bugün

objektiflikten uzak yorumlar yapmaktır. tabii ki eleştiriler olacaktır ancak olumlu görülen verileri kötülemek sağlıklı bir yaklaşım değildir.

sözün kıymeti harbiyesi kalmaz.
ideolojik nedenlerle ülke ekonomisini iyi göstermek yada göstermeye çalışmak gibidir aynı.

(bkz: ecmain)
eleştirmek farklı , doğruluğu net olan birşeyi kötülemek ayrı bir şeydir.

örneğin;

türkiye'nin borçlanma ihtiyacı için ödediği faiz yüzde 90'lardan yüzde 7'ler civarına gelmiştir.

yani daha az borç faizi ödemektedir. durum nettir yani.

ancak bu durum dahi kötülenmektedir.

örnekler çoğaltılabilir.

türkiye ekonomisi ile ilgili eleştirilecek yönler yok mudur? tabii ki vardır.
kimsenin ideolojileri virus gibi gösterme niyeti yoktur. ancak ideolojilere saplanıp doğruya da yanlış deme durumu da söz konusu değildir.

sırf ideolojime uymuyor diye doğru görünen bir şeye yanlış demek hangi mantığa sığar.
aynı şekilde ülke ekonomisindeki olumsuzlukları da örtbas etmeye çalışmak gibi yanlış bişeydir.
kendini sadece bir ideolojiye hapsetmek , ondan başka hiçbir düşünce içinde doğrular olamayacağını düşünmenin sağlıklı düşünce olmadığı ortadır.

o yüzden eleştirmek ile iyi olan bir ekonomik veriyi karalamak arasında büyük fark vardır.

fark idelojilerin kendisinden kaynaklanmamaktadır , kişilerden kaynaklanmaktadır.

tabii ki bir ideolojiye göre doğru olan başka bir ideolojiye göre doğru olmayabilir.
her dönem her iktidarın yaptığı sataşmadır. gerçekle çok yakından alakası vardır.
ekonomi;tek kelimeyle iyi
iki kelimeyle iyi değil
(bkz: süleyman demirel)
(bkz: doğru söyleyeni dokuz köyden kovmak)
"ben sağcı solcu değilim" diyerek aklınca siyasetten uzak durduğunu düşünen yurdum insanının "kendini sadece bir ideolojiye hapsetmek" geyikleri çevirdiği hededir. harbi diyorum yani futbolu siyasete alet etmeyelim diyenler ne kadar komik ve aptal görünüyorsa bu adamlarda öyle görünüyor. yani ideoloji sahibi olmayınca, politikadan uzak kaldığını zanneden arkadaşlar değilsiniz işte! düzenin tarafındasınız ve düzenin istediği insanlar oluyorsunuz. susuyorsunuz, karışmıyorsunuz, örgütlenmeyi öcü olarak görüyorsunuz.

ayrıca kendini sadece bir ideolojiye hapsetmek nedir yahu? yani bir insan inanır, hayata bakış açısı vardır ve bir ideoloji sahibi olur. o ideoloji uğruna, inandıkları uğruna mücadele eder. bunun neresinde bir gariplik var? yani "bir ideolojiye hapsolmak nedir la harbiden açıklasana" yani marksist leninist bir insan aynı zamanda nazi sempatizanı, etnik milliyetçi falan mı olmalı sizin deyiminiz ile "hapsolmamak" için? olum gidin ya şu sözlüğü bok etmeyin diyeceğim ama harç parasını çıkarmak için yazın inşaatlarda çalışan üniversitelilerin olduğu, beslenme sorunu yüzünden ölen bebeklerin olduğu, faturaların maaştan fazla geldiği, halkın her geçen gün biraz daha sefalete sürüklendiği türkiye'de akp'nin ekonomik politikalarını savunan bir troll olmak, bunları anlamayı mutlak engel.
eğer ülke ekonomisi gerçekten kötüyse şiddetle yapılmalı, ideolojiyle felan alakası yok bunun. ülke ekonomisi günden güne kötüye gidiyosa ve buna rağmen en iyi ekonomiler arasında gösterilmeye çalışılıyosa buna ne demeli? benzin 4 lira olmuşken, insanlar domates alamazken ve temel besin maddelerine zam üstüne zam gelirken enflasyonu eksi çıkartmak hangi ideolojinin ürünü? öyle bi ülke düşünün ki; hazineye sürekli para akışı sağlayan varlıklar bir bir satılmış, bankacılık sektörünün doğrudan % 40' ı dolaylı olarak % 60' ı yabancıların eline geçmiş, ülke için hayati derecede önemli kurumlar* yine yabancılara devredilmiş ve buna rağmen cari açık tarihi seviyelere çıkmış, en üst düzeyde faizlenme yapılmış ve tüm cumhuriyet tarihi boyunca yapılan borçlanmadan -ki o borç alınan paralarla sekiz yıl içinde satılan varlıklar yapıldı- daha fazla borçlanma yapılmış.

evet bu gerçekleri gören her bireyin anlayacağı gibi kötü bi ekonomisi vardır o ülkenin, bunu söylemekte idoloji felan değildir, ne yazık ki acı gerçkelerdir.
sırf iktidardaki partiyi desteklemediği için hiçbir bilgisi olmadığı veya bilgisi olduğu halde kabullenmek istemediği için ekonomi hakkında yapılan olumsuz yorumlardır. (bkz: gereksiz insanlar)
ulan dünyanın en pahalı evet en pahalı en pahalı en pahalı anlyasın diye 3 defa yazılmıştır ülkesinde yaşıyoruz hala ideoloijk diyorsun.

dünyada 10 tl civarı olan tüp bizde 62 tl. diğerlerini yazmıyorum bile.
2.5 aylık bir bebeğin açlıktan öldüğü ülkede ülke ekonomisini eleştirmektir.

http://www.haber7.com/hab...a-bebek-acliktan-oldu.php

http://www.milliyet.com.t....2011/1340841/default.htm

şu haberi biliyor da bu başlığı açıyorsanız sizde utanma kalmamış demektir.
açlıktan bir bebeğin öldüğü türkiye'de pembe tablo çizmek...
Helal olsun.
bakın samimi olmak gerekirse gelişmiş ülkelerde ve türkiye'de daha önce de insanlar ölüyordu. tabii ki 2,5 aylık bir bebeğin açlıktan ölmesi çok ağır eleştirilmesi gereken durumdur.bu türkiye'nin bir ayıbıdır. şimdi 2,5 aylık bebeğin ölmesini önemsemiyor diye üzerime yüklenmesin ancak bu konu biraz suistimal ediliyor gibi gelmektedir.
verilerin gösterdiği değerlerin asıl anlamlarını bikmekte saklıdır aslında. yani ideolojik falan değildir. şahıslar ekonomi konusunda bilgi özürlü olduğu için yaptığınız eleştiriyi anlayamaz ve ideolojiye yorar.

şöyle ki;

en basiti hep dillerdeki ''alım gücünün artması'' muhabbeti... evet bir ekonomist olmasam çok da sağlam yerdim bu iyimser durumu. ancak iş hiç de öyle değil. bir ülke de alım gücü bu kadar hızlı bir şekilde artıyorsa bu ülkenin ekonomik büyümesinden çok tüketim devleti haline geldiğini gösterir. devamlı ithalat yapılmaktadır ve diğer ülkere girişleri kısıtlanan ürünler bu ülkelere serbestçe girebilir hale gelmiş demektir. alım gücündeki son 10 yılda görülen ortalama %60'lık artış hiçbir ekonomik büyüme teziyle açıklanamaz. bu tür büyümeler ancak yarım yüzyıla yakın zamanlarda gerçekleşir büyüyen ekonomilerde. doğrusu da budur zaten. sosyal açıdan alışma süreci yaşamadan hızlı bir tüketim toplumu olma sürecine girilmesi olumsuz sonuçlar doğurur. bilişim suçlarının artması, tüketim mallarından doğan hastalıkların artması bunlara en başlıca örnekleri teşkil eder.
yapılan iyi işleri bile eleştiren insanın anlaşılmaz zihniyetidir. bunlar hep moda, grup davranışı. eğer bizdensen bunları yapacaksın anlayışı. özellikle kızlar saman kafalı ve zayıf tinli oldukları için güzel kızlar yoluyla yayılır bu moda. örneğin hayatında siyasetin s'sini bilmeyen dayım gibi. sırf internette sosyalleşmek, karı kız düşürmek için anti tayyipçi olup çıkmıştı adam. anlayın yani.
Bahediler ülke Türkiye ise saçmadır. Ne yazık ülke insanının herhangi bir ideolojisi görüleceği üzere yoktur.
ideoloji ve ekonomi sözcüklerinin anlamını bilmeyen, taraftar sayıklamasıdır.
eziklikte son noktaya ulaşmış kişilerin gerçekleştirdiği eylemler ve söylemlerdir.

oğlu akşama kadar evde bilgisayar başında poker oynar sonra annesi iş yok diye hükümete söver. kızı derse çalışmaz, erkek arkadaşlarıyla afedersiniz ama fingirdeşir , babası ygs de şifreleme haberlerine çok kızar. işte bu mahalefet anlayışı ülkeyi bölmekte ve geriye götürmekte. ekonomik anlamdaki eleştiriler makul karşılabilir aslında. daha iyi ekonomik veriler elde etmek için farklı yöntemler farklı fikirler ortaya atılabilir. lakin -şehit cenazesinden- bile nemalanan zihniyeti kınıyoruz. o değilde geri kafalı muhalefet, başbakan ın avrupalı panlamenterleri azarlamasını bile eleştirdi ya! artık ne desek boş. dört gözle şehit cenazesini bekleyen adamdan nasıl bir ekonomik yorum bekleyebilirsinki! . bire kardaşım! el insaf yahu!
ülke ekonomisini günü kurtarmak amacıyla yapılan özelleştirmelerden gelen yüklü paralara rağmen düzeltemeyen, günü bile kurtaramayan bir iktidarın ülkesindeyseniz başlık ekonomiyi ideolojik nedenlerle kötülemek değil, ideolojisi bile olmayan bir yönetime hayranlık nedeniyle ekonomiyi iyiymiş gibi göstermek olmalıdır.
1940 yılların seferberlik ekonomisi ile günümüzdekini karşılaştırmak kadar abestir. elinde dönemin ekmek karnesini göstererek 60 yıl sonra bak o iktidarda açlıktan ölüyordunuz öcü bunlar demek te ideolojik tutsaklıkla (ne demekse) eşdeğerdir. ki farklılıklar kendi politikasının temsilini istemesi ve diğerlerini eleştirmesi kadar da normal bir durum yoktur. o zaman sosyalist ekonomi hiç bir şekilde kapitalizmi eleştirmesin. sonuna kadar da kabul etsin, hatta tersi de olabilir, oh ne ala.
son dönemde sıklıkla yapılan durum.
ülke ekonomisini yönetenler hazine garantili bir boka yaramayan ucubeler inşa edip parayı ÇarÇur ettiği iÇin olabilir ya da benzer her türlü israf iÇinde yüzen devlet tasarruf tedbiri almayıp saraylar inşa edip devasa şirketlerin vergi borcunu silip yükü vatandaşa yüklediği iÇin olabilir.
2000 li yılları yaşamamış, yaşasa bile tuzu kuru olduğu için etkilenmemiş, belkide fırsata çevirmiş vasat muhalif kimse hezeyanıdır.
sosyal adaletsizlik ve bazı yapısal sorunlar söz konusu olsa bile ülke ekonomisi kötü demek ekonomi bilmemek demektir. 2017 de türkiye çin ve hindistan'dan sonra en çok büyümeyi gerçekleştiren ülkedir. dibimizdeki bizi de içine çeken savaşa, güneydoğudaki teröre, hain fetönün darbe girişimine, dünyanın içinde bulunduğu küresel krize rağmen türkiye hala cazibe merkezi durumunda.
neyse it ürür kervan yürür demiş atalar.