsa çok karizmatiktir.

ilk buluşma anıları

insan ilk buluşmada kesinlikle kendisi olmalı özellikle hiç edinmediği hobileri varmış ya da ilgisi olmayan alanlarla ilgiliymiş gibi davranmamalı. bu sonucu çıkarmama sebep olan tecrübeyi yaşamadan önce zaten öyle davranırım niye tersi olsun ki diye düşünürdüm.

lakin bir gün ilk buluşma yaşadığım sevgili adayım -ki daha önceden telefonla konuşmuşluğumuz vardı sadece- tarihe olan ilgisinden herkesin tarihini bilmesi gerektiğinden söz etti ve kendi tarihini bilmeyenleri eleştirdi. eyvah dedim içimden çok alakasız olduğum bir yerden geldi mevzu ama dışımdan ona katıldım hatta öyle bir katıldım ki baya bunun üzerine tarihle ilgilenmeyen insanları yerden yere vurduk.

neyse konu kapandı herhalde tamam ya biraz zamanım var bu iş olursa bir tarihçiden özel ders alırım gibi düşünceler kafamdan geçiyordu ki başka bir şehirden Ankara'ya gelen sevgili adayı Anıtkabir'i görmek istedi. uzun yıllar önce görmüşmüş içindeki müzenin yenilendiği söyleniyormuş çok merak ediyormuş. içimden ilk buluşmada müzeye gitmek isteyen biri ile ömür geçer mi diye düşünürken dışımdan aa tabi ki buraya kadar geldin orası görülmeden gidilmez dedim.

Sonuç olarak iki saat boyunca iki kilometre uzunluğundaki duvarlarda yazan yazıları okudu, resimler üzerine yorumlar yaptı, orada bahsedilen olaylardan başka olayları hatırladı onları ilişkilendirdi. çok büyük ihtimalle bu sohbetin karşılıklı olmasını tercih ederdi. insan iki çift laf edemez mi kendi tarihiyle ilgili, kelimenin tam anlamıyla apışıp kaldım. sonrasında bir daha görüşmedik. Ama o gün Anıtkabir'den aldığımız anahtarlık hala benimle. gördükçe bu konuda ne kadar yetersiz olduğumu hatırlayıp bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum bir de her zaman kendim olmaya...

sözlükçülerin çocuklarına asla koymayacağı isimler

ubeydullah. dede ismi falan da değil. bazen insanları anlamak çok zor.

hoşlanılan kişiden mesaj beklemek

fazlasıyla ızdırap verir insana.
uzun süre telefona bağımlı yaşarsın tuvalete bile telefonla gidersin artık.
ve bu süreç sonunda beklediğin mesaj gelirse bunalımdan normal hayata dönüşünüz acayip hızlı olur.

dünya turu

bir gün çok param olursa yapmak istediğim tek şey...
en kıskandığım örneği için,
http://www.baskaturlubirsey.com/
anasayfasında bulunan videoyu izlemenizi öneririm.

before sunset

Hayata bakış açımı değiştirmiştir bu film. hayatımı değiştirecek kararlılığı gösteremediğim için bakış açımı değiştirmekle kaldı ama izleyip de etkilenmemek elde değil.
karakterler o kadar güzel seviyorlar ki birbirlerini hiç konuşmadan otursalar aralarındaki o aşkı hissedersiniz.
hala izlemediyseniz şanslısınız, şuanda sizin yerinizde olup bu filmi izlemek isterdim.

4 artı 4 artı 4 eğitim sistemi

hangisi eğitim adına daha doğru karar verebilmiş değilim. ancak eleştirmeden önce biraz çok boyutlu düşünmek lazım. şuan ki eğitim sisteminde bu sektörün içinde biri olarak en çok şikayet ettiğimiz şeylerin başında yer alır derslerle ilgisi olmayan çocukların okulda geçirdikleri zaman, kendisine ve diğer öğrencilere verdikleri zarar. keşke deriz yol yakınken bir baltaya sap olsalar.

hal böyleyken 4+4+4 sistemi bu sıkıntılı duruma son verir. ancak bu durumda kız çocuklarının okutulmaması problemi ortaya çıkar. o yaşta çocuk neye yatkın olduğunu anlamakta zorluk çekebilir. bunun için gerekli altyapıyı da oluşturmak gerekir.

işin uygulama aşamasında olumlu olumsuz pek çok sonuç çıkacaktır. yapmamız gereken çocukların bu süreçten en az hasarla çıkmalarını sağlamak. ne kadar olsa da yine harcanan bu geçiş dönemindeki çocuklar olacaktır. zaten burası Türkiye'dir ve her Türk bir geçiş dönemi bunalımı atlatır.