bugün

ortada olan durumdur. en çok yatıp en çok ağlayan meslek öğretmenler galiba. evet.
birde bunlara beden ve müzik öğretmenleri eklenince, kafayı yediğim sorunsal.
ulan puşt derslere bile girmiyorsun götünü devirip yatıyorsun iki buçuk üç bin liraya burun kıvırıyorsun bide yetmiyor protestolara katılıyorsun.
kusura bakma ama sikerim seni birader.
insanı dumur eden durumdur. zaten çalışmıyorlar bir de ağlıyorlar. evet.
Hükümet görevlilerinin oy için ağlamasından daha masum olduğu kesindir.
öğrenciliğinde çok öğretmen dayağı yemiş kişi beyanı.

ulan her meslek grubunda işini iyi yapan ve kötü yapan örnekler var. kötüleri burada yazıp genelleme yaparak bir meslek grubuna ergen aklıyla giydirmeye çalışmak nedir?

ulan size 20 tane 4-5 yaş arası çocukla 5-6 saat boyunca aynı odada kalıp onlara bir şey öğretmeye çalışacaksınız, ders sonunda da velilerine çocuklarının gelişiminden bahsedeceksiniz deseler ya işsizlikten kabul edersiniz ya da bu işe bu maaş az dersiniz.

alacaksın bunları meslek lisesinde öğretmenlik yaptıracaksın. bak bi daha ağzını açabiliyor mu?
kendini acındıran atanana kadar devleti lanetleyen atandıktan sonra yattığı yerden kazanmasına rağmen hala devleti eleştiren eğitim pıtırcıklarıdır.
doyumsuz meslek gurubu. yağlı kapı devletten vaz geçemezler. azsa paran git özel okul aç, açtında elinimi tuttular?
aldığımız maaş yetmiyor, açız, devlet öğretmenleri umursamıyor... gibi sözlerle ağlayıp ancak okula altlarında jipler, lüks otolar ile gelen meslek grubu. madem yetmiyor maaşınız o jipleri nasıl alıyorsunuz?
etrafta görünen gerçektir. atananı maaş yetmiyor diye ağlar atanamayanı atanamıyorum diye zırvalar sanki devlet söz verdi buna mezun olunca seni okula alıcaz diye acayip bir durum. evet.
herkesin göreceği gerçektir. atananı ayrı ağlar atanmayanı yok ayrı. her twittera girdiğinizde öğretmene şu kadar atama diye ağlarlar. yeter sizin salya sümük ağlamanızdan bıktık. evet.
Twitter’da görünen durum. Yok il içi yok 20 bin atamam yok bilmem ne. Zırlayıp duruyorlar. Evet.
Bir gerçektir. Devlet elini uzattımı kolunu alamıyor nedir bu öğretmenlerden çektiğimiz.
Olay ağlamak değil fakat şöyle de bir gerçek var. Devlet her atanan öğretmeni atayacağı garantisini vermiyor. Diğer sektörler için de durum aynı. Bu kadar "sırtını devlete dayamak" için çırpınmayı yakıştıramıyorum. Öğretmen olarak kabul görmek için kpss kadar yüzeysel bir sınav ve öylesine yapılan mülakat zaten başarı ölçemez. Bu puanı alan öğretmen hak ediyordur almayan kesin hak etmiyordur da diyemiyorum. Bunun yerine ciddi psikoloji ve pedagoji testlerinden geçilmeli hem de devlette özelde çalışma durumu fark etmeden. Gel gör ki elimizde olan belli. Bu noktada da yeterli bir puan bile alamayan öğretmen daha çok atama olsun da taban puan düşsün diye ağlamamalı. Seviyeyi alta çeken değil tam tersi daha ince eleyen sık dokuyan ölçme sistemleri için hak aramalı ki kendi farkını koyabilsin. Yok kendine güveni yoksa zaten yapmasın bir zahmet.

Öğretmene verilen değer sadece parayla ölçülmez. Dört yıl okuyan ya da parasını verip pedagojik formasyon alan herkesin öğretmen olamayacağı gerçeği türlü uygulamalar ile insanlara kabul ettirilmeli. Gerekiyorsa kontenjan daha da azaltılmalı. Yüksek puan almak tarih coğrafya sorusuyla değil türlü yazılı sözlü mülakatlar ile ölçülmeli. Bugün hosteslik için başvursan psikologdan onay alman gerekiyor ama belki de koca bir nesilde travma yaratacak rezil bir tutumu olan hoca rahatlıkla atanabiliyor. Bu meslek kutsallıkla değil profosyonellik ve mesleki etik ile bağdaştırılıp atama işi daha ince eleyip sık dokunarak yapılmalı. Kendine güvenen hiçbir hoca da bundan gocunmamalı.
öğretmenler ağlamayı bırakıp karşı atağa geçmeli.
orta öğretimi bir kenara bırakıyorum. üniversiteye gidip anaokulu düzeyinde ödev ve sınav kağıdı verenler var.
ben öğretim üyesi olsam en komiklerini bir kitapta toplar yayınlatırdım.
Biraz önce fox haberde gösterilen gerçektir. 18 martta atanmışlar hakları verilmiyormuş. Arkadaş okullar kapalı iş yok çalışmıyorsun ne yapacak devlet atadı diye gitmediğin işin maaşını mı verecek? Ne tuhaf ya. Evet.
Yapılan 12 ay tatil
Alınan 4000/5000 maaş
Allah gözlerine dizlerine durdursun..
izinli öğretmenlerin maaşını veriyorsa evet yeni atanmış öğretmenlerin de maaşını verecek.
evinde çocuğuna tahammül edemeyen, iki kelimeyi zor öğreten, başından atacak yer arayan ilgilenmemek için eline tablet telefon veren yatsa sussa uyusa biraz dinlensek diye çocuğunun gözünün içine bakan adamlar gelmişler öğretmen yatarak maaş alıp ağlıyor diyor..
Yahu atanmışsın.
Kimse senin hakkını gaspetmeyecek.

Ama okullar kapalı, olağanüstü bir durum içindeyiz.

Vay unutulduk, vay hala sigortamız yok.
Kardeşim sanki atanana kadar vardı.
Sizce şu süreçte biraz ayıp değil mi?

Ders anlatmışlığın yok daha, ağlıyorsun.

Tüm ülke zor durumda, bir şekilde atlatmanın derdinde.
Okul dahi yok.

Öğretmenleri çok kez savunurum.
Ama bir kısmı gerçekten.. neyse. Yazık gerçekten.
genç öğretmenlerin çoğunun papağandan farksız olduğunu biliyorum. yeni nesil öğretmenler çok niteliksiz kişiler. sadece kariyer ve mali kaygılarla yapılan bir işe dönüştü gelir farklılığı yüzünden. mesleğini sevmeyen öğretmen istemiyorum.
Ortada olan gerçektir. 18 martta atanmış okul kapalı öğrenci yok sınıf öğrenci yok bize maaş verin diye ağlıyorlar. Sırf devlete zarar. Evet.
Yine başlamışlar. Şimdi de seminerler olacak diye ağlıyorlar. 3 aydır yatıp 1 hafta okula gidecekler diye o da gittikleri illerdeki okula gidebiliyorlar illa görev aldıkları okula değil buna bile ağlıyorlar. Cidden bunlar eğitiyor bizim çocuklarımızı. 1 hafta okula gitmemek için ağlıyorlar. Evet.
Seminerler okulda olacak diye ağlamaya başlamışlar. Cidden tuhaf bunlar. işe gitmeyin para kazanayım ne güzel dünya ya. Evet.
geçenlerde fazlaca maruz kaldığım bir öğretmenden sonra artık kesinliğine kanaat getirdim.
ben kendi okulunun inşaatında kendisi çalışmış, sırasını, tahtasını kendi çakıp ev ev gezip çocuk toplamış, kapısından kovulduğu evlere bıkmadan usanmadan gidip kızı okula gidince orospu olacağından korkan ana babalara eğitimi anlatmış bir köy enstitüsü öğretmeninin torunu olarak dedemden bir kez olsun memnuniyetsizlik duymamış olan ben, 35 yaşlarında nevrotik bir bayan öğretmenden iki buçuk saat boyunca ne berbat bir iş yaptığının, işinin aslında ne kadar zor olduğunun acıklı hikayesini dinledim.(bi ara acaba bizi kafaya mı almaya çalışıyo diye düşündüm, yok. bir nevi savunma mekanizması oluşturmuşlar işlerinin kolay olmadığına kendilerini de ikna ediyorlar bu yolla) sevmiyosanız yapmayın şu işi gözünüzü seviyim. çoluk çocuğu bunlara emanet edip de sonra bu nesil niye agresif, memnuniyetsiz diye düşünüyoruz.

idealist öğretmenlere en çok ihtiyacımız olan şu dönemde göt büyütecek, kolay meslek arayan asosyal genç kızlarımıza sesleniyorum evlerinizde oturun genç nesli de kendinize benzetmeyin.
haklı bir eylemdir.

benim de söyleyeceklerim var:

ülkede herkes eğitimci, herkes eğitim uzmanı. sadece öğretmenlerin bir şeyleri söylemeye hakkı yok. öğretmenler hiçbir işten anlamıyor, öğretmenler sadece "yatıyor."

meslek kanununun değişimi gündeme gelir, öğretmenlere fikir sorulmaz.
müfredat değişir, öğretmene soran olmaz. sorulsa da öğretmenlerin söyledikleri dikkate alınmaz.
sistem değişir, öğretmenler hayır der, yapmayın der; yapılır, yine dinleyen olmaz.
sonra herhangi bir olumsuzlukta sorumlu kim? tabi ki öğretmen (!)
bu düşüncelerin asıl sorumlusunun kim(ler) olduğunu tartışmayacağım. ama topluma enjekte edilmeye çalışılan öğretmen düşmanlığını kabul edip her şeyin sorumlusunu öğretmenler olarak gören, en ufak dertlerini paylaşmaya çalıştıklarında da "sen de dur artık çok yattın bıdı bıdı" diyenlere de dur demek lazım artık.

pandemi önlemleri kapsamında mart ayında okulların kapandığı tarihten bu yana öğrencilerimle etkileşimde olmadığım tek bir gün olmadı. eba'dan ders anlattım, whatsapp üzerinden soru çözdüm, anlamadıkları konularla ilgili videolar çektim yolladım, denemeler hazırladım, yeri geldi telefonda sınava girecek öğrencilerimle sohbet edip stres yönetimlerini sağlamaya çalıştım. sınava girdiler, tercih aşamasında yardımcı olmaya çalıştım, onlarla birlikte okul araştırdım. bunlardan fazlasını da yapan arkadaşlarım oldu. ee bunlar zaten benim görevim, bizim görevimiz. okullar açık olsaydı da aynı şeyleri yapacaktım. demek ki tek sıkıntı öğretmenlerin evde olması. kusura bakmasın kimse, bunun sorumlusu ben değilim. bu süre zarfında ek ders ücretimi aldım. çalışmalarımın karşılığını alıyorum diye sağlık emekçisi arkadaşım twitter'da yazıyor, "öğretmenler yatıyor, ek ders ücretlerini veriyorsunuz ama bize ek ödeme yapmıyorsunuz " diyor. herhangi bir iş kolunun ücret alamamasının sebebi öğretmenler değildir. bu konuda eleştirilecek kişiler başka tarafta.

okulların açılış tarihi ertelendiğinde öğretmenlerin aklına gelen ilk şey seminerler olur, haklı olarak. mantıklı olan herkesin kalabalıktan kaçmasını gerektiren şu dönemde uzaktan seminer istemek ne kadar abes olabilir? ben online olarak çalışabilecek her meslekten arkadaşımın evinde, sağlık güvencesi altında çalışmasını talep ederim. ama karşılaştığımız cümle: "doktorlar, polisler, hemşireler, memurlar iş yerlerine gidiyor, öğretmenler de gitsin!"
doktorun, polisin, hemşirenin evden çalışması mümkün mü acaba çok parlak fikirli arkadaşım?
özel sektörde insanların it gibi çalıştırılmasının da sorumlusu ben değilim. memura da evden çalışma imkanı varken bu fırsat verilmiyorsa bunu da eleştir. "öğretmen niye evde?" diyeceğine, "o memur niye evde değil?" demen gerekmez mi? insanlara bu güvencenin ve fırsatların verilmesi değil midir insani olan? bu öğretmen düşmanlığı neden? üniversite sınavı orda, üniversite orda, kpss orda. tutan yok.